Evrendeki Kusursuz Düzen üzerine kısa bir retorik
▶️Kuantum teorisi, gerçekliğimizin yeni ve zorunlu özelliklerini yeniden yarattı. Süreksizlik, sürekliliğin yerini aldı. Tek tek tanecikleri yöneten yasaların yerinde, olasılık yasaları belirdi.
Modern fiziğin yarattığı gerçeklik, eski günlerin gerçekliğinden çok başkadır. Ama bütün fiziksel teorilerin ereği gene aynı kalmaktadır.
Fiziksel teorilerin yardımı ile gözlenmiş olgular labirentinde yolumuzu bulmaya, duyum izlenimleri âlemimizi düzene sokup anlamaya çalışmaktayız. Gözlenmiş olgular, gerçeklik kavramımızın mantıklı sonuçları olsun istiyoruz. Teorik yorumlarımızın aracılığı ile gerçekliğin kavranabileceği inancı olmadan, evrenimizin iç uyumuna inanılmadan bilim olamazdı. Bu inanç, bütün bilimsel yaratmanın temel güdüsüdür (motive) ve hep öyle kalacaktır. Evrenimizin uyumlu olduğu inancını, o hiç sarsılmayan ve karşımıza çıkan engeller arttıkça daha da kuvvetlenen inancı anlamaya duyulan öncesiz özlemi, baştan sona bütün çabalarımızda, eski ve yeni görüşler arasındaki her dramatik kavgada tanıyoruz.
▶Kaynak:️Albert Einstein/Fiziğin Evrimi kitabı Fizik ve Gerçeklik kısmından alınmıştır.
’Benim
hislerim bizim doğa yasaları şeklinde formüle etmeye çalıştığımız evrenin
düzenini daha da derinlemesine anlamada insan zihninin yetersiz olduğunun
bilinciyle dolu olduğum müddetçe dindarcadır.’’
▶Albert
Einstein/ Benim Sözlerimle Dünya s.289
Tüm bu milyon
kat düzeni ve kesinliğiyle evrenin kör bir şansın eseri olduğu fikri ne kadar
güvenilirse, bir matbaanın patlaması sonucu bitmiş ve hatasız bir sözlüğün
meydana gelmesi fikri de o kadar güvenilirdir.’’
▶Albert
Einstein Benim Sözlerimle Dünya s.394
’Bilim
insanını evrensel bir nedensellik ele geçirmiştir. Onun dini duyguları, doğa
yasalarının ahengine yönelik coşkulu bir hayret biçimini alır..’’
▶Albert
Einstein / Benim Sözlerimle Dünya s.284
‘’Ben bir
ateist değilim ve kendime panteist diyebileceğimi de sanmıyorum. Aslında çok sayıda
farklı dilde yazılmış yüzlerce kitapla dolu bir kütüphaneye giren küçük bir
çocuğa benziyoruz. Çocuk bu kitapları mutlaka birisinin yazmış olduğunu bilir
ama bu kitapların nasıl yazıldığı bilmez.Bu kitapların yazıldığı dilleri
anlayamaz.Çocukta kitapların gizemli bir düzene göre yerleştirildiğine dair
belli belirsiz bir kuşku uyanır ama bu gizemin ne olduğunu bilemez…’’
Bence en
akıllı insanın bile kafasındaki Tanrı düşüncesi bu çocuğun haline
benzemektedir.Evrenin muazzam bir düzen ve belirli kurallar çerçevesinde
işlediğini görür ama bu kanunlar pek anlayamayız. Ama belirli sınırları olan
aklımız, takım yıldızlarını hareket ettiren gizemli gücü kavrayabilmektedir.’’
▶Antony Flew /
Yanılmışım Tanrı Varmış s.98
▶️Sanatçılar bile günbatımının, okyanus dalgalarının ve gökyüzüne serpilmiş yıldızların güzelliğini fark ederler! Bunları gözlemek bize estetik bir haz vermeye yeter. Doğa olguları arasında da gözle görülmeyen, ancak analizci bir gözle bakıldığında farkedilebilen bir ritm ve düzen vardır. Bizim fizik yasaları dediğimiz de bu ritm ve düzenin ta kendisidir.
▶....️Son olarak, çekim yasasının evrenselliği ve çok büyük uzaklıklarda geçerli olması konusuna değineceğim. Newton, Güneş sistemini temsil eden Cavendish’in minyatür Güneş sistemi modelinin, yani iki top arasındaki çekimin, yüz trilyon kere büyütüldüğünde elde edilecek olan Güneş sisteminde de geçerli olacağını tahmin edebilmişti. Daha sonra, bunun yüz trilyon katı olan galaksilerin de aynı yasa uyarınca birbirlerini çektiğini görüyoruz. Doğa, modellerini yalnızca en uzun iplerle dokuduğu için dokumanın her bir küçük bölümü tüm halının düzenini açığa vurmaktadır.
▶️...Aynı şekilde, yıldızlara ve dünyaya baktığımızda her şeyi düzen içinde görüyoruz; eğer dalgalanma olsaydı daha önce bakmadığımız bir yere baktığımızda karmaşa ve düzensizlik görmeyi beklerdik.
▶️Kaynak:Richard Feynman/Fizik Yasaları Üzerine kitabından alınmıştır.
▶️Tutulmalar kendilerini tekrar eden düzenli örüntülerdir.
▶️İon etkisi yayıldıkça, evrenin gözlem ve mantık yoluyla anlaşılabilen bir iç düzene sahip olduğunu fark eden başkaları da çıktı.
▶️Günümüzde pek çok bilim insanı, bir doğa yasasının gözlenmiş bir düzene dayanan bir kural olduğunu ve temel aldığı mevcut durumun ötesine geçen öngörüler sağladığını söyleyecektir.
▶️Günlük yaşantımızı, dünyaya ilişkin hemen hiçbir şey anlamadan sürdürüp gidiyoruz. Yaşamı olanaklı kılan güneş ışığını üreten düzeni, yere yapıştırarak bizi Dünya'nın uzaya fırlatıp atmasını önleyen yerçekimini ya da kararlı dengesine temelden bağlı olduğumuz yapıtaşları atomları, aklımıza bile getirmeyiz.
▶️İlk zamanlarda karmakarışıklık(kaoitlik) varken nasıl olup da şimdi göründüğü kadarıyla bir düzen olduğunu ve niçin bir evren olduğunu bilmek istiyorlar.
▶️Bu kişilere göre Tanrı, her şeye gücü yeten olarak evreni dilediği gibi başlatmış olabilir. Öyleyse Tanrı, evreni yine isteğine bağlı biçimde geliştirebilirdi. Gerçekte görünen o ki, evreni, belli yasalara uyarak düzenli bir biçimde geliştirmeyi seçmiş.
▶️Bu yasalar ilk önceleri gökbilimi ve diğer birkaç durum için bilinmekteydi. Ama uygarlık ilerledikçe, özellikle son 300 yılda, yeni yeni birçok yasa ve düzen bulundu.
▶️Kaynak:Stephen Hawking/Büyük Tasarım,Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar/Kara Delikler ve Bebek Evrenler kitabından alıntı yapılmıştır.
Benim gibi bilime inanıyorsanız her zaman geçerli olan ve kendisine itaat edilen belirli yasalar olduğunu biliyorsunuzdur.Şüphesiz söz konusu yasaların Tanrının işi olduğunu söyleyebilirsiniz, fakat bu tanrının var oluşuna dair bir kanıttan ziyade onun bir tanımına karşılık gelecektir.’’
▶️Stephan Hawking / Büyük
Sorulara Kısa Yanıtlar/ s.46
‘’ Bazı
insanlar, evrenin başlangıcıyla ilgili soruyu metafiziğin veya dinin konusu
olarak görürler. Onlara göre her şeye gücü yeten Tanrı, evrenin başlangıcını
dilediği gibi şekillendirebilir.Evet böyle olabilir, ama bu durumda Tanrı,
evreni keyfi bir yolda gelişecek biçimde tasarlayabilirdi.Ancak öyle görünüyor
ki Tanrı, evrenin belirli fizik kanunlarınca ,çok düzenli bir şekilde yavaş
yavaş gelişmesini tercih etmiş. Bu durumda , evrenin başlangıcını da yöneten
yasaların olabileceğini varsaymak, aynı ölçüde akla yakın görünüyor.’’
▶️Stephan
Hawking / Zamanın Daha Kısa Tarihi s.19
‘’ En büyük
kanıt evrendeki düzendir. Evren hakkında daha fazla şey keşfettikçe evrenin
mantıklı kanunlarca yönetilmekte olduğuna dair daha fazla şey keşfederiz. Ve
aklınızda hala şu soru olur: Evrenin var olma nedeni nedir? İsterseniz Tanrı’yı
bu denklemin cevabı olarak tanımlayabilirsiniz.’’
▶️Anthony Flew/
Yanılmışım Tanrı Varmış s.97
▶️Her bir aminoasit ise belirli bir düzende bir araya gelmiş birkaç düzine atom içerir. Hemoglobin molekülünde 574 aminoasit molekülü vardır. Bu atomlar dört zincir şeklinde düzenlenmiştir ve zincirler birbirleri etrafında sarılıp bükülerek, şaşırtıcı karmaşıklıktaki, üç boyutlu küresel bir yapı oluştururlar.
