Fikre Perspektif 1 - Prof.Dr.Ahmet Arslan

 


02:20- 03:20 Her şeyden önce kavranması gereken mesele zorunluluğun olguda değil akılda olan bir şey olduğudur. Zorunluluk akılla bilinir, mantıkla bilinir , olguda yoktur. Zorunluluktan bahsettiğimizde olgusal, gözlemsel, deneysel bir şeyden değil akılsal bir şeyden bahsediyorsunuzdur. Örneğin bir kimse ölü ise ölü değil olamaz, ölü değil ise ölü olamaz, bu mantıksal zorunluluktur. Deneyle , gözlemle bilinmez, mantıkla bilinir. 03:30- 04:52 Bir olayın her daim aynı şekilde gerçekleşmesi, o olayın zorunlu gerçekleştiğini göstermez. Çünkü daha önce dediğimiz gibi zorunluluk olgularda değil ancak mantıktadır. Bir olayın her daim aynı şekilde gerçekleşmesi o olayın bu şekilde gerçekleşmek zorunda olduğunu değil, sadece bu şekilde gerçekleştiğini gösterir. Kalemi her bıraktığınızda yere düşmesi, kalemin yere düşmek zorunda olduğunu göstermez sadece her daim kalemin yere düştüğünü gösterir ki an be an bu bambaşka şekilde gerçekleşebilirdi çünkü zorunluluk mantıktadır ve de yerçekimli ortamda kalemin düşmesi için mantıki bir zorunluluk yoktur, elbette düşmeyebilirdi, elbette yasalar değişebilirdi, olmayabilirdi. 04:53-05:00 ‘’Olaylar arasındaki ilişkiyi istediğiniz şekilde açıklayın.’’ Burası çok önemli çünkü bazı kimseler bilim yapabilmek için olaylar arasında zorunlu bir ilişkiye inanmamız gerektiğini aksi halde bilim yapamayacağımızı söyler halbuki ister olayları zorunlu nedensellik ile ister korelasyon (zamansal ardışıklık) ile ya da başka bir şey ile açıklayın bunun bir önemi yoktur çünkü olgu halen olgudur ve sizin açıklamanız olguyu değiştirmez ki bilimde olgular ile ilgilenir. Bilim kalem yere zorunlu mu? Yoksa tercihen mi? Düşer diye bakmaz, bilim sadece kalemin yere düşüp düşmediğine, sürecine , sırasına bakar. 05:00-05:45 Olaylar arasında olgusal bir nedensellik yoktur. Bu nedensellik akıldadır, zihindedir bu nedensellik akılla bilinir. Nedensellik gözlemlenen ve de deneylenen bir şey değildir. ( Burada nedensellikten kastımız naturalizmin sunduğu nedenselliktir yani zorunlu lişkidir. Suyu ateş kaynatır önermesi gözlemsel, deneysel değildir. Su ile ateşin kaynaması gözlemsel ve de deneyseldir.) Nedensellik akılla bilindiği için akıl da bize bu olayların böyle olmak zorunda olmadığını gösterir yani ateş ile birlikte her daim su kaynar, suyu ateşin üstüne koyduğunuz zaman her daim kaynar lakin her an an be an bu şekilde olmak zorunda değildir, suyu ateşin üstüne koyduğunuz zaman kaynamayabilirdi! 05:50-06:35 Yasaların zorunlu olmayışı yasaların değişebilir yani değiştiğini ya da değişeceğini göstermez. Yasalar evrenseldir, genel-geçer, zaman-mekan bağımsız işler lakin böyle olmak zorunda değildir. Örneğin yer çekimi yasası; dünde , bugünde, yarında her daim zaman-mekan bağımsız geçerlidir. Bıraktığınız bir kalem dünde, bugünde , yarında düşecektir. Ama düşmek zorunda değildir, düşmeyebilirdi. Unutmayanız ki zorunluluk zaten akli bir meseledir ve olgu ile bağlantısı yoktur yani kalem düşmek zorunda olmaması kalemin düşmediğini, düşmeyeceğini yani yasanın evrensel olmadığını göstermediği gibi yasanın evrensel olması bu olayın her an böyle olmak zorunda olduğunu da göstermez. Daha iyi pekişmesi için bir örnek verelim ; Ben her daim A kuralı ile yazıyorum ama A kuralı ile yazmak zorunda değilim her an B kuralı ya da A dışında başka bir kural ile de yazabilirim. Benim her daim A kuralı ile yazıyor olmam başka bir kural ile yazamayacağımı göstermediği yani bu olayın zorunlu olduğunu göstermediği gibi başka kurallarla yazabilecek olmam başka kuralla yazdığımı ya da yazacağımı göstermez, A kuralının değiştiğini ya da değişeceğini göstermez. Ben her daim A kuralı ile yazıyorumdur ama yazmak zorunda değilim. Evrende an be an evrensel yasalar, düzen vardır ama böyle olmak zorunda değildir… 12:45-13:22 ‘’Nedenselliğin, olaylar arasındaki ilişkinin zorunlu olmaması yani determinizm olmaması kaos, düzensizlik demek değildir.’’ Düzen evrende kuralların, evrensel yasaların olması demekken , determinzm bu düzenin, yasaların zorunlu olması demektir. Determinizm yoksa elbette düzen olur lakin düzen yoksa determinzm imkansızdır. Zorunlu yasaların olmayışı yasaların olmadığını göstermez, yasalar yoksa zorunlu yasalar da yoktur. Bir kimse düzeni kabul etmek için yasaların/ düzenin zorunlu olduğunu kabul etmek zorunda değildir. Ancak yasaların zorunlu olduğunu yani determinzmi kabul eden kişi düzeni kabul etmek zorundadır. Nitekim bilim felsefesinde herkes düzen=yasa kabul eder ama kimisi bu yasalar zorunludur demiştir kimisi başka bir şey demiştir. Determinzm olsun olmasın evrende genel- geçer , zaman-mekan bağımsız yasalar, düzenler vardır. Birisi şöyle diyebilir; ‘’Hem yasalar evrenseldir, her daim geçerlidir diyorsunuz hem de zorunlu değildir diyorsunuz, bu nasıl oluyor?’’ Videonun başından beri anlatmaya çalıştığımız şey de bu zaten, zorunluluk olgusal değil akli bir meseledir ve olgu ile bir ilişkisi yoktur yani bir olayın her daim aynı şekilde gerçekleşmesi, zaman – mekan bağımsız, evrensel olması onun zorunlu olduğunu göstermediği gibi zorunlu olmayışı o olayın her daim aynı şekilde gerçekleşmediğini, evrensel olmadığını, değiştiğini göstermez. Ben her daim A kuralı ile yazarım ama yazmak zorunda değilim, her daim A kuralı ile yazmam A ile kuralı ile yazmak zorunda olduğumu göstermez başka kuralla da yazabilirim, benim başka kuralla yazabilecek olmam da her daim aynı kuralla yazmadığımı, yazdığım kuralın değiştiğini ya da değişeceğini göstermez. Sonuç İşte burada karşımıza muhteşem bir tablo çıkıyor. Evrende genel – geçer , zaman – mekan bağımsız yasalar, her daim geçerli bir düzen vardır. Eğer bu düzen zorunlu olsaydı şu soruyu soramazdık; ‘’ Neden an be an tüm parçacıklar makroda ve mikroda evrensel yasalara uyuyor, an be an kurallı, yasalı davranıyor?’’ Eğer zorunluluk olaydı bize verilecek cevap ‘’Böyle olmak zorunda’’ olurdu tıpkı neden bir insan hem evli hem bekar olamaz sorusuna verilen ‘’mantıki zorunluluk’’ cevabı gibi ve de zorunlu olana ‘’neden’’ sorusunu da soramazdık. Halbuki evrensel yasaların, an be an geçerli olan düzenin hiçbir zorunluluğu yoktur.Peki hiçbir zorunluluğu yokken an be an evrensel yasalara, düzene makroda ve mikroda nasıl uyulur? Atomlar an be an aynı kuralara nasıl uyar? Dünde, bugünde, yarında zaman-mekan bağımsız bu yasalara, düzene nasıl uyar? Zümer Suresi 9. Ayet Meali; De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.



