Evrendeki Düzen Hakkında Bilim Adamlarının Görüşleri



Evrendeki  Düzen Hakkında Bilim  Adamlarının Görüşleri



Yazar:Onur Kenan Aydoğdu
(Hacettepe Üniversitesi/ Biyoloji Bölümü)



             Bu yazıyı hazırlamak hem oldukça sevindirici hem de oldukça üzücü. Sevindirici kısmı şu ki bu çalışmalar benim araştırma şevkimi arttırıyor, alanıma daha iyi odaklanmamı, alanımda daha bilgili olmamı ve de fikirlerimi daha iyi savunmamı sağlıyor.Ve insanlara zorla dayatılan yalanları ortaya çıkarmaya ve gerçekleri gün yüzüne vurmaya yarıyor. Üzücü kısmı ise malesef ki entellektüel çöl olan bu ülkemizde hala daha her bilim adamı,felsefeci,bilim felsefecisi,makale,üniversite her kaynak kuruluş tarafından bilinen ve varlığı tartışılmayan ki bilimin en temel ilkesi olan düzenin ülkemizde çeşitli laf oyunları, cambazlıklar, cahillikler ile yalanlanması ve de bunu inanca,dine karşı kullanmaları. Halbuki evrendeki kusursuz, eşsiz düzenin inançla bir ilgisi yoktur yani bu bir inanç değildir, bu bilimin en temel koşuludur, ilkesidir bunu herkes bilir, evrendeki düzen apaçık bir olgudur ve de ortadadır. Evrende düzen olmasaydı biz şuan bilim yapamazdık, konuşamazdık , teknoloji üretemezdik, ben şuan bu yazıyı yazıyor olmazdım ve siz şuan bu yazıyı okuyor olmazdınız!

   Bu çalışmayı hazırlarken en büyük gayem bilimde ve felsefede tartışılmayan düzenin varlığı konusunun açığa kavuşturulmasıdır. Ve burada paylaşacağım inancı her ne olursa olsun, hangi çağda yaşarsa yaşasın, hangi milletten olursa olsun, hangi alanda çalışırsa çalışsın her bilim adamının evrendeki düzeni kabul ettiğini ve düzen konusunun inanç meselesi değil gözlem ve deney konusu, bilimin şartı, ve evrendeki gerçeklik olduğunu göstermektir. 

    Bu yazıyı hazırlarken bilime ve felsefeye gönül vermiş kimliğim ile aldığım eğitim ve birikime dayanarak yazıyorum, ve burada herhangi bir ideolojiden,inançtan değil evrenimizde var olan ve bilim adamları,felsefeciler tarafından kabul edilen, bilinen ,varlığımızın temeli olan bir gerçeklikten bahsediyorum. Umulur ki öğüt alırlar;



Almanya doğumlu Yaptığı devrim niteliğindeki fizik ve matematik çalışmaları sayesinde,Nobel ödülü almış  Teorik Fizikçi Albert Einstein ;

 ''Kuantum teorisi, gerçekliğimizin yeni ve zorunlu özelliklerini yeniden yarattı. Süreksizlik, sürekliliğin yerini aldı. Tek tek tanecikleri yöneten yasaların yerinde, olasılık yasaları belirdi.

Modern fiziğin yarattığı gerçeklik, eski günlerin gerçekliğinden çok başkadır. Ama bütün fiziksel teorilerin ereği gene aynı kalmaktadır.

Fiziksel teorilerin yardımı ile gözlenmiş olgular labirentinde yolumuzu bulmaya, duyum izlenimleri âlemimizi düzene sokup anlamaya çalışmaktayız. Gözlenmiş olgular, gerçeklik kavramımızın mantıklı sonuçları olsun istiyoruz. Teorik yorumlarımızın aracılığı ile gerçekliğin kavranabileceği inancı olmadan, evrenimizin iç uyumuna inanılmadan bilim olamazdı. Bu inanç, bütün bilimsel yaratmanın temel güdüsüdür (motive) ve hep öyle kalacaktır. Evrenimizin uyumlu olduğu inancını, o hiç sarsılmayan ve karşımıza çıkan engeller arttıkça daha da kuvvetlenen inancı anlamaya duyulan öncesiz özlemi, baştan sona bütün çabalarımızda, eski ve yeni görüşler arasındaki her dramatik kavgada tanıyoruz.''

[Albert Einstein/Fiziğin Evrimi kitabı ''Fizik ve Gerçeklik'' sayfa 209]

''Açıkçası, a priori (ön kabul) olarak, Dünya'nın ancak bizim onu düzenleyici aklımızla düzenlediğimiz takdirde kanunlu (düzenli) hale gelebileceğini beklememiz gerekir. Bu, bir lisandaki kelimelerin alfabetik dizilimi gibi bir düzen olacaktır...Ama maddesel Dünya'da, a priori olarak beklemememiz gereken çok yüksek seviyede bir düzen vardır. Bu bir ''mucize''dir ve bilgimizin gelişmesine paralel olarak daha da güçlenmektedir.''( Albert Einstein, Lettres a Maurice Solovine,1956, s.114-115)

''Benim hislerim bizim doğa yasaları şeklinde formüle etmeye çalıştığımız evrenin düzenini daha da derinlemesine anlamada insan zihninin yetersiz olduğunun bilinciyle dolu olduğum müddetçe dindarcadır.’’

[Albert Einstein/ Benim Sözlerimle Dünya s.289]

 

Tüm bu milyon kat düzeni ve kesinliğiyle evrenin kör bir şansın eseri olduğu fikri ne kadar güvenilirse, bir matbaanın patlaması sonucu bitmiş ve hatasız bir sözlüğün meydana gelmesi fikri de o kadar güvenilirdir.’’

 [Albert Einstein Benim Sözlerimle Dünya s.394]

 ’Bilim insanını evrensel bir nedensellik ele geçirmiştir. Onun dini duyguları, doğa yasalarının ahengine yönelik coşkulu bir hayret biçimini alır..’’

 [Albert Einstein / Benim Sözlerimle Dünya s.284]

 ‘’Ben bir ateist değilim ve kendime panteist diyebileceğimi de sanmıyorum. Aslında çok sayıda farklı dilde yazılmış yüzlerce kitapla dolu bir kütüphaneye giren küçük bir çocuğa benziyoruz. Çocuk bu kitapları mutlaka birisinin yazmış olduğunu bilir ama bu kitapların nasıl yazıldığı bilmez.Bu kitapların yazıldığı dilleri anlayamaz.Çocukta kitapların gizemli bir düzene göre yerleştirildiğine dair belli belirsiz bir kuşku uyanır ama bu gizemin ne olduğunu bilemez…’’

 Bence en akıllı insanın bile kafasındaki Tanrı düşüncesi bu çocuğun haline benzemektedir.Evrenin muazzam bir düzen ve belirli kurallar çerçevesinde işlediğini görür ama bu kanunlar pek anlayamayız. Ama belirli sınırları olan aklımız, takım yıldızlarını hareket ettiren gizemli gücü kavrayabilmektedir.’’

 [Antony Flew / Yanılmışım Tanrı Varmış s.98]

Amerikalı ateist kuramsal fizikçi ve kozmolog Lawrence Krauss , Einstein'ın düzen hakkındaki görüşünü nasıl ifade ediyor?


Şunu eklemem gerek ki Einstein'ın Tanrı'sı Kitab-ı Mukaddes'in Tanrı'sı değildi. Evrendeki düzenin varlığı, Einstein'da öyle derin bir hayret uyandırmıştı ki bu düzene manevi bir bağlılık duymuş ve Spinoza'dan hareketle ona "Tanrı" demişti.

[Lawrence Krauss/Hiç Yoktan Bir Evren sayfa 240]

‘’Ben bir ateist değilim ve kendime panteist diyebileceğimi de sanmıyorum. Aslında çok sayıda farklı dilde yazılmış yüzlerce kitapla dolu bir kütüphaneye giren küçük bir çocuğa benziyoruz. Çocuk bu kitapları mutlaka birisinin yazmış olduğunu bilir ama bu kitapların nasıl yazıldığı bilmez.Bu kitapların yazıldığı dilleri anlayamaz.Çocukta kitapların gizemli bir düzene göre yerleştirildiğine dair belli belirsiz bir kuşku uyanır ama bu gizemin ne olduğunu bilemez…’’

Bence en akıllı insanın bile kafasındaki Tanrı düşüncesi bu çocuğun haline benzemektedir.Evrenin muazzam bir düzen ve belirli kurallar çerçevesinde işlediğini görür ama bu kanunlar pek anlayamayız. Ama belirli sınırları olan aklımız, takım yıldızlarını hareket ettiren gizemli gücü kavrayabilmektedir.’’

Antony Flew / Yanılmışım Tanrı Varmış s.98



Daha yüksek bir düzenin tüm bilimsel çalışmalarının ardında, dinsel duyguya benzer, dünyanın akılcılığı veya anlaşılabilirliğine dair bir inanç yatmaktadır.

