Evrendeki Kusursuz Düzen üzerine kısa bir retorik


 



            Merhabalar bu yazımda evrendeki kusursuz düzen ve de bu kusursuz düzen hakkında yapılan eleştirilere, yalan yanlış çarpıtmalara ve de bu konu ile yakından uzaktan alakası olmayan bazı başlıklara biraz sohbet tarzında kısa bir şekilde değineceğim.Kısa diyorum çünkü bu konu benim üzerinde uzun zamanlar çalıştığım ve de tartıştığım bir olgu yani burada anlatacaklarımız yanında esamesi okunmaz diyebilirim.Şimdi başlıklarımıza geçelim ve de açıklayalım.

İÇERİKLER:

1-DÜZEN NEDİR?
2-KUSUR,HATA,KÖTÜ NEDİR? EMPRİKLER,MANTIKSAL POZİTİVİSTLER VS. BU KAVRAMLARDAN BAHSEDEBİLİR Mİ?
3-DÜZEN VE BİLİM
3.1-EVRENDE YASALAR VAR MI VE DE EVRENSEL Mİ?
4-BİLİMDEKİ KAOS,DÜZENSİZLİK NE ANLAMA GELİR?
4.1-KAOS TEORİSİ,KAOTİKLİK NEDİR?
4.2-ENTROPİ NEDİR?
5-HASTALIKLAR,HAYVANLARIN BİRBİRİNİ YEMESİ,DOĞAL AFETLER  DÜZENSİZLİK MİDİR?
5.1-KÖTÜLÜK PROBLEMİ VE DE BİLİM İLİŞKİSİ
6-DÜZEN HAKKINDA KONUŞMAK DİNSİZLER İÇİN NEDEN ÇELİŞKİLİDİR?
6.1-MUCİZE VE DÜZEN
6.2-TEKNOLOJİ VE DÜZEN
6.3-ZAMANSAL VE MEKANSAL DÜZEN
6.4-KUR'AN'DAKİ BİLİMSEL HATALAR(!) VE DÜZEN



1-DÜZEN NEDİR?

       Evet en önemli sorulardan birisi budur.Düzen nedir?Daha tanımını yapmadığınız bir kavram üzerine konuşamazsınız değil mi? Tıpkı iyi ve kötü gibi daha kötü nedir iyi nedir demeden bu iyidir şu kötüdür diyemezsiniz eğer diyorsanız bu koca bir ahmaklıktır.İyi sizin için nedir onu tanımlayın sonrasında ne iyi ne kötü bu konuşulur.İşte daha işin en başında Terminoloji yoksunluğu varken düzen karşıtlarının düzen yok diye bir çıkış yapması sizce nasıl bir ahmaklıktır peki? Ben söyleyeyim KOCA bir ahmaklıktır. Önce düzen nedir? Bunun bir tanımını yapın sonra gelir şu düzen değil bu düzen değil diye eleştirinizi getirirsiniz.Size birisi düzen yok derse şunu demelisiniz ilk önce düzen nedir? Gelin düzenin basmakalıp tanımına bakalım sonra kendi tanımızı yapalım bir de karşı taraf düzenden kasıt ne diyor buna bakalım.TDK'dan terim bakmayı sevenler için ilk önce TDK tanımı verelim; Düzen:Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem.Ne kadar doğru ve mantıklı değil mi?Kesinlikle TDK'ya katılıyoruz ve de biz kendi tanımımızla devam ediyoruz. Düzen nedir?

1-Düzenin var olacağı ve düzenden söz edilecek yerde düzenin varlığının anlaşılmasına dair genelde ve parçada kurallar,yasalar bulunması
2-Var olan bu yasalara ve kurallara da düzenden bahsedilen ortamda genelde ve parçada zaman bağımsız ve de mekan bağımsız uyulmasıdır.

Bu düzen tanımını ister fen bilimlerinde ister sosyal bilimlerde her yerde görmeniz mümkündür.Gelin bir de anoloji ile açıklayalım; Bir okulumuz var ve bu okul DÜZENLİ mi diye bakacağız.İlk neye ihtiyacımız var? Tabiki bir tanıma o zaman kendi tanımımızı alalım ve diyelim ki bu okulda genelde ve parçada kurallar olmalı nedir mesela bunlar?Öğretmenler için ayrı müdürler için ayrı öğrenciler için ayrı kurallar.Öğretmenin kılık kıyafeti,derse giriş-çıkış saatleri,okulda uymulması gereken etik kurallar ve de öğrenciler içinde geçerli olmak üzere daha pek çok kural.Peki bu düzenli olması için yeterli mi yani kurallar var güzel peki bunlarlar iş bitti mi? Elbette hayır, bir de bu kurallara uyulması lazım.Eğer parça-genel , öğretmen-öğenci bu kurallara uyarsa tamamdır bu okul düzenlidir deriz. Şimdi bir de düzen karşıtlarının tanımına bakalım; pardon tanımları yok ama ben kendilerinin zor zor anlatmaya çalıştıklarından bir tanım derleyeyim; 
1-Hoşuma gitmiyorsa düzensizdir
2-Ben beğenmedim o zaman düzensiz
3-Beni ikna etmedi o halde düzensiz vs. 
Daha da arttırılabilir.Şaka yapmıyorum ciddiyim evet tanımları tam da bu.Hastalıklar var o zaman düzen yok,yaşlandım düzen yok,öldüm düzen yok,hayvanım beni ısırdı düzen yok vs. tamamen demagoji ve keyfiyet üzerine kurulu bir düzen algısı.Bu düzen algısının felsefi saçmalık boyutuna bu yazıda değinmeden (çünkü ''Kötülük Problemi'' altında buna çokça değineceğiz.) bilimle alakası ne ona bakalım.Çünkü bilirsiniz bu tayfa için bilim ,b'sini de bilmeseler de muhteşem bir İlah'tır ve sözünden çıkılmamalıdır.

        Bilim de deney ve gözlem ilkesi vardır daha doğrusu seküler bilim de böyle bir ilke vardır.Yani bilimden konuşacaksak ve özellikle karşımızdaki de emprikse bir kere gözlem ve deney üzerinden konuşmamamız lazım.Peki bir bizim tanımı alıp bakalım ne kadar bilimle bağlantılı; Evrende mikroda ve de makroda yasaların,kuralların olması ve de bu yasalara ve de kurallara uyulması. Bu tanımın bilimle uyuşmayacağını akla getirmek , düşünmek bile bilime hakaret olur değil mi?Bilimin bu tanım üzerine yapıldığını bilmeyen bir ALLAH'ın kulu yoktur herhalde en azından akıllı olup bilimle uğraşanlar için diyelim.Elbette evrende yasaların olduğu ve de bu yasalara makroda ve de mikroda uyulduğu ayan beyan apaçıktır tabi gözlemleri inkar etmiyorsak ki bu emprikler için bir ölüm fermanı olur bu konuda nihilistlere başarılar.Peki gelin bir de düzen karşıtlarının tanımına bakalım bilim ile alakası nedir? Hoşuma gitmiyor demek ki düzen yok, hastalıklar bir kusurdur o zaman düzen yok, hata,iyi,kötü,kusur vesaire vesaire. Empriğin bu kavramlardan bahsetmesi bile büyük bir hakarettir kendi epistemolojisine.Hatayı kim deneyledi, kusuru kim gözlemledi? Buna 2.başlıkta gireceğim ama bu başlık altında bahsetmek gerekirse bu bilimden nasibini alamamış güruhun tanımları bile baştan aşağı kendi epistemolojileri ve de ideolojileri ile çelişmektedir.Kısacası bilimsellikten bahseden bir emprik bu düzen tanımından asla BAHSEDEMEZ. Çünkü hata,kusur,iyi,kötü bunlar bilimsel değildir!..

2-KUSUR,HATA,KÖTÜ NEDİR? EMPRİKLER,MANTIKSAL POZİTİVİSTLER VS. BU KAVRAMLARDAN BAHSEDEBİLİR Mİ?

         Evet gel gelelim meşhur demagoji kavramlara. Nedir bunlar?Evet cidden nedir?Bakın bu tanımlara internetten,sözlükten,TDK'dan bakmaya falan çalışıyorsanız bu yazıyı okumayı burada sonlandırmanız yeterlidir.Çünkü bu kavramlar içi net olarak doldurulmamış felsefi kavramlardır ve de tartışılır ki tartışılmaya devam edecektir.Terminolojiden dem vuran arkadaşlarımız size kusur,hata,kötü hakkında herhangi bir konuda dem vuracak olursa hemen ona bunlar nedir?Ne anlama gelir hakkında bir açıklama yapın diye karşılık verin.Ve de en baştan denilmesi gerekn şeyi söyleyelim bu kavramlar başlı başına zaten göreceli kavramlar olduğu ve de zaten gözlemden bağımsız olduğu için bu kavramlar bilimsel değildir ki koyu empriklere göre bu da bu kavramlar yok demektir.İşte bu 1.çelişki.Gel gelelim 2'ye bu kavramları felsefi karşılığı nedir?Burada kusur kelimesini ele alacağım.Kusur ne demek? Biz kendi açıklamamızı koyalım ilk önce.Kusur; Herhangi bir iş için belirlenmiş misyonun,görevin,gayenin,amacın yerine getirilmemesi durumudur.Örnek; Telefon konuşma adına icat edilmiştir yani telefonun vazifesi konuşmaya yarar.Bu telefon konuşma eylemini gerçekleştirmezse o cihaz kusurludur.Telefonu alıp yer süpürseniz ve de bu da ne kusurlu deseniz size denilecek şey lütfen kullanım kılavuzunu okuyunuz ve de ne amaçla üretildiğine bakınız olur değil mi?Peki düzen karşıtçıları kusur demagoglarının tanımına bakalım.Pardon evet yine bir tanım yok ama ben avans verip yine kendilerine bir tanım çıkartayım.Onlara göre kusur; gözüme hoş gelmeyen,beni rahat ettirmeyen,bana zorluk getiren,beni tatmin etmeyen,beğenmediğim vesaire vesaire şeyler kusurludur.Peki buna örnek nedir?Örnekleri de biz çıkartalım; Telefon kusurludur.Neden?Çünkü bugün gelgitim vardı ama o bana yardımcı olmadı, mutfakta bana yardımcı değil,neden dikdörtgen yapmışlar,yuvarlak olsa daha iyi olmaz mı? vesaire vesaire.Peki soralım neden?Telefonun bunları yapması için bir neden vermeniz lazım yani gaye,amaç,hedef vs. telefonun misyonu ne ki size ne versin.Telefona bir misyon belirleyin de sonra konuşun.Telefona amaç biçen birine gidip de konuşulması için tasarlanmış bir telefon neden yer süpürmüyor derseniz (ki bence demeyin çünkü her satış bayisi çalışanı çok da hoşgörülü değil) size ilk önce diyeceği şey kullanım kılavuzuna bakın ve de amacına yönelik kullanın herhangi bir KUSUR KALMAZ.Gel gelelim 3.çelişkiye peki ateistler başta olmak üzere dinsizler amaçtan söz edebilir mi ki kusurdan söz edebilsin?Bunu 2 konu altında bakacağız 1)Felsefi bakanlar 2)Olaya emrpik bakanlar. 1) Biliyoruz hiçbir gerçek ateist hayatın bir anlamı,amacı,gayesi olduğunu savunmaz ve de bu yüzdendir ki ateistlerde en fazla intihar oranı görülür ve de en fazla moral bozukluğu onlarda olup psikolojik tedavi görürler.Yani gerçek bir ateist için felsefi olarak mana,anlam yoktur. 2)Empriklere gelirsek ki en sevdiğim kısım burası.Her şey gözlem ve deneydir diyen birisi hangi amaçtan,manadan söz edebilir ki bu en büyük çelişki olacaktır.Mana tanım itibari ile bir kere görünenden GÖRÜNMEYENİ çıkarmaktır ki bu zaten bir emprik için başlı başına bir kabustur.Çünkü bunu asla GÖZLEMLEYEMEZ ve de ÖLÇEMEZ.Ha iddia ediyorsa seve seve bu iddiamızı çürütebilir bunu yapmaya çalışıyorken izlemek de ayrıca zevkli olacaktır.Emrpik birisi amaçtan gayeden söz edemez.Şimdi çelişkileri sıralayalım;


1)Kusur,Hata,kötü tanımlarının açıklaması yapılmadan bu konu hakkında konuşmak çelişkidir.
2)Kusur tanımını amaç,gaye,mana ile tanımlayacak olanların buna yönelikte bir amaç,gaye,mana vermeleri gerekir aksi halde gaye vermeden gayeye dayalı açıklama da çelişkidir.
3)Felsefi olarak anlamdan,gayeden yoksun ve de bunları kabul etmeyen kimselerin gayeye dayalı kusur açıklaması yapması mantıksal hata ve de çelişkidir.
4)Bir emprik için bilimsel olmayanlar yok sayıldığı için kusur üzerine konuşulacak bir konu değildir yani yoktur ve de yok olan bir konu üzerine konuşmak mantıksal tutarsızlık ve de çelişkidir.
5)Emprik olanlar her şeyi gözlem ve de deney yoluyla açıklayanların da mana,gaye gibi kelimeler ki başta zaten kusur kelimesi gözlem ve deneye dayalı olmadığı için en başta kusur ve de sonrasında kusura dahil her şeyde konuşmaları da çelişkidir!..

2.maddeye de böyle kısa bir değindik ALLAH'ın izniyle ilerki zamanlarda daha da değineceğiz.

3-DÜZEN VE BİLİM

     Evet. Bilim ve Düzen. Asla ayrılmaz ikili diyebilirim. Ve asla ayrılmayacak da tabiki. Bilim nedir? İlk önce bunun tanımını yapalım. Benim için ALLAH'ın evreni hangi süreçlerle yarattığı,evrendeki düzenini ve de evrende yansıyan sanatını anlatan mükemmel bir araç.Tabi bu tanımdan şuanda koyu emprikler dişlerini kemiriyor ama onları da tatmin etmek adına gelin bir tanım bırakalım. Bilim, neden, merak ve amaç besleyen fiziki evrenin deney, gözlem, düşünce aracılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve pratik disiplinler bütünü. Evet bilim deyince akla ilk gelenler deney ve gözlemdir.Bilimin en temel dayanakları diyebilirim hele de günümüz seküler biliminin.Peki gözlem ve deneye dayalı bilimi yapabilmek için en temel şart nedir? Kusursuz gözlem ve deney yapmak ve de bunların her daim  tutarlı olması lazım değil mi?Ki tutarlı olmasa ortada ne yasa olur ne de yasaları açıklamaya çalışan teoriler yani kuramlar olur. Bilim yapabilmek için doğru gözleme ve deneye yani düzene kesinlikle ihtiyacımız var.Eğer gözlemlerimiz ve deneylerimiz sürekli değişseydi ,yaptığımız formüllerin değişmesini bırakın formül çıkmasaydı ki sürekliliğin sağlanamadığı bir ortamda formülden bahsedemezsiniz siz formülü için kağıdı elinize aldığınız an o arada milyon tane yasa değişivermiştir. Teknoloji mi aa asla. Düzenin olmadığını düşünün teknolojiden konuşabilmek mümkün mü? Şuanda size bu yazımı ulaştırmama vesile olan bilgisayarım an be an kendisi için geçerli olsan kurallara tabi ilk başta kural olması lazım sonrasında da var olan bu kurallara eğer uymasa şuan ne bu yazının size ulaşması ne de sizin onu okumanız mümkün değildir. Şuan benim yazmam ve de sizin okumanız arasında milyonlarca yasa ve de düzen vardır. Eğer düzen yoksa asla ama asla bilimden,bilgiden ve de teknolojiden söz edilmez. Şimdi ben bunu daha çok çok uzun yazarım ki hayatım boyunca yazacağım ve bırakın yarım bilim yapmayı bilimin b'sinden haberi olmayan insanların bilimi kendine yamayıp da bir de düzensizlikten bahsetmelerine asla izin vermeyeceğim. Ama ben bir teist olduğum için benim yazdıklarım onların bir kulağından girip diğerinden çıkacaktır.O yüzden ne kendim ne de başka teist bilim adamından alıntı yapmadan sözü bilim anlayışına güvendiğim ateist bilim adamlarına bırakıyorum.Ve de sizlere kendilerinden alıntı yaparak düzen ve evren, evrenin kusursuzluğu  hakkındaki sözlerini iletmek istiyorum.Kaynaklarını koyacağım eğer beni yalan konuşmakla itam edecek olursa seve seve de çürütmesini bekliyorum.




Ateist Teorik Fizikçi Albert Einstein evrendeki uyum ve bilim arasındaki ilişki hakkında ne diyor bakalım?