▶️Bir hemoglobin molekülünün modeli sık dikenli bir çalıya benzer. Ancak gerçek dikenli bir çalının tersine rastlantısal yaklaşık bir desen değil de, belirli ve değişmez bir yapısı vardır ve bu yapı ortalama bir insan vücudunda, tek bir dal ya da tek bir büklüm yerinden oynamaksızın, altı bin milyon kere milyon kere milyon kereden de fazla kendini aynen tekrarlar. Hemoglobin benzeri protein moleküllerindeki kesin biçim kararlıdır; şöyle ki, aynı aminoasit dizisine sahip iki zincir -iki yay gibi- aynı üç boyutlu, kıvrımlı biçimi almaya eğilimlidir. Hemoglobin çalıları vücudumuzda saniyede dört yüz milyon kere milyon hızıyla, yeğledikleri düzeni alırlar ve başka hemoglobin molekülleri de aynı hızla bozunurlar.
▶️....Bu neden, biz hayvanların bilinen evrendeki en karmaşık ve mükemmel tasarlanmış makine parçaları olduğumuz.
▶️...Planın mükemmelliğine bakın: Daha özverili yetişkinler, "yuvanın yanı başında terk edilmiş bir yumurta görürsen onu yuvana al ve üzerine otur" kuralına sadakatle uyacak ve kaytarıcının yumurtalarına onun yerine bakacaklar.
▶️Fizik yasaları, tüm erişilebilir evrende geçerlidir.
▶️Kaynak:Richard Dawkins/Gen Bencildir kitabından alınmıştır.
▶️Kozmos «düzen içinde bir evren» anlamında kullanılan Yunanca bir sözcüktür ve bir bakıma «karmaşa# anlamına gelen Kaos’un karşıtıdır. Evreni oluşturan tüm canlı ve cansız varlıkların birbirleriyle derinden uyumlu bağlarının gizlerini içerir ve bu karmaşık ama gizemli bir incelikle işlenmiş bağlara karşı hayranlık ifade eden bir sözcüktür.
▶️Kozmos’un zenginlikleri sınırsızdır. Her çarkı ayrı bir hayranlık doğuran bu makinenin olağanüstü güzellikteki parçaları ve bu parçalar arasındaki büyüleyici bağlantı, sözünü ettiğimiz sınırsız zenginliğin kaynağıdır.
▶️Bilinen organik molekül 'sayısı on milyarları aşar. Oysa bunlar arasında yalnızca ellisi yaşamın temel faaliyetlerine gereklidir. Aynı örüntüler (pattern) değişik işlevler için şaşılası bir düzenle kendilerini koruyarak yinelenirler.
▶️Canlı hücrede, yıldızlar ve galaksiler âlemindeki gibi karmaşık ve güzel bir düzen hüküm sürer.
▶️Hücrenin içi öylesine düzenli bir işbirliğine dayanan bir yapıdır ki, kendi öz yapısını koruyarak molekülleri eriştirir, enerji depolar ve kendini çoğaltma işlevini yerine getirir.
▶️DNA bir çift sarmal eğriden oluşur; birbirine bağlı iplikler «sarmal» bir merdiveni andırırlar. Anayapısal ipliklerden her biri boyunca varolan nükleotidlerin oluşumu ya da düzeni, hayat sözlüğünü verir.
▶️Eski İyonya’lıların savlarına göre evreni tanımak mümkündür, çünkü evrenin bir iç düzeni vardır: Doğada, gizlerinin çözülmesine izin veren bir düzen sözkonusudur. Doğa olguları önceden hiç de kestirilemez türden değildirler. Onun da boyun eğmek zorunda kaldığı kurallar vardır. Evrenin bu düzenli ve hayranlık uyandırıcı niteliği Kozmos adının verilmesine neden oldu.
▶️Düzenli ve uyumlu, insan zihninin kavrayabileceği bir evreni tanımlamak üzere «Kozmos» sözcüğünü kullanan ilk o (Pitagoras)olmuştur.
▶️....Bu konuda da, her şeyde olduğu gibi, bir düzen sözkonusudur.
▶️Yıldızlar konusunda bir düzen ve kalıcı bir tahmin olanağı vardır, insanın içine neredeyse rahatlatıcı bir güven verirler.
▶️Kepler birkaç yıl sonra, gezegen devinimlerine ilişkin üçüncü ve son yasayı buldu. Bu, çeşitli gezegenlerin devinimlerini birbirleriyle olan ilişkileri açısından inceleyen ve Güneş sisteminin bir saat gibi işleyişini açıklayan yasadır; Evrenin Uyumu (The Harmonies of The World) adlı kitabında açıklamıştır. Kepler uyum sözcüğünden birçok şey anlıyordu. Gezegenlerin deviniminin düzenini ve güzelliğini, bu devinimi açıklayan matematik yasaların varlığını (bu düşünce Pitagoras’a kadar gider), hatta müzik açısından uyumu da anladığı «kürelerin uyumu» sözcüklerinden bellidir.
▶️Gökadalar incelendiğinde, evrensel bir düzen ve güzellik görülüyor bunlarda. Fakat aynı zamanda, insanın aklına sığmayacak büyüklükte bir karmaşa da şiddetini beraberinde getiriyor.
▶️Evrenin müthiş enginliğinin ne güzel ve şaşırtıcı bir şeması karşısında bulmaktayız kendimizi... Bunca güneşler, bunca yerküreler... ve bunların her biri de otlar, ağaçlar, hayvanlar dolu ve nice denizler ve dağlarla süslü!.. Yıldızların çokluğu ve birbirleri arasındaki büyük uzaklığı düşününce, hayranlığımız ne kadar daha çok artıyor?
Kaynak:Carl Sagan/Kozmos kitabından alınmıştır.
Christiaan Huygens
Gezegenler, Üzerlerinde Yaşayanlar ve
Ürettikleriyle İlgili Yeni Varsayımlar (1670 civarı)
▶️Ben, bilincimizde, atalarımızın hayalini bile kuramadığı kadar muhteşem, karmaşık ve hassas bir düzen içindeki bir evrenin ortaya çıktığını görüyorum. Ve eğer birkaç basit doğa yasasıyla evrenle ilgili pek çok şey anlaşılabiliyorsa Tanrıya inanmak isteyenler hiç kuşkusuz bu güzel yasaları, tüm doğayı ayakta tutan bir Akıla yorabilir. Benim kendi görüşüm, evreni gerçekte olduğu gibi anlamanın, olmasını dilediğimiz bir evren hayal etmekten çok daha iyi olduğudur.
▶️Çünkü antosiyaninler, her biri hidrojenden daha ağır ve belli bir düzen içinde sıralanmış yaklaşık 20 atomdan oluşur.
Canlılar renkleri yaratıcı bir şekilde kullanmışlardır: Güneş ışığını emerek ve fotosentez yoluyla sadece hava ve sudan besin yapmak; anne kuşlara yavrularının gırtlaklarının neresi olduğunu hatırlatmak; bir eşin ilgisini çekmek; tozaklayan bir böceği cezbetmek; kamuflaj ve saklanma için ve en azından sadece insanlar güzelliğe hayranlık duydukları için... Ancak bunların hepsi, bizim fiziksel çevremizle kusursuz bir uyum içinde olmamızı sağlayan; yıldızların fizik kuralları, havanın kimyası ve evrim sürecinin mükemmel işleyişinden dolayı mümkündür.
▶️Kaynak:Carl Sagan/Milyarlarca ve Milyarlarca kitabından alınmıştır.
▶️Kaynak:Carl Sagan/Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı
▶️Bir peteğin amacına tümüyle uygun olan o ince yapısını büyük bir hayranlık duymadan inceleyebilen kimse budalanın biri olmalıdır.
▶️Salepgillerin ve başka birçok bitkinin böcekler aracılığı ile döllenmesini sağlayan o farklı ve ustalıklı düzenlere hayran kalırız
▶️Lobelia fulgens’te çiçeğin tepeciği çiçektozlarını almaya hazır olmadan önce, her çiçekte sayısız çiçektozunu başçıklardan uzaklaştıran gerçekten güzel ve ustalıklı bir düzen vardır.
▶️Bay Mivart bu konuda şöyle diyor: “Özel hiçbir düzen olmasaydı, sütün soluk borusuna gitmesi yüzünden yavrunun boğulması kaçınılmaz olurdu. Ama özel bir düzen vardır. Gırtlak (larynx) pek gelişmiştir, öyle ki burun boşluğunun art ucuna sokulur, ve süt bu uzamış gırtlağın iki yanından zararsızca geçer ve güvenlik içinde yutağa ulaşırken, akciğerlere gerekli havanın da kolayca geçmesi sağlanır.”
▶️Sağduyumuz doğadaki eşsiz bir sürü düzen karşısında bizi coşkun bir hayranlığa sürüklüyor.
▶️Her doğa bilgini, bu yaratıkların o gerçekten şaşırtıcı ve güzel oluşumlarına hayran kalmıştır.
▶️Kaynak:Charles Darwin/Türlerin kökeni kitabından alınmıştır.
içinde
olmasa da, modern bilim çağının Galileo Galilei, René
Descartes
ve Isaac Newton düşüncelerini açıkladıkları sırada
başlamış
olduğu kesin. O günlerde gökbilimsel ve yeryüzüyle
ilgili
verilerde bulunan örüntüler, evrende olup biten her şeyin
dikkatle
akıl yürüterek ve matematiksel çözümleme yoluyla anlaşılabilecek
bir
düzeni olduğunu giderek daha açık hale getiriyor,
yeni
bilimsel düşünce biçimi iyice yerleşiyordu. Modern bilimsel
düşüncenin
bu ilk öncüleri, doğru biçimde bakıldığında
evrendeki
olayların yalnızca açıklanabilir olmakla kalmayıp aynı
zamanda
öngörülebilir olduğunu ileri sürüyorlardı. Bilimin geleceğin
bazı
yönlerini önceden bilme gücü -tutarlı ve niceliksel
olarak- ortaya çıkıyordu.
