Ateistgörüşü Yalanları ve de Çarpıtmaları

 


                 

          İnstagramdaki Ateistgörüşü sayfası ve de youtube'daki Hayat İçin Bilim adlı kanalının sahibi kendisi bana cahil, korkak , kaçıyorsun benden dedi ve de benim cahilliğim ve de korkaklığım yüzünden youtube videosuna yaptığım yorumlarımı sildi. Kendisi yorumlarımı sildiği için biz de burada paylaşalım. Bu yazıda sahte bilim ile insanları kandıran, kendi ideolojilerini bilim gibi gösteren, bilimin ve de aklın içini boşaltan bir videonun hatalarını dile getireceğiz. Daha bilimin temel kavramlarını bilmeyenlerin ,daha metodolojinin, bilim felsefesinin ne olduğunu bilmeyenlerin , daha neyi eleştirdiğini , neye karşı çıktığını bilmeyenlerin inançlarınızın altını oymasına izin vermeyin!..


0.53- ''Bir şeyin bilimsel olabilmesi için gözlemlenebilir olması gerekmez, bilimin hiçbir şekilde gözlemlenebilirlik kabulü yoktur.'' Bu sözü fen dallarında okuyan bir öğrenci asla söyleyemez ki bu cümleden tekrar insanları fen öğrencisi olduğuna dair kandırdığını görmüş oldum. Daha biyoloji dersinin ilk başında bilimsel yöntem açıklanır ve de şu söylenir; Biyolojinin kalbinde materyalizm yatar.(Buna itiraz etmek istersen Hacettepe Biyoloji Bölümü Hocalarına itiraz edebilirsiniz, burada bu doğrudur demiyorum ama bize bu şekilde öğretiliyor, insanlara bu şekilde anlatılıyor ama biz bunu eleştirdiğimiz kafalar kuma sokulup hayır yok öyle bir şey deniyor ama gerçek sahada görülür.)Ve de bilimde gözlem olmayan  HİÇBİR ŞEYE ATIF YAPILMAZ,AÇIKLAMA OLARAK ASLA KABUL EDİLMEZ.


      ''Bilimsel düşünme belli bir dünya görüşüne dayanır. Bu görüş rasyoneldir; her türlü mistik ve doğaötesi görüşlerin karşısında yer alır. Doğada olup biten olayları, doğaüstü kuvvetlerin varlığını tasarlayarak değil, gene doğal olaylara başvurarak açıklamaya gider.'' [Cemal Yıldırım,Bilim Felsefesi sayfa 16,]


 ''Bilimi Niteleyen Özellikler


Bilim kavramını belirlemeye çalışırken bazı özelliklerini göz önünde tutmak gerekir. Bunlar arasında başlıcaları aşağıda sıralanmıştır.


Bilim olgusaldır. Bilimin başta gelen ve onu mantık, matematik, din gibi diğer düşünme disiplinlerinden ayırt eden özelliği olgusal oluşudur. Bunun kısaca anlamı şudur: Bilimsel önermelerin tümü ya doğrudan, ya da dolayısıyla GÖZLENEBİLİR olguları dile getirir. Bunların doğru ya da yanlış olması dile getirdikleri olguların veya olgusal ilişkilerin var olup olmamasına bağlıdır. Bilimde hiçbir hipotez veya teori gözlem ya da deney sonuçlarına dayanılarak kanıtlanmadıkça doğru kabul edilemez.'' [Cemal Yıldırım Bilim Felsefesi sayfa 22,]


   ''Bilim gözlem konusu bütün olguların zaman ve uzay içinde yer aldığını kabul eder. Bu ise, zaman ve uzayın “realite” denilen gerçek dünyanın temel boyutları olduğu inancına dayanır. Olguların zaman ve uzayla sınırlandırılması bilimi, ilkece gözlem konusu olamayacak birtakım doğa dışı “nesne”lere yönelmekten alıkoyduğu gibi, bu tür nesneleri inceleme konusu yapan çalışmaların bilimsel olamayacağı yargısını da temellendirmektedir. Örneğin din, mitoloji ve metafizik incelemeler gibi.'' [Cemal Yıldırım Bilim felsefesi sayfa 28,]


                 Burada şu yalanı da ortaya çıkarmak gerekir. Bilim salt gözlem değil aynı zamanda deney vardır, bu deneylerle de gözlemleyemediğimiz yerleri açıklamaya çalışırız sözü bir ateiste hele ki DÜZEN karşıtı bir ateiste asla yakışmaz bunun çok sebebi var ama biz buraya 2 sebep koyalım.