[Essays in Science'daki 'Scientific Truth'tan (1934, 2004), 11]

"Daha yüksek bir düzenin bütün bilimsel çalışmasının arkasında
dünyanın mantıklı veya anlaşılabilir şekilde yaratılmış olduğuna dair,
dini duyguya benzer, bir inanç olduğu kesindir... Kendisini deneyim dünyasında ortaya koyan üstün bir akıl içerisinde yer alan bu sağlam, derin duygulara sıkı sıkıya bağlı inanç, benim Tanrı
anlayışımı anlatmaktadır." [ -Einstein, Ideas and Opinions,255]

"Biliyorum evrenin anlaşılabilirliğini sonsuz bir sır ve mucize olarak nitelemem size garip geliyor ancak, a priori olarak kaotik bir dünya olması gerekirdi. Dünyanın akılla anlaşılamaz olması gerekirdi. İşte bu bilgimiz arttıkca güçlenen bir mucizedir."
[Letters so Solovien, New York Philosphical Library,1987s ,s 131]
                                                                                  

Kuantum mekaniğinin ayrılmaz formülasyonu, kuantum elektrodinamiği teorisi, aşırı soğutulmuş sıvı helyumun süper-akışkan fiziği ve partonu önerdiği parçacık fiziğindeki çalışmaları ile 1965'de, Julian Schwinger ve Sin-Itiro Tomonaga ile birlikte Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüş Yahudi kökenli Amerikalı ateist teorik fizikçi Richard Feynman ;

 ''Sanatçılar bile günbatımının, okyanus dalgalarının ve gökyüzüne serpilmiş yıldızların güzelliğini fark ederler! Bunları gözlemek bize estetik bir haz vermeye yeter. Doğa olguları arasında da gözle görülmeyen, ancak analizci bir gözle bakıldığında farkedilebilen bir ritm ve düzen vardır. Bizim fizik yasaları dediğimiz de bu ritm ve düzenin ta kendisidir.''


[Richard Feynman/Fizik Yasaları Üzerine, ''Fizik Yasalarına Bir Örnek:
Yerçekimi Yasası'' sayfa 16]

 ''...️Son olarak, çekim yasasının evrenselliği ve çok büyük uzaklıklarda geçerli olması konusuna değineceğim. Newton, Güneş sistemini temsil eden Cavendish’in minyatür Güneş sistemi modelinin, yani iki top arasındaki çekimin, yüz trilyon kere büyütüldüğünde elde edilecek olan Güneş sisteminde de geçerli olacağını tahmin edebilmişti. Daha sonra, bunun yüz trilyon katı olan galaksilerin de aynı yasa uyarınca birbirlerini çektiğini görüyoruz. Doğa, modellerini yalnızca en uzun iplerle dokuduğu için dokumanın her bir küçük bölümü tüm halının düzenini açığa vurmaktadır.''

[Richard Feynman/Fizik Yasaları Üzerine, ''Fizik Yasalarına Bir Örnek:
Yerçekimi Yasası'' sayfa 45-46]

''...Aynı şekilde, yıldızlara ve dünyaya baktığımızda her şeyi düzen içinde görüyoruz; eğer dalgalanma olsaydı daha önce bakmadığımız bir yere baktığımızda karmaşa ve düzensizlik görmeyi beklerdik.''

[Richard Feynman/Fizik Yasaları Üzerine, ''Fizik Yasalarına Bir Örnek:
Yerçekimi Yasası'' sayfa 148]


İngiliz Ateist fizikçi, evrenbilimci, astronom, teorisyen ve yazar Stephen Hawking ;

''Tutulmalar kendilerini tekrar eden düzenli örüntülerdir.''

[Stephan Hawking, Büyük Tasarım ,sayfa 19]

 ''İon etkisi yayıldıkça, evrenin gözlem ve mantık yoluyla anlaşılabilen bir iç düzene sahip olduğunu fark eden başkaları da çıktı.''

[Stephan Hawking, Büyük Tasarım ,sayfa 22]

 ''Günümüzde pek çok bilim insanı, bir doğa yasasının gözlenmiş bir düzene dayanan bir kural olduğunu ve temel aldığı mevcut durumun ötesine geçen öngörüler sağladığını söyleyecektir.''

[Stephan Hawking, Büyük Tasarım ,sayfa 28]

 ''Günlük yaşantımızı, dünyaya ilişkin hemen hiçbir şey anlamadan sürdürüp gidiyoruz. Yaşamı olanaklı kılan güneş ışığını üreten düzeni, yere yapıştırarak bizi Dünya'nın uzaya fırlatıp atmasını önleyen yerçekimini ya da kararlı dengesine temelden bağlı olduğumuz yapıtaşları atomları, aklımıza bile getirmeyiz.''

[Stephan Hawking, Zamanın Kısa Tarihi sayfa 10]

 ''İlk zamanlarda karmakarışıklık(kaoitlik) varken nasıl olup da şimdi göründüğü kadarıyla bir düzen olduğunu ve niçin bir evren olduğunu bilmek istiyorlar. ''

[Stephan Hawking, Zamanın Kısa Tarihi sayfa 10]

 ''Bu kişilere göre Tanrı, her şeye gücü yeten olarak evreni dilediği gibi başlatmış olabilir. Öyleyse Tanrı, evreni yine isteğine bağlı biçimde geliştirebilirdi. Gerçekte görünen o ki, evreni, belli yasalara uyarak düzenli bir biçimde geliştirmeyi seçmiş.''

[Stephan Hawking, Zamanın Kısa Tarihi sayfa 26]

''Bu yasalar ilk önceleri gökbilimi ve diğer birkaç durum için bilinmekteydi. Ama uygarlık ilerledikçe, özellikle son 300 yılda, yeni yeni birçok yasa ve düzen bulundu.''

[Stephan Hawking, Zamanın Kısa Tarihi sayfa 209]

 Benim gibi bilime inanıyorsanız her zaman geçerli olan ve kendisine itaat edilen belirli yasalar olduğunu biliyorsunuzdur.Şüphesiz söz konusu yasaların Tanrının işi olduğunu söyleyebilirsiniz, fakat bu tanrının var oluşuna dair bir kanıttan ziyade onun bir tanımına karşılık gelecektir.’’ 

️Stephan Hawking / Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar/ s.46

‘’ Bazı insanlar, evrenin başlangıcıyla ilgili soruyu metafiziğin veya dinin konusu olarak görürler. Onlara göre her şeye gücü yeten Tanrı, evrenin başlangıcını dilediği gibi şekillendirebilir.Evet böyle olabilir, ama bu durumda Tanrı, evreni keyfi bir yolda gelişecek biçimde tasarlayabilirdi.Ancak öyle görünüyor ki Tanrı, evrenin belirli fizik kanunlarınca ,çok düzenli bir şekilde yavaş yavaş gelişmesini tercih etmiş. Bu durumda , evrenin başlangıcını da yöneten yasaların olabileceğini varsaymak, aynı ölçüde akla yakın görünüyor.’’

️Stephan Hawking / Zamanın Daha Kısa Tarihi s.19

‘’ En büyük kanıt evrendeki düzendir. Evren hakkında daha fazla şey keşfettikçe evrenin mantıklı kanunlarca yönetilmekte olduğuna dair daha fazla şey keşfederiz. Ve aklınızda hala şu soru olur: Evrenin var olma nedeni nedir? İsterseniz Tanrı’yı bu denklemin cevabı olarak tanımlayabilirsiniz.’’

️Anthony Flew/ Yanılmışım Tanrı Varmış s.97


Tüm bilim tarihi, olayların keyfi bir şekilde gerçekleşmediğinin, ancak bunların ilahi olarak esinlenmiş olabilen veya olmayabilen belirli bir temel düzeni yansıttığının kademeli olarak fark edilmesidir.

[Stephen W. Hawking,Zamanın Kısa Tarihi (1998), 127]



Ünlü Ateist Etolog, Evrimsel Biyolog ve Yazar Richard Dawkins ;

''Her bir aminoasit ise belirli bir düzende bir araya gelmiş birkaç düzine atom içerir. Hemoglobin molekülünde 574 aminoasit molekülü vardır. Bu atomlar dört zincir şeklinde düzenlenmiştir ve zincirler birbirleri etrafında sarılıp bükülerek, şaşırtıcı karmaşıklıktaki, üç boyutlu küresel bir yapı oluştururlar.''

[Richard Dawkins, Gen Bencildir sayfa 16]

 ''Bir hemoglobin molekülünün modeli sık dikenli bir çalıya benzer. Ancak gerçek dikenli bir çalının tersine rastlantısal yaklaşık bir desen değil de, belirli ve değişmez bir yapısı vardır ve bu yapı ortalama bir insan vücudunda, tek bir dal ya da tek bir büklüm yerinden oynamaksızın, altı bin milyon kere milyon kere milyon kereden de fazla kendini aynen tekrarlar. Hemoglobin benzeri protein moleküllerindeki kesin biçim kararlıdır; şöyle ki, aynı aminoasit dizisine sahip iki zincir -iki yay gibi- aynı üç boyutlu, kıvrımlı biçimi almaya eğilimlidir. Hemoglobin çalıları vücudumuzda saniyede dört yüz milyon kere milyon hızıyla, yeğledikleri düzeni alırlar ve başka hemoglobin molekülleri de aynı hızla bozunurlar.''