‘’Din ve Mitoloji’’ kanalının ‘’ EVRENDE DÜZEN Mİ VAR KAOS MU?[CEVAP 2] ‘’ videosuna verdiğim cevabım;

 

[1]https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/11/evrende-duzen-mi-var-kaos-mucevap-2.html

 

‘’Ateistgörüşü’’ adlı sayfanın Kırmızı Asa’ya yönelik iddialarına cevabım;

 

[1]https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/11/ateistgorusu-yalanlar-ve-de-carptmalar.html

[2] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/11/evrendeki-duzen-uzerine-ksa-bir-retorik.html

 

Enis Doko hocanın Kırmızı Asa eleştirilerine cevap;

 

[1] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/12/enis-doko-hocanin-kirmizi-asa.html

 

Kırmızı Asa serisini izlemek için;

 

Kırmızı Asa 1 : Ateizmi Big Bang'den Kurtarıyoruz! - Kırmızı Asa Metodu - Osman Bulut;

https://youtu.be/qU87-1e5Ekw

 

Kırmızı Asa 2 : Bilimin İçindeki Din ve Özgür Akıl | Osman Bulut;

https://youtu.be/MaPdk4IYFOM

 

"Bilim öğrencileri, kuramları dışarıdan bulunan kanıtlarla değil, öğretmenlerinin ve okudukları metinlerin yetkisine dayanarak kabul ederler. Herhangi bir uzmanlıkları olmadığı için zaten başka seçenekleri de yoktur. Eğitim amaçlı metinlerde yer verilen uygulamaların amacı ise kanıt sağlamak değil, öğrenciye yürürlükteki bilim yapma tarzının temelinde yatan paradigmayı öğretmektir."

 

(Thomas S. Kuhn, Bilimsel Devrimlerin Yapısı sayfa 169-170)

 

Kırmızı Asa 3 : Bilim Boşluk Doldurur Mu? - Boşlukların Tanrısı | Osman Bulut;

https://youtu.be/0EVOvraUi7M

 

John Lennox’un Boşlukların Tanrısı itirazına cevabı;

 

[1] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/12/bosluklarn-tanrs-m-sahi-mi-john-lennox.html

 

Nedensellik hakkında yazılarımız;

 

[1] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/nedensellik-ilkesi-humea-karsi-kant.html

[2] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/nazif-muhtaroglu-ali-serbetci.html

[3] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/11/nedensellik-bilim-ve-metafizik.html

[4] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/kuantum-teorisinin-kopenhag-yorumu.html


“X, Y'nin nedenidir”, dediğimizde anlatmak istediğimiz şey nedir? Hemen belirtmeli ki BU SORUYA KESİN BİR YANIT VERMEK GÜÇTÜR. Günlük konuşmada, “X, Y’nin nedenidir”, ifadesinin, X, Y'yi meydana getirir; Y'nin oluşumundan X sorumludur; X olmasaydı, Y de olmazdı; gibi birbirine ilişkin ama farklı anlamlarda kullanıldığını görmekteyiz. Böylece X'in bazen yeter koşul, bazen gerekli koşul, bazen de hem yeter hem de gerekli koşul anlamında kullanıldığı söylenebilir. Bu noktaların ayrıntılarına girmeden önce, “Nedensellik” ile ilgili iki geleneksel görüşe kısaca değinmek yerinde olur. Empirik görüş açısından, “X, Y’nin nedenidir,” yargısı, X ve Y arasında gözlenen olgusal bir ilişkiyi betimlemedir. Gözlemlerimiz şimşek çakmasını gök gürültüsünün, sürtünmeyi ısının, gündüzü gecenin, sıcaklığın belli bir düzeye düşmesini donun izlediğini göstermektedir. Bütün bu hallerde gözleme konu olan veri düzgün ve değişmez bir geçişin olduğudur; ne zaman X ortaya çıkarsa, Y de çıkmaktadır. Gözlem konusu ilişki bir birlikte gitmeden ibarettir. “X, Y'nin nedenidir” demek, “Y daima X'i izlemektedir,” veya “X ve Y daima birlikte gitmektedir,” demektir. “Nedensellik” sözünün bunun ötesinde bir anlamı yoktur. Rasyonalist açıdan, bu görüş hem tek yanlı, hem de yüzeyde kalmaktadır. Tek yanlıdır, çünkü nedensellik ilişkisini tümüyle GÖZLEMSEL saymakta; yüzeyseldir, çünkü GÖZLEME veri olmayan asıl temeldeki ilişkiye inmemektedir. Rasyonalistler kuşkusuz nedensellik kavramında gözlemin payını inkâr etmemektedirler. Ama, kavramı yalnız GÖZLEMSEL verilere bağlamayı da yetersiz görmektedirler. Onlara göre, nedensellik ilişkisinin bir boyutu gözlemselse, ikinci boyutu gözlemi aşan, METAFİZİK nitelikte “zorunlu bağıntı” diyebileceğimiz bir boyuttur. “Zorunlu bağıntı” boyutunu tanımadıkça olgular arasında gözlenen tüm ilişkileri nedensel sayma hatasından nasıl kurtulabiliriz? Eğer “nedensel” denilen ilişki iki olgunun birlikte gitmesinden ibaretse, gerçek ilişkilerle sözde veya eğreti ilişkileri nasıl ayırabiliriz? İki olgunun birlikte gitmesi gerçek nedensel bir ilişkiye bağlı olabileceği gibi, tümüyle rastlantı da olabilir. O halde, “X, Y'nin nedenidir.” demek, “X ve Y birlikte gitmektedir,” demekten ibaret değildir; “X ve Y zorunlu olarak birlikte gitmektedir” demektir. Görülüyor ki, rasyonalist açıdan, nedensel ilişki, gözlem konusu bir birlikte gitme ile GÖZLEMİ AŞAN bir zorunlu bağıntı içermektedir. Empiristlere göre, “zorunlu bağıntı” kavramı METAFİZİK nitelikte olup, bilimsel açıklama için gerekli değildir. Kuşkusuz gözlem konusu ilişkiler içinde eğreti ya da geçici olanlar vardır. Ancak bunları gerçek ilişkilerden ayırmak için “zorunlu bağıntı” gibi ne varlığı ne de yokluğu hiçbir zaman ispat edilemeyecek METAFİZİK bir “nesne”yi tasavvur etmeye gerek yoktur. -[Cemal Yıldırım / Bilim Felsefesi sayda 191-192.]

 

Vesilecilik, Okasyonalizm hakkında video önerisi;

 

[1] https://youtu.be/1f6dbcI0DCM

[2] https://youtu.be/ezcnRXb79B8

 

Kırmızı Asa 4 : Evrende Düzen Mi Var Kaos Mu? | Osman Bulut;

https://youtu.be/fMmLwjSNOxM

 

Düzenle alakalı yazılarımız;

[1] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/11/evrende-duzen-mi-var-kaos-mucevap-2.html

[2] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/11/evrendeki-duzen-uzerine-ksa-bir-retorik.html

[3] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/evreni-sarms-olan-ihtisaml-matematiksel.html

[4] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/evrendeki-matematiksel-duzenin.html

[5] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/evrende-egemen-olan-kaos-mu-yoksa.html

[6] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/evrende-kaos-mu-var-duzen-mi.html

[7] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/dogal-duzen-wittgensteinn-bir-bilim.html

[8] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/evrendeki-duzen-ince-ayarla-alakali.html

[9] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/02/evrendeki-duzen-hakknda-bilim-adamlarnn.html

[10] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/02/evrendeki-duzen-hakknda-felsefecilerin.html

[11] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/evrendeki-matematiksel-duzenin.html

 

Düzen konusunda öneri videolar;

 