1)Düzeni yani evrende zaman-mekan bağımsız yasaların oluşu ve de uygulanışına inanmayan birisi gözlemlenmeyen alan için her hangi bir deney yapmasının bir manası yoktur. Çünkü deney yaptığı alan ile gözlemleyemediği diğer alan aynı değildir, yasa yoktur böylece düzen yoktur ona göre. Düzen yani mekan-zaman bağımsız kuralların,yasaların olması ve de bu kurallara uyulmasını kabul etmeyen birisi ''Herhangi bir alanı gözlemlememize gerek yok yaptığımız deneyler ile ortaya bir şeyler atabiliriz.'' tarzı bir ifade kullanamaz. O'nun evrenin her yerini gözlemlemesi ve de bunu da her atom için yapması şarttır!


2)Deney, ölçüm dediğiniz şey de gözleme dayalıdır. Hiçbir deney yoktur ki gözleme dayalı olmasın. Deneyde gözlemin sonucu oluşan bir yöntemdir. O yüzden ''Bakın siz gözlem diyorsunuz ama deney de var'' sözü laf oyunundan ibarettir çünkü bilimin diğer yöntemleri olan deney ve de ölçüm yine özünde gözlemden gelir. Ve Kısa bir Tümevarım yaparsak şu sonuç çıkar;


1)Bilimin tüm metodları gözleme dayalıdır.


2)Bilimsel metodun dışındakiler bilimsel değildir.


3)Gözlem olmayanlar bilimsel değildir.


Bir şey gözlemsel değilse bunun deneysel olması da imkansızdır. Bir şey hakkında deney yapabiliyorsanız ona dayalı gözlemleriniz olmak zorundadır. Eğer direk ya da dolaylı gözlemlere dayalı değilse ortaya atılan her şey yorumdur, varsayımdır, kabuldür, inançtır! Direk ya da dolaylı olarak gözleme dayanmayan hiçbir şey BİLİMSEL değildir!!


 1.53- ''Evren dışı, boyut dışı ASLA metafizik değildir.'' diyor. Evet bu kanal sahibinin neden felsefeden korktuğunu, felsefe yapmayın, felsefe yobazlıktır, dünyada yeri yoktur, insanlığı geliştirmez, geliştirdiğini savunan yobazdır demesini şimdi çok daha iyi anladım. Çünkü kendisinde başta Bilim Felsefesi olmak üzere felsefenin  zerresi yok. Üstte paylaştığım bir sözü tekrar alıyorum;


''Bilim gözlem konusu bütün olguların zaman ve uzay içinde yer aldığını kabul eder. Bu ise, zaman ve uzayın “realite” denilen gerçek dünyanın temel boyutları olduğu İNANCINA dayanır. Olguların zaman ve uzayla sınırlandırılması bilimi, ilkece gözlem konusu olamayacak birtakım doğa dışı “nesne”lere yönelmekten alıkoyduğu gibi, bu tür nesneleri inceleme konusu yapan çalışmaların bilimsel olamayacağı yargısını da temellendirmektedir. Örneğin din, mitoloji ve metafizik incelemeler gibi.'' [Cemal Yıldırım Bilim felsefesi sayfa 28,]


 Metafizik ne demek gelin bir de buna bakalım;


 ''Metafizik genellikle duyusal olanın üstünde ve ötesindeki bir dünyanın bilimi olarak anlaşıldığından, pozitivistler eleştirilerini her şeyden önce bu şekilde anlaşılan metafiziğe yöneltmişlerdir. Pozitivistlere göre, gerçeklik hakkında bilebileceğimiz her şey, tikel doğa bilimleri tarafından tüketilir. Salt bu bilimler tarafından sağlanan bilgi dışında, dünya hakkında başka hiçbir bilgi yoktur.'' [Felsefe Giriş Temel Kavramlar, Adem Cevizci sayfa 78,]


Metafizik, felsefenin bir dalıdır. İlk felsefeciler tarafından, "fizik bilimlerinin ötesinde kalan" anlamına gelen "metafizik" sözcüğü ile felsefeye kazandırılmıştır.5 Yaşındaki çocuğa sorsanız metafizik nedir diye size bunu söyler. Metafizik ,doğabilimlerinin üstünde kalandır ve de gözlem-deney üstüdür yani bilim metafizikle İLGİLENMEZ , bilimin alanı metafizik değildir.