▶️Kuantum teorisi, gerçekliğimizin yeni ve zorunlu özelliklerini yeniden yarattı. Süreksizlik, sürekliliğin yerini aldı. Tek tek tanecikleri yöneten yasaların yerinde, olasılık yasaları belirdi.

Modern fiziğin yarattığı gerçeklik, eski günlerin gerçekliğinden çok başkadır. Ama bütün fiziksel teorilerin ereği gene aynı kalmaktadır.

Fiziksel teorilerin yardımı ile gözlenmiş olgular labirentinde yolumuzu bulmaya, duyum izlenimleri âlemimizi düzene sokup anlamaya çalışmaktayız. Gözlenmiş olgular, gerçeklik kavramımızın mantıklı sonuçları olsun istiyoruz. Teorik yorumlarımızın aracılığı ile gerçekliğin kavranabileceği inancı olmadan, evrenimizin iç uyumuna inanılmadan bilim olamazdı. Bu inanç, bütün bilimsel yaratmanın temel güdüsüdür (motive) ve hep öyle kalacaktır. Evrenimizin uyumlu olduğu inancını, o hiç sarsılmayan ve karşımıza çıkan engeller arttıkça daha da kuvvetlenen inancı anlamaya duyulan öncesiz özlemi, baştan sona bütün çabalarımızda, eski ve yeni görüşler arasındaki her dramatik kavgada tanıyoruz.

▶Kaynak:️Albert Einstein/Fiziğin Evrimi kitabı Fizik ve Gerçeklik kısmından alınmıştır.

’Benim hislerim bizim doğa yasaları şeklinde formüle etmeye çalıştığımız evrenin düzenini daha da derinlemesine anlamada insan zihninin yetersiz olduğunun bilinciyle dolu olduğum müddetçe dindarcadır.’’

▶Albert Einstein/ Benim Sözlerimle Dünya s.289

Tüm bu milyon kat düzeni ve kesinliğiyle evrenin kör bir şansın eseri olduğu fikri ne kadar güvenilirse, bir matbaanın patlaması sonucu bitmiş ve hatasız bir sözlüğün meydana gelmesi fikri de o kadar güvenilirdir.’’

▶Albert Einstein Benim Sözlerimle Dünya s.394

’Bilim insanını evrensel bir nedensellik ele geçirmiştir. Onun dini duyguları, doğa yasalarının ahengine yönelik coşkulu bir hayret biçimini alır..’’

▶Albert Einstein / Benim Sözlerimle Dünya s.284

‘’Ben bir ateist değilim ve kendime panteist diyebileceğimi de sanmıyorum. Aslında çok sayıda farklı dilde yazılmış yüzlerce kitapla dolu bir kütüphaneye giren küçük bir çocuğa benziyoruz. Çocuk bu kitapları mutlaka birisinin yazmış olduğunu bilir ama bu kitapların nasıl yazıldığı bilmez.Bu kitapların yazıldığı dilleri anlayamaz.Çocukta kitapların gizemli bir düzene göre yerleştirildiğine dair belli belirsiz bir kuşku uyanır ama bu gizemin ne olduğunu bilemez…’’

Bence en akıllı insanın bile kafasındaki Tanrı düşüncesi bu çocuğun haline benzemektedir.Evrenin muazzam bir düzen ve belirli kurallar çerçevesinde işlediğini görür ama bu kanunlar pek anlayamayız. Ama belirli sınırları olan aklımız, takım yıldızlarını hareket ettiren gizemli gücü kavrayabilmektedir.’’

▶Antony Flew / Yanılmışım Tanrı Varmış s.98


Amerikalı ateist kuramsal fizikçi ve kozmolog Lawrence Krauss , Einstein'ın düzen hakkındaki görüşünü nasıl ifade ediyor?

Şunu eklemem gerek ki Einstein'ın Tanrı'sı Kitab-ı Mukaddes'in Tanrı'sı değildi. Evrendeki düzenin varlığı, Einstein'da öyle derin bir hayret uyandırmıştı ki bu düzene manevi bir bağlılık duymuş ve Spinoza'dan hareketle ona "Tanrı" demişti.

▶️Kaynak:Lawrence Krauss/Hiç Yoktan Bir Evren




Nobel Ödüllü Ateist Teorik Fizikçi Richard Feynman ne diyor? Feynman düzeni nasıl tanımlıyor?

▶️Sanatçılar bile günbatımının, okyanus dalgalarının ve gökyüzüne serpilmiş yıldızların güzelliğini fark ederler! Bunları gözlemek bize estetik bir haz vermeye yeter. Doğa olguları arasında da gözle görülmeyen, ancak analizci bir gözle bakıldığında farkedilebilen bir ritm ve düzen vardır. Bizim fizik yasaları dediğimiz de bu ritm ve düzenin ta kendisidir.

▶....️Son olarak, çekim yasasının evrenselliği ve çok büyük uzaklıklarda geçerli olması konusuna değineceğim. Newton, Güneş sistemini temsil eden Cavendish’in minyatür Güneş sistemi modelinin, yani iki top arasındaki çekimin, yüz trilyon kere büyütüldüğünde elde edilecek olan Güneş sisteminde de geçerli olacağını tahmin edebilmişti. Daha sonra, bunun yüz trilyon katı olan galaksilerin de aynı yasa uyarınca birbirlerini çektiğini görüyoruz. Doğa, modellerini yalnızca en uzun iplerle dokuduğu için dokumanın her bir küçük bölümü tüm halının düzenini açığa vurmaktadır.

▶️...Aynı şekilde, yıldızlara ve dünyaya baktığımızda her şeyi düzen içinde görüyoruz; eğer dalgalanma olsaydı daha önce bakmadığımız bir yere baktığımızda karmaşa ve düzensizlik görmeyi beklerdik.

▶️Kaynak:Richard Feynman/Fizik Yasaları Üzerine kitabından alınmıştır.





Ünlü Ateist fizikçi ve astronom Stephen Hawking düzen hakkında ne diyor?

▶️Tutulmalar kendilerini tekrar eden düzenli örüntülerdir.

▶️İon etkisi yayıldıkça, evrenin gözlem ve mantık yoluyla anlaşılabilen bir iç düzene sahip olduğunu fark eden başkaları da çıktı.

▶️Günümüzde pek çok bilim insanı, bir doğa yasasının gözlenmiş bir düzene dayanan bir kural olduğunu ve temel aldığı mevcut durumun ötesine geçen öngörüler sağladığını söyleyecektir.

▶️Günlük yaşantımızı, dünyaya ilişkin hemen hiçbir şey anlamadan sürdürüp gidiyoruz. Yaşamı olanaklı kılan güneş ışığını üreten düzeni, yere yapıştırarak bizi Dünya'nın uzaya fırlatıp atmasını önleyen yerçekimini ya da kararlı dengesine temelden bağlı olduğumuz yapıtaşları atomları, aklımıza bile getirmeyiz.

▶️İlk zamanlarda karmakarışıklık(kaoitlik) varken nasıl olup da şimdi göründüğü kadarıyla bir düzen olduğunu ve niçin bir evren olduğunu bilmek istiyorlar. 

▶️Bu kişilere göre Tanrı, her şeye gücü yeten olarak evreni dilediği gibi başlatmış olabilir. Öyleyse Tanrı, evreni yine isteğine bağlı biçimde geliştirebilirdi. Gerçekte görünen o ki, evreni, belli yasalara uyarak düzenli bir biçimde geliştirmeyi seçmiş.

▶️Bu yasalar ilk önceleri gökbilimi ve diğer birkaç durum için bilinmekteydi. Ama uygarlık ilerledikçe, özellikle son 300 yılda, yeni yeni birçok yasa ve düzen bulundu.

▶️Kaynak:Stephen Hawking/Büyük Tasarım,Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar/Kara Delikler ve Bebek Evrenler kitabından alıntı yapılmıştır.

Benim gibi bilime inanıyorsanız her zaman geçerli olan ve kendisine itaat edilen belirli yasalar olduğunu biliyorsunuzdur.Şüphesiz söz konusu yasaların Tanrının işi olduğunu söyleyebilirsiniz, fakat bu tanrının var oluşuna dair bir kanıttan ziyade onun bir tanımına karşılık gelecektir.’’ 

▶️Stephan Hawking / Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar/ s.46

‘’ Bazı insanlar, evrenin başlangıcıyla ilgili soruyu metafiziğin veya dinin konusu olarak görürler. Onlara göre her şeye gücü yeten Tanrı, evrenin başlangıcını dilediği gibi şekillendirebilir.Evet böyle olabilir, ama bu durumda Tanrı, evreni keyfi bir yolda gelişecek biçimde tasarlayabilirdi.Ancak öyle görünüyor ki Tanrı, evrenin belirli fizik kanunlarınca ,çok düzenli bir şekilde yavaş yavaş gelişmesini tercih etmiş. Bu durumda , evrenin başlangıcını da yöneten yasaların olabileceğini varsaymak, aynı ölçüde akla yakın görünüyor.’’

▶️Stephan Hawking / Zamanın Daha Kısa Tarihi s.19

‘’ En büyük kanıt evrendeki düzendir. Evren hakkında daha fazla şey keşfettikçe evrenin mantıklı kanunlarca yönetilmekte olduğuna dair daha fazla şey keşfederiz. Ve aklınızda hala şu soru olur: Evrenin var olma nedeni nedir? İsterseniz Tanrı’yı bu denklemin cevabı olarak tanımlayabilirsiniz.’’

▶️Anthony Flew/ Yanılmışım Tanrı Varmış s.97





Ünlü Ateist Etolog, Evrimsel Biyolog ve Yazar Richard Dawkins evren ve evrendeki düzen hakkında ne diyor?

▶️Her bir aminoasit ise belirli bir düzende bir araya gelmiş birkaç düzine atom içerir. Hemoglobin molekülünde 574 aminoasit molekülü vardır. Bu atomlar dört zincir şeklinde düzenlenmiştir ve zincirler birbirleri etrafında sarılıp bükülerek, şaşırtıcı karmaşıklıktaki, üç boyutlu küresel bir yapı oluştururlar.

▶️Bir hemoglobin molekülünün modeli sık dikenli bir çalıya benzer. Ancak gerçek dikenli bir çalının tersine rastlantısal yaklaşık bir desen değil de, belirli ve değişmez bir yapısı vardır ve bu yapı ortalama bir insan vücudunda, tek bir dal ya da tek bir büklüm yerinden oynamaksızın, altı bin milyon kere milyon kere milyon kereden de fazla kendini aynen tekrarlar. Hemoglobin benzeri protein moleküllerindeki kesin biçim kararlıdır; şöyle ki, aynı aminoasit dizisine sahip iki zincir -iki yay gibi- aynı üç boyutlu, kıvrımlı biçimi almaya eğilimlidir. Hemoglobin çalıları vücudumuzda saniyede dört yüz milyon kere milyon hızıyla, yeğledikleri düzeni alırlar ve başka hemoglobin molekülleri de aynı hızla bozunurlar.

▶️....Bu neden, biz hayvanların bilinen evrendeki en karmaşık ve mükemmel tasarlanmış makine parçaları olduğumuz.

▶️...Planın mükemmelliğine bakın: Daha özverili yetişkinler, "yuvanın yanı başında terk edilmiş bir yumurta görürsen onu yuvana al ve üzerine otur" kuralına sadakatle uyacak ve kaytarıcının yumurtalarına onun yerine bakacaklar.

▶️Fizik yasaları, tüm erişilebilir evrende geçerlidir.

▶️Kaynak:Richard Dawkins/Gen Bencildir kitabından alınmıştır.




Ünlü Ateist Gökbilimci ve Astrofizikçi Carl Sagan evren ve evrendeki düzen hakkında ne diyor?

▶️Kozmos «düzen içinde bir evren» anlamında kullanılan Yunanca bir sözcüktür ve bir bakıma «karmaşa# anlamına gelen Kaos’un karşıtıdır. Evreni oluşturan tüm canlı ve cansız varlıkların birbirleriyle derinden uyumlu bağlarının gizlerini içerir ve bu karmaşık ama gizemli bir incelikle işlenmiş bağlara karşı hayranlık ifade eden bir sözcüktür.

▶️Kozmos’un zenginlikleri sınırsızdır. Her çarkı ayrı bir hayranlık doğuran bu makinenin olağanüstü güzellikteki parçaları ve bu parçalar arasındaki büyüleyici bağlantı, sözünü ettiğimiz sınırsız zenginliğin kaynağıdır.

▶️Bilinen organik molekül 'sayısı on milyarları aşar. Oysa bunlar arasında yalnızca ellisi yaşamın temel faaliyetlerine gereklidir. Aynı örüntüler (pattern) değişik işlevler için şaşılası bir düzenle kendilerini koruyarak yinelenirler.

▶️Canlı hücrede, yıldızlar ve galaksiler âlemindeki gibi karmaşık ve güzel bir düzen hüküm sürer.

▶️Hücrenin içi öylesine düzenli bir işbirliğine dayanan bir yapıdır ki, kendi öz yapısını koruyarak molekülleri eriştirir, enerji depolar ve kendini çoğaltma işlevini yerine getirir.

▶️DNA bir çift sarmal eğriden oluşur; birbirine bağlı iplikler «sarmal» bir merdiveni andırırlar. Anayapısal ipliklerden her biri boyunca varolan nükleotidlerin oluşumu ya da düzeni, hayat sözlüğünü verir.

▶️Eski İyonya’lıların savlarına göre evreni tanımak mümkündür, çünkü evrenin bir iç düzeni vardır: Doğada, gizlerinin çözülmesine izin veren bir düzen sözkonusudur. Doğa olguları önceden hiç de kestirilemez türden değildirler. Onun da boyun eğmek zorunda kaldığı kurallar vardır. Evrenin bu düzenli ve hayranlık uyandırıcı niteliği Kozmos adının verilmesine neden oldu.

▶️Düzenli ve uyumlu, insan zihninin kavrayabileceği bir evreni tanımlamak üzere «Kozmos» sözcüğünü kullanan ilk o (Pitagoras)olmuştur.

▶️....Bu konuda da, her şeyde olduğu gibi, bir düzen sözkonusudur.

▶️Yıldızlar konusunda bir düzen ve kalıcı bir tahmin olanağı vardır, insanın içine neredeyse rahatlatıcı bir güven verirler.

▶️Kepler birkaç yıl sonra, gezegen devinimlerine ilişkin üçüncü ve son yasayı buldu. Bu, çeşitli gezegenlerin devinimlerini birbirleriyle olan ilişkileri açısından inceleyen ve Güneş sisteminin bir saat gibi işleyişini açıklayan yasadır; Evrenin Uyumu (The Harmonies of The World) adlı kitabında açıklamıştır. Kepler uyum sözcüğünden birçok şey anlıyordu. Gezegenlerin deviniminin düzenini ve güzelliğini, bu devinimi açıklayan matematik yasaların varlığını (bu düşünce Pitagoras’a kadar gider), hatta müzik açısından uyumu da anladığı «kürelerin uyumu» sözcüklerinden bellidir.

▶️Gökadalar incelendiğinde, evrensel bir düzen ve güzellik görülüyor bunlarda. Fakat aynı zamanda, insanın aklına sığmayacak büyüklükte bir karmaşa da şiddetini beraberinde getiriyor.

▶️Evrenin müthiş enginliğinin ne güzel ve şaşırtıcı bir şeması karşısında bulmaktayız kendimizi... Bunca güneşler, bunca yerküreler... ve bunların her biri de otlar, ağaçlar, hayvanlar dolu ve nice denizler ve dağlarla süslü!.. Yıldızların çokluğu ve birbirleri arasındaki büyük uzaklığı düşününce, hayranlığımız ne kadar daha çok artıyor?

Kaynak:Carl Sagan/Kozmos kitabından alınmıştır.

▶️Evrenin muhteşem büyüklüğü ne kadar olağanüstü ve şaşırtıcı bir düzen içinde! Ne kadar çok güneş, ne kadar çok dünya...!

Christiaan Huygens
Gezegenler, Üzerlerinde Yaşayanlar ve
Ürettikleriyle İlgili Yeni Varsayımlar (1670 civarı)

▶️Ben, bilincimizde, atalarımızın hayalini bile kuramadığı kadar muhteşem, karmaşık ve hassas bir düzen içindeki bir evrenin ortaya çıktığını görüyorum. Ve eğer birkaç basit doğa yasasıyla evrenle ilgili pek çok şey anlaşılabiliyorsa Tanrıya inanmak isteyenler hiç kuşkusuz bu güzel yasaları, tüm doğayı ayakta tutan bir Akıla yorabilir. Benim kendi görüşüm, evreni gerçekte olduğu gibi anlamanın, olmasını dilediğimiz bir evren hayal etmekten çok daha iyi olduğudur.