[Richard Dawkins, Gen Bencildir sayfa 16-17]

  ''....Bu neden, biz hayvanların bilinen evrendeki en karmaşık ve mükemmel tasarlanmış makine parçaları olduğumuz.''

[Richard Dawkins, Gen Bencildir sayfa 7]

 ''..Planın mükemmelliğine bakın: Daha özverili yetişkinler, "yuvanın yanı başında terk edilmiş bir yumurta görürsen onu yuvana al ve üzerine otur" kuralına sadakatle uyacak ve kaytarıcının yumurtalarına onun yerine bakacaklar.''

[Richard Dawkins, Gen Bencildir sayfa 73]

 ''Fizik yasaları, tüm erişilebilir evrende geçerlidir.''

[Richard Dawkins, Gen Bencildir sayfa 129]




Astrobiyolojinin öncülerinden Ünlü Agnostik Gökbilimci, Astrobiyolog ve Astrofizikçi Carl Sagan ;

 ''Kozmos «düzen içinde bir evren» anlamında kullanılan Yunanca bir sözcüktür ve bir bakıma «karmaşa# anlamına gelen Kaos’un karşıtıdır. Evreni oluşturan tüm canlı ve cansız varlıkların birbirleriyle derinden uyumlu bağlarının gizlerini içerir ve bu karmaşık ama gizemli bir incelikle işlenmiş bağlara karşı hayranlık ifade eden bir sözcüktür.''

[Carl Sagan , Kozmos, sayfa 12]

 ''Kozmos’un zenginlikleri sınırsızdır. Her çarkı ayrı bir hayranlık doğuran bu makinenin olağanüstü güzellikteki parçaları ve bu parçalar arasındaki büyüleyici bağlantı, sözünü ettiğimiz sınırsız zenginliğin kaynağıdır.''

[Carl Sagan , Kozmos, sayfa 13]

 ''Bilinen organik molekül 'sayısı on milyarları aşar. Oysa bunlar arasında yalnızca ellisi yaşamın temel faaliyetlerine gereklidir. Aynı örüntüler (pattern) değişik işlevler için şaşılası bir düzenle kendilerini koruyarak yinelenirler.''

[Carl Sagan , Kozmos, sayfa 52]

 ''Canlı hücrede, yıldızlar ve galaksiler âlemindeki gibi karmaşık ve güzel bir düzen hüküm sürer.''

[Carl Sagan , Kozmos, sayfa 53]

''Hücrenin içi öylesine düzenli bir işbirliğine dayanan bir yapıdır ki, kendi öz yapısını koruyarak molekülleri eriştirir, enerji depolar ve kendini çoğaltma işlevini yerine getirir.''

[Carl Sagan , Kozmos, sayfa 53]

''DNA bir çift sarmal eğriden oluşur; birbirine bağlı iplikler «sarmal» bir merdiveni andırırlar. Anayapısal ipliklerden her biri boyunca var olan nükleotidlerin oluşumu ya da düzeni, hayat sözlüğünü verir.''

[Carl Sagan , Kozmos, sayfa 54]

 ''Eski İyonya’lıların savlarına göre evreni tanımak mümkündür, çünkü evrenin bir iç düzeni vardır: Doğada, gizlerinin çözülmesine izin veren bir düzen söz konusudur. Doğa olguları önceden hiç de kestirilemez türden değildirler. Onun da boyun eğmek zorunda kaldığı kurallar vardır. Evrenin bu düzenli ve hayranlık uyandırıcı niteliği Kozmos adının verilmesine neden oldu.''

[Carl Sagan , Kozmos, sayfa 220]

''Düzenli ve uyumlu, insan zihninin kavrayabileceği bir evreni tanımlamak üzere «Kozmos» sözcüğünü kullanan ilk o (Pitagoras)olmuştur.''

[Carl Sagan , Kozmos, sayfa 233-234]

 ''....Bu konuda da, her şeyde olduğu gibi, bir düzen sözkonusudur.''

[Carl Sagan , Kozmos, sayfa 66]

  ''Yıldızlar konusunda bir düzen ve kalıcı bir tahmin olanağı vardır, insanın içine neredeyse rahatlatıcı bir güven verirler.''

[Carl Sagan , Kozmos, sayfa 66]

 ''Kepler birkaç yıl sonra, gezegen devinimlerine ilişkin üçüncü ve son yasayı buldu. Bu, çeşitli gezegenlerin devinimlerini birbirleriyle olan ilişkileri açısından inceleyen ve Güneş sisteminin bir saat gibi işleyişini açıklayan yasadır; Evrenin Uyumu (The Harmonies of The World) adlı kitabında açıklamıştır. Kepler uyum sözcüğünden birçok şey anlıyordu. Gezegenlerin deviniminin düzenini ve güzelliğini, bu devinimi açıklayan matematik yasaların varlığını (bu düşünce Pitagoras’a kadar gider), hatta müzik açısından uyumu da anladığı «kürelerin uyumu» sözcüklerinden bellidir.''

[Carl Sagan , Kozmos, sayfa 90]

  ''Gökadalar incelendiğinde, evrensel bir düzen ve güzellik görülüyor bunlarda. Fakat aynı zamanda, insanın aklına sığmayacak büyüklükte bir karmaşa da şiddetini beraberinde getiriyor.''

[Carl Sagan , Kozmos, sayfa 299]

 ''Evrenin müthiş enginliğinin ne güzel ve şaşırtıcı bir şeması karşısında bulmaktayız kendimizi... Bunca güneşler, bunca yerküreler... ve bunların her biri de otlar, ağaçlar, hayvanlar dolu ve nice denizler ve dağlarla süslü!.. Yıldızların çokluğu ve birbirleri arasındaki büyük uzaklığı düşününce, hayranlığımız ne kadar daha çok artıyor?''

[Carl Sagan , Kozmos, sayfa 192]

''Evrenin muhteşem büyüklüğü ne kadar olağanüstü ve şaşırtıcı bir düzen içinde! Ne kadar çok güneş, ne kadar çok dünya...!

Christiaan Huygens
Gezegenler, Üzerlerinde Yaşayanlar ve
Ürettikleriyle İlgili Yeni Varsayımlar (1670 civarı)''

[Carl Sagan , Milyarlarca ve Milyarlarca sayfa 69]

  ''Ben, bilincimizde, atalarımızın hayalini bile kuramadığı kadar muhteşem, karmaşık ve hassas bir düzen içindeki bir evrenin ortaya çıktığını görüyorum. Ve eğer birkaç basit doğa yasasıyla evrenle ilgili pek çok şey anlaşılabiliyorsa Tanrıya inanmak isteyenler hiç kuşkusuz bu güzel yasaları, tüm doğayı ayakta tutan bir Akıla yorabilir. Benim kendi görüşüm, evreni gerçekte olduğu gibi anlamanın, olmasını dilediğimiz bir evren hayal etmekten çok daha iyi olduğudur.''

[Carl Sagan , Milyarlarca ve Milyarlarca sayfa 284]

 ''Çünkü antosiyaninler, her biri hidrojenden daha ağır ve belli bir düzen içinde sıralanmış yaklaşık 20 atomdan oluşur.''

[Carl Sagan , Milyarlarca ve Milyarlarca sayfa 57-58]

''Canlılar renkleri yaratıcı bir şekilde kullanmışlardır: Güneş ışığını emerek ve fotosentez yoluyla sadece hava ve sudan besin yapmak; anne kuşlara yavrularının gırtlaklarının neresi olduğunu hatırlatmak; bir eşin ilgisini çekmek; tozaklayan bir böceği cezbetmek; kamuflaj ve saklanma için ve en azından sadece insanlar güzelliğe hayranlık duydukları için... Ancak bunların hepsi, bizim fiziksel çevremizle kusursuz bir uyum içinde olmamızı sağlayan; yıldızların fizik kuralları, havanın kimyası ve evrim sürecinin mükemmel işleyişinden dolayı mümkündür.''