2.06-''Bilim sadece gözlem değildir deneyseldir de'' diyor videoda arkadaş deneyi gözlemden bağımsız tutmasını ve farklı bir şeymiş gibi lanse edip çarpıtma yapmasına değindik ama buradaki başka bir sıkıntı var. O da şu; Sicim Teorisini bilimsel olarak sunması! Deneysel olanlar da bilimseldir deyip eğer öyle olmasa Sicim Teorisi bilimsel olmazdı demesi başka bir yalanını daha ortaya çıkarıyor. Çünkü Sicim Teorisinin henüz deneye dayalı bir kanıtı yoktur ve de her şeyi matematiksel açıklamalara dayalıdır ki Prof.Dr.Cemal Yıldırım'ında dediği gibi matematik bilimi olgusal değildir. Matematik a priori'dir. Doğa bilimleri ise a posteriori'dir. Hem bilimsel olan deneyseldir deyip hem de deneysel olmayan Sicim Teorisini bilimsel diye yutturmaya çalışmak yalandır, çelişkidir!..


Sicim teorisinin deneysel olmadığını bırakalım da ateistler söylesin belki onlar için daha inandırıcı olur;  https://evrimagaci.org/sicim-teorisi-nedir-7574/amp


2.16-''Kanıtınız olduğu sürece boyut dışı varlıklara atıf yapmanızda hiçbir sakınca yoktur.'' Şimdi bu cümleyi bir pozitivistin, empriğin kurması bile hakarettir, küfürdür. Öncelikle üstü kapalı bir söz var burada ;Kanıt. Nedir bu kanıt nasıl olmalı? Buna değinilmemiş ama biz biliyoruz ki kanıttan kasıt gözlem ve deney. Gözlem ve deney zaten bu boyut için geçerlidir. Ve biz biliyoruz ki gözlem-deney dışına ASLA atıf yapamazsınız. Ki zaten bir şeye gözlem-deney türünden kanıtınız varsa o zaten bu boyut içidir. Şimdi cümleyi şöyle okuyun; ''gözlem-deney kanıtınız olduğu sürece gözlem-deney olmayana atıf yapabilirsiniz.'' Muhteşem bir paradoks değil mi? Böyle bir cümle kurduğu için bu arkadaşı tebrik etmeliyiz. Bir şey gözlem-deney ise zaten gözlem-deney dışı değildir. Bir şey gözlem-deney değilse zaten gözlem-deney dışıdır onun da gözlem-deney kanıtı olmaz. Ama tabi Mantığı kabul etmeyenler 3.hal imkansızlığını da kabul etmez!! Hepimiz bunu bal gibi biliyoruz ki bilimde gözlem-deney dışı HİÇBİR VARLIĞA ASLA AMA ASLA ATIF YAPILMAZ. Bu konu hakkında üste paylaştığım kısmı tekrar yazalım; 


''Bilim gözlem konusu bütün olguların zaman ve uzay içinde yer aldığını kabul eder. Bu ise, zaman ve uzayın “realite” denilen gerçek dünyanın temel boyutları olduğu inancına dayanır. Olguların zaman ve uzayla sınırlandırılması bilimi, ilkece gözlem konusu olamayacak birtakım doğa dışı “nesne”lere yönelmekten alıkoyduğu gibi, bu tür nesneleri inceleme konusu yapan çalışmaların bilimsel olamayacağı yargısını da temellendirmektedir. Örneğin din, mitoloji vemetafizik incelemeler gibi.'' [Cemal Yıldırım Bilim felsefesi sayfa 28,]


 Yani bilim gözlem-deney alanından ibarettir ve de bunların dışına ASLA atıf yapılamaz!