▶️Çünkü antosiyaninler, her biri hidrojenden daha ağır ve belli bir düzen içinde sıralanmış yaklaşık 20 atomdan oluşur.

Canlılar renkleri yaratıcı bir şekilde kullanmışlardır: Güneş ışığını emerek ve fotosentez yoluyla sadece hava ve sudan besin yapmak; anne kuşlara yavrularının gırtlaklarının neresi olduğunu hatırlatmak; bir eşin ilgisini çekmek; tozaklayan bir böceği cezbetmek; kamuflaj ve saklanma için ve en azından sadece insanlar güzelliğe hayranlık duydukları için... Ancak bunların hepsi, bizim fiziksel çevremizle kusursuz bir uyum içinde olmamızı sağlayan; yıldızların fizik kuralları, havanın kimyası ve evrim sürecinin mükemmel işleyişinden dolayı mümkündür.

▶️Kaynak:Carl Sagan/Milyarlarca ve Milyarlarca kitabından alınmıştır.


Dinbilimci Langdon Gilkey'nin Natura, Realüyand the Sarred (Doğa,Gerçeklik ve Kutsallık) isimli eserinde yazdığı üzere, doğa yasalarının her yerde aynı olduğu gibi görüşlerin, yanılgı içinde olan bilim adamlarının ve onların toplumsal yandaşlarının evrene zoraki olarak yakıştırdıkları önyargılardan başka bir şey olmadıktan türünden iddialar duyuyoruz. Gilkey, bilimin kendi bağlamında olduğu denli geçerli başka tür "bilgi"nin özlemini duyuyor. Ne var ki evrenin düzeni varsayım değil; gözlenebilir bir gerçek. Uzak kuasarlardan gelen ışığı saptayabiliyoruz, çünkü elektromanyetizmanın yasaları, on milyar ışık yılı ötede de buradakiyle aynı. O kuasarların tayfını tanıyabiliyoruz, çünkü burada da orada da aynı kimyasal elementler bulunuyor ve aynı kuantum mekaniği yasaları geçerli oluyor. Gökadaların birbirleri çevresindeki devinimleri, Newton'un kütleçekim yasasını izliyor. Kütleçekimsel mercekler ve İkili atarcaların devinimi, uzayın derinliklerinde genel göreliliğin işlediğini gösteriyor. Her bölgesinde ayrı yasaların söz konusu olduğu bir evrende yaşıyor olabilirdik, ama yaşamıyoruz. Bu gerçek, saygı ve hayranlık uyandırmaz mı sizce?

▶️Kaynak:Carl Sagan/Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı





Ünlü Ateist Evrimci Biyolog Charles Darwin evren ve evrendeki düzen hakkında ne diyor?

▶️Bir peteğin amacına tümüyle uygun olan o ince yapısını büyük bir hayranlık duymadan inceleyebilen kimse budalanın biri olmalıdır.

▶️Salepgillerin ve başka birçok bitkinin böcekler aracılığı ile döllenmesini sağlayan o farklı ve ustalıklı düzenlere hayran kalırız

▶️Lobelia fulgens’te çiçeğin tepeciği çiçektozlarını almaya hazır olmadan önce, her çiçekte sayısız çiçektozunu başçıklardan uzaklaştıran gerçekten güzel ve ustalıklı bir düzen vardır.

▶️Bay Mivart bu konuda şöyle diyor: “Özel hiçbir düzen olmasaydı, sütün soluk borusuna gitmesi yüzünden yavrunun boğulması kaçınılmaz olurdu. Ama özel bir düzen vardır. Gırtlak (larynx) pek gelişmiştir, öyle ki burun boşluğunun art ucuna sokulur, ve süt bu uzamış gırtlağın iki yanından zararsızca geçer ve güvenlik içinde yutağa ulaşırken, akciğerlere gerekli havanın da kolayca geçmesi sağlanır.”

▶️Sağduyumuz doğadaki eşsiz bir sürü düzen karşısında bizi coşkun bir hayranlığa sürüklüyor.

▶️Her doğa bilgini, bu yaratıkların o gerçekten şaşırtıcı ve güzel oluşumlarına hayran kalmıştır.

▶️Kaynak:Charles Darwin/Türlerin kökeni kitabından alınmıştır.





Ateist Teorik Fizikçi Brian Randolph Greene evrendeki düzen hakkında ne diyor?

▶️Tarihçiler tam olarak ne zaman başladığı konusunda fikir birliği

içinde olmasa da, modern bilim çağının Galileo Galilei, René

Descartes ve Isaac Newton düşüncelerini açıkladıkları sırada

başlamış olduğu kesin. O günlerde gökbilimsel ve yeryüzüyle

ilgili verilerde bulunan örüntüler, evrende olup biten her şeyin

dikkatle akıl yürüterek ve matematiksel çözümleme yoluyla anlaşılabilecek

bir düzeni olduğunu giderek daha açık hale getiriyor,

yeni bilimsel düşünce biçimi iyice yerleşiyordu. Modern bilimsel

düşüncenin bu ilk öncüleri, doğru biçimde bakıldığında

evrendeki olayların yalnızca açıklanabilir olmakla kalmayıp aynı

zamanda öngörülebilir olduğunu ileri sürüyorlardı. Bilimin geleceğin

bazı yönlerini önceden bilme gücü -tutarlı ve niceliksel

olarak- ortaya çıkıyordu.

 ▶️Brain Grene Evrenin Dokusu/Klasik Gerçeklik sayfa 8



 20. yüzyılın önemli evrimsel biyologlarından biri olan Ernst Walter Mayr evrendeki düzen hakkında ne diyor?

Günümüzde ister pratiğin içindeki biyologlara ister bilim

felsefecilerine danışılsın, canlı organizmaların doğası

üzerinde bir uzlaşma olduğu görülmektedir. Canlı

organizmaların moleküler düzeyde işlevleri fizik ve kimya yasalarına uymaktadır.(Ernst  Mayr Biyoloji Budur/Yaşamın Ayırt Edici Özellikleri 41.sayfa)

Canlı organizmalar karmaşık yapılı, düzenli sistemlerdir.(Ernst  Mayr Biyoloji Budur 42.sayfa)

Woodger (1929) organikçi bakış açısını destekleyen

biyologların etkileyici bir listesini verir. Örneğin, bu listede

yer alan E. B. Wilson (1925: 256), "Hücre etkinlikleriyle en

yüzeysel tanışma bile bize şunu gösterir ki, [hücrenin

kimyasal bir makine olarak izahı] hiçbir şekilde kaba

mekanikçi anlamda ele alınamaz -hücre ile en karışık yapay

makine arasındaki farklılık o kadar büyüktür ki, bu ikisi

arasında mevcut bilgilerle benzerlik kurmak mümkün değildir

... Modern araştırmalar hücrenin organik bir sistem olduğu ve

bir çeşit düzenli yapı ya da organizasyonu içerdiğini kabul

etmek zorunda olduğumuz gerçeğini giderek artan biçimde

ortaya koymaktadır” diyordu.

 (Ernst  Mayr Biyoloji Budur 391.sayfa)


Amerikalı bir biyolog William Emerson Ritter; 

“Bütünler parçaları ile öylesine ilişkilidir ki, bütünün varlığı,

parçalarının düzenli işbirliğine ve birbirlerine tabi olmalarına

bağlı olmakla kalmaz, bütünler aynı zamanda, parçalarını

belirleyici bir denetimle sınırlarlar”

[Ernst Mayr Biyoloji Budur sayfa 36]



Alman fizikçi ve 1918 Nobel Fizik Ödülü sahibi Max Karl Ernst Ludwig Planck, 

''Özetlemek gerekirse, pozitif bilimler tarafından doğanın dev yapısı hakkında bize öğretilen her şey, kesin bir düzenin hüküm sürdüğünü göstermektedir; bu, insan zihninden bağımsız bir düzendir. Algılarımızla tanımlayabildiğimiz kadarıyla, bu düzen ancak amaçlı bir düzenleme sayesinde ortaya çıkmış olabilir. Dolayısıyla evrenin bilinçli bir düzene sahip olduğuna dair açık kanıt vardır.''

[(Max Planck'in Mayıs 1937 tarihli tebliğinden; A.Barth, The Creation, 1968, s.144.)]

''Fiziğin bireysel yasalarını nasıl keşfederiz ve doğaları nedir? Öncelikle, herhangi bir fiziksel yasanın var olduğunu veya şimdiye kadar var olmuşsa, gelecekte de benzer bir şekilde var olmaya devam edeceklerini varsayma hakkımız olmadığı belirtilmelidir. Doğanın güzel bir günde, hepimizi şaşırtacak beklenmedik bir olayın meydana gelmesine neden olması tamamen düşünülebilir; ve eğer bu olursa, herhangi bir itirazda bulunma gücümüz yok, sonuç bu olsa bile, çabalarımıza rağmen, ortaya çıkan karışıklığa düzen getirmekte başarısız olmalıyız. Böyle bir durumda bilime açık olan tek yol kendini iflas etmiş ilan etmektir. Bu nedenle bilim, Doğa'nın her yerinde genel bir yasanın hakim olduğu genel varsayımıyla başlamaya mecburdur.''

[Max Planck, Walter Henry Johnston, The Universe in the Light of Modern Physics (1931), 58] 


 
AM bir İngiliz fizikçi, yazar ve yayıncı. Arizona State Üniversitesi'nde profesör olarak BEYOND Direktörü Paul Charles William Davies, 

''Evrende nereye bakarsak bakalım, en uzaktaki galaksilerden atomun derinliklerine kadar, bir düzenle karşılaşırız...Bu düzenli, özel evrenin merkezinde ''bilgi'' kavramı yatmaktadır. Yüksek derecede özelleşmiş olan ve organize edilmiş bir düzenleme sergileyen bir sistem, tarif edilebilmek için çok yoğun bir bilgi gerektirir. Ya da bir başka deyişle bu sistem yoğun bir ''bilgi'' içermektedir. Bu durumda çok merak uyandırıcı bir soru ile karşı karşıya geliriz. Eğer bilgi ve düzen, sürekli olarak yok olmaya yönelik doğal bir eğilime sahiplerse, Dünya'yı çok özel bir yer kılan bütün o bilgi ilk başta nereden gelmiştir? Evren, zembereği yavaş yavaş boşalan bir saate benzemektedir. Öyleyse ilk başta nasıl kurulmuştur? (Paul Davies, '' Chance or Choice: Is the Universe an Accident?'', New Scientist, vol. 80,1978, s.506.)

Evren, Dünya hayatının talep edebileceğinden çok daha fazla düzen içerir. Varlığımızla ilgisi olmayan tüm bu uzak galaksiler, bizimki kadar düzenli görünüyor.

 [Eugene F. Mallove, The Quickening Universe: Cosmic Evolution and Human Destiny (1987), 61]


Yahudi fizikçi, yazar, öğretim görevlisi 
Gerald Schroeder;

''Hayatı yönlendiren reaksiyonların karmaşıklığı öylesine şaşırtıcıdır ki, insan vücudu 1027 atomdan oluşan 75 trilyon hücrenin , ortak hayat uyumu içerisinde hareket ettiği, iyi düzenlenmiş bir makine ya da etkileyici bir metropol gibi çalışır. Her bir hücrenin hayatı ortaya çıkarmak için bağımsız olarak katkıda bulunması ile birlikte, iki hücrenin aynı anda aynı eylemi yerine getirmelerine nadiren rastlanır. Bütün karmaşasına rağmen insan vücudunda işler arap saçına dönmez.'' (Gerald L. Schroeder, Tanrı'nın Saklı yüzü, çev. Ahmet Ergenç, Gelenek Yayınları,İstanbul)



Nobel ödüllü İngiliz fizikçi ve matematikçi Paul Adrien Maurice Dirac;


Tanrı çok yüksek bir matematikçidir ve evreni inşa etmek için çok ileri matematik kullanmıştır
[In Scientific American (May 1963). The Hutchinson Encyclopedia of Science (1998)]


Fransız matematikçi ve fizikçi Jules Henri Poincaré;


Bilim adamı doğayı araştırmaz çünkü bunu yapmak yararlıdır. Onu inceliyor çünkü ondan zevk alıyor ve güzel olduğu için ondan zevk alıyor. Doğa güzel olmasaydı, bilmeye değmezdi ve hayat yaşamaya değmezdi. Elbette, duyuları etkileyen güzellikten, niteliklerin ve görünüşlerin güzelliğinden bahsetmiyorum. Bunu küçümsemekten çok uzağım ama bilimle hiçbir ilgisi yok. Demek istediğim, parçalarının ahenkli düzeninden gelen ve saf bir zekanın kavrayabileceği daha samimi güzelliktir

[Gelen Bilim ve yöntem olarak, Francis Maitland tarafından çevrilmiştir (1920), 48, Bilim ve yöntem (1908, 1952), 15.]


 Fransız matematikçi ve fizikçi  Jean Baptiste Joseph Fourier;


Matematiksel analiz… tüm fenomenlerin incelenmesinde, sanki evren planının birliğini ve sadeliğini kanıtlamak ve tüm doğal nedenlere hükmeden bu değişmez düzeni daha da belirgin hale getirmek için onları aynı dille yorumlar

[ Theorie Analytique de la Chaleur Alexander Freeman tarafından çevrilmiş (1822), xv, Heat Analitik Teorisi (1878), 8]


Amerikalı bilim adamı Joseph Henry;

Kanunsuz bir evren, düzensiz, bilimin imkânsız, zeki bir yönetici ve yaratıcının tezahürlerinin olmadığı bir evren olacaktır.

[American Association for the Advancement of Science (22 Ağustos 1850), The Papers of Joseph Henry , Cilt. 8, 99.]


Nobel Tıp Ödüllü Amerikan plastik cerrah Joseph Edward Murray ;

Lise ikinci sınıf kimya öğrencisi olarak, elementlerin periyodik tablosunun bir çizelgesini ilk gördüğümde hala heyecanımın canlı bir anısına sahibim. Evrendeki düzen mucizevi görünüyordu ve doğa bilimleri hakkında olabildiğince çok çalışmak ve öğrenmek istedim.

[Tore Frängsmyr ve Jan E. Lindsten (editörler), Nobel Dersleri: Fizyoloji veya Tıp: 1981-1990 (1993), 555]



Mikroskobik anatominin kurucusu, modern histoloji ve embriyolojinin öncüsü İtalyan hekim Marcello Malpighi;


Doğası gereği rahim, üzerine ekilen tohumları, yani yumurtayı yetiştirmek için bir alandır. Burada yumurtalar büyütülür ve burada canlıların [fetüsün] parçaları, daha da açıldıklarında tezahür eder ve güçlenir. Yine de anne tarafından atılıp ekilmiş olmasına rağmen, yumurta zayıf ve güçsüzdür ve bu nedenle büyümeyi başlatmak için erkeğin menisinin enerjisine ihtiyaç duyar. Dolayısıyla, Doğa kanunlarına ve diğer canlı düzenlerine uygun olarak kadınlar, rahim odasına alındığında ve erkeğin menisi tarafından döllendiğinde yeni bir hayata açılan yumurtalar üretirler.

[HB Adelmann (ed.), Marcello Malpighi and the Evolution of Embryology (1966), Ciltte 'Gelişim Süreci Üzerine' . 2, 861]



Almanya ve ABD'de roket teknolojinin gelişmesini sağlayan önemli bir Leh kökenli Alman bilim insanı Wernher Magnus Maximilian von Braun;

Bana göre, tasarım gerekliliğine başvurulmadan yaratma fikri düşünülemez. Her şeyin arkasında tasarım ve amaç olması gerektiği sonucuna varılmadan evrenin kanununa ve düzenine maruz kalınamaz.

[California Eyaleti Eğitim kuruluna mektupta (14 Eylül 1972).]


Amerikalı biliminsanı ve matematikçi Warren Weaver;

Bilimin her yeni keşfi, Tanrı'nın Kendi evrenine inşa ettiği düzenin bir başka 'ifşası'dır.

[Dergi, Bak (5 Nisan 1955), 30]


"İtalya'da jeolojik araştırmalarının babası" olarak bilinen İtalyan jeolog Giovanni Arduino;


Bu zamana kadar gözlemleyebildiğim her şeyden, dünyanın görünen kabuğunu oluşturan katman dizileri bana dört genel ve ardışık düzende sınıflandırılmış görünüyor. Bu dört düzen, gerçekte oldukları gibi, çok büyük dört tabaka olarak düşünülebilir, böylece maruz kaldıkları her yerde, her zaman aynı sırada birbirlerinin üzerine yerleştirilirler.