▶️Brain Grene Evrenin Dokusu/Klasik Gerçeklik sayfa 8
Günümüzde ister pratiğin içindeki biyologlara ister bilim
felsefecilerine danışılsın, canlı organizmaların doğası
üzerinde bir uzlaşma olduğu görülmektedir. Canlı
organizmaların moleküler düzeyde işlevleri fizik ve kimya yasalarına uymaktadır.(Ernst Mayr Biyoloji Budur/Yaşamın Ayırt Edici Özellikleri 41.sayfa)
Canlı organizmalar karmaşık yapılı, düzenli sistemlerdir.(Ernst Mayr Biyoloji Budur 42.sayfa)
Woodger (1929) organikçi bakış açısını destekleyen
biyologların etkileyici bir listesini verir. Örneğin, bu listede
yer alan E. B. Wilson (1925: 256), "Hücre etkinlikleriyle en
yüzeysel tanışma bile bize şunu gösterir ki, [hücrenin
kimyasal bir makine olarak izahı] hiçbir şekilde kaba
mekanikçi anlamda ele alınamaz -hücre ile en karışık yapay
makine arasındaki farklılık o kadar büyüktür ki, bu ikisi
arasında mevcut bilgilerle benzerlik kurmak mümkün değildir
... Modern araştırmalar hücrenin organik bir sistem olduğu ve
bir çeşit düzenli yapı ya da organizasyonu içerdiğini kabul
etmek zorunda olduğumuz gerçeğini giderek artan biçimde
ortaya koymaktadır” diyordu.
(Ernst Mayr Biyoloji Budur 391.sayfa)
“Bütünler parçaları ile öylesine ilişkilidir ki, bütünün varlığı,
parçalarının düzenli işbirliğine ve birbirlerine tabi olmalarına
bağlı olmakla kalmaz, bütünler aynı zamanda, parçalarını
belirleyici bir denetimle sınırlarlar”
[Ernst Mayr Biyoloji Budur sayfa 36]
[Ian Clunies Ross'un "The Spirit of Research" adlı kitap incelemesinde aktarıldığı gibi, The Australian Quarterly (Aralık 1931), 3 , No. 12, 126.]
▶️Kaynak:Richard Dawkins/Gen Bencildir kitabından alınmıştır.
Böyle bir evren, bir fizikçinin kâbusudur. Evrenin istikrarı fizikçiler için -herkes gibi- hayati önem taşıyan bir dayanaktır: Bugün geçerli olan yasalar dün de geçerliydi, yarın da geçerli olacaklar (hepsini anlayacak kadar akıllı olmasak bile). Ne de olsa, eğer birdenbire değişebiliyorsa "yasa" teriminin ne anlamı olabilir ki? Ama bu evrenin durağan olduğu anlamına gelmez; evren bir andan diğerine sayılamayacak kadar çok biçimde değişir kuşkusuz. Bu daha çok değişimi yönlendiren yasaların sabit ve değişmez olduğu anlamına geliyor. Bunun doğru olduğunu gerçekten biliyor muyuz, diye sorabilirsiniz. Aslında bilmiyoruz. Fakat evrenin Büyük Patlama'dan kısacık bir an geçtikten sonraki halinden itibaren günümüzdeki haline dek çok sayıda özelliğini betimlemekteki başarımız, eğer değişiyorlarsa da, yasaların çok çok yavaş değiştiğini düşündürüyor bize. Bildiğimiz her şeyle tutarlı olan en basit varsayım, yasaların sabit olduğudur.
▶️Kaynak:Brian Greene/Evrenin zarafeti kitabından alınmıştır.
Kaos ve Düzensizlik
Konumuzun karanlık dehlizlerine adım atmadan önce ‘kaos’ ve ‘düzensizlik’ arasındaki ilişkiye dair bir takım yanlış algılarımıza değinmek istiyoruz. Ünlü Amerikalı romancı Herman Melville’nin Moby Dick adlı eserinde dediği gibi: “...kaosu meydana getiren unsurları sınıflandırmaya çalışacağız.” Elbette ki bu sınıflandırma yüzeysel olacaktır çünkü ilk olarak kaos ve Kaos Teorisi başlı başına başka bir alandır, ikincisi ise konumuz kaostan ziyade onun içindeki karmaşık düzeni temsil eden entropidir.
Öncelikle bilimsel bakış açısına göre ‘kaos’ ve ‘düzensizlik’ ifadelerlerinin ne anlama geldiklerini ve bilim insanlarının bu kelimeler ile bize ne anlatmak istediklerini kısaca birkaç cümleyle açıklama getirmekte fayda var. Nitekim günümüzde akademik olarak ya da popüler bilimle pek araları olmayan kimseler, kaosun düzensizlikten kaynaklandıklarını sanmaktalar; ancak bilim insanlarının kaos kelimesiyle anlatmak istedikleri, evrenin ilk saniyelerindeki gibi bir karmaşayı temsil eder.
Tabii ki söz konusu kaos sadece evrenin başlangıç anları için geçerli değildir; kaos evrenin ta kendisidir. “Karmaşıklığın temelinde yatan muazzam ve hassas” yapıdır.
https://evrimagaci.org/entropi-nedir-buyuk-patlamadan-kozmosa-entropi-ve-kaostaki-duzen-162
Evet Evrim Ağacı'ndan beklenmedik bir açıklama, her ne kadar videolarında manipüle de etse evet kesinlikle doğru söylüyor.Kaos asla düzensizlik değildir.Düzenin zıttı değildir.Karmaşık düzeni ifade eder ki kaotiklik yani kaos da budur.Bu kaosun düzen karşıtları ideolojik saplantılı güruhun anladığı tabirden bir kaos asla değildir.Evrim Ağacına teşekkür ettikten sonra biz kendimiz devam edelim.İlk önce manipülede ve de aldatmada arşı geçilmiş kaos teorimine bakalım.
4.1-KAOS TEORİSİ,KAOTİKLİK NEDİR?
Buraya fikrine güvendiğim bir kanalın bu konu hakkında videosunu koyup devam edelim.Vİdeoyu izlemeden açıklamaya geçmeyin çünkü kaos teorisinin tanımı aldığım sayfadaki terimleri tam olarak anlamazsanız bu olayı yine kavrayamayacaksınız demektir.Tıpkı kaosu düzensiz sanmak gibi.....
Kaos teorisi, kaos kuramı veya kargaşa kuramı; yapısal olarak bir fizik teorisi ya da matematiksel bir tümevarım değil, fiziksel gerçeklik parçalarının bir bütün olarak eğilimini açıklamaya yarayan bir yöntemdir.
Sayısal bilgisayarların ve onların çıktılarını çok kolay görülebilir hâle getiren ekranların ortaya çıkmasıyla gelişti ve son on yıl içinde popülerlik kazandı. Ancak kaotik davranış gösteren sistemlerde kestirim yapmanın imkânsızlığı(belli bir süreye kadar) bu popüler görüntüyle birleşince, bilim insanları konuya oldukça kuşkucu bir gözle bakmaya başladılar. Fakat son yıllarda kaos teorisinin ve onun bir uzantısı olan fraktal geometrinin, borsadan meteorolojiye, iletişimden tıbba, kimyadan mekaniğe kadar uzanan çok farklı dallarda önemli kullanım alanları bulması ile bu kuşkular giderek yok olmaktadır.Gelin bir de bu teroinin önermelerine bakalım;
Teorinin temel önermeleri
1) Düzen düzensizliği(buradaki düzensizlik nedir artık kavradınız kaotiklik,yani düzen karmaşık düzeni) yaratır.
2)Düzenin anlayamadığımız hali(kaos) varsa ki -illa ki olmalıdır- bundan dolayı düzensiz diyemeyiz. Yani düzenin dışına çıkmak imkânsızdır.
3)Düzensizliğin(Kaotikliğin) içinde de bir düzen vardır.
4)Düzen düzensizlikten(Kaotiklikten) doğar.
5)Yeni düzende uzlaşma ve bağlılık değişimin ardından çok kısa süreli olarak kendini gösterir.
6)Ulaşılan yeni düzen, kendiliğinden örgütlenen bir süreç vasıtasıyla kestirilemez(şimdilik) bir yöne doğru gelişir.
Şimdi bu yazıyı okuyanlara daha iyi anlamaları için hem anoloji vereceğim hem de kaotik olaylara örnek verip açıklayacağım.
Şimdi elinize bir anaokulu kitabı alın.Cümleler şunlar olacaktır; -Ali topu at. Özne,nesne ve de yüklemden oluşan basit bir cümle.Kurallar ve de cümleyi anlamak gayet basit değil mi?Kurallı da bir cümlemiz.Bu basit cümlede gayet anlaşılır kurallar var ve de gayet sade.Bir de Yahya Kemal Beyatlı'dan Sessiz Gemi'den bir alıntı yapalım;
- Artık demir almak günü gelmişse zamandan /
- Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
- Hem devrik cümle kullanılarak anlatım güzelleştirilmiş hem de daha fazla nesne,öge,zarf vs. işin içine girmiş ve de elbette cümle artık basit değil birleşik olmuştur.Mesela ilk cümleyi okuyan birisi bu cümleleri okuduğu zaman ona akrmaşık gelecektir hatta kendisi ilk cümle de kurallı bir cümle okuduğu için devrik olması ona hata gelecektir.Nitekim yine günümüzde sırf ideolojik saplantısından dolayı ortaya olur olmadık iddia atanlar Kur'an'daki devrik cümleler için hata der.Halbuki bu edebiyat dünyasına koca bir küfürdür.Ki devrik cümleyi internette ne olduğu aratsanız bile hata olmadığı ortaya çıkacaktır.