3.50- ''Berbat bir horoz analojisi'' perde analojisine laf atan bu arkadaşın ilk önce ben ne diyorum diye bakması lazım. Öncelikle anolojisindeki hatayı gösterelim sonra devam edelim. Diyor ki ''her sabah horoz ötüyor ve de öttükten sonra güneş doğuyor biz de sürekli bunu gözlemliyoruz sonra da zıttını gözlemlemeliyiz.''  ve ''gece oluyor horoz ötmüyor'' diyor. Bakın bu , bu zamana kadar gördüğüm en komedi cümle olabilir ama felsefe yoksunu birinin bu hatayı yapmasını elbette ki mazur görüyorum. Her sabah horozun ötmesinden sonra güneşin doğması olayının zıttı; her sabah horoz ötmediği zaman güneşin doğmamasıdır. Bunu her aklı olan elbette bilir. Öncelikle bu mantık hatasını düzeltelim. Perde analojisi ile bu örneğin zerre alakası yok çünkü perde analojisinde olayın zıttı zaten TEST EDİLİYOR ama daha arkadaşın verdiği analojide olayın zıttı bile doğru değil. Daha perde analojisini anlamayan ve orada TEST edilmediğini zanneden bu gencimize olayı bir anlatalım;


        Adamlar zaten şunu anlatıyor; Mavi kare geldikten sonra Yeşil kare çıkıyor İSTİSNA yok sonra ZITTINI gözlemliyorlar yani bakıyorlar ki Mavi kare gelmediği zaman Yeşil kare çıkmıyor yani olayın ZITTINDAN da pozitif sonuç alıyorlar tıpkı horozun ötmediği zaman sabahları güneşin doğmaması gibi. Zaten test de bu ya zıttını inceledik evet mavi kare gelmeyince yeşil kare çıkmıyor. Arkadaşın burada kavrayamadığı şey TEST edilse dahi burada hala daha nedensellikten söz edilemez. Yani mavi kare gelince yeşil kare çıkıyor istisna yok zıttını test ediyoruz mavi kare yok ve de yeşil kare çıkmıyor. Bir de kendisinin vermek isteyip de veremediği analojiden gidelim. Sabah horoz öttükten sonra güneş doğuyor istisna yok, sabah horoz ötmeyince güneş doğmuyor. Sonuçlar pozitif. Bu arkadaş sanıyor ki olay böyle olunca nedensellik oluyor alakası bile yok hala daha bir nedensellikten söz edemezsiniz. Gazali'nin hala daha çözülemeyen eşek analojisi ve de ateş-pamuktan haberi olmaması da çok normal. Zıttını da test etseniz hala daha ortada bir nedensellik yoktur çünkü nedensellik GÖZLEM değildir ve de bu yüzden TEST edilemez. Bu yanılgıyı da birazdan açıklayacağız.


 4.30-İşte cahilliğin kaynaklandığı nokta da burası; Nedensellik kavramı gözlem değilken ve de adamlar bunu iddia ederken ki zerre bilim felsefesi okumuş bir kişi bilir ki nedensellik gözlem değil metafiziksel yorumdur. Bu yüzden Nedensellik denenir, test edilir demek başlı başına cahilliktir. Nedensellik test edilemez! Bu bir yorumdur, metafiziksel bir çıkarımdır. Bilimin açıkladığı Nedensellik; X'in Y'ye neden olması değildir, X'ten sonra Y gelmesidir. Aralarındaki ilişki sadece SÜREÇ ilişkisidir yani Y'nin NEDENİ X değildir. Y X'ten sonra gelir ki biz buna KORELASYON yani DÜZEN deriz.


 “X, Y'nin nedenidir”, dediğimizde anlatmak istediğimiz şey nedir? Hemen belirtmeli ki BU SORUYA KESİN BİR YANIT VERMEK GÜÇTÜR. Günlük konuşmada, “X, Y’nin nedenidir”, ifadesinin, X, Y'yi meydana getirir; Y'nin oluşumundan X sorumludur; X olmasaydı, Y de olmazdı; gibi birbirine ilişkin ama farklı anlamlarda kullanıldığını görmekteyiz. Böylece X'in bazen yeter koşul, bazen gerekli koşul, bazen de hem yeter hem de gerekli koşul anlamında kullanıldığı söylenebilir. Bu noktaların ayrıntılarına girmeden önce, “Nedensellik” ile ilgili iki geleneksel görüşe kısaca değinmek yerinde olur. Empirik görüş açısından, “X, Y’nin nedenidir,” yargısı, X ve Y arasında gözlenen olgusal bir ilişkiyi betimlemedir. Gözlemlerimiz şimşek çakmasını gök gürültüsünün, sürtünmeyi ısının, gündüzü gecenin, sıcaklığın belli bir düzeye düşmesini donun izlediğini göstermektedir. Bütün bu hallerde gözleme konu olan veri düzgün ve değişmez bir geçişin olduğudur; ne zaman X ortaya çıkarsa, Y de çıkmaktadır. Gözlem konusu ilişki bir birlikte gitmeden ibarettir. “X, Y'nin nedenidir” demek, “Y daima X'i izlemektedir,” veya “X ve Y daima birlikte gitmektedir,” demektir. “Nedensellik” sözünün bunun ötesinde bir anlamı yoktur. Rasyonalist açıdan, bu görüş hem tek yanlı, hem de yüzeyde kalmaktadır. Tek yanlıdır, çünkü nedensellik ilişkisini tümüyle GÖZLEMSEL saymakta; yüzeyseldir, çünkü GÖZLEME veri olmayan asıl temeldeki ilişkiye inmemektedir.