 [Francesco Rodolico, 'Arduino', In Charles Coulston Gillispie (ed.), Dictionary of Scientific Biography (1970), Cilt. 1, 234]



Amerikalı  gökbilimci Allan Rex Sandage ;


Böyle bir düzenin kaostan çıkmasını oldukça olanaksız buluyorum. Bazı düzenleme ilkeleri olmalı. Benim için Tanrı bir gizem ama varoluşun mucizesinin açıklaması, neden hiçbir şey yerine bir şey var.

[John Noble Wilford, "Sizing up the Cosmos: An Astronomers Quest", New York Times (12 Mart 1991), C10]



 Mantıksal pozitivizm öncüsü İngiliz  matematikçi ve filozof Alfred North Whitehead;


İlk olarak, bir şeylerin düzeninin ve özellikle de bir doğa düzeninin varlığına dair yaygın bir içgüdüsel kanaat olmadıkça yaşayan bilim olamaz .

[Alfred North Whitehead,In Bilim ve Modern Dünya (1927), 4]



Amerikalı astronom,fizikçi ve matematikçi Harlow Shapley;

Bu fiziksel dünyada gerçek bir kaos yoktur; aslında her şey düzenli; her şey fiziksel ilkelere göre düzenlenmiştir. Kaos, algılanmamış bir düzendir - insan zihninin sınırlarını ve gözlemsel gerçeklerin yetersizliğini gösteren bir kelimedir. "Kaos", "tesadüfi", "şans", "öngörülemez" kelimeleri, cehaletimizi arkasına sakladığımız kolaylıklardır.

[From Of Stars and Men: The Human Response to an Expanding Universe (1958 Rev. Ed. 1964),]




Avustralyalı bir veteriner bilim adamı Sör William Ian Clunies Ross;


Bilimsel araştırma doğa düzeninin görkemli görüntüsünü yavaş yavaş insanın bilincine açıyor ve kaderlerini kontrol etmek ve her çağda yüce olan evrenin o nihai kavrayışına ulaşmak için sürekli artan gücün aletlerini ellerine koyuyor.

 

[Ian Clunies Ross'un "The Spirit of Research" adlı kitap incelemesinde aktarıldığı gibi, The Australian Quarterly (Aralık 1931), 3 , No. 12, 126.]



Akıllı tasarımın İngiliz - Avustralyalı bir savunucusu biyokimyacı Michael Denton;

     ''Moleküler biyoloji tarafından ortaya çıkarılan yaşam gerçeğini kavrayabilmek için,bir hücreyi yaklaşık
bin milyon kez büyütmemiz gerekir.Bu durumda hücre, New York ya da Londra gibi büyük bir şehri kaplayacak boyutta dev bir uzay gemisine benzeyecektir.Hücrenin yakınına gelip onu incelediğimizde
,üzerindeki milyonlarca küçük kapıyla karşılaşırız.Ve eğer bu kapıların herhangi birinden içeri girersek,olağanüstü bir teknoloji ve bizi şaşkınlığa düşürecek bir komplekslikle yüzyüze geliriz..''

[(Michael Denton,Evolution:A Theory in Crisis. London: Burnett Books,1985,s.242.)]


Amerikalı  jeolog ve zoolog James Dwight Dana;

Geçmişi ortaya çıkarmak için şimdiyi kullanırken, dünyadaki güçlerin esasen her zaman aynı olduğunu varsayıyoruz; çünkü bu güçler maddenin doğasına dayalıdır ve değişmiş olamaz. Okyanus her zaman dalgalara sahipti ve bu dalgalar hep aynı şekilde hareket etti. Karadaki akan su, her zaman aynı aşınma ve taşıma gücüne ve gücüne göre matematiksel değere sahip olmuştur. Kimya, ısı, elektrik ve mekanik yasaları zaman içinde aynı olmuştur. Canlı yapıların planı temelde bir olmuştur, çünkü tüm seri tek bir sisteme aittir, neredeyse bir hayvanın tek bir vücuda parçaları kadar; ve hayatın ışıkla, ısıyla ve atmosferle ilişkisi şimdiye kadarki ile aynı olmuştur.

 [James Dwight Dana,In Science İlkeler Tedavisi, Jeoloji Manuel (1863), 7]




 Amerikalı  bilim insanı Douglas Richard Hofstadter;

Görünüşe göre ürkütücü bir kaos, bir düzenin hemen arkasında gizlenebilir ancak kaosun derinliklerinde daha da ürkütücü türden bir düzen gizlidir.


[Metamagical Themas: Questing for the Essence of Mind and Pattern (1985, 1996), 299]


Avusturyalı nükleer fizikçi Lise Meitner;

Bilim, insanları özverili bir şekilde gerçeğe ve nesnelliğe ulaştırır; insanlara hayret ve hayranlıkla gerçeği kabul etmeyi öğretir,  doğadaki düzeninin gerçek bilim insanına getirdiği derin huşu ve sevinçten bahsetmeye bile gerek yok.

[Konferans, Avusturya UNESCO Komisyonu (30 Mart 1953), Atomenergie ve Frieden: Lise Meitner ve Otto Hahn (1953), 23-4. Trans. Ruth Sime, Lise Meitner: Fizikte Bir Yaşam (1996), 375]


Alman gökbilimci, matematikçi ve astrolog Johannes Kepler;


Dış dünyanın tüm araştırmalarının temel amacı, Allah'ın kendisine dayanan ve matematik dilinde bize vahyettiği rasyonel düzen ve uyumu keşfetmek olmalıdır.

[ Morris Kline, Antik Çağdan Modern Zamanlara Matematiksel Düşünce (1972),]





Amerikalı teorik fizikçi, felsefeci ve nöropsikolog David Bohm;

Muazzam bir enerji denizi var ... çok boyutlu saklı bir düzen, ... genel olarak gözlemlediğimiz haliyle maddenin tüm evreni, nispeten küçük bir uyarılma modeli olarak ele alınacak. Bu uyarılma modeli nispeten özerktir ve yaklaşık olarak tekrarlayan, kararlı ayrılabilir projeksiyonlara, üç boyutlu açık bir tezahür düzenine yol açar, ki bu, bizim yaygın olarak deneyimlediğimiz uzayınkine aşağı yukarı eşdeğerdir.

[David Bohm,Bütünlük ve Örtülü Düzen? (1981), 192]


 Avustralyalı bir fizyolog ve biyokimyacı Thorburn Brailsford Robertson;

Bilimsel araştırma doğa düzeninin görkemli görüntüsünü yavaş yavaş insanın bilincine açıyor ve kaderlerini kontrol etmek ve her çağda yüce olan evrenin o nihai kavrayışına ulaşmak için sürekli artan gücün aletlerini ellerine koyuyor.

[Ian Clunies Ross'un "The Spirit of Research" adlı kitap incelemesinde aktarıldığı gibi, The Australian Quarterly (Aralık 1931), 3 , No. 12, 126.]



 İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, filozof ve teolog ''Fiziğin Babası'' Sir Isaac Newton;

'' Evrene Objektif bir şekilde baktığınızda kesinlikle bir tasarım göreceksiniz ve bu tasarımdan tanrıyı bulacaksınız.''

[Enis Doko,Dahi ve Dindar: İsaac Newton, s.20]

Tüm maddi Şeyler, zeki bir Temsilcinin Danışmanı tarafından yapılan ilk Yaratılışla çeşitli şekillerde ilişkili olan sert ve katı Parçacıklardan oluşmuş gibi görünüyor. Çünkü onları düzene sokmak için yaratan oydu: ve bunu yaptıysa, Dünyanın başka herhangi bir Kökenini aramak ya da sadece Doğa Yasaları tarafından bir Kaostan ortaya çıkmış gibi davranmak felsefe dışıdır.

[Sör Isaac Newton, Opticks (1704, 2. baskı., 1718), 377-378]




Alman tarımsal kimyacı ve biyokimyacı Justus von Liebig;


Tanrı, tüm Yaratılışını Ağırlık ve Ölçü ile emretti.

 [Justus von Liebig,Patterns of Survival: An Anatomy of Life (1938)]
Daha pek çok ateist bilim adamının elbette bu konu hakkında evrende düzen olduğunun ve de bunun mükemmel ve de kusursuz olduğuna dair emin olun teistlerden daha mükemmel sözleri var.Ama şimdilik evrende düzen yok, düzen var diyenler bilim düşmanı,yobaz,bilim cahilleri diye hem cahillik içinde boğulup hem de karşı tarafı kin kusarak itham edenlere bu kadar kişinin görüşü yeterli.İleriki zamanlarda uzun uzun değineceğiz unutmayın bu şimdilik kısa bir retorik.

3.1-EVRENDE YASALAR VAR MI VE DE EVRENSEL Mİ?

        Evrende yasaların olduğunu elbette hepimiz biliyoruz ki yazımızın bu kısmına kadar çokça bahsettik ve de görüşleri de sunduk.Ki yasa yok demek başlı başına bilime hakarettir.Bu başlık altında konuşacağımız konu evrende yasalar var ama bunlar evrensel mi?Yani her yerde yasalar geçerli mi?Aynı yasalar uygulanıyor mu?Öncelikle ben yine buna kısa bir cevap vereceğim sonrasında da sözü daha etkili olmaları için karşı taraf daha iyi anlaşılsın diye onlara kendi ideolojilerine sahip kişilerden örnek vereceğim.Evrendeki yasalar elbette evrenseldir.Bunun olmadığını düşünürsek şuan bir an öncesi için bile geçerli bir kuram ortaya atamayız sadece bir an öncesi veya sonrası mı şuanda incelemekte olduğumuz galaksi ve de uzay hakkında en ufak bir bilgimiz olmazdı ne öncesine dair evrimi ya da big bangi konuşabilirdik ne de sonrasına dair big crunch'ı konuşabilirdik ki uzaya gitmeye gerek yok dünyada ordan oraya yasaların değiştiğini düşünün böyle bir yerde bilim ve teknoloji yapmak mümkün mü?Neyse hem dünyanın her yerinde hem de evrendeki her yerde aynı yasalara uyuluyor ve de biz hem dünyada bilim ve de teknolojinin birliğini hem de evrende teknolojinin birliğini sağlayabiliyoruz aksi takdirde bırakın evreni ve de dünyayı kasabanızdan dışarıya çıkıp da bilim ve teknoloji yapamazdınız.Şimdi bilim adamlarımızdan örneklere geçelim ve de sözü onlara bırakalım.

Ünlü Ateist Etolog, Evrimsel Biyolog ve Yazar Richard Dawkins;

▶️Fizik yasaları, tüm erişilebilir evrende geçerlidir.

▶️Kaynak:Richard Dawkins/Gen Bencildir kitabından alınmıştır.

Nobel Ödüllü Ateist Teorik Fizikçi Richard Feynman

▶....️Son olarak, çekim yasasının evrenselliği ve çok büyük uzaklıklarda geçerli olması konusuna değineceğim. Newton, Güneş sistemini temsil eden Cavendish’in minyatür Güneş sistemi modelinin, yani iki top arasındaki çekimin, yüz trilyon kere büyütüldüğünde elde edilecek olan Güneş sisteminde de geçerli olacağını tahmin edebilmişti. Daha sonra, bunun yüz trilyon katı olan galaksilerin de aynı yasa uyarınca birbirlerini çektiğini görüyoruz. Doğa, modellerini yalnızca en uzun iplerle dokuduğu için dokumanın her bir küçük bölümü tüm halının düzenini açığa vurmaktadır.

▶️Kaynak:Richard Feynman/Fizik Yasaları Üzerine kitabından alınmıştır.

Ve şimdi de benim açıklamasına en hayran kaldığım kişiye gelelim ve de sözü ona bırakalım.


 Ateist Teorik Fizikçi Brian Randolph Greene

▶️Fizik yasalarının moda kadar kısa ömürlü olduğu, yıldan yıla, haftadan haftaya hatta andan ana değiştiği bir evren düşünün. Böyle bir dünyada, fizik yasalarındaki bu değişikliklerin temel hayat süreçlerini kesintiye uğratmayacağını varsaymak koşuluyla, en hafif tabirle tek bir anınız bile sıkıcı olmayacaktır. Rasgele değişiklikler, hem sizin hem de başkalarının geçmiş deneyimlerini gelecekteki sonuçlara dair tahminlerde bulunmak üzere kullanmasını engelleyeceği için en basit eylemler bile bir macera olacaktır.

Böyle bir evren, bir fizikçinin kâbusudur. Evrenin istikrarı fizikçiler için -herkes gibi- hayati önem taşıyan bir dayanaktır: Bugün geçerli olan yasalar dün de geçerliydi, yarın da geçerli olacaklar (hepsini anlayacak kadar akıllı olmasak bile). Ne de olsa, eğer birdenbire değişebiliyorsa "yasa" teriminin ne anlamı olabilir ki? Ama bu evrenin durağan olduğu anlamına gelmez; evren bir andan diğerine sayılamayacak kadar çok biçimde değişir kuşkusuz. Bu daha çok değişimi yönlendiren yasaların sabit ve değişmez olduğu anlamına geliyor. Bunun doğru olduğunu gerçekten biliyor muyuz, diye sorabilirsiniz. Aslında bilmiyoruz. Fakat evrenin Büyük Patlama'dan kısacık bir an geçtikten sonraki halinden itibaren günümüzdeki haline dek çok sayıda özelliğini betimlemekteki başarımız, eğer değişiyorlarsa da, yasaların çok çok yavaş değiştiğini düşündürüyor bize. Bildiğimiz her şeyle tutarlı olan en basit varsayım, yasaların sabit olduğudur.

Fizik yasalarının, yerel kültürler kadar sınırlı ve çeşitli olduğu bir evren düşünelim şimdi de; biryerden diğerine geçildiğinde öngörülemez biçimde değiştiklerini, dışarıdan gelen uyum göstermeleri yönündeki etkilere cüretkârca direndiklerini. Gulliver'in seyahatlerinde olduğu gibi, eğer öyle bir dünyada seyahat ederseniz inanılmaz ölçüde zengin, bir dizi öngörülemez deneyime maruz kalırsınız. Fakat bir fizikçinin bakış açısından, bu da başka bir kâbustur. Örneğin bir ülkede -hatta bir eyalette- geçerli olan yasaların, başka bir ülkede geçerli olmayabileceği gerçeğiyle yaşamak bile zordur. Eğer doğa yasaları o kadar çeşitli olsaydı, işlerin nasıl olacağını bir düşünün. Öyle bir dünyada, bir yerde gerçekleştirilen deneylerin, başka bir yerde geçerli olan fizik yasalarıyla hiçbir ilgisi olmazdı. Fizikçiler, farklı yerlerde geçerli olan doğa yasalarını öğrenmek için aynı deneyleri farklı yerlerde tekrar tekrar yapmak zorunda kalırdı. Şükürler olsun ki, bildiğimiz her şey fizik yasalarının heryerde aynı olduğuna işaret ediyor. Dünyanın her yerinde yapılan deneyler aynı temel fiziksel açıklamalar kümesinde birleşir. Dahası, tek ve değişmez bir fiziksel ilkeler kümesini kullanarak kozmosun çok uzak bölgelerine dair pek çok astrofiziksel gözlemi açıklayabilmemiz de, aynı yasaların her yerde geçerli olduğunu düşünmemize yol açıyor. Evrenin öbür ucuna hiç gitmediğimiz için, başka yerlerde tamamen yeni bir fiziğin geçerli olması ihtimalini tartışmasız bir kenara bırakamayız, fakat her şey bunun tersine işaret ediyor.

▶️Kaynak:Brian Greene/Evrenin zarafeti kitabından alınmıştır.

4-BİLİMDEKİ KAOS,DÜZENSİZLİK NE ANLAMA GELİR?

       En büyük manipülenin ve de sahtekarlığın olduğu konuda burası hele ki eğer bilimi internetten,sözlüklerden öğreniyorsanız eyvah eyvah.Entropi için düzensizlik , fizikte de kaos teorimini gördüler mi bu tatlı su bilimcileri 40 gün 40 gece bayram ederler ve de artık kulaklarını kaparlar.Siz onlara ne derseniz deyin onlar artık sizi duymaz kulakları sağırdır.Çünkü hazineyi bulmuş bir kere bırakır mı? Ama biz elbette sözlük okuru değiliz ideolojimiz ne olursa olsun yaptığımız işin bir ciddiyeti var ki hele bir Müslüman bir haberin doğruluğunu kesinlikle enine boyuna araştırmalı ve de peşine ancak o şekilde öyle düşmeli yoksa her habere atlamak ancak cahillik ve de bağnazlıktır.Şimdi gel gelelim bilimdeki Kaos yani kaotiklik yani karmaşıklık ve de Entropi düzensizlik ne demek?İlk önce genel olarak bu kavramlar ne demek onlara bakalım sonrasında da bu kavramları kendi içinde açıklıyalım.Bu açıklamayı ben yapmadan önce yine etkili olsun diye bu açıklamayı evrim ağacından alacağım.Evrim ağacının Kaos ve Düzensizlik açıklaması;

Kaos ve Düzensizlik

Konumuzun karanlık dehlizlerine adım atmadan önce ‘kaos’ ve ‘düzensizlik’ arasındaki ilişkiye dair bir takım yanlış algılarımıza değinmek istiyoruz. Ünlü Amerikalı romancı Herman Melville’nin Moby Dick adlı eserinde dediği gibi: “...kaosu meydana getiren unsurları sınıflandırmaya çalışacağız.” Elbette ki bu sınıflandırma yüzeysel olacaktır çünkü ilk olarak kaos ve Kaos Teorisi başlı başına başka bir alandır, ikincisi ise konumuz kaostan ziyade onun içindeki karmaşık düzeni temsil eden entropidir.