- İşte bu örnek de olduğu gibi kaotik olaylar ve de kaotik olmayan olaylar arasındaki fark buna dayanır.Biri diğerine göre daha karmaşık daha kompleks olan yapılardır.Nasıl ki ilk cümle yasalar ile yazılmışsa 2.cisi de yasalar ile yazılmıştır.Ama 2.cinin yasaları daha komplekstir.İşte burada yine devreye şu ideolojik saplantılar giriyor; Edebiyat algısı Ali topu at cümlesinden ibaret olan akıllar daha kompleks bir cümle görüp buna hata dedikleri gibi evrendeki düzen algısı da yine matematikteki kareden sonra üçgen örüntüsünden ibaret olanlar daha kompleks yapılar gördüğü zaman hemen cahilliğe kapılıp işte KAOS,işte KARMAŞA, işte DÜZENSİZLİK diyor lakin cahillik yapıyor ama farkında bile değil!
- Şimdi kaotikliği bir de biyolojinin alanı olan olaylar üzerinden örnek vererek açıklayalım.
Hücre zarlarında elektrolitler gibi bazı maddelerin içeri veya dışarı transferini sağlayan özel kapılar, iyon kanalları mevcuttur. Bu kanallar belli şartlar oluştuğunda açılır ya da kapanır. Ayrıca hücreler arası iletişimde ve sinir sistemi hücrelerinde olduğu gibi elektrik uyarısının iletilmesinde kritik rol üstlenirler.
Bu kanalların çok değişik çeşitleri vardır ve herbiri belirli maddelerin geçişinde rol oynar. Örneğin kalsiyum, potasyum, sodyum gibi minerallerin hücre içine veya dışına doğru hareketi bu şekilde sağlanır ve bu da hücrenin elektriksel durumunu belirlemede çok önemlidir. Kalbimizdeki ritmin ortaya çıkması da bu şekilde aktif değişikliklerle ortaya çıkan elektriksel aktivite vasıtası ile gerçekleşir.
İyon kanalları tıp dünyasında çok uzun yıllardır iyi bilinen yapılar olmasına rağmen bu kanalların çalışma düzeni sanılandan çok daha karmaşık bir şekilde gerçekleşir ve halen bilim adamları tarafından tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. Bu kanalların açılıp kapanmasını kontrol eden çok daha karmaşık bir organize yapının olduğunun anlaşılması üzerine, bu düzeni incelemek için çok ayrıntılı matematiksel nonlineer analizlerden faydalanılmaya başlanmıştır.
Tabiatta birçok yerde gördüğümüz kaotik olarak isimlendiren, rastgele gibi görülen olayların arkasında, aslında bir düzen içerdiğine işaret eden yapının bir benzeri iyon kanallarında da mevcuttur. Bu konuları inceleyen bilim adamları genellikle matematikçiler ve biyolojik fizikçiler olup, biyoloji ve tıp dışında sahalardaki temel bilim dallarında uzman kişilerdir.
İyon kanallarının kaotik veya başka bir deyişle stokastik çalışma yapısının önemli avantajları vardır. Bir iyon kanalının açılması çok belirli ve kesin bir şekilde olsaydı, bu sistem çok hassas olurdu ve en ufak bir arızada kanal çalışmaz hale gelirdi.
Oysa yapılan araştırmalar gösterdi ki, iyon kanalının açılması birçok alternatif şekilde gerçekleşebilmektedir. Bu da kritik biyolojik görevleri üstlenen iyon kanallarının çok sağlam ve yedekli bir sistemle çalışmasına vesile olur. Yani başka bir deyişle Rabbimiz bizim için hayati öneme sahip olan hücrelerimizin en önemli vazifelerini gören ve hücrelerin kendi dışındaki dünya ile iletişimini sağlayan bu kritik yapıların çalışmasını garanti altına almıştır.Şimdi size soruyorum diyebilir misiniz ki iyon kanallarının çalışmasında belli bir düzen,yasa,kural,matematik yok?Belli girdilerini zamanla daha iyi kavrıyorsunuz diye buna düzensizlik demek tembellik,acizlik değil midir?Bilimin ulaşamadığı yerlere düzensizlik koymak ve de kaotik sistemleri düzensiz çalışan sistemler gibi göstermek sadece biyoloji cahilliği değil koskoca bilim ve de akıl cahilliğidir.
- Bir de bu karmaşık sistem olayına teknolojiden örnek verelim;Bilgisayar.
- Şuan bu yazıyı yazmama imkan sağlayan araç.Dışarıdan baktığımız zaman ne kadar da basit değil mi?Hele ki çalışmasını sağlayan 1-0 mantığı kulağa ne kadar basitçe geliyor.Sizce de öyle mi? Bu kadar basit mi?Herhangi bir elektrik-elektronik mühendisini bile getirsek ilk bakışta bir bilgisayarın tanımakta zorlanır çünkü bilgisayarı oluşturan devreler oldukça komplikedir yani karmaşıktır yani kaotiktir.Bunu bilmeyen yoktur.1-0 yazılım sistemi de aynı şekilde ne kadar kulağa basit gelse de aslında komplike bir yazılım sistemidir.Bir yazılım mühendisi içinde ilk bakış da yazılımlar karmaşıktır tabi sonrasında elbette gayet basittir.Burada yalnızca anolojiye odaklanmanızı istiyorum bilgisayarların çalışmasını daha iyi anlamak isteyenler elbette ek araştırma yapsınlar.Peki soru burada şu; bilgisayar gibi pek çok cihaz karmaşık kaotik komplike bir sistem olmasın dahilinde bu komplike onu düzensiz mi yapar, yasasız mı yapar?Elbette ki bu soruya cevap koca bir hayır olacaktır.Çünkü eğer yaptığımız tanıma göre bir düzensizlik olsaydı elbette bırakın bu yazıyı sizin okumanız daha bu yazı bile çıkmayacaktı.Nİtekim burada da görüldüğü üzere komplekslik yalnızca insan algısından kaynaklı ve de geçicidir.Düzensizlikle zerre alakası yoktur.
- Gelin bir örnek de Paleografi(Yazı bilimi) ve de Epigrafi (Yazıtlar bilimi) Üzerinden verelim.
- Daha bu ismi duyunca ne?Bunlarda ne diyen arkadaşlarımızı alsak ve de bu arkadaşlar daha anadili Türkçeyi bilmese ve de hatta gelin okuma yazma bilmeyen biri olsun bu kimseler.Mezapotamya'dan bize kalan bir yazıtı aldık ve de önüne koyduk ve de dedik ki oku.Sİze diyeceği ilk şey; bu da ne ola ki?Bu ne karmaşık düzensiz bir şeydir, çarpık çurpuk yazılmış,hiç kural kaide yok,bu yazı da değildir bu resim olsa gerek vesaire vesaire diye gider bu serzenişler.Peki soruyorum burada sorun yazıtta mı yoksa yazıtı okuyanda mı?Yazı okuyan daha okuma yazma biri olup her önüne gelene düzensizlik,hata atfeden bir tembel olduğu için bu yazıtı gördüğü gibi de elbette anlamaya çalışmadı ve ilk yaptığı iş hatalı demek oldu.Evet,yazıtlarımızı çöpe attık çünkü tam bir kaos içinde.Bence çöpe atmadan önce bir de bu yazıtları işin ehline verelim.Bir epigrafist ilk olarak yazıtlarda ne olduğu anlaması için okuma yazma bilmelidir ve de pek çok yazıtı inceleyebilmek için de pek çok dil ve de pek çok kural.Bir epigrafist bir yazıtı ilk ele aldığında onu bir inceler hangi milletten kaldığına ve de o milletin diline bakar vesaire sonunda işi çözer ve de bu yazıtı çivi yazısı ile yazıldığını kavrar ve de ne anlatıldığını anlamıştır artık.Elbette bu yazıt kuralsız,düzensiz yazılmış anlaşılmaz bir yazı değildir ki bu gerçek sonrasında açığa çıkmıştır zaten.Başta karmaşık görünen yazı artık gayet anlaşılmıştır.Çünkü o yazıt anlaşılmaz değildi anlaşılması için zaman ve çaba gerekiyordu.Ve de bu süreç sonunda yazıt anlaşılır ve basit halini aldı.Bu anolojiden hisseyi kapmışsınızdır inşaALLAH.Kaotik sistemlerde yani karmaşık sistemlerde ilk bakışta tam olarak bilinmeyen ve de zamanla anlaşılan sistemlerdir.
- Bir de gelin tekrardan bu zamana kadar açıkladığımız kaotiklik yani karmaşık kelimesi düzensizlik mi düzen mi? Bu konu hakkında bilim adamlarının sözlerine yer verelim.Ki tabi yine adil olmak adına ateistlerden getireceğim bu düşünceleri.
- Ünlü Ateist fizikçi ve astronom Stephen Hawking
- ▶️İlk zamanlarda karmakarışıklık(kaoitlik) varken nasıl olup da şimdi göründüğü kadarıyla bir düzen olduğunu ve niçin bir evren olduğunu bilmek istiyorlar.
- ▶️Kaynak:Stephen Hawking/Büyük Tasarım,Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar/Kara Delikler ve Bebek Evrenler kitabından alıntı yapılmıştır.
