Bakire Doğum Mucizesi Üzerine Bazı Mülahazalar: Hermafroditizm


Birinci yazımızda hem Müslümanların hem de Müslüman olmayanların aklına gelecek bir soru olan bakire doğum gerçekten de mümkün mü, nasıl olmuş olabilir sorularını cevaplayacağız.

Meryem Bakire Doğurmuş Olabilir mi?

Müslümanlar Meryem’in bakire doğum yaptığında hemfikirdirler, zira bu ayetle sabittir. Hristiyanlar da bu şekilde inanır: 


Yeşaya 7:14: Bundan ötürü Rab'bin kendisi size bir belirti verecek: İşte, kız/bakire gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel (Tanrı bizimle) koyacak.


Bunun nasıl olabileceğiyle ilgili üç fikir vardır denilebilir. Bunlardan ilki, nedenselliğin ve aslında yasanın olmadığı ve olan her şeyin her an Allah tarafından yaratıldığı, dolayısıyla mucizelerin aslında fiziki ve mantıkî aleme ters olmadığı görüşüdür. İkincisi, diğer bütün mucizeler için de bahsedilebileceği gibi bunların doğa yasalarının o anlık ihlali sayesinde bilimsel olarak açıklayamayacağımız şekilde gerçekleştiğidir. Bu görüş, doğa yasaları değişmesine rağmen olayların Sünnetullah adlı daha kapsamlı ve asla değişmeyen yasalar çerçevesinde işlediğini söyler. Üçüncü görüş ise fizik yasalarının hiçbir zaman ihlal edilmediği ve mucizelerin yasalar dahilinde gerçekleşen durumlar olduğu görüşüdür. Bu görüş çerçevesinde, bakire doğum mucizesine bir bilimsel açıklama da getirilebilir:


Bazı bitki ve hayvanlar, hem dişi hem erkek eşey bezlerine sahip olup bu duruma hermafroditizm denir. İnsanlarda hermafroditliğin farklı çeşitleri vardır. Gerçek ve psödo hermafroditlik terimlerin kullanımı tartışmalı olsa da basitçe anlatırken bunları kullanacağız, daha ayrıntılı anlatımı en sondaki ek kısmında kaynaklarıyla bulunabilir. Psödohermafrodit birey sahip olduğu eşey kromozomlarına uygun ikincil eşeysel özellikler gösterir fakat anne karnında maruz kaldığı anormal hormon seviyelerinden dolayı birincil cinsel özellikleri yani asıl cinsel organları kromozomlarının karşı cinsiyetine aittir. Gerçek hermafrodit bireyler ise hem dişi hem erkek eşey bezlerine yani yumurtalık ve testise sahiptir. Dışarıdan kadın veya erkek gibi gözükürler, çoğu kadındır. Yani hermafroditlik çift cinsiyetlilik demek değildir. Belli bir cinsiyetten olup cinsel organlarının belirsiz olması, diğer cinsiyete ait olması veya iki cinsiyetin organlarının da belli oranda bulunmasıdır. 


Gerçek hermafrodit kişilerde doğurganlık son derece nadirdir; çalışan yumurtalık dokusuna sahip olabilirler ama testisleri yeterince gelişmediği için sperm üretemezler. %50’si yumurta, %12’si sperm üretir. Bu yüzden doğurgandırlar ama kendi kendilerini dölleyemezler. Buna rağmen kişinin kendini dölleyebildiği bir kuramsal bir tasarı vardır. Bir kimerik (iki zigotun birleşmesiyle oluşmuş yani birden fazla genotipe sahip) birey, erkek ve dişi zigotun tek bir embriyoya birleşiminden oluşmuş ve iki eşeysel beze de sahipse kendini döllemesi mümkündür. Hermafroditliğin yaygın olduğu memeliler dahil diğer bazı hayvan türlerinde bu görülmüştür; fakat insanda görülmemiştir. 2010 itibarıyla, biri XY baskın (%96) olmak üzere en az 11 tane gerçek hermafrodit doğurganlık vakası kaydedilmiştir. Başka kaynaklara göre, Zeki Bayraktar’ın aktardığı üzere son 40 yılda tıbbi literatürde rapor edilen 14 hermafrodit gebe vakası olmuş ve bu vakalarda toplam 26 gebelik bildirilmiş olup biri isteğe bağlı kürtajla, diğerleri normal ya da sezaryen doğumla sonuçlanmıştır. Vakaların hepsinde bebek erkek olup 11 tanesi sağlıklı şekilde doğmuştur. Hepsinin erkek olmasının sebebi tam olarak bilinmese de X kromozomuna bağlı genetik hastalıklardan dolayı oluşan dişi zigotlar embriyo aşamasına geçemiyor olabilir.¹