[1] https://youtu.be/X-M9JyPjBf8

[2] https://youtu.be/y52K5CyAFk0

[3] https://youtu.be/5aZTvvGy87U

[4] https://youtu.be/5KnmUiMXfh4

[5] https://youtu.be/-M2ZutwREE4

[6] https://youtu.be/_PnyS6GY8Bk

[7] https://youtu.be/fBOmquf9nSA

[8] https://youtu.be/TAYndgNyTFQ

[9] https://youtu.be/pUiHkd4iYKQ

[10] https://youtu.be/q8TqqEXesTc

[11] https://youtu.be/ud9gg4m7uB0

[12] https://youtu.be/UU-Alq1gSYc

[13] https://youtu.be/h5qSsQ9OKNI

[14] https://youtu.be/0MSgSihU3Dg

[15] https://youtu.be/c_4IP4DU4hs

[16] https://youtu.be/vF25hB_Q05s

[17] https://youtu.be/1wdW5SOKGRo

[18] https://youtu.be/9t03nTzcsXQ

[19] https://youtu.be/4ZvAzQmxz9g

[20] https://youtu.be/XOqH1Qx4z60

[21] https://youtu.be/1GVPdHoHJI8

[22] https://youtu.be/JRiNpiu41m4

 

 

Kırmızı Asa 5 : Hani İnançları Bilime Sokmayacaktık! | Osman Bulut;

https://youtu.be/0xQ3DN3r7mU

 

"Etrafımdaki dünyanın bilimsel resmi oldukça eksiktir. Bu resim bana bol miktarda gerçekçi bilgi sunmakta, bütün deneyimlerimizi

muazzam derecede uyumlu bir düzen içerisinde bir araya getirmektedir, fakat kalbimize gerçekten de yakın olan, bizi gerçekten de ilgilendiren şeyler konusunda pek bir şey anlatmamaktadır. Kırmızı ile mavi, acı ile tatlının yarattığı hisler,neşe ve keder duyguları hakkında tek bir kelime bile söyleyemez. Güzel ve çirkin, iyi veya kötü, Tanrı ile sonsuzluk hakkında hiçbir şey bilmez. Bilim bazen bu alanlardaki soruları cevaplıyormuş gibi yapar, fakat verdiği cevaplar çoğunlukla o kadar saçmadır ki, bunları genellikle ciddiye almayız. Bilim, bizlerin de bir şekilde bir parçasını oluşturduğumuz, ait olduğumuz büyük Birlik söz konusu olduğunda da sessiz kalır. Bu büyük Birlik için günümüzde en yaygın biçimde kullanılan isim baş harfi büyük yazılan "Tanrı" kelimesidir. Bilime genellikle ateistlik damgası vurulur. Söylediğimiz o kadar şeyden sonra bu hiç de şaşırtıcı olmasa gerek. Eğer bilimin dünyaya dair çizdiği resim güzelliği, neşeyi, kederi kapsamıyorsa, eğer kişisellikten bilinçli olarak yoksun bırakmıyorsa, bu resmin, kendisini insan aklına sunan en yüce fikri kapsaması nasıl beklenebilir ki?"(Kuantum öncülerinden Erwin Schrödinger) -

 

[Erwin Schrödinger, My View of the World (Cambridge: Cambridge University Press, 1964), 93.]


"Bilim bize müziğin bizi neden sevindirdiği, eski bir şarkının bizi neden ve nasıl gözyaşlarına sürükleyebileceği hakkında bir kelime söyleyemez.”

[ Erwin Schrödinger, 'Doğa ve Yunanlılar' ve 'Bilim ve hümanizm']

Renk hissi, fizikçinin ışık dalgalarının nesnel resmi tarafından açıklanamaz.
— Erwin Schrödinger

[Tarner dersinde, Trinity College, Cambridge (Ekim 1956),' Bilim ve din', zihin ve Madde (1958), 90. Ayrıca, tahsil Nedir Hayat?: Zihin ve madde ve otobiyografik Eskizlerle (1992, 2012), 154.]

"Canlı maddenin yapısı hakkında öğrendiğimiz her şeyden, onu sıradan fizik yasalarına indirgenemeyecek şekilde çalışmaya hazır olmalıyız. Ve bu, canlı bir organizma içindeki tek atomların davranışını yönlendiren herhangi bir “yeni güç” ya da başka bir şey olmadığı gerekçesiyle değil, yapı henüz fiziksel laboratuarda test ettiğimiz her şeyden farklı olduğu için."

— [Erwin Schrödinger,Hayat nedir? (1956), 74.]


 "Yine de, insanların bir elektrik motorunu nasıl icat edebileceğini veya büyük bir katedral tasarlayıp inşa edebildiğini açıklamak atomların hareketi açısından mümkün müdür? Bu tür başarılar, fiziksel kuralların gereklerinden daha fazlasını temsil ediyorsa, bu, doğa dünyasının yeterince anlaşılabilmesi için bilimin ek kontrol edici faktörleri, ne olursa olsun, araştırması gerektiği anlamına gelir. Çünkü sadece cansız şeylerin hareketlerini tanımlayan, ancak canlı organizmaların eylemlerini kapsamayan bir bilim evrensellik iddia edemez."


Kaynak: [Arthur Holly Compton,Bilimin İnsan Anlamı (1940), 31]

Kırmızı Asa 6 : Bilim Adamları Neden Ateist? | Osman Bulut;

https://youtu.be/c92bmeAHYjo

 

 Nalin Chandra Wickramasinghe, Sri Lanka doğumlu bir İngiliz matematikçi, astronom ve Sinhalese etnik kökeninin astrobiyologudur.


"Bir bilim adamı olarak aldığım eğitim boyunca, bilimin herhangi bir bilinçli yaratılış kavramıyla uyuşamayacağına dair çok güçlü bir beyin yıkamaya tâbi tutuldum. Bu kavrama karşı şiddetle tavır alınması gerekiyordu. Ama şu anda Allah'a inanmayı gerektiren açıklamaya karşı olarak öne sürülebilecek hiçbir argüman bulamıyorum. Biz hep açık bir zihinle düşünmeye alıştık ve şimdi yaşama getirilebilecek tek mantıklı cevabın yaratılış olduğu sonucuna varıyoruz, tesadüfi karmaşalar değil."

[Matematikçi Astronom Chandra Wickramasinghe, London Daily Expres röportajından alıntıdır.]

Din-Bilim İlişkisi hakkında;

 

[1]https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/12/islam-ve-bilim-sakir-kocabas.html

[2]https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/12/islami-epistemoloji-uzerine-sakir.html [3]https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/12/islam-ve-bilime-elesirilere-cevap-sakir.html

[4]https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/islam-dusunce-geleneginde-din-bilim.html

[5]https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/bilim-din-iliskisinde-uzlasmac.html [6]https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/din-bilim-iliskisinde-indirgemecilik-ve.html

[7]https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/kuran-ve-modern-bilim-profdr-celal-krca.html

[8]https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/kuran-ve-bilim-profdr-caner-taslaman.html

[9]https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/12/hamza-tzortis-evrim-ve-bilim-din.html [10]https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2021/01/din-ve-mitoloji-islam-ve-bilim-onlarla.html

 

Kırmızı Asa 7- Final : Naturalizm İşe Yarar Mı? | Osman Bulut;

https://youtu.be/elqFdofqevI

 

Naturalizm eleştirileri;

 

[1] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/12/bilim-ve-dogalclk-arasndaki-gizli.html

[2] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/12/alvin-plantinganin-naturalizm-elestirisi.html

[3] https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/12/naturalizme-karsi-evrimsel-arguman.html

"Dawkins, Tanrı’yı kendine can düşmanı seçmiş. (Dawkins’in hatırı için dua edelim de Tanrı bu iltifata karşılık vermesin!) 😂

Tanrı Yanılgısı atıp tutan tumturaklı sözlerle doludur; fakat gerçekte Tanrı inancının yanılgı olması bir tarafa, Tanrı’ya inanmanın hatalı olduğunu gösteren en ufak bir gerekçe bile sunmamaktadır.

Dawkins’in natüralizmi, Tanrı veya Tanrı benzeri bir şahsın olmadığına dair inancıdır. Sorun, natüralizmin evrimin kılavuzsuz olduğunu içermesinden kaynaklanmaktadır.

Dolayısıyla, daha etraflı bir sonuç şudur: bir kimse makul biçimde hem natüralizmi hem de evrimi kabul edemez; öyleyse, natüralizm, çağdaş bilimin ilk sırada gelen bir doktrini ile çatışma içindedir.