- Ünlü Ateist Etolog, Evrimsel Biyolog ve Yazar Richard Dawkins
Entropi Nedir?
Kozmostaki düzen tabii ki entropi tarafından sağlanmaktadır. Entropi, bir sistemdeki düzen ve düzensizlik miktarının ölçüsü veya oldukça kabaca tanımlamak gerekirse, “sistemdeki ‘rastgelelik’ ölçüsü”(Burdaki rastgelelik tanımının bilimle zerre alakası yok bu tamamen evrim ağacının naturalistik zevkleri) olarak tanımlanır.
Evrim ağacının kaos ve düzensizlik bilimde neyi ifade eder kısmında da entropi ile alakalı şuna değiniyor;.....karmaşık düzeni temsil eden entropidir.Yani gördüğünüz gibi entropiyi karmaşık yani kaoitk düzen olarak tanımlanıyor takdire şayan bir tanımlama.Fen bilimlerinin en önemli yasası her şeyin yıprandığını söyleyen yasadır. Bu yasadır tabiri wikipedia'ya ait bazıları da entropiyi güya evrenden kurtarmak adına kıvırmaya çalışıyor açık-kapalı sistem falan manipüle ederek ama ister termodinamiğin 2.yasasındaki düzensizliği ölçme birimi deyin ister entropi yasası deyin sonuç değişmeyecektir.Evren de yok olmaya mahkumdur ki bunu destekleyen pek çok teori de vardır.Buna ilerki yazılarımızda değineceğiz.
https://evrimagaci.org/entropi-nedir-buyuk-patlamadan-kozmosa-entropi-ve-kaostaki-duzen-162
Bir de ben kendi hocamdan bir tanım söyleyeyim;Hacettepe Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı profesörü Fatma Yıldız DEMİRKALP bir Genel Biyoloji dersinde bize entropiyi şöyle tanımlamıştı; Düzensizliği sağlayan muhteşem düzen. Tanım çok güzel ama manipüleci akbabalar için açmak lazım karmaşık düzeni sağlayan,kaotikliği sağlayan muhteşem düzen.Kesinlikle de öyle.Entropi de düzensizlik kavramını kullanmalarının sebebi aslında mekanik işe çevrilecek enerji miktarının azalmasıdır.Yani iş gücünün azalmasıdır.Aslında işin içine burada bir ideoloji,felsefi bir görüş giriyor ve de bunu düzensizlik olarak sunuyor.Entropiye örnek verelim daha iyi anlayacaksınız.Canlılar yaşlanır ve ölür, otomobiller paslanır ve evrendeki düzensizlik artar. ''Bilim insanları düzensizliği Entropi adı verilen nicelik ile ölçerler. Sistemlerdeki düzensizlik arttıkça, entropi de artar. Bu durum da faydalı (iş yapabilir) enerji miktarını azaltır. Faydasız enerjiyi (entropi) arttırır.''Şimdi bu alıntı cümlemize bakalım canlıların yaşlanamsı entropi kapsamında alınmış evet doğru peki buna kim düzensizlik diyor?Ya da diyebilir?Şuanda bilimsel emprik açıdan soruyorum.Bu olguya düzensiz deme yetkisini kim verdi?Bu Evrenin,doğanın ki bize göre Allah'ın kuralları,yasası değil mi?Her can doğar,büyür,yaşlanır ve de ölür.Kural budur,yasa budur, zaman geçtikçe insan yaşlanır güçsüzleşir bu düzenin,yasaların bir gereğidir ve bunu sonucunda da işler.Burada bilimsel açıdan bir düzensizlikden söz edebilmek için zaman geçtikçe insanların yaşlanmaması lazım, bir kısım gençleşirken bir kısım yaşlanmalı, kimisi yaşlandıkça daha da kuvvetlenmeli vesaire olaylar olsa o zaman düzensizlikten bahsedebiliriz çünkü kurallar değişiyor ve de yeri geldiğinde uygulanmıyor ve de ne olduğuna bakıp bilim yapamaz hale geliyoruz.Demir paslanması olayı bu olaya kim düzensizlik dedi? Kim diyebilir? Demir var olan kuralların yasaların sonucunda,bu yasalara uyulması sonucunda paslanmıyor mu?Demiri sulu nemli ortama bırakırsanız korozyona uğrar ve de paslanır.Kuralı,yasası budur çünkü.Yükseltgenme potansiyeli ne kadar büyükse metal o kadar kolay korozyona uğrar.Bu ALLAH'ın bir kanunudur.Burada düzensizlik olabilmesi için nemli olmayan bir ortamda paslanmalı,nemli olan bir ortamda paslanmamalı,yükseltgenmesi arttıkça daha zor korozyona uğramalı.Oksijen Fe Metalini Fe+2 ye yükseltger , Fe +2 iyonları da oksijence zengin bölgede Fe +3 dönüşür.Bu iyonlar oksijen ile birleşerek Fe2O3 Demir II Oksit pas oluşur.Bu bir kuraldır,yasadır eğer döngü bu şekilde gerçekleşmeyip sürekli farklı farklı olsa ya da gerçekleşmese o zaman düzensizlikten bahsetmeye başlayabiliriz.Entropi düzeni savunan ve anlatan olayların en başında gelir.Bu olaya düzensizlik demek bilimsel değildir.Çünkü yazının daha en başında yaptığımız düzen tanımı ile entropi uyuşmaktadır ve de çelişmemektedir.Çünkü hala daha yasalar var ve de bu yasalara an be an uyulmaktadır.
Bir de buna bir anoloji verelim ki durum daha iyi açıklansın; Otomobilin benzin ile çalışmasını düşünün. Otomobil benzini harcamaya yönelik tasarlanmıştır.Araba yol katettikçe benzin azalır ve de benzin tamamen bittiğinde ise araba durur.Şimdi siz burada eyvah araba nasıl durur olamaz böyle bir şey yoksa bozuldu mu?Bu nasıl bir düzensizlik,kaos vesaire diye hezayen etmeye başlamazsınız di mi?Çünkü araba zaten benzin ile çalışmaya ve de araba hareket ettikçe benzininin azalamsı ve de sonunda da benzin bitince durmaay yönelik tasarlanmıştır.Yani gayesi,amacı,kuralı,yasası budur.En baştaki düzen tanımı hatırlayın ne demiştik, kuralların olması ve de uygulanması.Şimdi bu tanımla olaya bir bakalım ki hatırlıyorsanız bizim tanımımız göreceli değil nesnel gözlem ve deneye dayalı bir tanımdı.Buradaki anolojide de arabanın benzinin bitmesi gayet bilimsel ve de düzenli bir olaydır.Tıpkı Entropi de olduğu gibi.Yani burada da düzen karşıtlarının 1.çelişkisi düzen tanımlarının zaten en başta bilimsel olmadığı için entropiyi tanımlama da ve de anlamada kullanılamayacağıdır.Hadi gelelim işin felsefi kısmına evrenin ölmesi,canlıların ölmesi,demirin paslanması gibi olayları kendi keyfi hoşuma gitmedi düzen tanımı ile düzensiz olarak tanımlamalarındaki izlenecek yol nedir?1)Düzen tanımlarındaki açıklama eğer emprikse bilimsel olmalı değilse zaten yoktur var olmayan bir tanım ile de düzensizlik tartışılamaz.2)Eğer metafizikçi ateistse( Ki o nasıl oluyorsa artık) düzenin içini felsefi bir tanım ile doldurmalı ve de bunu temellendirmeli.
Şimdi burada düşecekleri çelişkiyi sıralayalım;
Emprikler yani açıklamalarını gözlem ve de deneye dayandırıp dışında bir şey kabul etmeyip,yok sayanlar
1)Yapabilecekleri herhangi bir düzen tanımı bilimsel olmayacağından dolayı bu tanım yok demektir.Var olmayan bir tanımla da tartışmak mantıksızlık ve de çelişkidir.Bu yüzden bilimin alanı olan Entropi kavramını emprikler eleştiremezler ve bu eleştirileri bilime yamayamazlar.
2)Empriktir ama çaktırmadan felsefeye kaçmaya çalışandır,buradan kusur,hata vs. getirmeye çalışır.
2.1-Kusur,hata bilimsel değildir bir emprik bu konulardan bahsedemez.Çünkü bu kavramlar bilimsel olmadığı için yoktur.Olmayan bir kavram ile de tartışılamaz.
2.2-Kusur,hata gibi kavramlar açıklanmaya girildiğinde devamında bu kavramlara bağlı olarak amaç,gaye,mana gibi kavramalar geleceği için ve bunlarda bilimsel olmayacağı için bu kavramaları bir empriğin konuşması da mantıksız ve de çelişkidr.
3)Emprik değil metafizik takılan bir ateist ama bilimci de ise(var böyleleri de)
3.1 Felsefi olarak düzeni tanımlamalıdır.Ama daha en baştan bizim yaptığımız düzen yasaların var olması ve de uygulanması gibi deney ve gözlem yoluyla ispatlanabilecek bir tanım olmayacağından çünkü buna ters olarak bir tanım gelecek, gelecek olan her tanım bizim tanımımıza karşılık keyfi,göreceli olacağından bu kişi bilimsellikten bahsedemez,bilime başvuramaz bu da mantıksal bir çelişki olur.Ve de nesnellikten daha yoksun olur.