Öncelikle bilimsel bakış açısına göre ‘kaos’ ve ‘düzensizlik’ ifadelerlerinin ne anlama geldiklerini ve bilim insanlarının bu kelimeler ile bize ne anlatmak istediklerini kısaca birkaç cümleyle açıklama getirmekte fayda var. Nitekim günümüzde akademik olarak ya da popüler bilimle pek araları olmayan kimseler, kaosun düzensizlikten kaynaklandıklarını sanmaktalar; ancak bilim insanlarının kaos kelimesiyle anlatmak istedikleri, evrenin ilk saniyelerindeki gibi bir karmaşayı temsil eder.

Tabii ki söz konusu kaos sadece evrenin başlangıç anları için geçerli değildir; kaos evrenin ta kendisidir. “Karmaşıklığın temelinde yatan muazzam ve hassas” yapıdır.

https://evrimagaci.org/entropi-nedir-buyuk-patlamadan-kozmosa-entropi-ve-kaostaki-duzen-162

          Evet Evrim Ağacı'ndan beklenmedik bir açıklama, her ne kadar videolarında manipüle de etse evet kesinlikle doğru söylüyor.Kaos asla düzensizlik değildir.Düzenin zıttı değildir.Karmaşık düzeni ifade eder ki kaotiklik yani kaos da budur.Bu kaosun düzen karşıtları ideolojik saplantılı güruhun anladığı tabirden bir kaos asla değildir.Evrim Ağacına teşekkür ettikten sonra biz kendimiz devam edelim.İlk önce manipülede ve de aldatmada arşı geçilmiş kaos teorimine bakalım.

4.1-KAOS TEORİSİ,KAOTİKLİK NEDİR?

Buraya fikrine güvendiğim bir kanalın bu konu hakkında videosunu koyup devam edelim.Vİdeoyu izlemeden açıklamaya geçmeyin çünkü kaos teorisinin tanımı aldığım sayfadaki terimleri tam olarak anlamazsanız bu olayı yine kavrayamayacaksınız demektir.Tıpkı kaosu düzensiz sanmak gibi.....

Kaos teorisikaos kuramı veya kargaşa kuramı; yapısal olarak bir fizik teorisi ya da matematiksel bir tümevarım değil, fiziksel gerçeklik parçalarının bir bütün olarak eğilimini açıklamaya yarayan bir yöntemdir.


Bir sigara dumanının havada yaptığı şekiller tamamen düzensiz(Bakın buradaki düzensizliğin yaptığımız düzen açıklaması ile zerre alakası yok,buradaki düzensizden kasıt belli bir şekilde olmaması ki insanlar gözüne hoş gelmeyen her şeye çamur atmaya bayılır zaten) ve bağımsız parametrelerin ürünü olarak görülebilir. Ancak bir teorik fizikçi dumanın bu dinamiğinin aslında ortamdaki birçok parametre ve etken ile belirlendiği görüşündedir. Bu girdiler o kadar çoktur ve o kadar değişkendir ki incelemek ve net bir kanıya varmak imkânsızdır(elbette şimdilik çünkü şuanda incelediğimiz her alan,her yasa,her düzen de daha önceden kestirmek imkansızdı ama bilim ilerledi,teknoloji gelişti daha da kestirir olduk ve de kestireceğiz.Bakın buradaki kestirmek konusu da manipüleye açık olduğu için burayı da açıklama gereği duyuyorum,burada kestirelemeyecek şey düzen olup olmaması değil ya da yasaların olup olmaması değildir bundan asla söz edilemez buradaki kestirme yani tahmin olayı yasaların olması ve de uyulması sonucunda gerçekleşen olayın tam tahminin yapılmasıdır.Burada tam tahminin yapılamamasının sebebi de kaotik olaylarda çok hassas değerler olmasıdır ve de bizim bunları da çok hassas oalrak ölçmemizden kaynaklanır yani buradaki tahmin edilemez ksımının sorumlusu bizim beceriksizliğimizdir.Bundan yıllar önce 18 saate kadar tahmin yapabiliyorken şimdi 2 haftaya kadar tahmin yapabiliyoruz yasalar ve de düzen değişmedi yalnızca biz geliştik ve de bilim,teknoloji gelişti ve de daha tahmin edilebilir hale geldi.) Parametrelerin bu denli değişken olması, aslında o parametrelerin aynı zamanda bir çıktı olmasından kaynaklanır. Dumanın hareketine neden olan hafif bir hava akımı aslında odanın başka yerindeki bir sıcaklık değişikliği ve basınç farkının neden olduğu bir harekettir. Ayrıca dumanın dinamiğini etkileyen girdiler birbirlerine bağlı olabilirler ki bu durumu tam anlamıyla içinden çıkılmaz(Belli bir süre) hâle sokar. Sigara dumanı örneğine geri dönersek, hava akımının yalnızca sıcaklık değişiminden kaynaklandığını farz edelim (ki pratikte bu milyonlarca etkenden biridir). Sıcaklık değişimi ortamda basınç farkı yarattığından hava akımını etkiler. Ancak oluşan hava akımı sıcaklıkta tekrar değişimlere neden olacağından farklı girdilerle tekrar bir fonksiyon oluşturur ve bu değişim sonsuza kadar devam eder. Birçok farklı girdinin sürekli değişerek fiziksel değişimler ve farklı düzenler yaratması ve bu düzenlerin yine kendisini etkilemesi insan zekasının ve günümüzdeki gözlem ve bilimsel tahmin yeteneklerinin çok çok üstünde olmasından dolayı kaos olarak nitelendirilir. Oysa tüm bu değişimlere neden olan fiziksel yasalara ve matematiksel açıklamalara hakimiz. İşte bu noktada karşımıza düzen ve kaosun aslında birbirine ne kadar sıkı sıkıya sarılmış olduğu ortaya çıkar. 

Sayısal bilgisayarların ve onların çıktılarını çok kolay görülebilir hâle getiren ekranların ortaya çıkmasıyla gelişti ve son on yıl içinde popülerlik kazandı. Ancak kaotik davranış gösteren sistemlerde kestirim yapmanın imkânsızlığı(belli bir süreye kadar) bu popüler görüntüyle birleşince, bilim insanları konuya oldukça kuşkucu bir gözle bakmaya başladılar. Fakat son yıllarda kaos teorisinin ve onun bir uzantısı olan fraktal geometrinin, borsadan meteorolojiyeiletişimden tıbbakimyadan mekaniğe kadar uzanan çok farklı dallarda önemli kullanım alanları bulması ile bu kuşkular giderek yok olmaktadır.Gelin bir de bu teroinin önermelerine bakalım;

Teorinin temel önermeleri

1) Düzen düzensizliği(buradaki düzensizlik nedir artık kavradınız kaotiklik,yani düzen karmaşık düzeni) yaratır.

2)Düzenin anlayamadığımız hali(kaos) varsa ki -illa ki olmalıdır- bundan dolayı düzensiz diyemeyiz. Yani düzenin dışına çıkmak imkânsızdır.

3)Düzensizliğin(Kaotikliğin) içinde de bir düzen vardır.

4)Düzen düzensizlikten(Kaotiklikten) doğar.

5)Yeni düzende uzlaşma ve bağlılık değişimin ardından çok kısa süreli olarak kendini gösterir.

6)Ulaşılan yeni düzen, kendiliğinden örgütlenen bir süreç vasıtasıyla kestirilemez(şimdilik) bir yöne doğru gelişir.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Kaos_teorisi              

                      Videoyu da izlediyseniz ve de sırf objektif olsun diye başka kaynaktan aldığım Kaos teorsinin tanımını ve de temel önermelerini okuduysanız Kaos Teorisini,kaotikliğin düzenin zıttı olmakla zerre alakası olmadığını görmüşsünüzdür.Kİm size kaotiklik düzensizlik diyorsa o kişi bir cahildir hem de koca bir cahildir.Kaos Teorisinin açıklamaya çalıştığı kaotik olaylar düzensiz yani bizim tanımını yaptığımız itibari ile yasası olmayan ve de yasasız hareket eden sistemler asla değildir.Kaotik olaylar bu olayın sonucuna dair olayı etkileyen etmenlerin,girdilerin çok fazla ve hassas olmasından dolayı sonucu şimdilik tam olarak kestirilemeyen olaylardır.Şimdilik diyorum çünkü zaman geçtikçe kaotik olan bu ortam basitliğe dönüyor ve daha da anlaşılır oluyor.Yukarı da verdiğim örnekteki gibi belli asırlar da haav durumu hakkında konuşmak imkansızdı daha sonra bilimin ve de teknolojinin gelişmesi ile bu tahmin 18 saate kadar çıktı ve de şuan günümüzde 2 haftaya kadar hava durumu tahmin edebiliyoruz.Peki değişen neydi?Hava hakkında hiç tahmin yapılamayan ya da 18 saate kadar tahmin yapılan zamanlarda sorun neydi?Yasa mı yoktu yoksa düzen mi yoktu?Ben cevap vereyim size biz cahildik ve de düzeni doğru düzgün kendimize yönelik yontamıyorduk ama zamanla daha çok yonttuk bilimi ve teknolojiyi geliştirdik ve de tahminlerimiz de daha da gelişti ama evren aynı evren yasa aynı yasa değişen sadece biz olduk.Var olan düzeni zamanla daha iyi anladık.Kaotiklik yani karmaşık düzen kendini zamanla basit düzenin yerine bıraktı gerçi burada bıraktı dediğim bizim algımız için yoksa var olan düzen hep aynıdır ve de aynı kalacaktır.Kaosa verilecek en güzel tanım karmaşık düzendir hatta kendisi de ateist olan Jose Saramago'nun da dediği gibi ''kaos henüz anlaşılamamış bir düzendir.''Yani biraz daha açarsak kaotik olaylar basit düzenler demek değildir.Her akıl sahibi için bunun düzensizlik manasına gelmeyeceği aşikardır.Ne yazık ki karmaşıklığı da düzenin zıttı görenler var bunların hepsi terminoloji cahilliğinden kaynaklanıyor elbette.

Şimdi bu yazıyı okuyanlara daha iyi anlamaları için hem anoloji vereceğim hem de kaotik olaylara örnek verip açıklayacağım.

     Şimdi elinize bir anaokulu kitabı alın.Cümleler şunlar olacaktır; -Ali topu at. Özne,nesne ve de yüklemden oluşan basit bir cümle.Kurallar ve de cümleyi anlamak gayet basit değil mi?Kurallı da bir cümlemiz.Bu basit cümlede gayet anlaşılır kurallar var ve de gayet sade.Bir de Yahya Kemal Beyatlı'dan Sessiz Gemi'den bir alıntı yapalım;

  • Artık demir almak günü gelmişse zamandan /
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan

Hem devrik cümle kullanılarak anlatım güzelleştirilmiş hem de daha fazla nesne,öge,zarf vs. işin içine girmiş ve de elbette cümle artık basit değil birleşik olmuştur.Mesela ilk cümleyi okuyan birisi bu cümleleri okuduğu zaman ona akrmaşık gelecektir hatta kendisi ilk cümle de kurallı bir cümle okuduğu için devrik olması ona hata gelecektir.Nitekim yine günümüzde sırf ideolojik saplantısından dolayı ortaya olur olmadık iddia atanlar Kur'an'daki devrik cümleler için hata der.Halbuki bu edebiyat dünyasına koca bir küfürdür.Ki devrik cümleyi internette ne olduğu aratsanız bile hata olmadığı ortaya çıkacaktır.

               İşte bu örnek de olduğu gibi kaotik olaylar ve de kaotik olmayan olaylar arasındaki fark buna dayanır.Biri diğerine göre daha karmaşık daha kompleks olan yapılardır.Nasıl ki ilk cümle yasalar ile yazılmışsa 2.cisi de yasalar ile yazılmıştır.Ama 2.cinin yasaları daha komplekstir.İşte burada yine devreye şu ideolojik saplantılar giriyor; Edebiyat algısı Ali topu at cümlesinden ibaret olan akıllar daha kompleks bir cümle görüp buna hata dedikleri gibi evrendeki düzen algısı da yine matematikteki kareden sonra üçgen örüntüsünden ibaret olanlar daha kompleks yapılar gördüğü zaman hemen cahilliğe kapılıp işte KAOS,işte KARMAŞA, işte DÜZENSİZLİK diyor lakin cahillik yapıyor ama farkında bile değil! 
            
Şimdi kaotikliği bir de biyolojinin  alanı olan olaylar üzerinden örnek vererek açıklayalım.

Hücre zarlarında elektrolitler gibi bazı maddelerin içeri veya dışarı transferini sağlayan özel kapılar, iyon kanalları mevcuttur. Bu kanallar belli şartlar oluştuğunda açılır ya da kapanır. Ayrıca hücreler arası iletişimde ve sinir sistemi hücrelerinde olduğu gibi elektrik uyarısının iletilmesinde kritik rol üstlenirler.

Bu kanalların çok değişik çeşitleri vardır ve herbiri belirli maddelerin geçişinde rol oynar. Örneğin kalsiyum, potasyum, sodyum gibi minerallerin hücre içine veya dışına doğru hareketi bu şekilde sağlanır ve bu da hücrenin elektriksel durumunu belirlemede çok önemlidir. Kalbimizdeki ritmin ortaya çıkması da bu şekilde aktif değişikliklerle ortaya çıkan elektriksel aktivite vasıtası ile gerçekleşir.

İyon kanalları tıp dünyasında çok uzun yıllardır iyi bilinen yapılar olmasına rağmen bu kanalların çalışma düzeni sanılandan çok daha karmaşık bir şekilde gerçekleşir ve halen bilim adamları tarafından tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. Bu kanalların açılıp kapanmasını kontrol eden çok daha karmaşık bir organize yapının olduğunun anlaşılması üzerine, bu düzeni incelemek için çok ayrıntılı matematiksel nonlineer analizlerden faydalanılmaya başlanmıştır.

Tabiatta birçok yerde gördüğümüz kaotik olarak isimlendiren, rastgele gibi görülen olayların arkasında, aslında bir düzen içerdiğine işaret eden yapının bir benzeri iyon kanallarında da mevcuttur. Bu konuları inceleyen bilim adamları genellikle matematikçiler ve biyolojik fizikçiler olup, biyoloji ve tıp dışında sahalardaki temel bilim dallarında uzman kişilerdir.

İyon kanallarının kaotik veya başka bir deyişle stokastik çalışma yapısının önemli avantajları vardır. Bir iyon kanalının açılması çok belirli ve kesin bir şekilde olsaydı, bu sistem çok hassas olurdu ve en ufak bir arızada kanal çalışmaz hale gelirdi.

Oysa yapılan araştırmalar gösterdi ki, iyon kanalının açılması birçok alternatif şekilde gerçekleşebilmektedir. Bu da kritik biyolojik görevleri üstlenen iyon kanallarının çok sağlam ve yedekli bir sistemle çalışmasına vesile olur. Yani başka bir deyişle Rabbimiz bizim için hayati öneme sahip olan hücrelerimizin en önemli vazifelerini gören ve hücrelerin kendi dışındaki dünya ile iletişimini sağlayan bu kritik yapıların çalışmasını garanti altına almıştır.Şimdi size soruyorum diyebilir misiniz ki iyon kanallarının çalışmasında belli bir düzen,yasa,kural,matematik yok?Belli girdilerini zamanla daha iyi kavrıyorsunuz diye buna düzensizlik demek tembellik,acizlik değil midir?Bilimin ulaşamadığı yerlere düzensizlik koymak ve de kaotik sistemleri düzensiz çalışan sistemler gibi göstermek sadece biyoloji cahilliği değil koskoca bilim ve de akıl cahilliğidir.


Bir de bu karmaşık sistem olayına teknolojiden örnek verelim;Bilgisayar.