[Carl Sagan , Milyarlarca ve Milyarlarca sayfa 57]


''Dinbilimci Langdon Gilkey'nin Natura, Realüyand the Sarred (Doğa,Gerçeklik ve Kutsallık) isimli eserinde yazdığı üzere, doğa yasalarının her yerde aynı olduğu gibi görüşlerin, yanılgı içinde olan bilim adamlarının ve onların toplumsal yandaşlarının evrene zoraki olarak yakıştırdıkları önyargılardan başka bir şey olmadıktan türünden iddialar duyuyoruz. Gilkey, bilimin kendi bağlamında olduğu denli geçerli başka tür "bilgi"nin özlemini duyuyor. Ne var ki evrenin düzeni varsayım değil; gözlenebilir bir gerçek. Uzak kuasarlardan gelen ışığı saptayabiliyoruz, çünkü elektromanyetizmanın yasaları, on milyar ışık yılı ötede de buradakiyle aynı. O kuasarların tayfını tanıyabiliyoruz, çünkü burada da orada da aynı kimyasal elementler bulunuyor ve aynı kuantum mekaniği yasaları geçerli oluyor. Gökadaların birbirleri çevresindeki devinimleri, Newton'un kütleçekim yasasını izliyor. Kütleçekimsel mercekler ve İkili atarcaların devinimi, uzayın derinliklerinde genel göreliliğin işlediğini gösteriyor. Her bölgesinde ayrı yasaların söz konusu olduğu bir evrende yaşıyor olabilirdik, ama yaşamıyoruz. Bu gerçek, saygı ve hayranlık uyandırmaz mı sizce?''

[Carl Sagan , Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı sayfa 458-459]

''Eğitimindeki açıkların birçoğunu, bu zorlu ve öğretici
üniversite ortamında kapatabildim. Böylelikle, yalnız bilim
değil, diğer birçok alanda gizemli bulduğum bazı kavramlara
açıklık getirebildim. Aynı zamanda, evrenin nasıl bir düzen
içerisinde işlediğini biraz olsun keşfetme ayrıcalığına erişmiş
kişilerin sevincine de doğrudan tanık oldum.''

[Carl Sagan , Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı sayfa 23]

...Modern çağda [Gibbon on sekizinci yüzyıl ortalarında
yazmış], en yüce amaçlara bile istemsiz ya da içten içe
beslenmiş bir kuşku eşlik ediyor. Onların doğaüstü gerçeğe
olan inançları, ruhsuz ve edilgen bir kabullenişe göre çok
daha içten ve istemli bir eylem. Doğanın değişmez düzenini
çağlar boyu gözleyip saygı duymaya alışmış aklımız...


[Carl Sagan , Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı sayfa 212]

''Canlı hücresi detaylı ve kompleks bir mimari harikadır. Mikroskoptan bakıldığında neredeyse çılgına dönmüş faaliyetler görülür. Daha derin seviyede moleküllerin muazzam bir hızda sentezlendiği bilinmektedir. Neredeyse herhangi bir enzim saniyede 100 başka molekülün sentezlenmesinde katalizör rolü oynar. On dakikada, metabolizmasını sürdürebilen bir bakteri hücresine ait kitlenin oldukça büyük bir bölümü sentezlemiş olur. Basit bir hücrenin bilgi muhtevasının Britannica Ansiklopedisi'nin yüz milyon sayfasına eş değer bir bilgi ihtiva ettiği tahmin edilmektedir.[(Carl Sagan, ''Life'' in Encyclopedia, 1974, ss. 893-894.)]


İngiliz Agnostik evrimci biyolog ve doğa tarihçisi. Doğal seçilim yoluyla evrim kuramının kurucusu Charles Darwin ;

▶️Bir peteğin amacına tümüyle uygun olan o ince yapısını büyük bir hayranlık duymadan inceleyebilen kimse budalanın biri olmalıdır.

▶️Salepgillerin ve başka birçok bitkinin böcekler aracılığı ile döllenmesini sağlayan o farklı ve ustalıklı düzenlere hayran kalırız.

▶️Lobelia fulgens’te çiçeğin tepeciği çiçektozlarını almaya hazır olmadan önce, her çiçekte sayısız çiçektozunu başçıklardan uzaklaştıran gerçekten güzel ve ustalıklı bir düzen vardır.

▶️Bay Mivart bu konuda şöyle diyor: “Özel hiçbir düzen olmasaydı, sütün soluk borusuna gitmesi yüzünden yavrunun boğulması kaçınılmaz olurdu. Ama özel bir düzen vardır. Gırtlak (larynx) pek gelişmiştir, öyle ki burun boşluğunun art ucuna sokulur, ve süt bu uzamış gırtlağın iki yanından zararsızca geçer ve güvenlik içinde yutağa ulaşırken, akciğerlere gerekli havanın da kolayca geçmesi sağlanır.”

▶️Sağduyumuz doğadaki eşsiz bir sürü düzen karşısında bizi coşkun bir hayranlığa sürüklüyor.

▶️Her doğa bilgini, bu yaratıkların o gerçekten şaşırtıcı ve güzel oluşumlarına hayran kalmıştır.

▶️Kaynak: Charles Darwin/Türlerin kökeni kitabından alınmıştır.



Ateist Teorik Fizikçi ve Sicim Kuramcısı Brian Randolph Greene ;

▶️Tarihçiler tam olarak ne zaman başladığı konusunda fikir birliği içinde olmasa da, modern bilim çağının Galileo Galilei, René Descartes ve Isaac Newton düşüncelerini açıkladıkları sırada başlamış olduğu kesin. O günlerde gökbilimsel ve yeryüzüyle ilgili verilerde bulunan örüntüler, evrende olup biten her şeyin dikkatle akıl yürüterek ve matematiksel çözümleme yoluyla anlaşılabilecek bir düzeni olduğunu giderek daha açık hale getiriyor,yeni bilimsel düşünce biçimi iyice yerleşiyordu. Modern bilimsel düşüncenin bu ilk öncüleri, doğru biçimde bakıldığında evrendeki olayların yalnızca açıklanabilir olmakla kalmayıp aynı zamanda öngörülebilir olduğunu ileri sürüyorlardı. Bilimin geleceğin bazı yönlerini önceden bilme gücü -tutarlı ve niceliksel olarak- ortaya çıkıyordu.

 ▶️Brain Grene Evrenin Dokusu/Klasik Gerçeklik sayfa 8



 20. yüzyılın önemli evrimsel biyologlarından biri olan Ernst Walter Mayr ;

Günümüzde ister pratiğin içindeki biyologlara ister bilim felsefecilerine danışılsın, canlı organizmaların doğası üzerinde bir uzlaşma olduğu görülmektedir. Canlı organizmaların moleküler düzeyde işlevleri fizik ve kimya yasalarına uymaktadır.(Ernst  Mayr Biyoloji Budur/Yaşamın Ayırt Edici Özellikleri 41.sayfa)


Canlı organizmalar karmaşık yapılı, düzenli sistemlerdir.(Ernst  Mayr Biyoloji Budur 42.sayfa)


Woodger (1929) organikçi bakış açısını destekleyen biyologların etkileyici bir listesini verir. Örneğin, bu listede yer alan E. B. Wilson (1925: 256), "Hücre etkinlikleriyle en yüzeysel tanışma bile bize şunu gösterir ki, [hücrenin kimyasal bir makine olarak izahı] hiçbir şekilde kaba mekanikçi anlamda ele alınamaz -hücre ile en karışık yapay makine arasındaki farklılık o kadar büyüktür ki, bu ikisi arasında mevcut bilgilerle benzerlik kurmak mümkün değildir ... Modern araştırmalar hücrenin organik bir sistem olduğu ve bir çeşit düzenli yapı ya da organizasyonu içerdiğini kabul etmek zorunda olduğumuz gerçeğini giderek artan biçimdeortaya koymaktadır” diyordu.

 (Ernst  Mayr Biyoloji Budur 391.sayfa)


Amerikalı bir biyolog William Emerson Ritter; 

“Bütünler parçaları ile öylesine ilişkilidir ki, bütünün varlığı,

parçalarının düzenli işbirliğine ve birbirlerine tabi olmalarına

bağlı olmakla kalmaz, bütünler aynı zamanda, parçalarını

belirleyici bir denetimle sınırlarlar”

[Ernst Mayr Biyoloji Budur sayfa 36]



Alman fizikçi ve 1918 Nobel Fizik Ödülü sahibi Max Karl Ernst Ludwig Planck, 

''Özetlemek gerekirse, pozitif bilimler tarafından doğanın dev yapısı hakkında bize öğretilen her şey, kesin bir düzenin hüküm sürdüğünü göstermektedir; bu, insan zihninden bağımsız bir düzendir. Algılarımızla tanımlayabildiğimiz kadarıyla, bu düzen ancak amaçlı bir düzenleme sayesinde ortaya çıkmış olabilir. Dolayısıyla evrenin bilinçli bir düzene sahip olduğuna dair açık kanıt vardır.''

[(Max Planck'in Mayıs 1937 tarihli tebliğinden; A.Barth, The Creation, 1968, s.144.)]