Meryem hermafrodit idiyse, benzer bir şekilde kendini dölleme ihtimalinden bahsedilebilir. Hermafrodit bireylerin dış üreme organları belirsiz, bir cinsiyetin organları veya iki cinsiyetin birden organları olabilir. Annesinin onu kız doğurduğuna, Kuran’da ondan bir tartışmalı yer hariç her zaman kadın olarak bahsedildiğine ve görünüş olarak da kadın olduğuna yani ikincil eşeysel özellikleri de gösterdiğine göre, onun kadın eşeysel kromozomlarına ve kadın dış üreme organlarına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca İsa peygamber tüm kromozomlarını annesinden aldığına göre Meryem’de Y kromozomunun da bulunması yani kromozom yapısının46XX/46XY şeklinde olması gerekir. Nitekim hermafroditlerin %60-70’i 46,XX, %20,2-33’ü46,XX/46,XY ve %7’si ise 46,XY kromozom yapısında olurlar. Yani hermafroditlerin yaklaşık üçte biri Y kromozomu taşır. Son 40 yılda rapor edilen 14 hermafrodit gebenin 4’ü karyotipi 46XX/46XY olan kimerik vakalardı. Bunun yanı sıra kendini dölleme kuramında bireyin sperm de üretebilmesi yani testise sahip olması gerekmektedir. Gerçek hermafrodit bireylerin %10’unda 46,XX kromozom ve testis görüldüğü, testis bulunursa genelde dışarı inmemiş olduğu bilgisi bu konuda aydınlatıcı olacaktır. İlginç bir şekilde, Kuran’da Meryem’in hermafrodit olduğu görüşünü destekleyen ayetler vardır: 


Ali İmran 36: Onu doğurunca, "Rabbim!" dedi, "Onu kız doğurdum." -Oysa Allah, onun ne doğurduğunu daha iyi bilir- "Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum.”

Ali İmran 37: Sahibi Meryem'i güzelce kabul etti ve güzel bir bitki olarak yetiştirdi. Bakımını da Zekeriya'ya yükledi. Zekeriya ne zaman onun dairesine girse yanında bir rızık bulur: "Meryem! Bu sana nereden?" diye sorardı. O da "Allah katındandır! Allah, tercih ettiğine hesapsız rızık verir!" derdi.


Annesinin Onu kız doğurdum ifadesinden sonra Allah’ın ne doğurduğunu bildiğini söylemesi dikkat çekicidir. Bir sonraki ayette de Meryem’in bitki olarak yetiştirildiği buyurulmaktadır. Bitkilerde hermafroditlik çok daha yaygın olduğundan bu ayet bahsettiğimiz görüşe bir göstergedir. Aynı kelimelerle bütün insanların bitki olarak bitirildiğini söyleyen Nuh suresinin 17. ayetinde “yerden” ifadesi olup burada olmaması farklı bir kasıt olabileceğini düşündürmektedir.


Ayrıca Ali İmran suresinin 59. ayetinde Adem ve İsa peygamberlerin durumlarının benzemesi biyolojik olarak doğal süreçlerle yaratıldığını düşündürebilir: Şüphesiz Allah katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir: Onu topraktan yarattı. Sonra ona "ol" dedi. O da oldu.


Tahrim 12: Namusunu korumuş olan İmran kızı Meryem'i de (örnek verir). Onun içine ruhumuzdan üflemiştik. Meryem, Sahibinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etmişti. İçten boyun eğenlerdendi.


Enbiya 91: Irzını koruyan; biz onun içine kendi ruhumuzdan üfledik, onu ve oğlunu insanlığa bir ayet kıldık.