4)Bilime başvurmayan sadece metafizikçi takılan ateist (şaşırma var böyleleri de)
4.1-Bilimsel hiç takılmayan sadece felsefi açıklayacağım diyen bir ateist ki bunlar genel de manadan ve hayatın anlamından yoksun oluyorlar.Herhangi bir düzen tanımı yapacağı zaman kusur,hata,kural kelimelerinden geçeceği için gaye,amaç,hedef de belirlemeli.Hayatı anlamsız,manasız,gayesiz gören biri için öyle ise bu konu hakkında konuşması da çelişki olacaktır.
4.2-Hayatında anlam bulduğunu ve de buna binaen açıklama yapacağını söyleyecek bir ateist de her ne derse desin dini kaynaklara başvuramayacağından ki asla başvuramaz eğer başvurursa kendi ayağına sıkar çünkü dini kaynaklar onlar alahine düzen,kusursuzluk savunuru yapar, yapacağı açıklama her daim öznel olur.Ama dini yasalar öznel değildir.Kaynağında A yazıyorda kime gösterirseniz gösterin inanmıyor da olsa o A'dır.Bu konuda referansları daha az rasyonellik ve de nesnellik içereceği için bu da tutarsız olacaktır.
5-HASTALIKLAR,HAYVANLARIN BİRBİRİNİ YEMESİ,DOĞAL AFETLER DÜZENSİZLİK MİDİR?
Her zamanki gibi manipüle edilen,çarpıtılan yalan yanlış anlatılan ve de düzenle hiçbir zerre alakası olmayan konular.Biz bunları ''Kötülük Problemi'' altında felsefede ele alıyoruz ama felsefeden yoksun ve bilimden bihaber kişiler ısrarla bu konuyu bilime sokma çabasında ve ultra demagojinin döndüğü bir konu.Öncelikle bu yazımız kısa bir retorik yazısı olduğu için bu yazıda Kötülük Problemine değenmiyeceğim ayrı bir yazıda uzun uzun gireceğiz çünkü üzerine düşülmesi gereken de bir konu halbuki kötülük ile tanrının varlığının ne alakası varsa ateistlerin de sıkça kullandığı bir argüman.Kötülük Problemi kapsamında neden hastalık,deprem,hayvanların birbirini yemesi gibi olaylar var denildiğinde bunları şu başlıklar altında inceleyeceğiz.1-Dualist Kozmoloji her şey zıddı ile daimdir.(Bu konu hakkında blogta hali hazırda bulunan Mutluluk Neden hedef olamaz yazısına bakabilirsiniz.)2.İmanın samimiyet testi 3.Elbetteki bazılarıın zoruna gitse de imtihan 4-Kavramlar açısından Tanrı için kötülükten bahsedilemez 5-Kötü zannedilen Muhteşem Sanatlar 6- Bilim yapavilmemizdeki gaye 7-İnsanalrın bilincinin yerine gelmesi gibi pek çok konu başlığı altında uzun uzun konuşacağız.Bu yazıda hastalık ve benzeri olayları düzen ilişkisine bakacağız ve de hastalık bilim ilişkisine bakacağız tekrardan aynı süreçleri yazacağım buraya kadar okuyan kişiler kavramıştır ama atlaya atlaya okuyacaklar için tekrardan mantıklı bir diyalektik tartışması olması için bu tartışmanın mantıklı olması için önermelerimizi tekrar yazalım.
Hastalığın düzensiz olduğunu söyleyebilmek için tekrardan her zaman olduğu gibi ilk önce bir düzen tanımı lazım.Herhangi bir düzen tanımı yapmadan her daim olduğu gibi yine bu konuda konuşamazsınız.Baştan düzen tanımı olmayan kimseler bu topa baştan girmesinler.Sonrasında yaptığınız tanım bilimsel gözlem ve deneye dayanmayan bir tanım ise bir emprik için bunu konuşmak yine mantıksızdır çünkü böyle bir kavram ideolojisi gereği böyle bir tanımın varlığı yoktur ve de olmayan bir tanım ile tekrardan bir tartışmaya giremezsiniz.Felsefi açıdan bakarsanız tekrar düzensizliğin tanımını yapmak için yine kusur,hata gibi kelimelere başvuracaksanız ki felsefi olarak hayatın amacını kabul etmeyenler bu konudan yine herhangi bir şeyden bahsedemezler.Eğer hayatın anlamını da kabul ediyorsa yapacağı her türlü felsefi öneri de temelsiz ve de teizme göre göreceli olacaktır.Teizm her daim olduğu gibi nesnel ve de temelli olacaktır.Buradaki nesnelliğin nereden geldiğini konuşmuştuk.Tekrar bu süreci maddelendirmek gerekirse;
Emprikler yani açıklamalarını gözlem ve de deneye dayandırıp dışında bir şey kabul etmeyip,yok sayanlar
1)Yapabilecekleri herhangi bir düzen tanımı bilimsel olmayacağından dolayı bu tanım yok demektir.Var olmayan bir tanımla da tartışmak mantıksızlık ve de çelişkidir.Bu yüzden bilimin alanı olan Hastalık,doğal afetler gibi konuları emprikler düzen kavramı ile bağdaştırıp eleştiremezler ve bu eleştirileri bilime yamayamazlar.
2)Empriktir ama çaktırmadan felsefeye kaçmaya çalışandır,buradan kusur,hata vs. getirmeye çalışır.
2.1-Kusur,hata bilimsel değildir bir emprik bu konulardan bahsedemez.Çünkü bu kavramlar bilimsel olmadığı için yoktur.Olmayan bir kavram ile de tartışılamaz.
2.2-Kusur,hata gibi kavramlar açıklanmaya girildiğinde devamında bu kavramlara bağlı olarak amaç,gaye,mana gibi kavramalar geleceği için ve bunlarda bilimsel olmayacağı için bu kavramaları bir empriğin konuşması da mantıksız ve de çelişkidr.
3)Emprik değil metafizik takılan bir ateist ama bilimci de ise(var böyleleri de)
3.1 Felsefi olarak düzeni tanımlamalıdır.Ama daha en baştan bizim yaptığımız düzen yasaların var olması ve de uygulanması gibi deney ve gözlem yoluyla ispatlanabilecek bir tanım olmayacağından çünkü buna ters olarak bir tanım gelecek, gelecek olan her tanım bizim tanımımıza karşılık keyfi,göreceli olacağından bu kişi bilimsellikten bahsedemez,bilime başvuramaz bu da mantıksal bir çelişki olur.Ve de nesnellikten daha yoksun olur.
4)Bilime başvurmayan sadece metafizikçi takılan ateist (şaşırma var böyleri de)
4.1-Bilimsel hiç takılmayan sadece felsefi açıklayacağım diyen bir ateist ki bunlar genel de manadan ve hayatın anlamından yoksun oluyorlar.Herhangi bir düzen tanımı yapacağı zaman kusur,hata,kural kelimelerinden geçeceği için gaye,amaç,hedef de belirlemeli.Hayatı anlamsız,manasız,gayesiz gören biri için öyle ise bu konu hakkında konuşması da çelişki olacaktır.
4.2-Hayatında anlam bulduğunu ve de buna binaen açıklama yapacağını söyleyecek bir ateist de her ne derse desin dini kaynaklara başvurmayacağından ki asla başvuramaz eğer başvurursa kendi ayağına sıkar çünkü dini kaynaklar onlar alahine düzen,kusursuzluk savunuru yapar, yapacağı açıklama her daim öznel olur.Ama dini yasalar öznel değildir.Kaynağında A yazıyorda kime gösterirseniz gösterin inanmıyor da olsa o A'dır.Bu konuda referansları daha az rasyonellik ve de nesnellik içereceği için bu da tutarsız olacaktır.
Şimdi karşı tarafın yine bir tanımı yok ama ben yine avans verip gördüğüm tanımı alayım ve de duruma bakalım.Hoşuma gitmiyorsa kaostur,kötüdür tanımının bilimsel olarak ele alınacak bir tarafı yoktur değil mi?Kime göre neye göre?Mesela ben hastalıklara,doğal afetlere bayılan bir adamım.Bir hastalığın düzensiz yani onalrın tanımına göre kusur,kötü olduğunun bilimsel karşılığı nedir?Cevabı koca bir hiç çünkü bu konu bilimin konusu değildir.Böyle bir düzen tanımı olan bir kişi hastalık düzensizliktir diye bir şey diyemez.Felsefi açıdan da tekrar girmiyorum öncülleri zaten yazdım.Gelin bizim düzen tanımımızdan hastalıklara bakalım neydi o tanım?Kuralların olması ve de o kurallara uyulması değil mi?Çok güzel.