Dawkins gibi insanlar, din ile bilimin çatıştığını kabul ederler, çünkü onlara göre, evrim ile teizm çatışma halindedir. Hâlbuki gerçekte çatışma, bilim ile natüralizm arasındadır, bilim ile Tanrı inancı arasında değil.

Dahası Dawkins’in yürekten inandığı natüralizm, insan ve insanın evrendeki yeri hakkındaki moral bozucu sonuçlarının yanı sıra, kendi içinde de derin bir sıkıntı ile karşı karşıyadır. Natüralizme inanmak için hiç bir sebep yok; fakat inkâr etmek için mükemmel gerekçeler var."

[Alvin Plantinga / Science ,Religion & Naturalism]

"Tanrı gibi bir zatın ya da ona benzer bir şeyin var olmadığını, buna ek olarak çağdaş doğalcılarda olduğu gibi var olan tek şeyin çağdaş bilim tarafından kabul edilen ya da varsayılan varlıklar olduğunu benimseyen ve bizim bilişsel yetilerimizin çağdaş evrim kuramının gösterdiği süreçler yoluyla -tesasüfî genetik mutasyon ve doğal seleksiyon- ortaya çıktı- ğını ileri süren felsefî doğalcılığa (naturalism) baktığımızda, pek çok akademik çevrede dinin oynadığı rolü oynamak isteyen bu görüşün (örneğin, nereden geldiğimizi, nereye gittiğimizi, bizim doğamıza ait ana nitelikleri açıklamak istemektedir.) doğru olduğunu varsayabilir miyiz? Bu inançların doğru olduğunu varsayarsak, bizim inanç üretici süreçlerimizin/mekanizmalarımızın "güvenilir" olması olası değildir. Bu durumda doğalcılığın doğru olduğu inancı da güvenceye sahip olmayacaktır. Bu akıl yürütmenin sonucunda felsefî doğalcılık, "kendisine dayanarak tutarsız" olacaktır."
- Alvin Plantinga

[Plantinga , Warranted and Proper Function, s.194-237.Tanrı'yı Bilmek Alvin Plantinga'nın Din felsefesinde Tanrı ve epistemoloji Kemal Batak sayfa 355]

"İnsanın ne tür bir varlık olduğunu bilmediğimiz ya da bu konuda bir fikir sahibi olmadığımız sürece onun neye inanmasının sağlıklı olduğunu nasıl söyleyebiliriz ki?

Eğer insanın Tanrı tarafından kendi sûretinde ve, bizi çevreleyen dünyada onun işaretlerini görecek; yaratıcısına ibadet ve itaat etmeye borçlu olduğunun şuuruna varacak doğal bir eğilimle yaratıldığını düşünüyorsanız, o zaman Tanrı inancını isteğe dayalı hatalı bir düşünmenin ya da bütünüyle kusurlu bir düşünmenin tezahürü olarak görmezsiniz. O halde, bazı yönlerden çok daha önemli olmakla birlikte, o duyu ya da hafızaya [dayalı inançlara] çok daha fazla benzeyen bir şeydir. Diğer taraftan eğer siz insanı kör evrimsel güçlerin bir ürünü olarak düşünürseniz, eğer Tanrı’nın olmadığını ve insanların tanrısız evrenin bir parçası olduğunu varsayarsanız, o zaman Tanrı inancını bir çeşit beyin sulanmasından doğan (to a sort of softening brain) bir rahatsızlık veya beynin işlevlerini yerine getirememesi olarak gören bir görüşü kabul etmeye meyilli olacaksınızdır." - Alvin Plantinga

(Alvin Plantinga, Theism, Atheism and Rationality)

Ünlü natüralist evrimci biyolog J. B. S. Haldane, şu sözleriyle natüralist paradigma içerisinde zihne güven duymanın zorluklarını itiraf etmektedir:

“Eğer zihinsel süreçlerim tamamen beynimdeki atomların hareketleri tarafından belirleniyorsa, inançlarımın doğru olduğunu varsaymam için hiçbir gerekçe yoktur… ve dolayısıyla beynimin atomlardan oluştuğunu varsaymak için de hiçbir gerekçem yoktur.”(1)

(1)[ J.B.S. Haldane, Possible Worlds, Transaction Publishers, New Brunswick, 2001, s. 209.]

Darwin, daha aşağı hayvanlardan evrimleşen insan zihninin kanaatlerine güvenilip güvenilmeyeceğine dair “korkunç şüphenin” (horrible doubt) kendisinde sıkça göründüğünü ifade etmiştir.(2)

(2)Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin Including an Autobiographical Chapter, John Murray, London, 1887, cilt 1, s. 315-316.

 

Kırmızı Asa serisi tek parça izlemek için;