Secde suresinin 7-9. ayetlerine göre ruhundan üfleme olayı sadece İsa peygamberin yaratılmasında değil bütün insanların yaratılmasında vardır. Ayrıca Arapçada “o” ve “ona" gibi zamirler, bahsedilenin kadın ya da erkek olmasına göre değişmekte ve farklı kelimeler kullanılmaktadır. Türkçede ikisi için de aynı olan “o” kelimesi kullanıldığından tercümede fark edilmeyen bu incelik, Arapça’da açıktır. Yukarıda Meryeme ruhun üflenmesinden bahseden iki ayette “onun içine” denilirken ilkinde “fihi” şeklinde erkek, ikincisinde “fiha” şeklinde dişi zamiri kullanılmıştır. Bu da Meryem’de erkeksi bir özellik bulunduğuna bir işaret olarak görülebilir. Elmalılı Hamdi Yazır Tahrim suresinin 12. ayetinin tefsirinde şöyle demektedir:


(…) bir erkeğin sulbünde (belinde) meni hücresi, bir kadının rahminde yumurtalık hücresi nasıl yaratılıyorsa, bakire Meryem'in rahminde ikisi de öyle bir Rabbâni emirle yaratılıvermişti. Buna göre Meryem o üfürülme anında hem dişi hem erkek özelliğini toplayan fevkalade bir seçimle, "Seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti." (Al-i İmrân, 3/42) buyurulduğu gibi âlemin kadınlarında görülmemiş bir üstünlükle seçilerek, dıştan bir aşılamaya muhtaç olmaksızın kendine görünen ruhun (Cebrail'in) üfürmesinden gebe kalmıştı. Bu âyette Meryem'in hem kadın hem erkek vasfıyla tasvir edilmesi bize bu mânâyı anlatan bir delil gibi görünmüştür. 


Devamında kısaca Enbiya suresinin 91’inci ayetindeki benzer ifadede dişi zamir kullanılması ferc’e de gönderilme ihtimali olsa da Meryem’e gönderilmiştir, ancak bu ayette eril zamir kullanılması dikkat çekicidir demektedir. Söz konusu zamirin ferc’e gönderilerek diğer ayetteki ifadeyi tefsir ettiğini, her iki ayetteki zamirin de merciinin ferc olduğunu fakat bundan maksadın bilinen uzuv değil kinaye veya başka bir mânâ olduğunu söylemektedir²³. Onun da bahsettiği gibi ferc kinaye olarak kullanılsa da esasında apış arası anlamına gelmektedir. Muhammed Hamdi Yazır mecaz olarak yorsa da kelimeleri ferc’e yorması önemlidir. Ayrıca kelimeyi gerçek anlamaya mani bir şey olmadığı söylenebilir. Nitekim Mehmet Okuyan, Abdülaziz Bayındır gibi zamiri somut olarak anlayan ve erkek ve dişi hücre yoran veya Hakkı Yılmaz gibi erkek ve dişi üreme organlarına yoran kişiler de mevcuttur.


Sonuç olarak bakire doğum mucizesi doğa yasalarının ihlal edildiği veya edilmediği seçeneklerle açıklanmaktadır. Bilimsel olarak böyle bir olayın mümkün olması, Meryem’in ve İsa’nın mucizeviliğini ortadan kaldırmaz. İkinci bölümde de bahsettiğimiz üzere mucizeler anlaşılamayan veya açıklanamayan olgular olmak zorunda değildir. Mucizelerin özelliği Allah’ın kudretini göstermeleri ve birçok açıdan delil oluşturmalarıdır. Kuran’da mucize kelimesinin hiç kullanılmaması, bizim mucize dediğimiz ve birçok zaman mucize olarak meallendirilen olguların aslında ayet olarak sunulması ve delil olarak gösterilmesi bunun en açık göstergelerindendir:


Müminun 50 :Meryem oğlunu ve annesini bir ayet kıldık.

Taha 22,23: Elini koynuna sok. Başka bir ayet olarak, kusursuz bir beyazlıkta çıksın ki sana en büyük ayetlerimizden gösterelim.

Araf 132: Ve sen bizi büyülemek için her ne ayet getirsen imkanı yok sana inanacak değiliz derlerdi.

Bakara 164: Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için ayetler vardır.