               Şuan bu yazıyı yazmama imkan sağlayan araç.Dışarıdan baktığımız zaman ne kadar da basit değil mi?Hele ki çalışmasını sağlayan 1-0 mantığı kulağa ne kadar basitçe geliyor.Sizce de öyle mi? Bu kadar basit mi?Herhangi bir elektrik-elektronik mühendisini bile getirsek ilk bakışta bir bilgisayarın tanımakta zorlanır çünkü bilgisayarı oluşturan devreler oldukça komplikedir yani karmaşıktır yani kaotiktir.Bunu bilmeyen yoktur.1-0 yazılım sistemi de aynı şekilde ne kadar kulağa basit gelse de aslında komplike bir yazılım sistemidir.Bir yazılım mühendisi içinde ilk bakış da yazılımlar karmaşıktır tabi sonrasında elbette gayet basittir.Burada yalnızca anolojiye odaklanmanızı istiyorum bilgisayarların çalışmasını daha iyi anlamak isteyenler elbette ek araştırma yapsınlar.Peki soru burada şu; bilgisayar gibi pek çok cihaz karmaşık kaotik komplike bir sistem olmasın dahilinde  bu komplike onu düzensiz mi yapar, yasasız mı yapar?Elbette ki bu soruya cevap koca bir hayır olacaktır.Çünkü eğer yaptığımız tanıma göre bir düzensizlik olsaydı elbette bırakın bu yazıyı sizin okumanız daha bu yazı bile çıkmayacaktı.Nİtekim burada da görüldüğü üzere komplekslik yalnızca insan algısından kaynaklı ve de geçicidir.Düzensizlikle zerre alakası yoktur.

Gelin bir örnek de Paleografi(Yazı bilimi) ve de Epigrafi (Yazıtlar bilimi) Üzerinden verelim.

                Daha bu ismi duyunca ne?Bunlarda ne diyen arkadaşlarımızı alsak ve de bu arkadaşlar daha anadili Türkçeyi bilmese ve de hatta gelin okuma yazma bilmeyen biri olsun bu kimseler.Mezapotamya'dan bize kalan bir yazıtı aldık ve de önüne koyduk ve de dedik ki oku.Sİze diyeceği ilk şey; bu da ne ola ki?Bu ne karmaşık düzensiz bir şeydir, çarpık çurpuk yazılmış,hiç kural kaide yok,bu yazı da değildir bu resim olsa gerek vesaire vesaire diye gider bu serzenişler.Peki soruyorum burada sorun yazıtta mı yoksa yazıtı okuyanda mı?Yazı okuyan daha okuma yazma biri olup her önüne gelene düzensizlik,hata atfeden bir tembel olduğu için bu yazıtı gördüğü gibi de elbette anlamaya çalışmadı ve ilk yaptığı iş hatalı demek oldu.Evet,yazıtlarımızı çöpe attık çünkü tam bir kaos içinde.Bence çöpe atmadan önce bir de bu yazıtları işin ehline verelim.Bir epigrafist ilk olarak yazıtlarda ne olduğu anlaması için okuma yazma bilmelidir ve de pek çok yazıtı inceleyebilmek için de pek çok dil ve de pek çok kural.Bir epigrafist bir yazıtı ilk ele aldığında onu bir inceler hangi milletten kaldığına ve de o milletin diline bakar vesaire sonunda işi çözer ve de bu yazıtı çivi yazısı ile yazıldığını kavrar ve de ne anlatıldığını anlamıştır artık.Elbette bu yazıt kuralsız,düzensiz yazılmış anlaşılmaz bir yazı değildir ki bu gerçek sonrasında açığa çıkmıştır zaten.Başta karmaşık görünen yazı artık gayet anlaşılmıştır.Çünkü o yazıt anlaşılmaz değildi anlaşılması için zaman ve çaba gerekiyordu.Ve de bu süreç sonunda yazıt anlaşılır ve basit halini aldı.Bu anolojiden hisseyi kapmışsınızdır inşaALLAH.Kaotik sistemlerde yani karmaşık sistemlerde ilk bakışta tam olarak bilinmeyen ve de zamanla anlaşılan sistemlerdir.

     Bir de gelin tekrardan bu zamana kadar açıkladığımız kaotiklik yani karmaşık kelimesi düzensizlik mi düzen mi? Bu konu hakkında bilim adamlarının sözlerine yer verelim.Ki tabi yine adil olmak adına ateistlerden getireceğim bu düşünceleri.

Ünlü Ateist fizikçi ve astronom Stephen Hawking

▶️İlk zamanlarda karmakarışıklık(kaoitlik) varken nasıl olup da şimdi göründüğü kadarıyla bir düzen olduğunu ve niçin bir evren olduğunu bilmek istiyorlar. 

▶️Kaynak:Stephen Hawking/Büyük Tasarım,Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar/Kara Delikler ve Bebek Evrenler kitabından alıntı yapılmıştır.

Ünlü Ateist Etolog, Evrimsel Biyolog ve Yazar Richard Dawkins 

       ▶️....Bu neden, biz hayvanların bilinen evrendeki en karmaşık ve mükemmel tasarlanmış makine parçaları olduğumuz.

        ▶️Kaynak:Richard Dawkins/Gen Bencildir kitabından alınmıştır.

       Ünlü Ateist Gökbilimci ve Astrofizikçi Carl Sagan

        ▶️Canlı hücrede, yıldızlar ve galaksiler âlemindeki gibi karmaşık ve güzel bir düzen hüküm sürer.

        ▶️Gökadalar incelendiğinde, evrensel bir düzen ve güzellik görülüyor bunlarda. Fakat aynı zamanda, insanın aklına sığmayacak büyüklükte bir karmaşa da şiddetini beraberinde getiriyor.

          ▶️  Kaynak:Carl Sagan/Kozmos kitabından alınmıştır.

        ▶️Ben, bilincimizde, atalarımızın hayalini bile kuramadığı kadar muhteşem, karmaşık ve hassas bir düzen içindeki bir evrenin ortaya çıktığını görüyorum

        ▶️Kaynak:Carl Sagan/Milyarlarca ve Milyarlarca kitabından alınmıştır.

                         Evet gördüğünüz üzere ateist bilim adamları da durumu ne güzel özetlemişler değil mi?Kaotikliği ve karmaşıklığı düzenle birlikte kullanmışlar.Hatta karmaşık bu yapıyı mükemmellikle tanımlamışlar.Hem izlediğiniz videodan hem kaos teorisinin açıklamasından,temel önermelerinden hem de verdiğimiz anlojilerden ve de bu konu hakkında bilim adamlarının sözlerinden sonra anladık ki evrendeki kaotiklik yani karmaşık düzen muhteşem ötesi bir şey.Ve de zamanla daha basitleşmeyi,daha da üzerine çalışmayı ve de uğraşmayı sağlayan bizi içimize çeken muazzam düzen.


                           Peki kaos teorisini manipüle eden,kıvıran,yalan söyleyen kaosçulara ne demeli?Bunlar kalbin atmasının bilinmediği zamanlarda herhalde şunu diyordu; Kalbin atması için belli bir düzen yok; Kulakçıkların kasılması 0,15 sn,Karıncıkların kasılması 0,30 ve de Kulakçık ve de Karıncıkalrın gevşemesi 0,40sn ve de toplamda kalbin atması 0,85 sn  sürmüyor.Büyük Tansiyon karıncıkların kasılması sırasında değil karıncıkların gevşemesi sırasında oluyor.Sempatik sinirler kalp atışını yavaşlatıyor ve de parasempatik yavaşlatıyor.Kanın akış yönü her daim kulakçıklardan karıncığa değil karıncıklardan kulakçığa doğru oluyor vesaire daha sıralasa ki bunlar 1000 yıl öncesine kadar bilinmiyordu bile ki küçük kan dolaşımın keşfi bile 13.yy'da İbün'n Nefis tarafından olmuştur ki bu bilgilerin o zamanda bilinmesi imkansızdır.Ve de tahmin edilemez.Mümkün bile değildir.Burada biri çıksa ve bilim açıklayamadığı yerleri kaos görmek gibi bir zihniyeti olan biri dese ki ''Siz kalbin evrelerini açıklıyamıyorsunuz, araştırıyorsunuz ama bir ses yok,bir şey çıkmıyor'' demek ki kalbin çalışmasında bir düzen,nizam yok eğer olaydı şimdiye çoktan bulmuştunuz ve de sürecini açıklamıştınız.Bilime engel olmak isteyen bir yobaz ancak böyle söyler değil mi?Ve de ancak cahil olan birisi..Bu tip cahiller Thomson atomu üzümlü kek olarak tanımladığında bu atomun yapısı ne kadar basit ya derken Rutherford'un Altın Levha deneyi sonucunda çekirdeği ve protonu bulması sonucunda herhalde bu zamana kadar nerdeydi bu çekirdek nerdeydi bu proton diye hezeyanlara kapılır ve de eğer düzen olsaydı Thomson da bilirdi der.Halbuki çekirdeğin ve de protonun her daim orada olduğunu ama bunu onalrın zamanla farkettiğini çünkü teknolojinin ve de bilimin zamanında yeterli olmadığını ve de bilememesinin sebebinin düzensizlik değil kendi bilgisizliği olduğunu anlamayacak kadar yobaz bir ahmak!Earnst Haeckel zamanında hücrenin içi dolu baloncuk olduğunu iddia ediyordu ve de savunuyordu.Bunu hücreyi ancak koyu leke gibi gösteren bir mikroskop ile iddia ediyordu.Sonra bir baktılar ki hücrenin içi sanıldığı gibi 
basit olmadığını hayretle gördüler.Hücrenin içinde ,Darwin,Haeckel,Huxley zamanında
hayal bile edilemeyecek kadar kompleks bir sistem olduğu ortaya çıktı.Ünlü bir moleküler biyolog olan Profesör Mİchael Denton, hücrenin nasıl bir yapıya 
sahip olduğunu anlatmak için şöyle bir benzetme yapar.''Moleküler biyoloji tarafından ortaya çıkarılan yaşam gerçeğini kavrayabilmek için,bir hücreyi yaklaşık
bin milyon kez büyütmemiz gerekir.Bu durumda hücre, New York ya da Londra gibi büyük bir şehri kaplayacak boyutta dev bir uzay gemisine benzeyecektir.Hücrenin yakınına gelip onu incelediğimizde
,üzerindeki milyonlarca küçük kapıyla karşılaşırız.Ve eğer bu kapıların herhangi birinden içeri girersek,olağanüstü bir teknoloji ve bizi şaşkınlığa düşürecek bir komplekslikle yüzyüze geliriz..''(Michael Denton,Evolution:A
Theory in Crisis. London: Burnett Books,1985,s.242.)Şimdi bu olay sonucunda biri çıkıp dese ki eğer düzen olsaydı eğer bunu Haeckel de bilirdi bunu bilememesinin sebebi evrenin kaos yani düzensizlik içinde olmasıdır dese yani hem kaos kelimesini çarpıtsa hem de bu olayı düzensizlik olarak lanse etse ne dersiniz.Ben kendi fikrimi söyleyeyim koca bir sahtekar,yalancı,cahil bir ahmak derim!..

               Bu tarz kendi ideolojilerini bilime yamamaya çalışan ama bilim ile zerre alakası olmayan , bilimin b'sini bilmeyen, bilimin her boşluğunu kaos,düzensizlik,kusur,hata olarak nitelendiren bu insanlara denilecek tek şey: Bilimin ulaşamadığı yerlere düzensizlik koymaktan yorulmadınız mı?Demek olur....

4.2-ENTROPİ NEDİR?

Entropifizikte bir sistemin mekanik işe çevrilemeyecek termal enerjisini temsil eden termodinamik terimidir. Çoğunlukla bir sistemdeki  düzensizlik (kaos) olarak tanımlanır ve istatistikten teolojiye birçok alanda yararlanılır. Sembolü S'dir.Şimdi normalde siz yazının bu kısmına kadar okumasaydınız düzensizlik ifadesini gördüğünüz anda diyeceğiniz şey aha aha düzensiz diyor daha ne kıvırıyorsunuz olurdu nitekim bilimi google'dan terim aratmakla öğrenenler entropi için düzensizlik derler.Halbuki yazının bu ksımına gelene kadar bilimdeki düzensizlik kavramının ne manaya geldiğinden bahsettik.Düzensizlik kaotiklik demektir.Karmaşık kaotik olan sistemlerinde artık düzensiz olmadığı biliyoruz.Gelin tekrardan avans verme adına bir de Evrim Ağacının verdiği entropi tanımına bakalım.

Entropi Nedir?

Kozmostaki düzen tabii ki entropi tarafından sağlanmaktadır. Entropi, bir sistemdeki düzen ve düzensizlik miktarının ölçüsü veya oldukça kabaca tanımlamak gerekirse, “sistemdeki ‘rastgelelik’ ölçüsü”(Burdaki rastgelelik tanımının bilimle zerre alakası yok bu tamamen evrim ağacının naturalistik zevkleri) olarak tanımlanır.

Evrim ağacının kaos ve düzensizlik bilimde neyi ifade eder kısmında da entropi ile alakalı şuna değiniyor;.....karmaşık düzeni temsil eden entropidir.Yani gördüğünüz gibi entropiyi karmaşık yani kaoitk düzen olarak tanımlanıyor takdire şayan bir tanımlama.Fen bilimlerinin en önemli yasası her şeyin yıprandığını söyleyen yasadır. Bu yasadır tabiri wikipedia'ya ait bazıları da entropiyi güya evrenden kurtarmak adına kıvırmaya çalışıyor açık-kapalı sistem falan manipüle ederek ama ister termodinamiğin 2.yasasındaki düzensizliği ölçme birimi deyin ister entropi yasası deyin sonuç değişmeyecektir.Evren de yok olmaya mahkumdur ki bunu destekleyen pek çok teori de vardır.Buna ilerki yazılarımızda değineceğiz.

https://evrimagaci.org/entropi-nedir-buyuk-patlamadan-kozmosa-entropi-ve-kaostaki-duzen-162

Bir de ben kendi hocamdan bir tanım söyleyeyim;Hacettepe Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı profesörü Fatma Yıldız DEMİRKALP bir Genel Biyoloji dersinde bize entropiyi şöyle tanımlamıştı; Düzensizliği sağlayan muhteşem düzen. Tanım çok güzel ama manipüleci akbabalar için açmak lazım karmaşık düzeni sağlayan,kaotikliği sağlayan muhteşem düzen.Kesinlikle de öyle.Entropi de düzensizlik kavramını kullanmalarının sebebi aslında mekanik işe çevrilecek enerji miktarının azalmasıdır.Yani iş gücünün azalmasıdır.Aslında işin içine burada bir ideoloji,felsefi bir görüş giriyor ve de bunu düzensizlik olarak sunuyor.Entropiye örnek verelim daha iyi anlayacaksınız.Canlılar yaşlanır ve ölür, otomobiller paslanır ve evrendeki düzensizlik artar. ''Bilim insanları düzensizliği Entropi adı verilen nicelik ile ölçerler. Sistemlerdeki düzensizlik arttıkça, entropi de artar. Bu durum da faydalı (iş yapabilir) enerji miktarını azaltır. Faydasız enerjiyi (entropi) arttırır.''Şimdi bu alıntı cümlemize bakalım canlıların yaşlanamsı entropi kapsamında alınmış evet doğru peki buna kim düzensizlik diyor?Ya da diyebilir?Şuanda bilimsel emprik açıdan soruyorum.Bu olguya düzensiz deme yetkisini kim verdi?Bu Evrenin,doğanın ki bize göre Allah'ın kuralları,yasası değil mi?Her can doğar,büyür,yaşlanır ve de ölür.Kural budur,yasa budur, zaman geçtikçe insan yaşlanır güçsüzleşir bu düzenin,yasaların bir gereğidir ve bunu sonucunda da işler.Burada bilimsel açıdan bir düzensizlikden söz edebilmek için zaman geçtikçe insanların yaşlanmaması lazım, bir kısım gençleşirken bir kısım yaşlanmalı, kimisi yaşlandıkça daha da kuvvetlenmeli vesaire olaylar olsa o zaman düzensizlikten bahsedebiliriz çünkü kurallar değişiyor ve de yeri geldiğinde uygulanmıyor ve de ne olduğuna bakıp bilim yapamaz hale geliyoruz.Demir paslanması olayı bu olaya kim düzensizlik dedi? Kim diyebilir? Demir var olan kuralların yasaların sonucunda,bu yasalara uyulması sonucunda paslanmıyor mu?Demiri sulu nemli ortama bırakırsanız korozyona uğrar ve de paslanır.Kuralı,yasası budur çünkü.Yükseltgenme potansiyeli ne kadar büyükse metal o kadar kolay korozyona uğrar.Bu ALLAH'ın bir kanunudur.Burada düzensizlik olabilmesi için nemli olmayan bir ortamda paslanmalı,nemli olan bir ortamda paslanmamalı,yükseltgenmesi arttıkça daha zor korozyona uğramalı.Oksijen Fe Metalini Fe+2 ye yükseltger , Fe +2 iyonları da oksijence zengin bölgede Fe +3 dönüşür.Bu iyonlar oksijen ile birleşerek Fe2O3 Demir II Oksit pas oluşur.Bu bir kuraldır,yasadır eğer döngü bu şekilde gerçekleşmeyip sürekli farklı farklı olsa ya da gerçekleşmese o zaman düzensizlikten bahsetmeye başlayabiliriz.Entropi düzeni savunan ve anlatan olayların en başında gelir.Bu olaya düzensizlik demek bilimsel değildir.Çünkü yazının daha en başında yaptığımız düzen tanımı ile entropi uyuşmaktadır ve de çelişmemektedir.Çünkü hala daha yasalar var ve de bu yasalara an be an uyulmaktadır.