https://youtu.be/pv_WmMbdRUc


Bilimin En Büyük Koşulu Evrendeki Düzendir; ''Doğal dünyada işleyen olaylarda tutarlılık,düzen vardır. Başka bir deyişle, ilgili durumlarda aynı nedenler devreye girer ve bu nedenler öngörülebilirdir . Örneğin, bilim, düşen bir top üzerinde iş başında olan yerçekimi kuvvetlerinin, düşen diğer nesneler üzerinde çalışanlarla ilgili olduğunu varsayar. Ayrıca, yerçekiminin işleyişinin an be an değişmediği ve nesneden nesneye tahmin edilemeyen şekillerde değişmediği varsayılır. Dolayısıyla bugün düşen topları inceleyerek her yerde her zaman deney yapmaya gerek kalmadan yerçekimi hakkında öğrendiklerimiz, örneğin modern uydu yörüngelerini, uzak geçmişte ayın oluşumunu ve gelecekte gezegenlerin ve yıldızların hareketlerini anlamak için de kullanılabilir. ne zaman ve nerede olursa olsun düzen ve tutarlılık iş başındadır.Bu varsayım bilimin en temel varsayımıdır ve bizim bugün bilim yapabiliyor olmamızın en büyük sebebidir.Bu varsayım önemlidir ve günümüz biliminde tartışmalı değildir. Aslında, her gün dünyayla ve birbirimizle nasıl etkileşim kurduğumuzun temelini oluştururlar.'' Referanslar; [1]https://undsci.berkeley.edu/article/basic_assumptions [2]https://evrimagaci.org/bilimin-temel-varsayimlari-nelerdir-bilimin-sinirlari-var-mi-8122 [3F. R. Bichowsky. (1921). Assumption Of Experimental Science. The Journal of Philosophy, sf: 295-301. | [4I. Mitroff, et al. (1978). Psychological Assumptions, Experimentation, And Real World Problems: A Critique And An Alternate Approach To Evaluation. Evaluation Review, sf: 235-260. [5]Cemal Yıldırım, Bilim Felsefesi ( Remzi Kitabevi İstanbul, 2010) sayfa 22 [6]John Losee, Bilim Felsefesine Tarihsel Bir Giriş sayfa 10 [7]B. Sherman, et al. Knowledge And Assumptions. (11 Ağustos 2010). Alındığı Tarih: 12 Aralık 2019. Alındığı Yer: Princeton University [8]Albert Einstein/Fiziğin Evrimi kitabı ''Fizik ve Gerçeklik'' sayfa 209 [9]Konuşacaklarımız Var - 1 Şubat 2020, Enis Doko Sinan Canan, https://youtu.be/50he-BVVgRw 11.40-12.00 [10]http://www.jsu.edu/depart/psychology/sebac/fac-sch/rm/Ch1-3.html [11]https://www.swu.edu/academics/division-of-science/fundamental-assumptions/ [12]https://www.pursuegod.org/4-assumptions-of-modern-science/ [13]https://www.news24.com/news24/mynews24/Understanding-science-scientific-assumptions-20140627 [14]https://web.archive.org/web/20140908093055/http://www.indiana.edu/~ensiweb/NOS%20Over.BasicAssump.html [15]https://coggle.it/diagram/W9mjOSXDNBjA1lYg/t/source-of-knowledge%2C-objectives-of-educational-research [16]https://www.politicalsciencenotes.com/articles/assumptions-of-scientific-method-and-its-goals-in-politics/486 [17]Prof.Dr.Cemal Yıldırım, Bilim Felsefesi, sayfa 25-28 [18]https://www.lockhaven.edu/~dsimanek/philosop/thoughts.htm [19]Prof.Dr.Doğan Özlem, Bilim Felsefesi sayfa 14 [20]Prof.Dr.A.Kadir.Çüçen ,"Bilim Felsefesine Giriş", sayfa 24-25 [21]Prof.Dr.Cemal Yıldırım, 100 Soruda Bilim Felsefesi , sayfa 22-23 [22]http://abyss.uoregon.edu/~js/21st_century_science/lectures/lec01.html [23] Kuran ve Bilimsel Zihnin İnşası / Enis Doko ve Caner Taslaman sayfa 25 [24] Bilim Felsefesi ve Tarihi, Doç.Dr.Ferhat Özçep sayfa 22 Amerikalı bilim adamı Joseph Henry; Kanunsuz bir evren, düzensiz, bilimin imkânsız, zeki bir yönetici ve yaratıcının tezahürlerinin olmadığı bir evren olacaktır. [American Association for the Advancement of Science (22 Ağustos 1850), The Papers of Joseph Henry , Cilt. 8, 99.] Dış dünya ile alakalı olguları gözlemsel ve deneysel süreçlerden hareket eden yöntemlerle keşfetmeyi hedefleyen bilimsel faaliyetin en temel ön kabullerinden biri evrenin rasyonel, anlaşılabilir bir yapıda olduğudur. Evrenin anlaşılabilir olması için insan zihni tarafından anlaşılabilecek düzenliliklere, diğer bir deyişle yasalara sahip olması gerekmektedir. Eğer evren düzensiz, kaotik bir yapıya sahip olsaydı ya da evrendeki düzen insan zihninin sınırlarını aşacak kadar karmaşık olsaydı, diğer bir deyişle temel yapı bizim anlayış kapasitemizi aşsaydı bilimsel faaliyet mümkün olmazdı.(1) (1)Kuran ve Bilimsel Zihnin İnşâsı, Caner Taslaman ve Enis Doko sayfa 25 Bilim, özellikle, belli bir düzene bağlı olarak ortaya çıkan olguları veya bu olgular arasında değişmez görünen ilişkileri açıklamaya çalışır. Gözlemlerimiz, değişmez bir düzenle gecenin gündüzü kovaladığını; yeterince ısıtılan metallerin genleştiğini; suyun belli bir sıcaklıkta kaynadığını, başka bir sıcaklıkta donduğunu; serbest bırakılan cisimlerin düştüğünü; buzun soğuk, ateşin daima sıcak olduğunu. vb. göstermektedir. Böyle değişmez bir düzenle beliren olgu ve ilişkiler dile getirildiğinde, “doğa yasası” dediğimiz birtakım evrensel genellemeler biçimini alır. Örneğin, “bütün metaller ısıtıldığında genleşir”, genellemesi evrensel olup, belli bir grup metalin değil, bildiğimiz ve bilmediğimiz, geçmişte ve gelecekte, evrenin her yanında gözleme konu olmuş ve olabilecek tüm metallerin belli bir özelliğini ifade etmektedir. [Cemal Yıldırım,Bilim Felsefesi,sayfa 153] Üniformitaryanizm nedir? Tekdüzelik Doktrini veya Tekdüzen İlkesi olarak da bilinen Tekdüzencilik, günümüz bilimsel gözlemlerimizde işleyen aynı doğal yasaların ve süreçlerin geçmişte evrende her zaman işlediği ve her yerde uygulandığı varsayımıdır.Tekdüzelik veya değişmezlik ilkesi , deney ve gözleme dayalı bilim dallarının tamamında ; nedensellik , sebep sonuç ilişkisi ve fizik kanunları gibi temel ilkelerin, zaman ve mekanla değişmediğini kabul eden , ancak kendisinin bilimsel metotlarla doğrulanması imkânı olmayan önermedir. Tek düzelik ve değişmezlik ilkesinin kendisinin bilimsel yöntemlerle doğrulanması mümkün olmasa da , tüm bilim dallarında vazgeçilmez bir ilk kabül , aksiyom dur. Tekdüze , jeolojide , Dünya'nın jeolojik süreçlerinin geçmişte şimdiki gibi aynı şekilde ve esasen aynı yoğunlukta hareket ettiğini ve bu tür bir tekdüzeliğin tüm jeolojik değişimleri hesaba katmak için yeterli olduğunu öne süren doktrin . Bu ilke jeolojik düşünme için temeldir ve jeoloji biliminin tüm gelişiminin temelini oluşturur. [1]https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9Cniformitaryanizm [2].https://www.britannica.com/science/uniformitarianism [3]http://abyss.uoregon.edu/~js/glossary/uniformitarianism.html [4]http://www.astronomy.ohio-state.edu/~pogge/Ast161/Au06/Unit4/gravity.html ''Fiziğin bireysel yasalarını nasıl keşfederiz ve doğaları nedir? Öncelikle, herhangi bir fiziksel yasanın var olduğunu veya şimdiye kadar var olmuşsa, gelecekte de benzer bir şekilde var olmaya devam edeceklerini varsayma hakkımız olmadığı belirtilmelidir. Doğanın güzel bir günde, hepimizi şaşırtacak beklenmedik bir olayın meydana gelmesine neden olması tamamen düşünülebilir; ve eğer bu olursa, herhangi bir itirazda bulunma gücümüz yok, sonuç bu olsa bile, çabalarımıza rağmen, ortaya çıkan karışıklığa düzen getirmekte başarısız olmalıyız. Böyle bir durumda bilime açık olan tek yol kendini iflas etmiş ilan etmektir. Bu nedenle bilim, Doğa'nın her yerinde genel bir yasanın hakim olduğu genel varsayımıyla başlamaya mecburdur.'' [Max Planck, Walter Henry Johnston, The Universe in the Light of Modern Physics (1931), 58] İlk olarak, bir şeylerin düzeninin ve özellikle de bir doğa düzeninin varlığına dair yaygın bir içgüdüsel kanaat olmadıkça yaşayan bilim olamaz . [Alfred North Whitehead,In Bilim ve Modern Dünya (1927), 4] Modern teorik fizikçi de, bilerek ya da bilmeyerek, en az bir metafiziksel ilkenin güdümündedir. Doğanın yeni yasalarını bulma çabasında o, bu yasaların matematiksel olarak basit ve açık bir biçimde dile getirilebileceği inancını taşır. Böyle bir inancın güdümünde olmaksızın, fiziğin bir tek genel yasasını bulma olanağı düşünülemez bile.[1,2] -Walter Heitler [1]W. Heitler, Man and Science, s. 8. [2]Cemal Yıldırım,Bilim Felsefesi, sayfa 29 Fransız matematikçi, fizikçi ve felsefeci Pierre Maurice Marie Duhem ; ''Eğer bir teori, metafiziğin gittikçe daha belirginleşen ve kesinleşen yansıması değilse, fizikçi, fizik teorisinin gelişimi için çalışmanın akıl dışı olacağına inanmak zorundadır. Doğanın üstün düzenine olan inanç, fizik teorisinin var olmasının tek sebebidir.'' [George Sarton, Bilim Tarihi Araştırmalarında Yöntem sayfa 116]