Kanseri ele alalım.Kanser hangi süreçlerle oluşur?Sizi burada latince terimlere boğmamak ve de olayın daha iyi anlaşılması adına kısaca anlatacağım.Kanser, genel anlamı ile bölünme kontrolünü yitiren hücrelerin aralıksız şekilde çoğalması olarak tanımlanabilir. Hücre DNA'sında meydana gelen mutasyon ve hasar sonucunda bölünme hızı anormal şekilde artar ve belli doku hücreleri hızlı şekilde çoğalır. Gelişigüzel büyüyen bu hücreler kitleler halinde bir araya gelerek tümör dokularını oluşturur. Sağlıklı doku hücrelerini sıkıştıran, bu dokuların içerisine doğru büyüme gösteren ya da dokuyu tahrip eden tümörler kötü kuylu olarak adlandırılır ve genellikle lenfler ya da kan dolaşımı aracılığı ile vücudun diğer bölgelerine yayılım (metastaz) yapar. Yayıldıkları doku hücrelerinde yeni tümör kitlerleri oluşturur ve büyümeye devam ederler ise o doku hücreleri de kanserleşme özelliği gösterir ve kontrolsüz şekilde bölünmeye başlar. Şimdi buraya bizim yaptığımız tanımla bir bakalım herhangi bir düzensizlik var mı?Elbette asla yok çünkü kural,yasalar hala var ve de kusursuz,mükemmel bir şekilde işlemektedir.Bölünme kontrolünü yitirince zaten hücre aralıksız çoğalması lazım işin düzeni,yasası budur eğer bölünme kontrolü yitirdiği halde hücrenin çoğalmıyorsa bir sorun var demektir ya da bir çoğalıp bir çoğalmamasında.Mutasyon sunucunda bölünme hızı artması düzeninden,kuralından kaynaklıdır zaten eğer artmasa ya da artıp azalsa düzensizlikten bahsedebiliriz ki bunun da fazla bir yüzdeyi kapsaması lazım dualsit kozmolojiden çıkması için.Gördüğünüz üzere kanser olayında zaten olması gerekenler oluyor yani zaten var olan yasa,düzen uygulanıyor.İstediğiniz kadar ağlayın,sızlayın ve de demagoji yapın gerçek bu.Kanser olmayı gerektirecek şartlarda kanser, gerektirmeyecek şartlarda aknser olamamasıdır zaten düzen.Kanser olmayı gerektirmeyecek bir süreç sonucunda çıksaydı o zaman işler değişebilirdi.
Virüs ya da bakteriyel enfeksiyon kaparsanız hasta olursunuz.Bu ALLAH'ın mükemmel kanunudur.Düzen budur,olması gereken budur.Düzenin sonucunda hasta olursunuz zaten.Bakteriyel enfeksiyona kapılıp iyileşseniz ya da virüs enfeksiyonu olmadan hastalığa yakalansanız,parmağınızı keserseniz eliniz kanar ve trombositler yani kan pulcukları gelip yarayı pıhtılaştırmaya başlar eğer siz elinizi kesseniz ve dekan akmasa,kesmeden kan gelse damar içinde kan pıhtılaşsa işte o zaman düzensizliği konuşmaya başlarız ki altını çizmekte fayda var dualizm dışına çıkarsa.Biyoloji bilen,okuyan biri hatta sadece uzaktan yakından bilimle alakalı olan birinin hastalık düzensizliktir demesi cahilliktir,ahmaklıktır.
5.1-KÖTÜLÜK PROBLEMİ VE DE BİLİM İLİŞKİSİ
Kötülük problemini bilime yamayıp düzensizlik atfedenler,çarpıtanlar ve de yalan konuşanlar.farkındalar mıdır ki acaba bilimi ne sayesinde yapabilmektedirler? Bugün bizlerin bilim yapabiliyor olmasının yegane temeli evrendeki muazzam düzen ve de bu düzen dahilinde bazı aklı ermezlerin kötülük diye adlandırdıkları bizim tabirimizle her şeyi manalı kılan,zıtlıklarla anlam veren,bulduran olaylar.Hiç düşündünüz mü bilim ortaya nasıl çıkmıştır?Biri durup dururken durun lan şurayı da bir inceleyek mi demiş?Hele de tembel bu insan?Elbette her şey gibi biliminde var olmasının sebebi ihtiyaçtır.Bu konu benim kötülük problemini savunmamdaki en sevdiğim konu başlığı hem kendi mesleğim ve de inancımı birbirine bağlıyor hem de bilimi ilah edinenlere ya ilahını seç ya da kötülük problemini dedirtiyor.Ama ben bu yazıda bu olguya kısaca değineceğim zaten ALLAH uzun ömür verirse inşaAllah ileride sık sık bahsedeceğiz.
Gel gelelim kötülük problemi-bilim ilişkisine ben burada kötülük probleminden hastalığı ve de bilimden hem de alanımı da içine aldığı için tıpı seçmek istiyorum.Hastalık olmadan tıp olabilir mi?Tıp yapılabilir mi?Böyle bir şey mümkün mü?Şuanki aklımız ve de mantığımız ile vereceğimiz cevap elbette yapılamaz.Tıbbın tanımı hastalık olamdan olmaz ve de zıttı ile daim olduğu için sağlıksız olmaz.Hastalık-sağlık kelimeleri olmadan Tıp olabilir mi?Bakalım bir Tıbbın tanımına ;Tıp, sağlık bilimleri dalı. İnsan sağlığının sürdürülmesi ya da bozulan sağlığın yeniden düzeltilmesi için uğraşan, hastalıklara tanı koyma, hastalıkları sağaltma (tedavi etme), hastalık ve yaralanmalardan korumaya yönelik çalışmalarda bulunan birçok alt bilim dalından oluşan bilimsel disiplinlerin şemsiye adıdır.Görüyorsunuz değil mi hastalık ve de bi tabi onsuz kullanılmaz olan sağlık kelimesini tanımdan çekip alınca Tıp ilmi çöküyor.Yani bu kavramın sadece kendisi olmasa Tıp olmuyor.Bu ise bir biyoloğun,doktorun kabusu olurdu böyle bir şey ben asla kabul edemem sırf kendimi adadığım bilimi yapmak için bol bol hasta olurdum ki olurum da.Eğer hastalık olmazsa bizim yapacağımız bir bilim de kalmaz.Dünyada bir işimiz de olmaz.Nasıl hastalık ile bilim yapıyoruz kısa bir örnek olarak kan değerlerini verelim;
WBC (White Blood Cell, Beyaz Küre, Akyuvar) Lökosit (LEU) Sayısı:6-15 yaş için referans aralığı 4.5-15.5 K/mm3 ,RBC (Red Blood Cell, Kırmızı Küre, Alyuvar) Eritrosit (ERY) Sayısı:6-12 yaş için referans aralığı 4.0-5.2 milyon/µL,Hemoglobin (Hb):13-15 yaş için referans aralığı 13.0-16.0 g/dLHematokrit (Htc):6-12 yaş yaş için referans aralığı %35-45MCH (Mean Corpuscular Hemoglobin) Ortalama Hücre Hemoglobini:9-14 yaş için referans aralığı 26-32MCHC (Mean Corpuscular Hemoglobin Concentration) Ortalama Hücre Hemoglobin Konsantrasyonu:15-17 yaş için referans aralığı Erkek: 32-36,Kadın: 32-36 MCV (Mean Corpuscular Volume) Ortalama Hücre Hacmi:9-12 yaş için referans aralığı 76-90RDW (Red Blood Cell Distribution Width) Eritrosit Dağılım Genişliği:0-6 ay için referans aralığı 16.8±1.9PLT (Platelet) Trombosit Sayısı:>15 yaş için referans aralığı 130-400 K/mm3 daha kanda pek çok madde bulunmakta ki şuan verdiğim referans aralığı sadece belli yaş grupalrı için yoksa herhangi bir madde içinde her yaş grubu için kendi referans aralığı var.Pek çok madde ve de bu maddelerin her bir yaş grubu için belli referans aralıkları.Peki hiç düşündünüz mü biz bu referans aralıkları nasıl çıkartıyoruz?Nasıl bu aralık içinde olursa normali bu sağlıklısı bu diyoruz?Çünkü bu değerler dışına çıktı mı hasta olunuyor da ondan.Bu değerler dışına çıkılınca hasta olununca diyoruz ki demek ki bu değerler arasında sağlıklı olunur.Yani bu değerler arası sağlıklıdır diyebilmemizin sebebi bu değerlerin dışındaki hastalıktır.Bizim bilim yapabilmemiz için, tıp ilmi var olması için hastalık olmak zorundadır.Biz hastalığa muhtacız.Bu gerçeği inkar eden tıp ve bilim düşmanıdır.
6-DÜZEN HAKKINDA KONUŞMAK DİNSİZLER İÇİN NEDEN ÇELİŞKİLİDİR?
Pek çok çelişki var ama biz burada en önemlilerine değinelim.Aslında bu çelişkiler çok çok uzun konuşulması gereken konular ki elbette konuşacağız ama bu yazımda olabildiğince özetlemeye çalışacağım.
6.1-MUCİZE VE DÜZEN
Dinsizlerin en çok düştükleri çelişkidir.Hem mucizeleri kabul etmezler hem de düzen yok derler ki bu iki olayın bir arada olması mantıken imkansız.Öncelikle Mucize nedir?Ona bakalım.Mucize VAR OLAN DÜZENİN DIŞINDA gerçekleşen olaylar demektir.Yani mucizeden bahsedebilmeniz için düzeni kabul ediyor olmanız gerekir ki çünkü tanım itibari ile dışına çıkılacak bir düzen olsun eğer ki düzeni kabul etmiyorsanız zaten dışına çıkılabilecek herhangi bir düzen yoktur o zaman bu olay sıradışı,mucize bir olay değildir.Ama hep görürsünüz ki dinsizleri dini hep mucizeden vururlar, nasıl asa yılana dönüşsün,deniz ikiye yarılsın,ateş insanı yakmasın,kuşlar ölüp dirilsin,insanlar dirilsin,balık karnında yaşansın vesaire.Öncelikle bu olaylar çok afaki değildir bi tabi açıklaması vardır ama bu konuyu başka bir yazıya bırakıyorum ve de asıl konuya gelip bu olaylara İMKANSIZ gözüyle bakanlara şu soruyu sormak lazım.Neden imkansız?Neden asa yılana dönüşmesin?Neden deniz yarılmasın ve diğer her mucize için aynı soru Neden?Hiçbir dinsiz bu mucizelere inanmaz değil mi?Peki neden?Hiçbir kimse bu soru sonucunda size yasa,kural,düzen vesaire bundan dolayı diye bir argüman getiremez çünkü bunlar yoktur ki zaten onlara göre.Ki dinszilerin mucizeleri inkar etmelerinin altındaki sebep düzene olan mutlak inançlarıdır ama itiraf edemezler.Mucizeyi inkar edenler için ve de aynı zamanda düzeni inkar edenler için mucizenin gerçeklememesi için hiçbir neden yoktur bi tabi gerçekleşir.Bu konuda dinsizler ya ikisine aynı anda inanmalı ki bunda bir çelişki yok zaten mucizeden bahsedebilmek için düzeni kabul etmek gerekir ya da ikisinden birini seçmek zorundalar.Aksi halde hep çelişkiye düşeceklerdir.
