Akıl Sahibi Her Varlığın Ortak Düşüncesi Tanrı'nın Sonsuz Olduğudur - Boethius

 




(...)

O halde, bilinen her şey kendi doğasıyla değil de, onu algılayanların doğası aracılığıyla biliniyorsa, o zaman şimdi Tanrısal yasanın izin verdiği kadarıyla, Tanrısal tözün yapısının ne olduğunu inceleyelim ve böylece bilgisinin nasıl bir bilgi olduğunu anlayabilelim. Akil sahibi her varlığın ortak düşüncesi Tanrı'nın sonsuz olduğudur. Öyleyse sonsuzluğun ne olduğunu düşünelim, çünkü bu bize hem Tanrısal yapıyı hem de Tanrısal bilgiyi açıklayacaktır. Sonsuzluk, sınırsız bir yaşama bütünüyle, aynı anda ve tam hakimiyettir. Bu durum zamana bağlı şeylerle karşılaştırıldığında daha iyi anlaşılacaktır; çünkü zamana bağlı olarak yaşayan her varlık şimdi yaşar ve geçmişten geleceğe doğru yol alır. Zaman içinde bulunan hiçbir varlık kendi yaşam süresinin bütününü aynı anda kavrayamaz. Henüz yarına ermemiştir, dünü ise çoktan yitirmiştir; yaşadığı bugünde bile ancak değişebilir ve geçici bir anı yaşayabilir. O halde, zamana koşullu yaşamak durumunda olan varlık, Aristoteles'in evren hakkında düşündüğü gibi ne varolmaya başlamıştır ne de bir an gelecek varolmasını durduracaktır; onun yaşamı zamanın sınırsızlığıyla sürüp gitse bile yine de henüz böyle bir varlığın sonsuz olduğuna inanmamızı sağlayacak haklı bir gerekçemiz yoktur. Çünkü o yaşam süresinin bütününü, bu yaşam son sonsuz bile olsa, ayni anda yakalayıp saramaz; gelecektekileri henüz yaşamamış geçmiştekileri ise çoktan yaşamış tüketmiştir. Öyleyse sonsuz bir yaşam bütünüyle, dolu dolu ve aynı anda yakaladıgı ve ona hakim olduğu için geleceğin her  ayrıntısından haberdar, geçmişin de hiçbir ayrıntısına kaçırmamış olanın sonsuz olduğunu söylemek yerinde olacaktır, o her zaman kendine hakim olup şimdi olduğu gibi kendisini sunmalı, geçip giden zaman sonsuzluğuna şimdi ve burada gibi sahip olmalıdır. Bu yüzden, Plato'nun bu dünyanın  zamanda bir başlangıcı olmadığını ve bir sonu olmayacağını iddia ettiğini duyup da yaratilan dunyanin yaratıcısıyla birlikte sonsuz olduğunu düşünenler yanılmaktadır. Çünkü Plato'nun dünya için söylediği bu sonsuz yaşamı sürdürmek baska şey, sonsuz yaşamın bütün varlığını aynı anda kucaklamak başka bir şeydir, böyle bir şeyin sadece Tannsal zihne özgü olduğu çok açıktır. Tanrı'nın yarattıklarından önce gelmesini zamansal nicelik açısından değil de, onun Tanrıal doğasının yalınlığı açısından değerlendirmek gerekir. Zamana bağlı şeylerin sonsuz hareketi, devinimsiz Tannsal yaşamın şimdiki durumunu taklit eder, çünkü bu hareket Tanrısal yaşamı gerçekleştiremediğinden ve onunla eşdeğerde olmadığından, devinimsizlikten devinime düşer ve şimdinin yalınlığından geleceğin ve geçmişin sınırsız yayılımına doğru küçülür, kendi yaşamının bütünselliğini dolu dolu ve aynı anda kucaklayamadığından ve tam da bu nedenden varolmayı asla bırakamadığından, tamamen gerçekleştiremediği ve açıklayamadıgı Tanrısal yaşama kısmen benzemeye çalışır. Böylece kendisini bu kısa ömürlü ve gelip geçici anın şimdisine bağlar. Bu an sürüp giden şimdiyle bir benzerlik taşıdığından, ilişkilendiği her şeye böyle sürüp giden bir
varolus görünümü kazandırır. Ama sabit kalamadığından, zamanın sonsuz akış yolculuğuna kapılır ve sabit kalıp da bütünselliğini saramadığı yaşamı ancak bu şekilde ilerleyerek sürdürebilir. Bu yüzden, nesnelere uygun adlar vermek istiyorsak, Plato'yu izleyerek, Tanrı'nın sonsuz, dünyanın sürekli olduğunu söyleyelim. O halde, her yargı kendi doğasına göre kendisine konu olanları kavradığından ve Tanrı hep sonsuz ve şimdi olma durumunda olduğundan, onun bilgisi de zamanın bütün devinimini aşarak kendi şimdisinin yalınlığında kalır ve geçmişin ve geleceğin sonsuz yayılımını kapsayarak kendisinin o yalın kavrayışında her şeyi şimdi oluyormuş gibi seyreder. Bu yüzden her şeyi ayırt etmesini sağlayan Tanrı'nın şimdisi üzerine düşünmek istiyorsan, buradaki önbilgiyi geleceği önceden bilmek olarak değil, hiç azalmayan şu anın bilgisi olarak degerlendirmen daha doğru olacak.

Recep Alpyağıl, Din Felsefesine Dair Okumalar - I, ss.674-675