Britanyalı Agnostik filozof, matematikçi, tarihçi ve toplum eleştirmeni Bertrand Arthur William Russell; ‘’Russell, doğayı düzenli saymaktadır. Bilim bu düzeni bulma ve dile getirme çabasıdır.Russel'a göre Bilimin tanımı; Bilim, gözlem ve gözleme dayalı uslama(akıl yürütme) yoluyla önce dünyaya ilişkin olguları, sonra bu olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabasıdır.’’(1,2) (1) Cemal Yıldırım Bilim Felsefesi sayfa 20-21 (2) Bertrand Russell, Religion and Science, s. 8. ''Günümüzde pek çok bilim insanı, bir doğa yasasının gözlenmiş bir düzene dayanan bir kural olduğunu ve temel aldığı mevcut durumun ötesine geçen öngörüler sağladığını söyleyecektir.'' [Stephan Hawking, Büyük Tasarım ,sayfa 28] Fiziksel teorilerin yardımı ile gözlenmiş olgular labirentinde yolumuzu bulmaya, duyum izlenimleri âlemimizi düzene sokup anlamaya çalışmaktayız. Gözlenmiş olgular, gerçeklik kavramımızın mantıklı sonuçları olsun istiyoruz. Teorik yorumlarımızın aracılığı ile gerçekliğin kavranabileceği inancı olmadan, evrenimizin iç uyumuna inanılmadan bilim olamazdı. Bu inanç, bütün bilimsel yaratmanın temel güdüsüdür (motive) ve hep öyle kalacaktır. [Albert Einstein/Fiziğin Evrimi kitabı ''Fizik ve Gerçeklik'' sayfa 209] "Daha yüksek bir düzenin bütün bilimsel çalışmasının arkasında dünyanın mantıklı veya anlaşılabilir şekilde yaratılmış olduğuna dair, dini duyguya benzer, bir inanç olduğu kesindir... Kendisini deneyim dünyasında ortaya koyan üstün bir akıl içerisinde yer alan bu sağlam, derin duygulara sıkı sıkıya bağlı inanç, benim Tanrı anlayışımı anlatmaktadır." -Albert Einstein [ -Einstein, Ideas and Opinions,255] Kör kütük tesadüfçü, rastgelelikçi,tasarım ve tanrı düşmanı, yaratılışçılık karşıtı Lock Haven Üniversitesi Ateist Fizik Profesörü Dr. Donald E. Simanek; "Algısal okuyucu, evrenin bilim yapmayı mümkün kılan belirli koşulları olduğunu vurguladığımızı fark etmiş olabilir. Birincisi, evrendeki süreçlerin doğa kanunları olarak ifade ettiğimiz düzenli ve öngörülebilir davranışlar göstermesidir. Ayrıca, erken evrende, belirli yasaların en erken zamandan beri yürürlükte olması gerektiğini varsayıyoruz. Erken evrenin yasaları, bugün doğaya hakim olanlardan farklı olabilir, ancak biz, desen ve düzene sahip bir evrenin, maddi nesneler arasındaki güvenilir etkileşim yasalarının bir sonucu olduğunu kabul ediyoruz." [https://www.lockhaven.edu/~dsimanek/philosop/thoughts.htm] Daha ciddisi, sonuçlarımız, atom altıdan evrensele tüm ölçeklerde evreni anlama biçimimizde devrim yaratma potansiyeline sahip. Modern fizik kuramının tamamı, fizik yasalarının her zaman ve her yerde aynı kaldığı varsayımına dayanmaktadır . Swinburne Universıty of Technology Astrofizikçi Prof.Dr.Michael Murphy [https://astronomy.swin.edu.au/~mmurphy/research/are-natures-laws-really-universal/] Doğa Kanunları, Evrenin düzenliliğini tanımlayan insan icatlarıdır yasalar insan icatlarıyken, düzenler 'gerçeklikte' yazılır.Doğa yasaları, dünyanın düzenlerini sistematik olarak yakalama girişimleridir. Doğada düzenliliklerin varlığı nesnel bir gerçektir, bu nedenle Doğa'ya yasalar empoze etmiyoruz. Yasaların biçimi insan icatları olsa da, kusurlu da olsa Doğa'daki gerçek özellikleri yansıtırlar. Bilimsel girişimin anlamlılığını sağlayan ve başarısını garantileyen, Doğa kanunlarının bu mutlak değişmezliğidir.Doğanın gerçekten temel yasaları, farklı fiziksel süreçler arasında derin bağlantılar kurar. Yeni bir yasa geliştirildiğinde, farklı bağlamlar altında test edilir ve bu genellikle yeni, beklenmedik olayların keşfedilmesine yol açar. Bu, Doğa'daki gerçek düzenlilikleri bilimsel yapılarımıza dayatmadığımızı, belirlediğimizi gösterir. Doğa yasaları ebedidir, mutlaktır ve bir deneyin fiziksel koşullarının dışında bağımsız bir varoluşa sahiptir." [http://abyss.uoregon.edu/~js/21st_century_science/lectures/lec01.html]