                     Bir de buna bir anoloji verelim ki durum daha iyi açıklansın; Otomobilin benzin ile çalışmasını düşünün. Otomobil benzini harcamaya yönelik tasarlanmıştır.Araba yol katettikçe benzin azalır ve de benzin tamamen bittiğinde ise araba durur.Şimdi siz burada eyvah araba nasıl durur olamaz böyle bir şey yoksa bozuldu mu?Bu nasıl bir düzensizlik,kaos vesaire diye hezayen etmeye başlamazsınız di mi?Çünkü araba zaten benzin ile çalışmaya ve de araba hareket ettikçe benzininin azalamsı ve de sonunda da benzin bitince durmaay yönelik tasarlanmıştır.Yani gayesi,amacı,kuralı,yasası budur.En baştaki düzen tanımı hatırlayın ne demiştik, kuralların olması ve de uygulanması.Şimdi bu tanımla olaya bir bakalım ki hatırlıyorsanız bizim tanımımız göreceli değil nesnel gözlem ve deneye dayalı bir tanımdı.Buradaki anolojide de arabanın benzinin bitmesi gayet bilimsel ve de düzenli bir olaydır.Tıpkı Entropi de olduğu gibi.Yani burada da düzen karşıtlarının 1.çelişkisi düzen tanımlarının zaten en başta bilimsel olmadığı için entropiyi tanımlama da ve de anlamada kullanılamayacağıdır.Hadi gelelim işin felsefi kısmına evrenin ölmesi,canlıların ölmesi,demirin paslanması gibi olayları kendi keyfi hoşuma gitmedi düzen tanımı ile düzensiz olarak tanımlamalarındaki izlenecek yol nedir?1)Düzen tanımlarındaki açıklama eğer emprikse bilimsel olmalı değilse zaten yoktur var olmayan bir tanım ile de düzensizlik tartışılamaz.2)Eğer metafizikçi ateistse( Ki o nasıl oluyorsa artık) düzenin içini felsefi bir tanım ile doldurmalı ve de bunu temellendirmeli.

Şimdi burada düşecekleri çelişkiyi sıralayalım;

Emprikler yani açıklamalarını gözlem ve de deneye dayandırıp dışında bir şey kabul etmeyip,yok sayanlar

1)Yapabilecekleri herhangi bir düzen tanımı bilimsel olmayacağından dolayı bu tanım yok demektir.Var olmayan bir tanımla da tartışmak mantıksızlık ve de çelişkidir.Bu yüzden bilimin alanı olan Entropi kavramını emprikler eleştiremezler ve bu eleştirileri bilime yamayamazlar.

2)Empriktir ama çaktırmadan felsefeye kaçmaya çalışandır,buradan kusur,hata vs. getirmeye çalışır.

2.1-Kusur,hata bilimsel değildir bir emprik bu konulardan bahsedemez.Çünkü bu kavramlar bilimsel olmadığı için yoktur.Olmayan bir kavram ile de tartışılamaz.

2.2-Kusur,hata gibi kavramlar açıklanmaya girildiğinde devamında bu kavramlara bağlı olarak amaç,gaye,mana gibi kavramalar geleceği için ve bunlarda bilimsel olmayacağı için bu kavramaları bir empriğin konuşması da mantıksız ve de çelişkidr.

3)Emprik değil metafizik takılan bir ateist ama bilimci de ise(var böyleleri de)

3.1 Felsefi olarak düzeni tanımlamalıdır.Ama daha en baştan bizim yaptığımız düzen yasaların var olması ve de uygulanması gibi deney ve gözlem yoluyla ispatlanabilecek bir tanım olmayacağından çünkü buna ters olarak bir tanım gelecek, gelecek olan her tanım bizim tanımımıza karşılık keyfi,göreceli olacağından bu kişi bilimsellikten bahsedemez,bilime başvuramaz bu da mantıksal bir çelişki olur.Ve de nesnellikten daha yoksun olur.

4)Bilime başvurmayan sadece metafizikçi takılan ateist (şaşırma var böyleleri de)

4.1-Bilimsel hiç takılmayan sadece felsefi açıklayacağım diyen bir ateist ki bunlar genel de manadan ve hayatın anlamından yoksun oluyorlar.Herhangi bir düzen tanımı yapacağı zaman kusur,hata,kural kelimelerinden geçeceği için gaye,amaç,hedef de belirlemeli.Hayatı anlamsız,manasız,gayesiz gören biri için öyle ise bu konu hakkında konuşması da çelişki olacaktır.

4.2-Hayatında anlam bulduğunu ve de buna binaen açıklama yapacağını söyleyecek bir ateist de her ne derse desin dini kaynaklara başvuramayacağından ki asla başvuramaz eğer başvurursa kendi ayağına sıkar çünkü dini kaynaklar onlar alahine düzen,kusursuzluk savunuru yapar, yapacağı açıklama her daim öznel olur.Ama dini yasalar öznel değildir.Kaynağında A yazıyorda kime gösterirseniz gösterin inanmıyor da olsa o A'dır.Bu konuda referansları daha az rasyonellik ve de nesnellik içereceği için bu da tutarsız olacaktır.

5-HASTALIKLAR,HAYVANLARIN BİRBİRİNİ YEMESİ,DOĞAL AFETLER  DÜZENSİZLİK MİDİR?

                            Her zamanki gibi manipüle edilen,çarpıtılan yalan yanlış anlatılan ve de düzenle hiçbir zerre alakası olmayan konular.Biz bunları ''Kötülük Problemi'' altında felsefede ele alıyoruz ama felsefeden yoksun ve bilimden bihaber kişiler ısrarla bu konuyu bilime sokma çabasında ve ultra demagojinin döndüğü bir konu.Öncelikle bu yazımız kısa bir retorik yazısı olduğu için bu yazıda Kötülük Problemine değenmiyeceğim ayrı bir yazıda uzun uzun gireceğiz çünkü üzerine düşülmesi gereken de bir konu halbuki kötülük ile tanrının varlığının ne alakası varsa ateistlerin de sıkça kullandığı bir argüman.Kötülük Problemi kapsamında neden hastalık,deprem,hayvanların birbirini yemesi gibi olaylar var denildiğinde bunları şu başlıklar altında inceleyeceğiz.1-Dualist Kozmoloji her şey zıddı ile daimdir.(Bu konu hakkında blogta hali hazırda bulunan Mutluluk Neden hedef olamaz yazısına bakabilirsiniz.)2.İmanın samimiyet testi 3.Elbetteki bazılarıın zoruna gitse de imtihan 4-Kavramlar açısından Tanrı için kötülükten bahsedilemez 5-Kötü zannedilen Muhteşem Sanatlar 6- Bilim yapavilmemizdeki gaye 7-İnsanalrın bilincinin yerine gelmesi gibi pek çok konu başlığı altında uzun uzun konuşacağız.Bu yazıda hastalık ve benzeri olayları düzen ilişkisine bakacağız ve de hastalık bilim ilişkisine bakacağız tekrardan aynı süreçleri yazacağım buraya kadar okuyan kişiler kavramıştır ama atlaya atlaya okuyacaklar için tekrardan mantıklı bir diyalektik  tartışması olması için bu tartışmanın mantıklı olması için önermelerimizi tekrar yazalım.

              Hastalığın düzensiz olduğunu söyleyebilmek için tekrardan her zaman olduğu gibi ilk önce bir düzen tanımı lazım.Herhangi bir düzen tanımı yapmadan her daim olduğu gibi yine bu konuda konuşamazsınız.Baştan düzen tanımı olmayan kimseler bu topa baştan girmesinler.Sonrasında yaptığınız tanım bilimsel gözlem ve deneye dayanmayan bir tanım ise bir emprik için bunu konuşmak yine mantıksızdır çünkü böyle bir kavram ideolojisi gereği böyle bir tanımın varlığı yoktur ve de olmayan bir tanım ile tekrardan bir tartışmaya giremezsiniz.Felsefi açıdan bakarsanız tekrar düzensizliğin tanımını yapmak için yine kusur,hata gibi kelimelere başvuracaksanız ki felsefi olarak hayatın amacını kabul etmeyenler bu konudan yine herhangi bir şeyden bahsedemezler.Eğer hayatın anlamını da kabul ediyorsa yapacağı her türlü felsefi öneri de temelsiz ve de teizme göre göreceli olacaktır.Teizm her daim olduğu gibi nesnel ve de temelli olacaktır.Buradaki nesnelliğin nereden geldiğini konuşmuştuk.Tekrar bu süreci maddelendirmek gerekirse;

Emprikler yani açıklamalarını gözlem ve de deneye dayandırıp dışında bir şey kabul etmeyip,yok sayanlar

1)Yapabilecekleri herhangi bir düzen tanımı bilimsel olmayacağından dolayı bu tanım yok demektir.Var olmayan bir tanımla da tartışmak mantıksızlık ve de çelişkidir.Bu yüzden bilimin alanı olan Hastalık,doğal afetler gibi konuları  emprikler  düzen kavramı ile bağdaştırıp  eleştiremezler ve bu eleştirileri bilime yamayamazlar.

2)Empriktir ama çaktırmadan felsefeye kaçmaya çalışandır,buradan kusur,hata vs. getirmeye çalışır.

2.1-Kusur,hata bilimsel değildir bir emprik bu konulardan bahsedemez.Çünkü bu kavramlar bilimsel olmadığı için yoktur.Olmayan bir kavram ile de tartışılamaz.

2.2-Kusur,hata gibi kavramlar açıklanmaya girildiğinde devamında bu kavramlara bağlı olarak amaç,gaye,mana gibi kavramalar geleceği için ve bunlarda bilimsel olmayacağı için bu kavramaları bir empriğin konuşması da mantıksız ve de çelişkidr.

3)Emprik değil metafizik takılan bir ateist ama bilimci de ise(var böyleleri de)

3.1 Felsefi olarak düzeni tanımlamalıdır.Ama daha en baştan bizim yaptığımız düzen yasaların var olması ve de uygulanması gibi deney ve gözlem yoluyla ispatlanabilecek bir tanım olmayacağından çünkü buna ters olarak bir tanım gelecek, gelecek olan her tanım bizim tanımımıza karşılık keyfi,göreceli olacağından bu kişi bilimsellikten bahsedemez,bilime başvuramaz bu da mantıksal bir çelişki olur.Ve de nesnellikten daha yoksun olur.

4)Bilime başvurmayan sadece metafizikçi takılan ateist (şaşırma var böyleri de)

4.1-Bilimsel hiç takılmayan sadece felsefi açıklayacağım diyen bir ateist ki bunlar genel de manadan ve hayatın anlamından yoksun oluyorlar.Herhangi bir düzen tanımı yapacağı zaman kusur,hata,kural kelimelerinden geçeceği için gaye,amaç,hedef de belirlemeli.Hayatı anlamsız,manasız,gayesiz gören biri için öyle ise bu konu hakkında konuşması da çelişki olacaktır.

4.2-Hayatında anlam bulduğunu ve de buna binaen açıklama yapacağını söyleyecek bir ateist de her ne derse desin dini kaynaklara başvurmayacağından ki asla başvuramaz eğer başvurursa kendi ayağına sıkar çünkü dini kaynaklar onlar alahine düzen,kusursuzluk savunuru yapar, yapacağı açıklama her daim öznel olur.Ama dini yasalar öznel değildir.Kaynağında A yazıyorda kime gösterirseniz gösterin inanmıyor da olsa o A'dır.Bu konuda referansları daha az rasyonellik ve de nesnellik içereceği için bu da tutarsız olacaktır.

      Şimdi karşı tarafın yine bir tanımı yok ama ben yine avans verip gördüğüm tanımı alayım ve de duruma bakalım.Hoşuma gitmiyorsa kaostur,kötüdür tanımının bilimsel olarak ele alınacak bir tarafı yoktur değil mi?Kime göre neye göre?Mesela ben hastalıklara,doğal afetlere bayılan bir adamım.Bir hastalığın düzensiz yani onalrın tanımına göre kusur,kötü olduğunun bilimsel karşılığı nedir?Cevabı koca bir hiç çünkü bu konu bilimin konusu değildir.Böyle bir düzen tanımı olan bir kişi hastalık düzensizliktir diye bir şey diyemez.Felsefi açıdan da tekrar girmiyorum öncülleri zaten yazdım.Gelin bizim düzen tanımımızdan hastalıklara bakalım neydi o tanım?Kuralların olması ve de o kurallara uyulması değil mi?Çok güzel.

               Kanseri ele alalım.Kanser hangi süreçlerle oluşur?Sizi burada latince terimlere boğmamak ve de olayın daha iyi anlaşılması adına kısaca anlatacağım.Kanser, genel anlamı ile bölünme kontrolünü yitiren hücrelerin aralıksız şekilde çoğalması olarak tanımlanabilir. Hücre DNA'sında meydana gelen mutasyon ve hasar sonucunda bölünme hızı anormal şekilde artar ve belli doku hücreleri hızlı şekilde çoğalır. Gelişigüzel büyüyen bu hücreler kitleler halinde bir araya gelerek tümör dokularını oluşturur. Sağlıklı doku hücrelerini sıkıştıran, bu dokuların içerisine doğru büyüme gösteren ya da dokuyu tahrip eden tümörler kötü kuylu olarak adlandırılır ve genellikle lenfler ya da kan dolaşımı aracılığı ile vücudun diğer bölgelerine yayılım (metastaz) yapar. Yayıldıkları doku hücrelerinde yeni tümör kitlerleri oluşturur ve büyümeye devam ederler ise o doku hücreleri de kanserleşme özelliği gösterir ve kontrolsüz şekilde bölünmeye başlar. Şimdi buraya bizim yaptığımız tanımla bir bakalım herhangi bir düzensizlik var mı?Elbette asla yok çünkü kural,yasalar hala var ve de kusursuz,mükemmel bir şekilde işlemektedir.Bölünme kontrolünü yitirince zaten hücre aralıksız çoğalması lazım işin düzeni,yasası budur eğer bölünme kontrolü yitirdiği halde hücrenin çoğalmıyorsa bir sorun var demektir ya da bir çoğalıp bir çoğalmamasında.Mutasyon sunucunda bölünme hızı artması düzeninden,kuralından kaynaklıdır zaten eğer artmasa ya da artıp azalsa düzensizlikten bahsedebiliriz ki bunun da fazla bir yüzdeyi kapsaması lazım dualsit kozmolojiden çıkması için.Gördüğünüz üzere kanser olayında zaten olması gerekenler oluyor yani zaten var olan yasa,düzen uygulanıyor.İstediğiniz kadar ağlayın,sızlayın ve de demagoji yapın gerçek bu.Kanser olmayı gerektirecek şartlarda kanser, gerektirmeyecek şartlarda aknser olamamasıdır zaten düzen.Kanser olmayı gerektirmeyecek bir süreç sonucunda çıksaydı o zaman işler değişebilirdi.

         Virüs ya da bakteriyel enfeksiyon kaparsanız hasta olursunuz.Bu ALLAH'ın mükemmel kanunudur.Düzen budur,olması gereken budur.Düzenin sonucunda hasta olursunuz zaten.Bakteriyel enfeksiyona kapılıp iyileşseniz ya da virüs enfeksiyonu olmadan hastalığa yakalansanız,parmağınızı keserseniz eliniz kanar ve trombositler yani kan pulcukları gelip yarayı pıhtılaştırmaya başlar eğer siz elinizi kesseniz ve dekan akmasa,kesmeden kan gelse damar içinde kan pıhtılaşsa işte o zaman düzensizliği konuşmaya başlarız ki altını çizmekte fayda var dualizm dışına çıkarsa.Biyoloji bilen,okuyan biri hatta sadece uzaktan yakından bilimle alakalı olan birinin hastalık düzensizliktir demesi cahilliktir,ahmaklıktır.