Rasyonalistler kuşkusuz nedensellik kavramında gözlemin payını inkâr etmemektedirler. Ama, kavramı yalnız GÖZLEMSEL verilere bağlamayı da yetersiz görmektedirler. Onlara göre, nedensellik ilişkisinin bir boyutu gözlemselse, ikinci boyutu gözlemi aşan, METAFİZİK nitelikte “zorunlu bağıntı” diyebileceğimiz bir boyuttur. “Zorunlu bağıntı” boyutunu tanımadıkça olgular arasında gözlenen tüm ilişkileri nedensel sayma hatasından nasıl kurtulabiliriz? Eğer “nedensel” denilen ilişki iki olgunun birlikte gitmesinden ibaretse, gerçek ilişkilerle sözde veya eğreti ilişkileri nasıl ayırabiliriz? İki olgunun birlikte gitmesi gerçek nedensel bir ilişkiye bağlı olabileceği gibi, tümüyle rastlantı da olabilir. O halde, “X, Y'nin nedenidir.” demek, “X ve Y birlikte gitmektedir,” demekten ibaret değildir; “X ve Y zorunlu olarak birlikte gitmektedir” demektir. Görülüyor ki, rasyonalist açıdan, nedensel ilişki, gözlem konusu bir birlikte gitme ile GÖZLEMİ AŞAN bir zorunlu bağıntı içermektedir. Empiristlere göre, “zorunlu bağıntı” kavramı METAFİZİK nitelikte olup, bilimsel açıklama için gerekli değildir. Kuşkusuz gözlem konusu ilişkiler içinde eğreti ya da geçici olanlar vardır. Ancak bunları gerçek ilişkilerden ayırmak için “zorunlu bağıntı” gibi ne varlığı ne de yokluğu hiçbir zaman ispat edilemeyecek METAFİZİK bir “nesne”yi tasavvur etmeye gerek yoktur. -[Cemal Yıldırım / Bilim Felsefesi sayda 191-192.]


              Gördüğünüz üzere Bilimde olgular sadece süreç olarak açıklanır. Yani X'ten sonra Y gelir. Hiçbir gerçek empirik bile iddia etmemeli ki X ve Y arasında gözlemlenebilir ''zorunlu bir bağlantı'' vardır. Alıntıyı okursanız anlayacaksınız ki bilimde bize yutturulmaya çalışan ki Kırmızı Asa'nın da anlatmaya çalıştığı X Y'nin nedenidir yani aralarında zorunlu bir bağlantı var iddiası gözlemsel değildir, metafiziksel bir yorumdur. Kırmızı ASA'nın karşı çıktığı olay X Y'nin nedenidir kısmıdır , Y X'ten sonra gelir kısmı asla değildir ki bu süreç, korelasyon yani DÜZENDİR. Ki her şey zaten KORELASYONDUR. X Y'nin nedenidir ifadesi Bilimsel asla değildir. Kırmızı ASA'nın da insanlara anlatmaya çalıştığı da budur; Y X'ten sonra gelir bilimin alanıdır ve bu da korelasyonu, süreci açıklar bunun dışında Y X'ten sonra geliyor diye X Y'nin nedenidir, Y'ye X neden olur demek asla GÖZLEMSEL değildir ve de bu yüzden BİLİMSEL de değildir. X Y'nin nedenidir diye insanlara gözlemsel, objektif, bilimsel diye sunmak yalandır! Bu gerçeği her bilim felsefesi okuyan bilir.