Evrendeki Yasalar Evrenseldir; Ateist Teorik Fizikçi Brian Randolph Greene; ''Fizik yasalarının moda kadar kısa ömürlü olduğu, yıldan yıla, haftadan haftaya hatta andan ana değiştiği bir evren düşünün. Böyle bir dünyada, fizik yasalarındaki bu değişikliklerin temel hayat süreçlerini kesintiye uğratmayacağını varsaymak koşuluyla, en hafif tabirle tek bir anınız bile sıkıcı olmayacaktır. Rasgele değişiklikler, hem sizin hem de başkalarının geçmiş deneyimlerini gelecekteki sonuçlara dair tahminlerde bulunmak üzere kullanmasını engelleyeceği için en basit eylemler bile bir macera olacaktır. Böyle bir evren, bir fizikçinin kâbusudur. Evrenin istikrarı fizikçiler için herkes gibi hayati önem taşıyan bir dayanaktır: Bugün geçerli olan yasalar dün de geçerliydi, yarın da geçerli olacaklar (hepsini anlayacak kadar akıllı olmasak bile). Ne de olsa, eğer birdenbire değişebiliyorsa "yasa" teriminin ne anlamı olabilir ki? Ama bu evrenin durağan olduğu anlamına gelmez; evren bir andan diğerine sayılamayacak kadar çok biçimde değişir kuşkusuz. Bu daha çok değişimi yönlendiren yasaların sabit ve değişmez olduğu anlamına geliyor. Bunun doğru olduğunu gerçekten biliyor muyuz, diye sorabilirsiniz. Aslında bilmiyoruz. Fakat evrenin Büyük Patlama'dan kısacık bir an geçtikten sonraki halinden itibaren günümüzdeki haline dek çok sayıda özelliğini betimlemekteki başarımız, eğer değişiyorlarsa da, yasaların çok çok yavaş değiştiğini düşündürüyor bize. Bildiğimiz her şeyle tutarlı olan en basit varsayım, yasaların sabit olduğudur. Fizik yasalarının, yerel kültürler kadar sınırlı ve çeşitli olduğu bir evren düşünelim şimdi de; biryerden diğerine geçildiğinde öngörülemez biçimde değiştiklerini, dışarıdan gelen uyum göstermeleri yönündeki etkilere cüretkârca direndiklerini. Gulliver'in seyahatlerinde olduğu gibi, eğer öyle bir dünyada seyahat ederseniz inanılmaz ölçüde zengin, bir dizi öngörülemez deneyime maruz kalırsınız. Fakat bir fizikçinin bakış açısından, bu da başka bir kâbustur. Örneğin bir ülkede hatta bir eyalette geçerli olan yasaların, başka bir ülkede geçerli olmayabileceği gerçeğiyle yaşamak bile zordur. Eğer doğa yasaları o kadar çeşitli olsaydı, işlerin nasıl olacağını bir düşünün. Öyle bir dünyada, bir yerde gerçekleştirilen deneylerin, başka bir yerde geçerli olan fizik yasalarıyla hiçbir ilgisi olmazdı. Fizikçiler, farklı yerlerde geçerli olan doğa yasalarını öğrenmek için aynı deneyleri farklı yerlerde tekrar tekrar yapmak zorunda kalırdı. Şükürler olsun ki, bildiğimiz her şey fizik yasalarının heryerde aynı olduğuna işaret ediyor. Dünyanın her yerinde yapılan deneyler aynı temel fiziksel açıklamalar kümesinde birleşir. Dahası, tek ve değişmez bir fiziksel ilkeler kümesini kullanarak kozmosun çok uzak bölgelerine dair pek çok astrofiziksel gözlemi açıklayabilmemiz de, aynı yasaların her yerde geçerli olduğunu düşünmemize yol açıyor.Evrenin öbür ucuna hiç gitmediğimiz için, başka yerlerde tamamen yeni bir fiziğin geçerli olması ihtimalini tartışmasız bir kenara bırakamayız, fakat her şey bunun tersine işaret ediyor.'' [Kaynak: Brian Greene/Evrenin zarafeti sayfa 203-204] ''Özel ve genel görelilik kuramlarına ilişkin tartışmalarımızda,doğanın başka simetrileriyle de karşılaşmıştık. Özel göreliliğin merkezinde yer alan görelilik ilkesinin, tek tek gözlemcilerin deneyimleyebileceği sabit hız ve doğrultudaki göreli hareketten bağımsız olarak, bütün fizik yasalarının aynı(evrensel) olması gerektiğini söylediğini hatırlayalım. Bu bir simetridir, çünkü doğanın bütün gözlemcilere eşit yani simetrik davrandığı anlamına gelir.Sabit hız ve doğrultuda göreli hareket halindeki gözlemcilerin hepsi, kendinin hareketsiz olduğunu düşünmekte haklıdır. Yine bu da, göreli hareket halindeki gözlemcilerin aynı gözlemlerde bulunacağı anlamına gelmez; daha önce gördüğümüz gibi, gözlemlerinde her türden ve çok şaşırtıcı farklılıklar vardır. Yaylı sopayla zıplayan bir kişinin Dünya'da ve Ay'da farklı deneyimler yaşamasında olduğu gibi, gözlemlerdeki farklılıklar, gözlemler aynı yasalara tabi olsa da ortamdaki detayların farklı olduğunu gözlemcilerin göreli hareket halinde olduğunu yansıtır. Genel görelilikteki eşdeğerlik ilkesi sayesinde Einstein, gözlemciler karmaşık ivmeli hareket halinde olsalar bile fizik yasalarının aslında bütün gözlemciler için aynı(evrensel) olduğunu göstererek bu simetriyi ciddi oranda genişletmişti. Einstein'ın bunu , ivmeli hareket halindeki bir gözlemcinin de kendisinin durduğunu ve hissettiği kuvvetin kütleçekimi alanından kaynaklandığını iddia etmekte gayet haklı olduğunu anlayarak başardığını hatırlayalım.Kütleçekimi çerçeveye dahil edildiğinde, bütün olası gözlem noktaları tümüyle eşittir. Bütün hareketlerin böyle eşit bir biçimde ele alınmasına içkin estetik cazibenin ötesinde, bu simetri ilkelerinin Einstein'ın kütleçekimle ilgili olarak vardığı çarpıcı sonuçlarda da merkezi bir rol oynadığını görmüştük. [Brian Greene, Evrenin Zarafeti,205.206.sayfa] "Tanrı'nın varlığına ilişkin muhtemelen en popüler ve akla en yatkın argüman, sözde tasarım argümanıdır. Bu argümana göre doğada açık biçimde görünen taarım, kozmik bir Tasarımcının varlığını göstermektedir. Genellikle bunun aslında bir düzen içerisinde tasarım yapılmasına yönelik bir argüman olduğunu vurgulamışımdır; zira doğadaki algılanan düzenden kaynaklanan argümanlar bir tasarımın, dolayısıyla bir Tasarımcının varlığını kanıtlamaktadır. Bir zamanlar bu tasarım argümanını sert biçimde eleştirmiş olsam da artık şunu anladım ki, bu argüman doğru biçimde formüle edildiinde Tanrı'nın varlığına ilişkin inandırıcı bir ifade teşkil etmektedir. Bu sonuca varmama özellikle iki alandaki gelişmeler yol açmıştır. Bunların ilki doğanın kanunlarının kaynağı sorusu ve günümüzün saygın bilim adamlarının bu konuyla ilgili görüşleridir. İkincisi ise yaşamın kaynağı ve üreme sorusudur. Doğanın kanunları diyerek neyi mi kastediyorum? Kanun kelimesiyle anlatmak istediğim şey doğadaki düzen veya simetridir. Ders kitaplarında sık sık yer alan bazı örnekler ne demek istediğimi gösterebilir:Boyle Kanunu; Sıcaklığın sabit kalması koşuluyla, bir miktar gazın basıncı ile hacminin çarpımı daima sabittir. Newton'un Birinci Hareket Kanunu: Herhangi bir cisim üzerine bir kuvvet etki ediyorsa ya da etki eden kuvvetlerin bileşkesi sıfırsa, cisim durumunu değiştirmez; yani duruyorsa durur, hareket ediyorsa hareketini bir doğru boyunca devam ettirir. Enerji korunumu kanununa göre, kapalı sistemin içerisindeki toplam enerji miktarı sabittir. Önemli nokta yalnızca doğada düzenlerin olması değil, bu düzenlerin matematiksel olarak kesin, evrensel ve ''birbirine bağlı'' olmasıdır. Einstein bunlara ''somut mantık'' diyordu. Bizim sormamız gereken soru, doğanın bu şekilde bir bütün haline geldiğidir.Bu kesinlikle Newton, Einstein ve Heisenberg gibi bilim adamlarının sordukalrı ve cevapladıkları sorudur. Bu kişilerin buldukları cevap Tanrı'nın aklı olmuştu." [Antony Flew, Yanılmışım Tanrı Varmış sayfa 86-87] ''Fizik yasaları, tüm erişilebilir evrende geçerlidir.'' [Richard Dawkins, Gen Bencildir sayfa 129] ''Bilim, özellikle, belli bir düzene bağlı olarak ortaya çıkan olguları veya bu olgular arasında değişmez görünen ilişkileri açıklamaya çalışır. Gözlemlerimiz, değişmez bir düzenle gecenin gündüzü kovaladığını; yeterince ısıtılan metallerin genleştiğini; suyun belli bir sıcaklıkta kaynadığını, başka bir sıcaklıkta donduğunu; serbest bırakılan cisimlerin düştüğünü; buzun soğuk, ateşin daima sıcak olduğunu. vb. göstermektedir. Böyle değişmez bir düzenle beliren olgu ve ilişkiler dile getirildiğinde, “doğa yasası” dediğimiz birtakım evrensel genellemeler biçimini alır. Örneğin, “bütün metaller ısıtıldığında genleşir”, genellemesi evrensel olup, belli bir grup metalin değil, bildiğimiz ve bilmediğimiz, geçmişte ve gelecekte, evrenin her yanında gözleme konu olmuş ve olabilecek tüm metallerin belli bir özelliğini ifade etmektedir. '' [Cemal Yıldırım,Bilim Felsefesi,sayfa 153] ''...️Son olarak, çekim yasasının evrenselliği ve çok büyük uzaklıklarda geçerli olması konusuna değineceğim. Newton, Güneş sistemini temsil eden Cavendish’in minyatür Güneş sistemi modelinin, yani iki top arasındaki çekimin, yüz trilyon kere büyütüldüğünde elde edilecek olan Güneş sisteminde de geçerli olacağını tahmin edebilmişti. Daha sonra, bunun yüz trilyon katı olan galaksilerin de aynı yasa uyarınca birbirlerini çektiğini görüyoruz. Doğa, modellerini yalnızca en uzun iplerle dokuduğu için dokumanın her bir küçük bölümü tüm halının düzenini açığa vurmaktadır.'' [Richard Feynman/Fizik Yasaları Üzerine, ''Fizik Yasalarına Bir Örnek: Yerçekimi Yasası'' sayfa 45-46] Benim gibi bilime inanıyorsanız her zaman geçerli olan ve kendisine itaat edilen belirli yasalar olduğunu biliyorsunuzdur.Şüphesiz söz konusu yasaların Tanrının işi olduğunu söyleyebilirsiniz, fakat bu tanrının var oluşuna dair bir kanıttan ziyade onun bir tanımına karşılık gelecektir.’’ [️Stephan Hawking / Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar/ s.46]