6.2-TEKNOLOJİ VE DÜZEN
Teknoloji kullanan hatta buna tapan insanların düzeni kabul etmemesi ne kadar trajikomik değil mi?Ha bir de teknoloji yapabilmemiz düzeni sağlar,düzeni gösterir,düzen sayesinde teknoloji yaparız dediğimiz zaman sanki küfretmişiz gibi tepki vermeleri daha da ironik değil mi?Elbette düzen olmadan asla teknolojiden söz edilemez bunu akıllı bir insanın tartışması bile hem akla hem bilime hem de teknolojiye hakarettir.Ama biz şimdi onların kurallarına göre oynayacağız.Ve de hem düzeni kabul etmeyip hem de teknolojiden bahsedeceğiz.Artık nasıl olacaksa....Eğer düzen yoksa şuan bu yazının size doğru ulaşıp ulaşmadığından emin olamam,teknolojiye dayaı her ölçümüm gözlemim hatalarla dolu olur çünkü bana güvenebileceğin için varlığını kabul ettiğin bir süreç yok.Şu anda doğru tuşaların yani harflerin size geldiğini bilemeyiz.Çümkü bell tuşalara bastığım zaman elektronalrın ayarlanmış olan bu yazılıma yani kuralara uyması için hiçbir sebep yok.Ya da telefonla konuşmak karşımdaki kişi ile konuşurken doğru sinyali aldığımı düşünmem için bir sebep yok,belki de yıllardır teelfonda farklı kişilerle konuşuyorum.Belki de siz şuan benim yani Onur'un yazılarını değil de başkasının yazılarını okuyorsunuz ya da bir arada pek çok insanın yazısını okuyorsunuz bilemeyiz çünkü benim yazdığım direk size gelmesi için bir sebep,düzen yok.Böyle bir düşünceye sahipseniz teknolojiye dayalı her açıklamamız her ölçümümüz,her deneyimiz,her şeyimiz çöker.Bu yüzden teknoloji ve düzen asla birbirinden bağımsız olamaz.
6.3-ZAMANSAL VE MEKANSAL DÜZEN
Bu da çok önemli bir konu hem de çok çok önemli.Bu konu da anlatmakla bitmez ama özetlemeye çalışalım.Eğer evrendeki düzene ve de bunun evrenselliğine yani zaman bağımsız ve de mekan bağımsız geçerli ve de doğru olduğunu kabul etmiyorsanız zaman bağımsız ve de mekan bağımsız hiçbir iddia ortaya atamazsınız.Örneğin cansızdan canlıya geçişin hangi süreçle olduğunu açıklamaya çalışan Abiyogenez.Bu olaydan asla bahsedemezsiniz çünkü olay milyar yıl önce gerçekleşmiş ki gerçekleşmiş mi onu da bilemeyiz şuanda bu olguyu tartışırken bile geçmişe dair yapabildiğimiz açıklamaları zaman bağımsız ve de mekan bağımsız düzeni kabul etmem üzere ele aldım.Şuandaki yaptığım araştırmam bile meçhulken çünkü şuan düzen karşıtı olarak bakıyoruz hadi avans olarak şuanı kabul ettim bunu milyar yıl öncesi ile nasıl bağdaştıracaksınız?Yapacağınız hiçbir açıklamanın bir ehemmiyeti yok çünkü o zamanda hangi kurallar var bunlara ne kadar uyuluyor vs. bilmiyorsunuz çünkü zaman bağımsız ve de mekan bağımsız düzeni kabul etmiyorsunuz.Big Bang hakkında bekleyin bilim bunu da açıklayacak diyenlere kötü bir haberim var eğer düzeni kabul etmiyorsanız hiçbir açıklama yapmayacak.Çünkü düzen yok ve de ne teknolojinin doğru çalıştığı ne de o zaman ve kuralları bilemeyiz ve bizim için bu artık muhal bir durum.Evrim hakkında hiç konuşamasınız çünkü temeli hep geçmişe dayanıyor ve de yasaların varlığına ve de uygulanmasına yani zaman bağımsız mekan bağımsız düzen sayesinde inşa ediliyor.Zaten hiçbir çelişkisi yok ve de olmayacakda en azından İslam için , evrimi ideolojik saplantısı yüzünden dinlere karşı zanneden kişinin de elinde koz kalmayacak çünkü evrim artık bir muhal.Evrim elbette kabul edilmeli ama evrimi kabul etmeyen birine ,zaman bağımsız ve de mekan bağımsız bir düzeni kabul etmiyorsanız ona bunu dayatamazsınız çünkü size diyeceği şey nereden bilelim?Siz de artık geçmişe dayanan bulgularınızı,fosillerinizi,yasalarınızı vs. ortaya ataamzsınız çünkü oldupuna ve de uygulandığına dair herhangi bir doğruluk yok.Sadece öncesi ya da sonrası mı peki şuan?Şuanda bırakın kaç milyar ışık yılı uzaktaki galaksiyi daha güneş sistemimiz hakkında yorum yapabilir miyiz,bilim yapabilir miyiz?Elbette asla yapamayız çünkü orada yasa var mı uygulanıyor mu bilmiyoruz.Meçhul.İşte bu çelişkiye de düşmemek için kesinlikle zaman ve mekan bağımsız düzen kabul edilmelidir.
6.4-KUR'AN'DAKİ BİLİMSEL HATALAR(!) VE DÜZEN
Çelişkilerin en sevdiğim kısmına geldi sıra.Bizim bilimsel mucize dediğimiz karşı tarafınsa sürekli bilimsel hata dediği ayetler,olgular.ALLAH'a hamd olsun bu zamana kadar ne kadar hata var denilen ayet varsa hepsi bilimsel mucize çıkmıştır ve de çıkacaktır da.Öncelikle bu çelişkiye örnek vermemiz lazım lakin Kur'an'da bilimsel bir hata olmadığı için varmış gibi yapacağız.Bu konuda Zariyat 47'yi ele alalım ve de evrenin genişlemesini konuşalım.Diyelim ki evrenin genişlemesi kanıtlanmamış olsun{1000 yıl öncesindeki tefsirde(Bknz.Zemahşeri,İbni Kesir,Taberi) bile genişlemek diye çevrildiğini görünce artık kanıtlanmış,gözlemlenmiş bu olaya da hipotez , aslında genişlemiyor demeleri de ideolojik saplantının bir göstergesi.Lemaitre,Hubble ve Einstein'na da saygı yok!}evren genişlemiyor olsun ve de düzen karşıtı gelip desin ki bilimsel hata var.Öncelikle sorulması gereken soru evrenin genişlemediğini nereden çıkardın,ne ile çıkardın? Bunun için ilk önce teleskopa yani teknolojiye ihtiyacın var peki teleskopla neden doğru gözlem yapasın ki gözleminin doğru kabul edilmesi için gereken sebep ne?Ayrıca evrenden bahsediyoruz, bizim yasalarımız bile yokken ve de bunlara uyulmuyorken ve de hadi dünya için kabul ettik evren için zaman ve mekan bağımsız var olan bir düzen mi var ki evren hakkındaki gözlemelrimizi doğru alalım?Ya da her şeyi geçtik her oyunu düzen karşıtlarının kurallarına göre oynadık ve de dedik ki genişlememesi için sebep ne? Tıpkı 6.1'deki mucize meselesi gibi neden olmasın?Eğer size bu soruya cevap olarak çünkü gözlem derseler akla gelecek 2 soru olacak 1)Gözlemlerin değişmemesi için sebep nedir?Bugün impuls iletimi dentritten aksona giderken yarın aksondan dentrite olmaması için sebep ne?Miyelin kılıflı daha hızlı iletirken miyelin kılıflı daha yavaş iletmemesinin sebebi ne?Neden akson çapı artıkça artması gereken iletim hızı azalmasın?Yani bu gözlem neden zamana göre değişmesin? 2)Bu gözlem neden mekana göre değişmesin?Bir yerde miyelin kılıfı hızı arttırsın diğer yerde arttırmasın?Akson çapı iletim hızını bir yerde artırıp diğer yerde neden azaltmasın? Kur'an'da bilimsel hata yoktur ve de olmayacaktır ama size birisi düzeni kabul etmediği halde bilimsel hatadan bahsederse hata zannettiğin hata olmadığını göstermeden önce ona şunu deyin, 1)Başka zaman göre neden olmasın? 2)Başka mekana göre neden olmasın? Şüphesiz zaman bağımsız mekan bağımsız bir düzeni kabul etmedikçe diğer her şeyde olduğu gibi bilimsel hatada da konuşmak imkansızdır ve de çelişkidir.
Zâriyât Suresi 8. Ayet Meali:Siz elbette çelişkili sözler içindesiniz.
Şüphesiz ki ALLAH her zamanki gibi doğru söyledi...
YAZAR:Onur Kenan AYDOĞDU