Ayrıca ne şekilde olursa olsun mucizeye inanan bizim ve milyonlarca insanının gerçekten doğru bir şekilde inanıp inanmadığını sorgulayan Fehmi İlkay Çeçen’in şu sözleri ufuk açıcıdır:


Dişi hermafroditlerde, kendi kendine döllenme tıbben mümkündür. Düşünsenize  böyle bir durum yaşanmış olsa bile kadın, bu durumu tıp dünyasına haber vermemiş olabilir. Eminim ki böyle bir olay yaşandıysa kadın” kimse inanmaz” deyip saklamıştır. Öyle bir kadının yerine kendinizi bırakın lütfen. Utandığınız için kime durumu anlatabilirdiniz ki? Kim size inanırdı ki? Kendi döneminde Meryem’e kaç kişi inandı? Zina yapmış damgası yiyecektiniz. Meryem’in babasız çocuk doğurduğuna canı yürekten inanan bir İslam aliminin huzuruna da çıksanız , Meryem’in babasız çocuk doğurduğuna canı yürekten inanan Papa’nın karşısına bile çıksanız zina yapmış damgası yerdiniz. Çünkü insanların çoğu inancında samimi değildir. Meryem’in yaptığına ne kadar inansa da başkasının yaptığına inanmaz. Çünkü bu ona imkansız gelir. Bugün yaşayan birçok insan Meryem’in döneminde yaşasaydı onu zina ile suçlayanların yanında olurdu. "Bakire Meryem" olayı kulağa hoş gelse de "Bakire yakın çevre" gerçeği o kadar da hoş karşılanmaz.


Bu kısımda son olarak bazı kişilerin Meryem’in hermafrodit olabileceğinden bahsedilmesinden rahatsız olmalarının ve bunu iftira olarak görmelerinin mantıklı olup olmadığını inceleyelim. Bu itiraz en başta böyle bir durumun adeta kötü ve ahlaken uygunsuz görülmesinden ileri gelmektedir. Oysa biliyoruz ki Allah’ın herhangi bir kişiye verdiği fiziksel özellikler hiçbir zaman kötü olarak değerlendirilemez. Ahlaki olarak “kötü” kelimesi zaten nesneler için değil bilinçli eylem sahipleri ya da bunların yaptığı yanlış eylemler için kullanılabilir; bir elmanın kötülüğünden bahsedilemez. Elmanın kırmızı ya da yeşil olması onun niteliğini bildirir ve onun hakkında iyi ya da kötü bir yargı belirtmez. Bunun gibi bir insanın normal kadın ya da erkek olması veya farklı özellikler taşıması tek başına iyi veya kötü değildir. Bunların hepsi Allah’ın yaratışlarıdır. Allah Kuran’da Meryem’i alemlerin kadınlarından üstün kıldığını söylemektedir, dolayısıyla her Müslüman onun kişiliğine ve yüksek ahlakına saygı duyar. Meryem’in hermafrodit olup olmaması onun değerini azaltmaz ya da artırmaz, zaten üstünlük takvadadır. Aslında Meryem’in hermafrodit olduğu düşüncesi, sadece cinsî değil her anlamda standart normlara uymayan kişilerin durumlarının kötü olmadığını göstererek bu kişilere cesaret ve moral verirken diğerlerine de bir uyarı ve ders niteliği taşır. Benzer şekilde, zorlu görevinden dolayı normal birinin de yaşayabileceği şekilde dilinin dolaştığının söylenmesinden Musa peygamberin kekeme olduğu sonucunu çıkaranlar olmuştur. Bunu diyenler Musa peygambere hakaret etmemektedir, onun kekeme olması ya da olmaması değerinden bir şey eksiltmez. İslam’a göre kişinin elinde olmayan şeylerden sorumlu olmaması bir yana, fiziksel hiçbir özellik ahlaki bir yargı ifade edemez. Yakup peygamberin hastalığı, Yusuf peygamberin köle ve mahpusluğu, Muhammed peygamberin yetim ve öksüzlüğü de onların değerlerini düşürmemiştir. Allah’ın evrendeki diğer ayetleri gibi mucizeleri araştırıp Allah’ın yaratma sanatı hakkında bilgi edinmek çok değerli bir ibadettir ve mucizeyi inkardan ziyade onu daha iyi takdir etmeyi beraberinde getirir.