"Doğa Yasası Ne Demektir?
Mantıkçı empirisistler yasanın kimi özelliklerini çok önceden saptamışlardır; bunlar hâlâ geniş kabul gören özelliklerdir. Buna göre yasalar şu şekilde dile getirilen evrensel önermelerdir: "Bütün a'lar b'dir" ya da "Ne zaman C türünde bir olay olsa, E türünde bir olay (da) olur" ya da, bir kez daha, "(Bir) e olayı gerçekleşirse, hiç şaşmazcasma (bir) f olayı (da) gerçekleşir." Örnekse, "Saf demir parçalarının hepsi, standart sıcaklık ve basınç altında, elektrik akımım iletirler" ya da "Bir demir parçasına standart sıcaklık ve basınç altında ne zaman elektrik akımı uygulansa o demir parçası elektriği iletir." Bunlar aynı yaşaran terminolojik değişkeleridir. Felsefeciler bir yasayı dile getirirken bu tür koşullu tümceleri yeğler, yasanın evrenselliğini (tümelliğini) örtük bir biçimde anlaşılmış halde bırakırlar. Ne ki bir önermenin evrensel olması yasa olmasma yetmez. Şu önermeleri alalım: "Hiçbir bekar evli değildir" ve "Bütün çift sayılar artan olmaksızın 2'yle bölünebilir." Bu evrensel önermelerin ikisi de yasa değildir, yasalarla aynı mantıksal biçime sahip olsalar bile. Bunlar tanım gereği doğru olduklan için yasa değildir, buna karşılık yasalar olgularca doğru kılman önermelerdir.Biçimin yara sıra bütün yasalarm ortaklaştığı bir diğer özellik bunların belli nesne, yer ya da zamana, açıkça ya da örtülü bir biçimde, göndermede bulunmamalandır. Sırf Napoleon Bonaparte hakkmdaki olguların doğruladığı ya da Yer hakkmdaki ve hatta Samanyolu hakkındaki olguların doğruladığı doğa yasaları olamaz. Yasalar her yerde geçerlidir, dolayısıyla yerel olgular onları doğrulamaya yetmez. " - [Alex Rosenberg, Bilim Felsefesi: Çağdaş Bir Giriş, sayfa 90] ''Dinbilimci Langdon Gilkey'nin Natura, Realüyand the Sarred (Doğa,Gerçeklik ve Kutsallık) isimli eserinde yazdığı üzere, doğa yasalarının her yerde aynı olduğu gibi görüşlerin, yanılgı içinde olan bilim adamlarının ve onların toplumsal yandaşlarının evrene zoraki olarak yakıştırdıkları önyargılardan başka bir şey olmadıktan türünden iddialar duyuyoruz. Gilkey, bilimin kendi bağlamında olduğu denli geçerli başka tür "bilgi"nin özlemini duyuyor. Ne var ki evrenin düzeni varsayım değil; gözlenebilir bir gerçek. Uzak kuasarlardan gelen ışığı saptayabiliyoruz, çünkü elektromanyetizmanın yasaları, on milyar ışık yılı ötede de buradakiyle aynı. O kuasarların tayfını tanıyabiliyoruz, çünkü burada da orada da aynı kimyasal elementler bulunuyor ve aynı kuantum mekaniği yasaları geçerli oluyor. Gökadaların birbirleri çevresindeki devinimleri, Newton'un kütleçekim yasasını izliyor. Kütleçekimsel mercekler ve İkili atarcaların devinimi, uzayın derinliklerinde genel göreliliğin işlediğini gösteriyor. Her bölgesinde ayrı yasaların söz konusu olduğu bir evrende yaşıyor olabilirdik, ama yaşamıyoruz. Bu gerçek, saygı ve hayranlık uyandırmaz mı sizce?'' [Carl Sagan , Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı sayfa 458-459] ''Doğa Kanunları, Evrenin düzenliliğini tanımlayan insan icatlarıdır yasalar insan icatlarıyken, düzenler 'gerçeklikte' yazılır.Doğa yasaları, dünyanın düzenlerini sistematik olarak yakalama girişimleridir. Doğada düzenliliklerin varlığı nesnel bir gerçektir, bu nedenle Doğa'ya yasalar empoze etmiyoruz. Yasaların biçimi insan icatları olsa da, kusurlu da olsa Doğa'daki gerçek özellikleri yansıtırlar. Bilimsel girişimin anlamlılığını sağlayan ve başarısını garantileyen, Doğa kanunlarının bu mutlak değişmezliğidir.Doğanın gerçekten temel yasaları, farklı fiziksel süreçler arasında derin bağlantılar kurar. Yeni bir yasa geliştirildiğinde, farklı bağlamlar altında test edilir ve bu genellikle yeni, beklenmedik olayların keşfedilmesine yol açar. Bu, Doğa'daki gerçek düzenlilikleri bilimsel yapılarımıza dayatmadığımızı, belirlediğimizi gösterir. Doğa yasaları ebedidir, mutlaktır ve bir deneyin fiziksel koşullarının dışında bağımsız bir varoluşa sahiptir." [http://abyss.uoregon.edu/~js/21st_century_science/lectures/lec01.html] ''Doğa bilimleri, doğada egemen olan yasalara varmayı kendine amaç edinmiştir. Çünkü doğadaki varlıklar, bir düzen içinde aynı yasalara göre hareket etmektedir. Bu yasalar bulunur ve açıklanırsa doğadaki varlık ların ne olduğunu anlayabiliriz. Bu amaç doğrultusunda, doğa bilimcileri olgular üzerine deney ve gözlem yaparlar. Buldukla rı yargıları tümevarım yöntemiyle genelleyip, yasaları elde ederler.'' [Prof.Dr.A.Kadir.Çüçen ,"Bilim Felsefesine Giriş", sayfa 24-25] Yerçekimi Yasası Evrenseldir-The Ohio State University/Astronomi/Prof.Dr.Richard Pogge [1]http://www.astronomy.ohio-state.edu/~pogge/Ast161/Au06/Unit4/gravity.html [2]https://tr.wikipedia.org/wiki/Newton'un_evrensel_k%C3%BCtle%C3%A7ekim_yasas%C4%B1 ''Yasa nedir? Tekrarlanan gözlem ve deneylerle, aynı şartlarda aynı sonuçları verdiği kesin olarak belirlenen, akla ve mantığa uygun, genel kanıya göre kabul görmüş, değişmez nitelik kazanmış, yanlışlanma olasılığı olmayan gerçek bilgiye, yasa (kanun) denir. Yasalar değişmezlik ilkesine sahiptir. Yanlışlamaya çalıştığınızda, yasayı çökertmeniz mümkün olmaz. Yasalar en gerçek değişmezlerdir. Biz bu mevcut değişmezleri kullanarak yeni değişmezler ortaya çıkarmaya çalışırız. Bilimsel yasa kesin olarak ispatlanmış bilimsel teorilere denir. Bir bilimsel yasa, gözlem ve deneylerle iyi desteklenip kanıtlanmış genel prensiptir. Tipik olarak bilimsel yasalar, tarihi kayıtlardaki deney ve gözlemlerle örtüşen kısıtlı ilkeler kümesidir. '' [1]Prof. Dr. Mustafa Ergün, Felsefeye Giriş (Bilim Felsefesi). [2]Hacettepe Üniversitesi, Genel Biyoloji, 1.hafta 1.ders , Giriş Biyolojinin Tanımı sayfa 27 [3]https://www.instagram.com/p/CJdXOCkDXJ_/?utm_source=ig_web_copy_link (Neil Tyson da herhangi bir şeyin yasa olabilmesi için değişmez ve bozulamaz yani evrensel olması gerektiğini söylüyor.) ''Doğanın Kanunları Gerçekten Evrensel mi?'' sorusu üzerine 10 yılını vermiş ve de bu konu üzerine pek çok meslektaşı ile deneyler , araştırmalar yapmış Swinburne Üniversitesi Astrofizik bölümünden Prof.Dr.Michael Murphy; ''Daha ciddisi, sonuçlarımız, atom altıdan evrensele tüm ölçeklerde evreni anlama biçimimizde devrim yaratma potansiyeline sahip. Modern fizik kuramının tamamı, fizik yasalarının her zaman ve her yerde aynı kaldığı varsayımına dayanmaktadır .'' Swinburne Universıty of Technology Astrofizikçi Prof.Dr.Michael Murphy [https://astronomy.swin.edu.au/~mmurphy/research/are-natures-laws-really-universal/]