''Fiziğin bireysel yasalarını nasıl keşfederiz ve doğaları nedir? Öncelikle, herhangi bir fiziksel yasanın var olduğunu veya şimdiye kadar var olmuşsa, gelecekte de benzer bir şekilde var olmaya devam edeceklerini varsayma hakkımız olmadığı belirtilmelidir. Doğanın güzel bir günde, hepimizi şaşırtacak beklenmedik bir olayın meydana gelmesine neden olması tamamen düşünülebilir; ve eğer bu olursa, herhangi bir itirazda bulunma gücümüz yok, sonuç bu olsa bile, çabalarımıza rağmen, ortaya çıkan karışıklığa düzen getirmekte başarısız olmalıyız. Böyle bir durumda bilime açık olan tek yol kendini iflas etmiş ilan etmektir. Bu nedenle bilim, Doğa'nın her yerinde genel bir yasanın hakim olduğu genel varsayımıyla başlamaya mecburdur.''

[Max Planck, Walter Henry Johnston, The Universe in the Light of Modern Physics (1931), 58] 


 
AM bir İngiliz fizikçi, yazar ve yayıncı. Arizona State Üniversitesi'nde profesör olarak BEYOND Direktörü Paul Charles William Davies, 

''Evrende nereye bakarsak bakalım, en uzaktaki galaksilerden atomun derinliklerine kadar, bir düzenle karşılaşırız...Bu düzenli, özel evrenin merkezinde ''bilgi'' kavramı yatmaktadır. Yüksek derecede özelleşmiş olan ve organize edilmiş bir düzenleme sergileyen bir sistem, tarif edilebilmek için çok yoğun bir bilgi gerektirir. Ya da bir başka deyişle bu sistem yoğun bir ''bilgi'' içermektedir. Bu durumda çok merak uyandırıcı bir soru ile karşı karşıya geliriz. Eğer bilgi ve düzen, sürekli olarak yok olmaya yönelik doğal bir eğilime sahiplerse, Dünya'yı çok özel bir yer kılan bütün o bilgi ilk başta nereden gelmiştir? Evren, zembereği yavaş yavaş boşalan bir saate benzemektedir. Öyleyse ilk başta nasıl kurulmuştur? (Paul Davies, '' Chance or Choice: Is the Universe an Accident?'', New Scientist, vol. 80,1978, s.506.)

Evren, Dünya hayatının talep edebileceğinden çok daha fazla düzen içerir. Varlığımızla ilgisi olmayan tüm bu uzak galaksiler, bizimki kadar düzenli görünüyor.

 [Eugene F. Mallove, The Quickening Universe: Cosmic Evolution and Human Destiny (1987), 61]

''Bilim farklı deneyimleri birbirine bağlayan kuramların oluşturulmasını mümkün kılan dikkatli gözlem ve deneylere dayalıdır. Maddenin ve kuvvetlerin hareketine
hükmeden temel yasaları açıklığa kavuşturma umuduyla doğanın
işleyişindeki düzenli durumlar araştırılır.''

[Paul Davies, Tanrı ve Yeni Fizik sayfa 22]

''Evrenin yaratılışı,maddenin kaotik, yapısız ilksel biçimden şu an gözlemlenen
karmaşık düzeni ve ayrıntılı etkinliğine doğru ansızın
sıçraması anlamında kullanılabilir.''

[Paul Davies, Tanrı ve Yeni Fizik sayfa 46]

    ''Kabaca söylersek fizik yasalarının bizdeki karşılığı şeylerin gerçekleşmesi
bakımından bir düzenliliktir: Gezegenlerin yörüngelerinde son derece hassas hareketi, bir elementin tayfındaki çizgilerin düzenli örüntüsü... Hareket eden bir arabada fren pedalına bastığımızda arabanın yavaşlamasını bekleriz. Barutu
ateşlediğimizde patlamasını bekleriz. Ateşin bir buz kalıbını eritmesini, sert bir zeminin düşen bir vazoyu parçalamasını bekleriz. Dünya rastgele ve kaotik değil, en azından belli bir dereceye dek öngörülebilir ve düzenlidir.

Uzay-zaman dahilindeki sınırlı bakış açımızla bu düzenlilikleri neden ve sonuç bakımından yorumlarız: Güneşin kütleçekimi dünyanın yörüngesinin kavislenmesine neden olur vb. Fakat başka bir olasılık daha vardır: Her olayın nedeni aslında Tanrı'dır, Tanrı dışarıdan evrenimizi yönetmekte,olayları düzenlilik arz etmeleri için dikkatle ayarlamaktadır.Burada bir benzetmenin yardımına başvurabiliriz. Bir hedef tahtasına nişan alan bir makineli tüfek kullanıcısı
düşünün. Silahını hedefini sabit bir hızla bir taraftan diğer tarafa süpürerek ateşlesin. Sonuç eşit aralıklara sahip bir kurşun delikleri örüntüsüdür. Bu durumda hedef tahtasının düz yüzeyinde kalıcı biçimde yaşamak zorundaki iki boyutlu
bir yaratık bu olaylar dizisini kendi dünyasında deliklerin düzenli bir biçimde ortaya çıkışı olarak kavrayacaktır. Dikkatli bir gözlemle deliklerin rastgele değil periyodik bir biçimde şekillendiğini, dahası geometrik açıdan basit bir biçimde aralarında eşit uzaklık olacak tarzda düzenlendiğini çıkarsayacaktır. 

Düz ovada yaşayan bu kişi kendinden emin bir şekilde düz ova fiziğinin yeni bir yasasını ilan edecektir: Delik yaratımı yasası. Her bir deliğin ortaya çıkışının sıradaki deliğin ortaya çıkışına düzenli bir biçimde sebep olduğu sonucuna varacaktır. Neticede bu basit dizide bir deliği her zaman bir başka delik izlemektedir. Kendi iki boyutlu dünyasının sınırlı perspektifinden düz ovalimiz deliklerin aslında birbirlerinden tamamen bağımsız ve dizilişlerindeki düzenliliğin
tamamen makineli tüfek kullanıcısının eylemi yüzünden olduğu gerçeğini görememektedir. Aynı şekilde kâinatın düzenli işleyişi daha geniş bir perspektiften uzay-zaman içerisindeki her olayı düzenli bir biçimde yaratan Tanrı aracılığıyla
açıklanabilir.''

[Paul Davies, Tanrı ve Yeni Fizik sayfa 69-70]

Bu inancın gerekçesi nedir? Etrafınıza bakın. Evrenin karmaşık yapısı ve incelikli düzenini görün. Fizik yasalarının matematiksel formülasyonlan üzerine kafa patlatın. Fırıl fırıl dönen galaksilerden atomun arı kovanına benzer hareketliliğine dek maddenin düzenlenişi karşısında hayrete düşün. Bu şeylerin niçin bu şekilde olduklarını sorun. Bu evren, bu yasalar kümesi, madde ve enerjinin bu dizilimi
neden böyle? Hatta herhangi b ir şey niçin mevcut halinde? Fiziksel evrende her şey ve her olay açıklanması için kendisi dışında bir şeye dayanmak zorundadır. Bir olgu açıklandığında, bu açıklama başka bir şey aracılığıyla yapılır. Fakat bu olgu varoluşun tümüyse (bütün fiziksel evrense) bu durumda açıktır ki evrenin dışında onu açıklayacak fiziksel bir şey (tanımı gereği) yoktur. Dolayısıyla yapılacak
herhangi bir açıklama fiziksel olmayan ve doğaüstü bir şey cinsinden olmak zorundadır. Bu şey Tanrı'dır.

[Paul Davies, Tanrı ve Yeni Fizik sayfa 70]

Bizler tekil bireyler olarak k arıncaları birincil organizmalar olarak düşünmeye alışkın olsak da, bir bütün olarak koloninin de bir organizma olduğunu düşünmenin bir mantığı vardır. Hatta bedenlerimiz de kolektif bir düzende beraber çalışan milyarlarca tekil hücreden oluşan kolonilerdir aslında.

[Paul Davies, Tanrı ve Yeni Fizik sayfa 91]


Yahudi fizikçi, yazar, öğretim görevlisi 
Gerald Schroeder;

''Hayatı yönlendiren reaksiyonların karmaşıklığı öylesine şaşırtıcıdır ki, insan vücudu 1027 atomdan oluşan 75 trilyon hücrenin , ortak hayat uyumu içerisinde hareket ettiği, iyi düzenlenmiş bir makine ya da etkileyici bir metropol gibi çalışır. Her bir hücrenin hayatı ortaya çıkarmak için bağımsız olarak katkıda bulunması ile birlikte, iki hücrenin aynı anda aynı eylemi yerine getirmelerine nadiren rastlanır. Bütün karmaşasına rağmen insan vücudunda işler arap saçına dönmez.'' (Gerald L. Schroeder, Tanrı'nın Saklı yüzü, çev. Ahmet Ergenç, Gelenek Yayınları,İstanbul)



Nobel ödüllü İngiliz fizikçi ve matematikçi Paul Adrien Maurice Dirac;


Tanrı çok yüksek bir matematikçidir ve evreni inşa etmek için çok ileri matematik kullanmıştır.