5.1-KÖTÜLÜK PROBLEMİ VE DE BİLİM İLİŞKİSİ

               Kötülük problemini bilime yamayıp düzensizlik atfedenler,çarpıtanlar ve de yalan konuşanlar.farkındalar mıdır ki acaba bilimi ne sayesinde yapabilmektedirler? Bugün bizlerin bilim yapabiliyor olmasının yegane temeli evrendeki muazzam  düzen ve de bu düzen dahilinde bazı aklı ermezlerin kötülük diye adlandırdıkları bizim tabirimizle her şeyi manalı kılan,zıtlıklarla anlam veren,bulduran olaylar.Hiç düşündünüz mü bilim ortaya nasıl çıkmıştır?Biri durup dururken durun lan şurayı da bir inceleyek mi demiş?Hele de tembel bu insan?Elbette her şey gibi biliminde var olmasının sebebi ihtiyaçtır.Bu konu benim kötülük problemini savunmamdaki en sevdiğim konu başlığı hem kendi mesleğim ve de inancımı birbirine bağlıyor hem de bilimi ilah edinenlere ya ilahını seç ya da kötülük problemini dedirtiyor.Ama ben bu yazıda bu olguya kısaca değineceğim zaten ALLAH uzun ömür verirse inşaAllah ileride sık sık bahsedeceğiz.

             Gel gelelim kötülük problemi-bilim ilişkisine ben burada kötülük probleminden hastalığı ve de bilimden hem de alanımı da içine aldığı için tıpı seçmek istiyorum.Hastalık olmadan tıp olabilir mi?Tıp yapılabilir mi?Böyle bir şey mümkün mü?Şuanki aklımız ve de mantığımız ile vereceğimiz cevap elbette yapılamaz.Tıbbın tanımı hastalık olamdan olmaz ve de zıttı ile daim olduğu için sağlıksız olmaz.Hastalık-sağlık kelimeleri olmadan Tıp olabilir mi?Bakalım bir Tıbbın tanımına ;Tıp, sağlık bilimleri dalı. İnsan sağlığının sürdürülmesi ya da bozulan sağlığın yeniden düzeltilmesi için uğraşan, hastalıklara tanı koyma, hastalıkları sağaltma (tedavi etme), hastalık ve yaralanmalardan korumaya yönelik çalışmalarda bulunan birçok alt bilim dalından oluşan bilimsel disiplinlerin şemsiye adıdır.Görüyorsunuz değil mi hastalık ve de bi tabi onsuz kullanılmaz olan sağlık kelimesini tanımdan çekip alınca Tıp ilmi çöküyor.Yani bu kavramın sadece kendisi olmasa Tıp olmuyor.Bu ise bir biyoloğun,doktorun kabusu olurdu böyle bir şey ben asla kabul edemem sırf kendimi adadığım bilimi yapmak için bol bol hasta olurdum ki olurum da.Eğer hastalık olmazsa bizim yapacağımız bir bilim de kalmaz.Dünyada bir işimiz de olmaz.Nasıl hastalık ile bilim yapıyoruz kısa bir örnek olarak kan değerlerini verelim;

WBC (White Blood Cell, Beyaz Küre, Akyuvar) Lökosit (LEU) Sayısı:6-15 yaş  için referans aralığı  4.5-15.5 K/mm3 ,RBC (Red Blood Cell, Kırmızı Küre, Alyuvar) Eritrosit (ERY) Sayısı:6-12 yaş için referans aralığı 4.0-5.2 milyon/µL,Hemoglobin (Hb):13-15 yaş için referans aralığı 13.0-16.0 g/dLHematokrit (Htc):6-12 yaş yaş için referans aralığı %35-45MCH (Mean Corpuscular Hemoglobin) Ortalama Hücre Hemoglobini:9-14 yaş için referans aralığı 26-32MCHC (Mean Corpuscular Hemoglobin Concentration) Ortalama Hücre Hemoglobin Konsantrasyonu:15-17 yaş için referans aralığı Erkek: 32-36,Kadın: 32-36 MCV (Mean Corpuscular Volume) Ortalama Hücre Hacmi:9-12 yaş için referans aralığı 76-90RDW (Red Blood Cell Distribution Width) Eritrosit Dağılım Genişliği:0-6 ay için referans aralığı 16.8±1.9PLT (Platelet) Trombosit Sayısı:>15 yaş için referans aralığı 130-400 K/mm3 daha kanda pek çok madde bulunmakta ki şuan verdiğim referans aralığı sadece belli yaş grupalrı için yoksa herhangi bir madde içinde her yaş grubu için kendi referans aralığı var.Pek çok madde ve de bu maddelerin her bir yaş grubu için belli referans aralıkları.Peki hiç düşündünüz mü biz bu referans aralıkları nasıl çıkartıyoruz?Nasıl bu aralık içinde olursa normali bu sağlıklısı bu diyoruz?Çünkü bu değerler dışına çıktı mı hasta olunuyor da ondan.Bu değerler dışına çıkılınca hasta olununca diyoruz ki demek ki bu değerler arasında sağlıklı olunur.Yani bu değerler arası sağlıklıdır diyebilmemizin sebebi bu değerlerin dışındaki hastalıktır.Bizim bilim yapabilmemiz için, tıp ilmi var olması için hastalık olmak zorundadır.Biz hastalığa muhtacız.Bu gerçeği  inkar eden tıp ve bilim düşmanıdır.

6-DÜZEN HAKKINDA KONUŞMAK DİNSİZLER İÇİN NEDEN ÇELİŞKİLİDİR?

     Pek çok çelişki var ama biz burada en önemlilerine değinelim.Aslında bu çelişkiler çok çok uzun konuşulması gereken konular ki elbette konuşacağız ama bu yazımda olabildiğince özetlemeye çalışacağım.

6.1-MUCİZE VE DÜZEN

             Dinsizlerin en çok düştükleri çelişkidir.Hem mucizeleri kabul etmezler hem de düzen yok derler ki bu iki olayın bir arada olması mantıken imkansız.Öncelikle Mucize nedir?Ona bakalım.Mucize VAR OLAN DÜZENİN DIŞINDA gerçekleşen olaylar demektir.Yani mucizeden bahsedebilmeniz için düzeni kabul ediyor olmanız gerekir ki çünkü tanım itibari ile dışına çıkılacak bir düzen olsun eğer ki düzeni kabul etmiyorsanız zaten dışına çıkılabilecek herhangi bir düzen yoktur o zaman bu olay sıradışı,mucize bir olay değildir.Ama hep görürsünüz ki dinsizleri dini hep mucizeden vururlar, nasıl asa yılana dönüşsün,deniz ikiye yarılsın,ateş insanı yakmasın,kuşlar ölüp dirilsin,insanlar dirilsin,balık karnında yaşansın vesaire.Öncelikle bu olaylar çok afaki değildir bi tabi açıklaması vardır ama bu konuyu başka bir yazıya bırakıyorum ve de asıl konuya gelip bu olaylara İMKANSIZ gözüyle bakanlara şu soruyu sormak lazım.Neden imkansız?Neden asa yılana dönüşmesin?Neden deniz yarılmasın ve diğer her mucize için aynı soru Neden?Hiçbir dinsiz bu mucizelere inanmaz değil mi?Peki neden?Hiçbir kimse bu soru sonucunda size yasa,kural,düzen vesaire bundan dolayı diye bir argüman getiremez çünkü bunlar yoktur ki zaten onlara göre.Ki dinszilerin mucizeleri inkar etmelerinin altındaki sebep düzene olan mutlak inançlarıdır ama itiraf edemezler.Mucizeyi inkar edenler için ve de aynı zamanda düzeni inkar edenler için mucizenin gerçeklememesi için hiçbir neden yoktur bi tabi gerçekleşir.Bu konuda dinsizler ya ikisine aynı anda inanmalı ki bunda bir çelişki yok zaten mucizeden bahsedebilmek için düzeni kabul etmek gerekir ya da ikisinden birini seçmek zorundalar.Aksi halde hep çelişkiye düşeceklerdir.

6.2-TEKNOLOJİ VE DÜZEN

        Teknoloji kullanan hatta buna tapan insanların düzeni kabul etmemesi ne kadar trajikomik değil mi?Ha bir de teknoloji yapabilmemiz düzeni sağlar,düzeni gösterir,düzen sayesinde teknoloji yaparız dediğimiz zaman sanki küfretmişiz gibi tepki vermeleri daha da ironik değil mi?Elbette düzen olmadan asla teknolojiden söz edilemez bunu akıllı bir insanın tartışması bile hem akla hem bilime hem de teknolojiye hakarettir.Ama biz şimdi onların kurallarına göre oynayacağız.Ve de hem düzeni kabul etmeyip hem de teknolojiden bahsedeceğiz.Artık nasıl olacaksa....Eğer düzen yoksa şuan bu yazının size doğru ulaşıp ulaşmadığından emin olamam,teknolojiye dayaı her ölçümüm gözlemim hatalarla dolu olur çünkü bana güvenebileceğin için varlığını kabul ettiğin bir süreç yok.Şu anda doğru tuşaların yani harflerin size geldiğini bilemeyiz.Çümkü bell tuşalara bastığım zaman elektronalrın ayarlanmış olan bu yazılıma yani kuralara uyması için hiçbir sebep yok.Ya da telefonla konuşmak karşımdaki kişi ile konuşurken doğru sinyali aldığımı düşünmem için bir sebep yok,belki de yıllardır teelfonda farklı kişilerle konuşuyorum.Belki de siz şuan benim yani Onur'un yazılarını değil de başkasının yazılarını okuyorsunuz ya da bir arada pek çok insanın yazısını okuyorsunuz bilemeyiz çünkü benim yazdığım direk size gelmesi için bir sebep,düzen yok.Böyle bir düşünceye sahipseniz teknolojiye dayalı her açıklamamız her ölçümümüz,her deneyimiz,her şeyimiz çöker.Bu yüzden teknoloji ve düzen asla birbirinden bağımsız olamaz.

6.3-ZAMANSAL VE MEKANSAL DÜZEN

               Bu da çok önemli bir konu hem de çok çok önemli.Bu konu da anlatmakla bitmez ama özetlemeye çalışalım.Eğer evrendeki düzene ve de bunun evrenselliğine yani zaman bağımsız ve de mekan bağımsız geçerli ve de doğru olduğunu kabul etmiyorsanız zaman bağımsız ve de mekan bağımsız hiçbir iddia ortaya atamazsınız.Örneğin cansızdan canlıya geçişin hangi süreçle olduğunu açıklamaya çalışan Abiyogenez.Bu olaydan asla bahsedemezsiniz çünkü olay milyar yıl önce gerçekleşmiş ki gerçekleşmiş mi onu da bilemeyiz şuanda bu olguyu tartışırken bile geçmişe dair yapabildiğimiz açıklamaları zaman bağımsız ve de mekan bağımsız düzeni kabul etmem üzere ele aldım.Şuandaki yaptığım araştırmam bile meçhulken çünkü şuan düzen karşıtı olarak bakıyoruz hadi avans olarak şuanı kabul ettim bunu milyar yıl öncesi ile nasıl bağdaştıracaksınız?Yapacağınız hiçbir açıklamanın bir ehemmiyeti yok çünkü o zamanda hangi kurallar var bunlara ne kadar uyuluyor vs. bilmiyorsunuz çünkü zaman bağımsız ve de mekan bağımsız düzeni kabul etmiyorsunuz.Big Bang hakkında bekleyin bilim bunu da açıklayacak diyenlere kötü bir haberim var eğer düzeni kabul etmiyorsanız hiçbir açıklama yapmayacak.Çünkü düzen yok ve de ne teknolojinin doğru çalıştığı ne de o zaman ve kuralları bilemeyiz ve bizim için bu artık muhal bir durum.Evrim hakkında hiç konuşamasınız çünkü temeli hep geçmişe dayanıyor ve de yasaların varlığına ve de uygulanmasına yani zaman bağımsız mekan bağımsız düzen sayesinde inşa ediliyor.Zaten hiçbir çelişkisi yok ve de olmayacakda en azından İslam için , evrimi ideolojik saplantısı yüzünden dinlere karşı zanneden kişinin de elinde koz kalmayacak çünkü evrim artık bir muhal.Evrim elbette kabul edilmeli ama evrimi kabul etmeyen birine ,zaman bağımsız ve de mekan bağımsız bir düzeni kabul etmiyorsanız ona bunu dayatamazsınız çünkü size diyeceği şey nereden bilelim?Siz de artık geçmişe dayanan bulgularınızı,fosillerinizi,yasalarınızı vs. ortaya ataamzsınız çünkü oldupuna ve de uygulandığına dair herhangi bir doğruluk yok.Sadece öncesi ya da sonrası mı peki şuan?Şuanda bırakın kaç milyar ışık yılı uzaktaki galaksiyi daha güneş sistemimiz hakkında yorum yapabilir miyiz,bilim yapabilir miyiz?Elbette asla yapamayız çünkü orada yasa var mı uygulanıyor mu bilmiyoruz.Meçhul.İşte bu çelişkiye de düşmemek için kesinlikle zaman ve mekan bağımsız düzen kabul edilmelidir.

6.4-KUR'AN'DAKİ BİLİMSEL HATALAR(!) VE DÜZEN

        Çelişkilerin en sevdiğim kısmına geldi sıra.Bizim bilimsel mucize dediğimiz karşı tarafınsa sürekli bilimsel hata dediği ayetler,olgular.ALLAH'a hamd olsun bu zamana kadar ne kadar hata var denilen ayet varsa hepsi bilimsel mucize çıkmıştır ve de çıkacaktır da.Öncelikle bu çelişkiye örnek vermemiz lazım lakin Kur'an'da bilimsel bir hata olmadığı için varmış gibi yapacağız.Bu konuda Zariyat 47'yi ele alalım ve de evrenin genişlemesini konuşalım.Diyelim ki evrenin genişlemesi kanıtlanmamış olsun{1000 yıl öncesindeki tefsirde(Bknz.Zemahşeri,İbni Kesir,Taberi) bile genişlemek diye çevrildiğini görünce artık kanıtlanmış,gözlemlenmiş bu olaya da hipotez , aslında genişlemiyor demeleri de ideolojik saplantının bir göstergesi.Lemaitre,Hubble ve Einstein'na da saygı yok!}evren genişlemiyor olsun ve de düzen karşıtı gelip desin ki bilimsel hata var.Öncelikle sorulması gereken soru evrenin genişlemediğini nereden çıkardın,ne ile çıkardın? Bunun için ilk önce teleskopa yani teknolojiye ihtiyacın var peki teleskopla neden doğru gözlem yapasın ki gözleminin doğru kabul edilmesi için gereken sebep ne?Ayrıca evrenden bahsediyoruz, bizim yasalarımız bile yokken ve de bunlara uyulmuyorken ve de hadi dünya için kabul ettik evren için zaman ve mekan bağımsız var olan bir düzen mi var ki evren hakkındaki gözlemelrimizi doğru alalım?Ya da her şeyi geçtik her oyunu düzen karşıtlarının kurallarına göre oynadık ve de dedik ki genişlememesi için sebep ne? Tıpkı 6.1'deki mucize meselesi gibi neden olmasın?Eğer size bu soruya cevap olarak çünkü gözlem derseler akla gelecek 2 soru olacak 1)Gözlemlerin değişmemesi için sebep nedir?Bugün impuls iletimi dentritten aksona giderken yarın aksondan dentrite olmaması için sebep ne?Miyelin kılıflı daha hızlı iletirken miyelin kılıflı daha yavaş iletmemesinin sebebi ne?Neden akson çapı artıkça artması gereken iletim hızı azalmasın?Yani bu gözlem neden zamana göre değişmesin? 2)Bu gözlem neden mekana göre değişmesin?Bir yerde miyelin kılıfı hızı arttırsın diğer yerde arttırmasın?Akson çapı iletim hızını bir yerde artırıp diğer yerde neden azaltmasın? Kur'an'da bilimsel hata yoktur ve de olmayacaktır ama size birisi düzeni kabul etmediği halde bilimsel hatadan bahsederse hata zannettiğin hata olmadığını göstermeden önce ona şunu deyin, 1)Başka zaman göre neden olmasın? 2)Başka mekana göre neden olmasın? Şüphesiz zaman bağımsız mekan bağımsız bir düzeni kabul etmedikçe diğer her şeyde olduğu gibi bilimsel hatada da konuşmak imkansızdır ve de çelişkidir.


Zâriyât Suresi 8. Ayet Meali:Siz elbette çelişkili sözler içindesiniz.

Şüphesiz ki ALLAH her zamanki gibi doğru söyledi...

YAZAR:Onur Kenan AYDOĞDU