 

6.30-Hangi patojenin hangi hastalığa yol açtığı ilişkisi insanlara yutturulmaya çalışan nedensellik değil süreç, korelasyon ilişkisidir. Patojene X diyelim hastalığa Y diyelim. Bilimin buradaki işi X'ten sonra Y gelir olgusudur yani süreç, korelasyon ilişkisidir. Y'nin NEDENİ X'tir demekse tamamen bilim dışı metafiziksel yorumdur. X ve Y arasında GÖZLEM VE DENEYE dayalı bir ilişki yoktur! Sadece süreç ilişkisi vardır ve bu da DÜZENDİR! Zerre bilim felsefesi bilen kişi bir şeyin nedeni, faili ifadesini bilimle açıklanamayacağını bilir. Gördüğünüz üzere bu videodaki kişinin Y hastalığının nedeninin X olarak göstermesi yani X Y'ye neden olur, Y'nin nedeni X'tir demesi ve de bunu bilimseldir, gözlemdir diye sunarak sizi aldatmaktadır ve de size yalan satmaktadır. Çünkü daha az önce açıkladık ki X'ten sonra Y gelmesi Y'nin nedeninin X olduğunu göstermez. X Y'nin nedenidir demek bilimsel değil, gözlemsel değil. Bir yorumdur, kabuldür, inançtır!



7.10-Böyle bir şey yani yutturulmaya çalışılan NEDENSELLİK yani X'ten sonra gelen Y için X Y'nin nedenidir demek asla GÖZLEMSEL DEĞİLDİR , BİLİMSEL DEĞİLDİR. Ki Kırmızı Asa da bunu anlatır zaten. Kırmızı ASA da X Y'nin nedeni ifadesi bilimsel değil, gözlem-deneye dayalı değil bu bilimsel demek, objektif demek yalandır, sahte bilimciliktir diyor. ''Ama siz insanlara X Y'nin nedenidir bu da TEST edilebilir Gözlemlenebilir diye yutturmaya çalışıyorsunuz'' der. Nedensellik diye yutturulmaya çalışan yani X Y'nin nedenidir ifadesi örnek olarak, Y hastalığın nedeni X patojeni demek Y'nin nedeni X demek ,bilimsel değil doğru ve de arkadaşın böyle bir olgunun bilimsel olarak gösterilmesine de cahillik olarak nitelendirmesi de güzel. Nitekim bilimin metodolojisinden ki metodolojisini bilmek için bilim felsefesi bilmek lazım , felsefeden uzak hatta düşman cahil kişiler X Y'nin nedenidir olgusunu, Y hastalığı X patojeninden sonra geliyor diye Y'nin nedeni X'tir ifadesini gözlemsel, bilimsel olarak yutturmaya çalışır evet bu bilim cahilliğidir, felsefe cahilliğidir. Kırmızı ASA da buna karşıdır.


 