[In Scientific American (May 1963). The Hutchinson Encyclopedia of Science (1998)]


Fransız matematikçi ve fizikçi Jules Henri Poincaré;


Bilim adamı doğayı araştırmaz çünkü bunu yapmak yararlıdır. Onu inceliyor çünkü ondan zevk alıyor ve güzel olduğu için ondan zevk alıyor. Doğa güzel olmasaydı, bilmeye değmezdi ve hayat yaşamaya değmezdi. Elbette, duyuları etkileyen güzellikten, niteliklerin ve görünüşlerin güzelliğinden bahsetmiyorum. Bunu küçümsemekten çok uzağım ama bilimle hiçbir ilgisi yok. Demek istediğim, parçalarının ahenkli düzeninden gelen ve saf bir zekanın kavrayabileceği daha samimi güzelliktir

[Gelen Bilim ve yöntem olarak, Francis Maitland tarafından çevrilmiştir (1920), 48, Bilim ve yöntem (1908, 1952), 15.]


 Fransız matematikçi ve fizikçi  Jean Baptiste Joseph Fourier;


Matematiksel analiz… tüm fenomenlerin incelenmesinde, sanki evren planının birliğini ve sadeliğini kanıtlamak ve tüm doğal nedenlere hükmeden bu değişmez düzeni daha da belirgin hale getirmek için onları aynı dille yorumlar

[ Theorie Analytique de la Chaleur Alexander Freeman tarafından çevrilmiş (1822), xv, Heat Analitik Teorisi (1878), 8]


Amerikalı bilim adamı Joseph Henry;

Kanunsuz bir evren, düzensiz, bilimin imkânsız, zeki bir yönetici ve yaratıcının tezahürlerinin olmadığı bir evren olacaktır.

[American Association for the Advancement of Science (22 Ağustos 1850), The Papers of Joseph Henry , Cilt. 8, 99.]


Nobel Tıp Ödüllü Amerikan plastik cerrah Joseph Edward Murray ;

Lise ikinci sınıf kimya öğrencisi olarak, elementlerin periyodik tablosunun bir çizelgesini ilk gördüğümde hala heyecanımın canlı bir anısına sahibim. Evrendeki düzen mucizevi görünüyordu ve doğa bilimleri hakkında olabildiğince çok çalışmak ve öğrenmek istedim.

[Tore Frängsmyr ve Jan E. Lindsten (editörler), Nobel Dersleri: Fizyoloji veya Tıp: 1981-1990 (1993), 555]



Mikroskobik anatominin kurucusu, modern histoloji ve embriyolojinin öncüsü İtalyan hekim Marcello Malpighi;


Doğası gereği rahim, üzerine ekilen tohumları, yani yumurtayı yetiştirmek için bir alandır. Burada yumurtalar büyütülür ve burada canlıların [fetüsün] parçaları, daha da açıldıklarında tezahür eder ve güçlenir. Yine de anne tarafından atılıp ekilmiş olmasına rağmen, yumurta zayıf ve güçsüzdür ve bu nedenle büyümeyi başlatmak için erkeğin menisinin enerjisine ihtiyaç duyar. Dolayısıyla, Doğa kanunlarına ve diğer canlı düzenlerine uygun olarak kadınlar, rahim odasına alındığında ve erkeğin menisi tarafından döllendiğinde yeni bir hayata açılan yumurtalar üretirler.

[HB Adelmann (ed.), Marcello Malpighi and the Evolution of Embryology (1966), Ciltte 'Gelişim Süreci Üzerine' . 2, 861]

Doğa,… Hayvanlarda ve bitkilerde [meydana gelen] harikulade işlemleri gerçekleştirebilmek için, organize vücutlarını, zorunlu olarak bu şekilde biçimlendirilmiş ve yerleştirilmiş son derece küçük parçalardan oluşan çok sayıda makineyle inşa etmekten memnuniyet duymuştur. mikroskop yardımı olmadan genellikle çıplak gözle görülemeyen yapısı ve bileşimi muhteşem bir organ oluşturmak için. … Doğanın makineleri bu kadar küçük yaptığı için övgü ve hayranlığı hak eder


[Opera Posthuma'da (1697) 'Doktor Sbaraglia'ya Yanıt' , HB Adelmann (ed.), Marcello Malpighi and the Evolution of Embryology (1966), Cilt. 1, 568.]



Almanya ve ABD'de roket teknolojinin gelişmesini sağlayan önemli bir Leh kökenli Alman bilim insanı Wernher Magnus Maximilian von Braun;

Bana göre, tasarım gerekliliğine başvurulmadan yaratma fikri düşünülemez. Her şeyin arkasında tasarım ve amaç olması gerektiği sonucuna varılmadan evrenin kanununa ve düzenine maruz kalınamaz.

[California Eyaleti Eğitim kuruluna mektupta (14 Eylül 1972).]


Amerikalı biliminsanı ve matematikçi Warren Weaver;

Bilimin her yeni keşfi, Tanrı'nın Kendi evrenine inşa ettiği düzenin bir başka 'ifşası'dır.

[Dergi, Bak (5 Nisan 1955), 30]


"İtalya'da jeolojik araştırmalarının babası" olarak bilinen İtalyan jeolog Giovanni Arduino;


Bu zamana kadar gözlemleyebildiğim her şeyden, dünyanın görünen kabuğunu oluşturan katman dizileri bana dört genel ve ardışık düzende sınıflandırılmış görünüyor. Bu dört düzen, gerçekte oldukları gibi, çok büyük dört tabaka olarak düşünülebilir, böylece maruz kaldıkları her yerde, her zaman aynı sırada birbirlerinin üzerine yerleştirilirler.

 [Francesco Rodolico, 'Arduino', In Charles Coulston Gillispie (ed.), Dictionary of Scientific Biography (1970), Cilt. 1, 234]



Amerikalı  gökbilimci Allan Rex Sandage ;


Böyle bir düzenin kaostan çıkmasını oldukça olanaksız buluyorum. Bazı düzenleme ilkeleri olmalı. Benim için Tanrı bir gizem ama varoluşun mucizesinin açıklaması, neden hiçbir şey yerine bir şey var.

[John Noble Wilford, "Sizing up the Cosmos: An Astronomers Quest", New York Times (12 Mart 1991), C10]



 Mantıksal pozitivizm öncüsü İngiliz  matematikçi ve filozof Alfred North Whitehead;


İlk olarak, bir şeylerin düzeninin ve özellikle de bir doğa düzeninin varlığına dair yaygın bir içgüdüsel kanaat olmadıkça yaşayan bilim olamaz .

[Alfred North Whitehead,In Bilim ve Modern Dünya (1927), 4]



Amerikalı astronom,fizikçi ve matematikçi Harlow Shapley;

Bu fiziksel dünyada gerçek bir kaos yoktur; aslında her şey düzenli; her şey fiziksel ilkelere göre düzenlenmiştir. Kaos, algılanmamış bir düzendir - insan zihninin sınırlarını ve gözlemsel gerçeklerin yetersizliğini gösteren bir kelimedir. "Kaos", "tesadüfi", "şans", "öngörülemez" kelimeleri, cehaletimizi arkasına sakladığımız kolaylıklardır.

[From Of Stars and Men: The Human Response to an Expanding Universe (1958 Rev. Ed. 1964),]




Avustralyalı bir veteriner bilim adamı Sör William Ian Clunies Ross;


Bilimsel araştırma doğa düzeninin görkemli görüntüsünü yavaş yavaş insanın bilincine açıyor ve kaderlerini kontrol etmek ve her çağda yüce olan evrenin o nihai kavrayışına ulaşmak için sürekli artan gücün aletlerini ellerine koyuyor.

 

[Ian Clunies Ross'un "The Spirit of Research" adlı kitap incelemesinde aktarıldığı gibi, The Australian Quarterly (Aralık 1931), 3 , No. 12, 126.]



Akıllı tasarımın İngiliz - Avustralyalı bir savunucusu biyokimyacı Michael Denton;

     ''Moleküler biyoloji tarafından ortaya çıkarılan yaşam gerçeğini kavrayabilmek için,bir hücreyi yaklaşık
bin milyon kez büyütmemiz gerekir.Bu durumda hücre, New York ya da Londra gibi büyük bir şehri kaplayacak boyutta dev bir uzay gemisine benzeyecektir.Hücrenin yakınına gelip onu incelediğimizde
,üzerindeki milyonlarca küçük kapıyla karşılaşırız.Ve eğer bu kapıların herhangi birinden içeri girersek,olağanüstü bir teknoloji ve bizi şaşkınlığa düşürecek bir komplekslikle yüzyüze geliriz..''

[(Michael Denton,Evolution:A Theory in Crisis. London: Burnett Books,1985,s.242.)]

''İnsan kozmolojiyi araştırdıkça, inanılmazlık giderek daha belirgin hale gelir. Evrenin
başlangıcı hakkındaki son bulgular, genişlemekte olan evrenin, hayranlık uyandırıcı
bir hassasiyetle düzenlenmiş olduğunu ortaya koymaktadır.''

[Michael Denton, Nature’s Destiny: How The Laws of Biology Reveal Purpose in The Universe, The New York: The Free Press,1998, s.12-13]

"Dünya'da insanların varlığı için gerekli olandan çok daha fazla düzen vardır. Evrende canlılığın olabilmesi için gereklilikler,
hep çok küçük olasılıkların seçilmesi sayesinde olmuştur. Eğer böyle olmasaydı, bu olgulardan çıkarsanan tasarıma dair sonuç da bu kadar güçlü olmazdı. "[Biyokimyacı Michael Denton](1)

[Michael Denton, Nature Destinity s.15]


Amerikalı  jeolog ve zoolog James Dwight Dana;

Geçmişi ortaya çıkarmak için şimdiyi kullanırken, dünyadaki güçlerin esasen her zaman aynı olduğunu varsayıyoruz; çünkü bu güçler maddenin doğasına dayalıdır ve değişmiş olamaz. Okyanus her zaman dalgalara sahipti ve bu dalgalar hep aynı şekilde hareket etti. Karadaki akan su, her zaman aynı aşınma ve taşıma gücüne ve gücüne göre matematiksel değere sahip olmuştur. Kimya, ısı, elektrik ve mekanik yasaları zaman içinde aynı olmuştur. Canlı yapıların planı temelde bir olmuştur, çünkü tüm seri tek bir sisteme aittir, neredeyse bir hayvanın tek bir vücuda parçaları kadar; ve hayatın ışıkla, ısıyla ve atmosferle ilişkisi şimdiye kadarki ile aynı olmuştur.

 [James Dwight Dana,In Science İlkeler Tedavisi, Jeoloji Manuel (1863), 7]




 Amerikalı  bilim insanı Douglas Richard Hofstadter;

Görünüşe göre ürkütücü bir kaos, bir düzenin hemen arkasında gizlenebilir ancak kaosun derinliklerinde daha da ürkütücü türden bir düzen gizlidir.


[Metamagical Themas: Questing for the Essence of Mind and Pattern (1985, 1996), 299]


Avusturyalı nükleer fizikçi Lise Meitner;

Bilim, insanları özverili bir şekilde gerçeğe ve nesnelliğe ulaştırır; insanlara hayret ve hayranlıkla gerçeği kabul etmeyi öğretir,  doğadaki düzeninin gerçek bilim insanına getirdiği derin huşu ve sevinçten bahsetmeye bile gerek yok.

[Konferans, Avusturya UNESCO Komisyonu (30 Mart 1953), Atomenergie ve Frieden: Lise Meitner ve Otto Hahn (1953), 23-4. Trans. Ruth Sime, Lise Meitner: Fizikte Bir Yaşam (1996), 375]


Alman gökbilimci, matematikçi ve astrolog Johannes Kepler;


Dış dünyanın tüm araştırmalarının temel amacı, Allah'ın kendisine dayanan ve matematik dilinde bize vahyettiği rasyonel düzen ve uyumu keşfetmek olmalıdır.

[ Morris Kline, Antik Çağdan Modern Zamanlara Matematiksel Düşünce (1972),]





Amerikalı teorik fizikçi, felsefeci ve nöropsikolog David Bohm;

Muazzam bir enerji denizi var ... çok boyutlu saklı bir düzen, ... genel olarak gözlemlediğimiz haliyle maddenin tüm evreni, nispeten küçük bir uyarılma modeli olarak ele alınacak. Bu uyarılma modeli nispeten özerktir ve yaklaşık olarak tekrarlayan, kararlı ayrılabilir projeksiyonlara, üç boyutlu açık bir tezahür düzenine yol açar, ki bu, bizim yaygın olarak deneyimlediğimiz uzayınkine aşağı yukarı eşdeğerdir.

[David Bohm,Bütünlük ve Örtülü Düzen? (1981), 192]


 Avustralyalı bir fizyolog ve biyokimyacı Thorburn Brailsford Robertson;

Bilimsel araştırmalar, doğanın düzeninin görkemli gösterisini yavaş yavaş insanın bilincine açar ve kaderlerini kontrol etmek ve her yaşta insanın en yüksek özlemini oluşturan evrenin nihai anlayışına ulaşmak için sürekli artan gücün araçlarını eline geçirir.


[Ian Clunies Ross, "araştırma ruhu", the Australian Quarterly (Aralık 1931), 3, No. 12, 126]



 İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, filozof ve teolog ''Fiziğin Babası'' Sir Isaac Newton;

'' Evrene Objektif bir şekilde baktığınızda kesinlikle bir tasarım göreceksiniz ve bu tasarımdan tanrıyı bulacaksınız.''

[Enis Doko,Dahi ve Dindar: İsaac Newton, s.20]

‘’…Tüm bu düzgün hareketlerin kökeni mekanik nedenler olamaz…Bu en zarif Güneş, gezegenler ve kuyruklu yıldızlar sistemi zeki ve güçlü bir varlığın tasarımı ve egemenliği olmadan ortaya çıkamazdı…

 [Enis Doko/ Dindar ve Dahi: İsaac Newton s.37-38]


Tüm maddi Şeyler, zeki bir Temsilcinin Danışmanı tarafından yapılan ilk Yaratılışla çeşitli şekillerde ilişkili olan sert ve katı Parçacıklardan oluşmuş gibi görünüyor. Çünkü onları düzene sokmak için yaratan oydu: ve bunu yaptıysa, Dünyanın başka herhangi bir Kökenini aramak ya da sadece Doğa Yasaları tarafından bir Kaostan ortaya çıkmış gibi davranmak felsefe dışıdır.

[Sör Isaac Newton, Opticks (1704, 2. baskı., 1718), 377-378]

Doğa bu yüzden boşuna hiçbir şey yapmaz; ve Dünyada gördüğümüz tüm bu Düzen ve Güzellik nereden ortaya çıkıyor? ... fenomenlerden cisimsiz, yaşayan, zeki, her yerde var olan, Duyusal'ında olduğu gibi sonsuz uzayda her şeyi yakından gören, onları derinlemesine algılayan ve onları bütünüyle kavrayan bir Varlık olduğu görünmüyor mu? 

[In Opticks , (1704, 2. Ed.. 1718), Kitap 3, Query 28, 343-5.]




Alman tarımsal kimyacı ve biyokimyacı Justus von Liebig;


Tanrı, tüm Yaratılışını Ağırlık ve Ölçü ile emretti.

 [Justus von Liebig,Patterns of Survival: An Anatomy of Life (1938)]


 İngiliz kimyager, fizikçi ve mucit Humphry Davy;

''Sistemin parçaları bir dalgalanma ve değişim durumunda devam ederken, düzen ve bütünün uyumu değişmez kalır.''

[Tarım Kimyasının Unsurları (1813), J.Davy'de (ed.) The Collected Works of Sir Humphry Davy (1839-40), Cilt 7, 182.]



  İngiliz matematikçi, fizikçi William H. Spottiswoode;

Uzay ile bitişik ve zamanla eşleşme, Matematiğin krallığıdır; bu aralık içinde onun egemenliği yücedir; aksi takdirde onun emrine göre hiçbir şey var olamaz; yasalarına aykırı olarak hiçbir şey gerçekleşmez.

[Başkanlık Konuşmasından (Ağustos 1878) İngiliz Bilim İlerleme Derneği'nin 48. Toplantısı Raporu'nda yayınlanan Dublin, İngiliz Derneği'ne (1878), 31.]


 İtalyan astronom, fizikçi, mühendis, filozof ve matematikçi Galileo Galilei; 

''Doğa, amansız ve değişmezdir; kendisine dayatılan yasaları asla ihlal etmez.'' 

[Toskana Büyük Düşesi Lorraine'den Madame Christina'ya Mektup: Bilim Meselelerinde İncil'den Alıntıların Kullanımıyla İlgili (1615), çev. Stillman Drake, Discoveries and Opinions of Galileo (1957), 182-3.]

"Kainat dediğimiz kitap, yazıldığı dil ve harfler öğrenilmedikçe anlaşılamaz. O, matematik dilinde yazılmış; harfleri üçgen, daire ve diğer geometrik şekillerdir. Bu dil ve harfler olmaksızın kitabın bir tek kelimeyi anlamaya olanak yoktur. Bunlar olmaksızın yapılan karanlık bir labirentte amaçsızca dolaşmaktır."

[https://tr.wikipedia.org/wiki/Matematik]


  Coğrafi seyahatler ve keşifler, coğrafya, meteoroloji, psikoloji, kriminoloji, genetik bilim, öjenik ve istatistik gibi alanlarda seçkin uğraş göstermiş Kraliçe Viktoriya çağında yaşamış çok yönlü bir İngiliz bilim insanı Francis Galton ; 

Ne zaman büyük bir kaotik öğe örneği ele alındığında ve büyüklük sırasına göre sıralansa, şüphesiz ve en güzel bir düzenlilik biçimi başından beri gizli kalmış demektir.