7.29- Ve De Sonuç


                                       Bu arkadaş zamanım ve de imkanım olmadığı için Zoom'a gelmediğim pardon kendisi tabiriyle korkak olup gelemediğim kaçtığım için öncelikle herkesten özür dilerim :DD, sonrasında da korktuğum halde kendisine makale yazdığım dm'den etiketlediğim, her şeyi yüzüne söylediğim için de böyle bir korkaklıktan dolayı özür dilerim :DD. Kendisinin ''Düzen nedir?'' zerre haberi olmayıp bir de üzerine kaotikliği, entropiyi düzensizlik diye çarpıtıp yalan konuşup SAHTE bilim yapmasına da şaşırmadım hele de bu videoyu da izleyince. Kendisinin dinleri çürüten(!) muhteşem serisine olan cevabımızı da buraya bırakalım; https://kuraniperspektiff.blogspot.com/2020/11/evrendeki-duzen-uzerine-ksa-bir-retorik.html . Kendisine vaktim ve imkanım olmadığını söyleyip ardından söyleyeceğin bir şey varsa makaleme bak dedikten sonra ''Bu makale midir?'' deyip dalga geçmesi ve de daha okumadan saçma sapan yazı demesi de nasıl ideolojik bir saplantı olduğunu gösteriyor. ''Makale nedir'' onu da bilmemesi de içler acısı tabi. Kendisi benim eğitimimi küçümseyip de kendi eğitimine karşı zerre bir şeyden bahsetmemesi de tabi cabası ama zaten ad hominem ve de straw man fallacy hat safada. Kendisine düzen konusundaki yalanlarını ifşa ettiğimde ,@hakyolundayalaguz sayfasında 14 post hazırlayıp nasıl sahte bilim yaptığını ve de insanları kandırdığını gösterdim. Kendisini de etiketledim. Lakin sayfasına düştüğü gibi etiketleri kaldırdı cevaben de ''Senin reklamını mı yapacağım? Cahilliğinle milleti kirletme oldu.'' 1)Bunu deyip dm'den yaptığımız mesajları hikaye de paylaşması ki bu reklam olmuyor :D , çünkü orada hedeflediği bir manipüle amacı var. 2)Bırak insanlar görsün kim cahil kim değil ki zaten cahil olduğumu düşünüyorsan benim ifşa olup rezil olmam da senin işine gelir :D.Eğer cahil bensem ne gibi bir sorun var?Zaten cahilliğim meydandadır! Buradan da anlıyoruz ki bu özgürlükçü(!) sorgulayıcı(!) ve de gerçek(!) bilimci arkadaş hiç de öyle göründüğü gibi değil. Kendisinin ağır bir Dunning-kruger sendromu var. Bu kadar yalan satması, cahil olmasına da kendisinin ''Felsefe yobazlıktır, dünyada yeri yok, felsefe yapmamalısın ,felsefenin dünyada yeri olduğunu ve de insanı ilerlettiğini söylemek yobazlıktır.'' diye söylenen bu kişinin bu kadar cahil olmasına da şaşırmamalı. Daha kendisinin hem şahsıma hem inancıma hem başkalarına yaptığı çok büyük gaflar var ama bunlara burada değinmeyeceğim. Kendisi aşırı özgürlükçü(!) birisi olduğu için sayfadaki etiketleri kaldırdığı gibi bu yorumumu da silecek ve gerekçesi de şu olacak, milleti cahilliğin ile kirletme ve de reklamın olmasın. Halbuki cevap vermek ne zamandan beri reklam ki madem cahillik o zaman yorumu bırak kimin ne olduğu ortaya çıkar kimin cahil olduğu da belli olur. Ha tabi imkanım olmadığını bilerek yüzüne her yerden yazdığım, etiketlediğim, makale yazıp gönderdiğim halde yine buraya gelip ''Yüreğin varsa Zoom'a gel, gel bunları Zoom'da yüzüme söyle, korkuyorsun kaçıyorsun benden, yüreğini yediğin zaman abi hazırım de konuşalım.'' da diyebilirsin iddialarıma, yazılarıma cevap vermek yerine ki kesin diyeceksin :D şimdiden kaçtığım ve de cahil bir korkak olduğum için de özür dilerim :D Bu sefer de biz diyelim GERÇEK BİLİM BU DEĞİL SİZE SAHTE BİLİM SATIYORLAR ki şimdi anladım bu arkadaşın İnstagram biosunda neden GERÇEK bilim yazıyor çünkü bu arkadaş kendi SAHTE biliminin ifşa olmasını istemediği için kamuflaj yapmaya çalışıyor da ondanmış. İnsanları sahte biliminizi gerçek diye yutturmaktan vazgeçin, ve de sahte bilim satmayın. Diyecek bir şeyin olursa şu;''Kaçıyorsun, korkak, Zoom'a gel yiyorsa yüzüme söyle, yüreğin varsa abi ben hazırım de..'' vb. ergence, çocukça sözlerin dışında ,Makale nedir bunu öğrenip gidip MAKALE yazabilirsin ;)


Şuraya ''Makale nedir?'' Onu da 1 cümle ile açıklayayım: Makale, herhangi bir konuda, bir görüşü, bir düşünceyi savunmak ve kanıtlamak için yazılan yazılara denir.


    Gördüğünüz üzere video'da evrenle uyuşmayan, bilim metodlarını içermeyen, felsefe yoksunu bir zırvalıktan öteye gidemiyor. Bu sebeple hala daha bu videodaki zırvalıkları savunabiliyorsanız makaleyi okumadığınız anlamına gelir. Ama hala ben buna İNANMAK istiyorum diyorsanız, orası da tabii ki sizin bileceğiniz bir iş...


YAZAR: Onur Kenan AYDOĞDU