 [Sör Francis Galton,In Doğal Miras (1894), 66]


 Fransız doğabilimci, matematikçi, kozmolog ve ansiklopedi yazarı Georges-Louis Leclerc Comte de Buffon; 

Doğa, tam anlamıyla sergilenir, bize muazzam bir tablo sunar; burada tüm varlık düzenleri, sürekli bir dizi nesneyi ayakta tutan bir zincirle temsil edilir, o kadar yakın ve o kadar benzer ki, farklılıklarını tanımlamak zor olacaktır. Bu zincir, sadece uzunluğu uzatılmış basit bir iplik değildir, büyük bir ağdır ya da daha ziyade, aralıktan aralığa, başka bir düzenin ağlarıyla birleşmek için dalları yana atan bir ağdır.

[Comte Georges-Louis Leclerc de Buffon;'Les Oiseaux Qui Ne Peuvent Voler', Histoire Naturelle des Oiseaux (1770), Cilt. I, 394. Trans. Phillip R. Sloan]
 

İngiltere doğumlu Amerikalı teorik fizikçi ve matematikçi Freeman John Dyson ;

Organize yapıların karmaşıklığı ve kalıcılığı ile ölçülen evrendeki toplam düzen, geçmişten geleceğe giderken istikrarlı bir şekilde artar.

[Page-Barbour konferansından, Virginia Üniversitesi (Mart 2004). 'Dost Bir Evren', Çok Renkli Bir Cam: Evrendeki Yaşamın Yeri Üzerine Düşünceler (2007), 62]


 İngiliz bir matematikçi James Joseph Sylvester;

Matematiğin ifşa ettiği veya aydınlattığı fikirler dünyası, teşvik ettiği ilahi güzelliğin ve düzenin tefekkürü, parçalarının ahenkli bağlantısı, sonsuz hiyerarşi ve ilgilendiği hakikatlerin mutlak kanıtı, bunlar ve benzeri sanki, matematiğin insan açısından en kesin gerekçeleridir ve evrenin planı ayaklarımızın dibinde bir harita gibi açılmış olsaydı ve insan zihninin tüm yaratılış planını benimsemeye yetkili olması durumunda, bozulmadan kalacaktır.

[İngiliz Birliğine Başkanlık Konuşması'nda (19 Ağustos 1869), 'Matematikçi için Bir İtiraz', Nature'da yayınlanmıştır (6 Ocak 1870), 1 , 262. Collected Mathematical Papers (1908), Cilt. 2, 659]


İngiliz matematikçi, biyolog, bilim, tiyatɾo yazaɾı, şaiɾ ve mucit Jacob Bɾonowski;

Her biri sırayla bilimin merkezinde olan üç yaratıcı fikir vardır. Onlar düzen fikri, nedenler fikri ve şans fikridir.

[Jacob Bronowski,Bilim Sağduyuya (1951), 145]


 City College of New York’ta teorik fizik alanında Henry Semat Profesörü unvanına sahip Japon kökenli Amerikalı teorik fizikçi Michio Kaku;

"Ben bir Zeka tarafından yaratılan, kurallarla oluşmuş bir dünya olduğu sonucuna vardım. İnanın bana bugün "tesadüf" diye adlandırdığımız hiçbir şey artık mantıklı gelmeyecek. Benim açımdan, bizim evrensel bir Akıl tarafından yaratılmış, şekillendirilmiş kanunlarla yönetilen bir planla var olduğumuz açık; tesadüflerle değil."(1,2) [Michio Kaku]

1-Michio Kaku, CNS News'e verdiği demeç.

2- www.okyanusum.com, Yayımlanan Bilimsel Makaleler-7, "Tanrının Varlığı ve Tanrının Zihni" alt başlığı.


  Nobel Fizik Ödüllü  Alman fizikçi Karl Werner Heisenberg;

"Sadelik ve güzellikten bahsetmişken, gerçeğin estetik kriterlerini sunduğuma itiraz edebilirsiniz ve açıkçası, doğanın bize sunduğu matematiksel şemaların sadeliği ve güzelliği tarafından güçlü bir şekilde çekildiğimi itiraf ediyorum. Bunu da hissetmiş olmalısınız: doğanın aniden önümüze yaydığı ilişkinin neredeyse korkutucu sadeliği ve bütünlüğü."

[Albert Einstein'a mektup. Ian Stewart, why Beauty is Truth (), 278.]


 İngiliz fizikçi, gökbilimci ve matematikçi Sir James Hopwood Jeans;

“Evren hakkında yapılan bilimsel bir araştırmanın sonucu tek bir cümleyle özetlenebilir: Evren, matematik bilgisi sonsuz bir varlık tarafından dizayn edilmiş görünüyor.”

[(Sir James Jeans, The Mysterious Universe, Cambridge University Press, 1932, s. 140)]


Johannes Kepler'in doktora hocalığını yapan astronom Michael Maestlin;

"Bu muazzam mekanizma, baştan sona, kesin ispatlara imkan veren bir düzene sahiptir. Bu argüman tümüyle akla uygundur. Gerçekten de tüm evren öyle bir düzen içinde dönmektedir ki hiç bir şeyin yeri onu (parçalarını) karışıklığa sokmadan deği§tirilemez, o yüzden bunlar (kesin ispatlar) sayesinde her tür hareket en kesin şekilde gösterilebilir. Çünkü (parçaların) yörüngeleri boyunca bu düzene aykırı hiçbir şey olmaz." - Michael Maestlin

[Kaynak: Paul Feyerabend, Yönteme Karşı, sayfa 184]


Nobel Fizik Ödüllü Avusturyalı Fizikçi Erwin Rudolf Josef Alexander Schrödinger;

"Bir organizmanın yaşam çemberindeki olayların ayrıntılarıyla anlatılması, cansız maddede karşılaştığımız herhangi bir şeye kıyasla eşsiz, hayran olunası bir düzenlilik ve kurallara uygunluk sergiler. Onun olağanüstü iyi düzenlenmiş, her hücrede tüm bütünün sadece çok küçük bir parçasını temsil eden atom gruplan tarafından denetlendiğini görürüz."

[Erwin Schrödinger, Yaşam Nedir, Sayfa 100]

"Biyolojide tamamıyla farklı bir durumla karşılaşıyoruz. Sadece tek bir kopyada varlığını sürdüren tek bir atomlar grubu birbiriyle ve çevreyle anlaşılması en zor yasalara uyarak olağanüstü düzenli olaylar üretiyor."

[Erwin Schrödinger, Yaşam Nedir, Sayfa 102]


İranlı şâir, filozof, matematikçi ve astronom Ömer Hayyam;

 ''Ben, mahşer gününün dehşetinden başka iman, secdeden başka namaz tanımayanlardan değilim. Ben nasıl mı namaz kılarım? Bir gülü seyrederim, yıldızları sayarım, yaratılışın güzelliği, onun düzenindeki kusursuzluk karşısında büyülenirim, Rabbim'in en güzel eseri olan insanın, onun bilgiye aç beyninin, aşka aç gönlünün, uyanmış veya tatmin edilmiş tüm duyularının karşısında hayranlığa kapılırım.''

[Kaynak: "Semerkant, Amin Maalouf"]


Tanınmış Hollandalı bir matematikçi ve bilim adamı Christiaan Huygens;

Evrenin muhteşem büyüklüğü ne kadar olağanüstü ve şaşırtıcı bir düzen içinde! Ne kadar çok güneş, ne kadar çok dünya...!

Christiaan Huygens
Gezegenler, Üzerlerinde Yaşayanlar ve
Ürettikleriyle İlgili Yeni Varsayımlar (1670 civarı)


[Carl Sagan , Milyarlarca ve Milyarlarca sayfa 69]



Fransız matematikçi, fizikçi ve felsefeci Pierre Maurice Marie Duhem ;


''Eğer bir teori, metafiziğin gittikçe daha belirginleşen
ve kesinleşen yansıması değilse, fizikçi, fizik teorisinin gelişimi
için çalışmanın akıl dışı olacağına inanmak zorundadır. Doğanın üstün düzenine
olan inanç, fizik teorisinin var olmasının tek sebebidir.''

[George Sarton, Bilim Tarihi Araştırmalarında Yöntem sayfa 116]



 Kuantum elektrodinamiği ve kuantum alan kuramı konularına katkıda bulunmuş Alman fizikçi Walter Heinrich Heitler;


''Modern teorik fizikçi de, bilerek ya da bilmeyerek, en az bir metafiziksel ilkenin
güdümündedir. Doğanın yeni yasalarını bulma çabasında o, bu yasaların matematiksel olarak basit ve açık bir biçimde dile getirilebileceği
inancını taşır. Böyle bir inancın güdümünde olmaksızın, fiziğin bir tek genel yasasını bulma olanağı düşünülemez bile.''[1,2] 

[1]W. Heitler, Man and Science, s. 8.
[2]Cemal Yıldırım,Bilim Felsefesi, sayfa 29



DEVAMI GELECEKTİR...