EK


Hermafroditizm, karşıt cinsiyetin üreme organlarına sahip olma durumudur, bitki ve hayvanlarda görülebilir. İnsanlarda, dış ve iç cinsel organlar arasında uyuşmazlık içeren durumlar interseks terimiyle karşılanır ve cinsel gelişme bozuklukları altında incelenir. Bu tür durumlar insanda çok nadirdir. Dört çeşit hermafroditizm vardır:

46,XX psödohermafroditizm

46,XY psödohermafroditizm

Gerçek eşeysel bez hermafroditizmi

Karmaşık hermafroditizm


46,XX psödohermafroditizmde normal dişi genetik malzemesine sahip fetüs, ikincil erkek eşeysel özelliklerine veya erkek dış üreme organlarına sahip olur. Genetik bir bozukluk sebebiyle anne karnında iken aşırı erkek hormonuna maruz kalır, bu sebeple dış üreme organı erkek gibi gelişir fakat rahim gibi diğer iç organları normaldir. Genellikle doğumdan önce gelişir ama sonra da gelişebilir. Otozomlarında (eşey değil vücut kromozomlarında) Y kromozomu belirtisi bulunur. 46,XX kromozomlular genelde belirsiz dış cinsel organlara ve büyük erkeklik organına sahip olurlar, bu yüzden erkek olarak yetiştirilirler. Ama ergenlikte memeleri gelişir ve adet görürler, çok nadir durumlarda sperm üretirler. Tahminen 20.000’de bir kişide görülür.


46,XY psödohermafroditizmde normal erkek genetik malzemesine sahip erkekte dış üreme organları tamamlanmamıştır veya kadınınkine benzer. İç üreme organları eksik veya tam olabilir. Bu durum genelde kadın ve erkek hormonlarının dengesizliğinden veya yeterince testosteron üretilememesinden ya da bunun vücuda etki etmemesinden kaynaklanabilir. Birçok durumda kız olarak yetiştirilirler fakat ergenlikte erkek üreme organları gelişir ve sperm üretmeye başlarlar. Doğurgan ya da kısır olabilirler. Bazılarında ikincil özellikler hiçbir zaman gözükmezken bazıları tamamen kadın gibi gözükür.


Gerçek eşeysel bez hermafroditizminde birey hem gerçek yumurtalık hem de testis dokusuna sahiptir. Bu ikisi ovotestis denilen şekilde birleşmiş ya da ayrı ayrı bulunabilir. Gerçek hermafroditlerde ovotestis bulunma oranı 2/3’tür. Çoğu kısırdır ama yumurta ve sperm üretilebilir. Kişiler XX veya XY kromozomlarına, veya ikisinin birden kombinasyonlarına sahip olabilir. Bunun gibi dış üreme organları da kadın, erkek veya belirsiz olabilir; bu çoğunlukla anne karnındaki testosteron düzeyine bağlıdır. Çoğunlukla 46,XX kromozoma ve anormal vajinaya sahip olurlar. Rahim bulunursa tam gelişmemiştir. Penis bulunursa idrar kanalında anormallik görülebilir. Hastaların %10’unda 46,XX kromozom ve testis görülür. Testis bulunursa genelde dışarı inmemiştir. 1/20.000’den az görülür ve en az 500 vaka kaydedilmiştir.¹⁰ Gerçek hermafroditliğin bir çeşidi olan ovotestiküler bozukluk 83.000 doğumda bir görülür (%0.0012).¹¹ Gerçek vaka sayısını belirlemek zordur fakat 1991 itibarıyla 500 vaka doğrulanmıştır. Gerçek hermafrodit kişilerde doğurganlık son derece nadirdir. Genellikle çalışan yumurtalık dokusuna sahip olurlar ama testisleri yeterince gelişmediği için sperm üretemezler. Bu yüzden doğurgandırlar ama kendi kendilerini dölleyemezler. İki eşeysel beze de sahip olan kişilerin %50’si yumurta, %12’si sperm üretir. Buna rağmen kişinin kendini dölleyebildiği bir kuramsal bir tasarı vardır. Bir kimerik (iki zigotun birleşmesiyle oluşmuş yani birden fazla genotipe sahip) birey, erkek ve dişi zigotun tek bir embriyoya birleşiminden oluşmuş ve iki eşeysel beze de sahipse kendini döllemesi mümkündür. Hermafroditliğin yaygın olduğu memeliler dahil diğer bazı hayvan türlerinde bu görülmüştür; fakat bir insanda görülmemiştir. 2010 itibarıyla, biri XY baskın (%96) olmak üzere en az 11 tane gerçek hermafrodit doğurganlık vakası kaydedilmiştir.¹²


Modern teşhis yöntemleriyle bile birçok cocukta hermafroditizmin nedeni bulunamamıştır, buna karmaşık hermafroditizm denir. Bu kişilerde 45,X0, 47,XXY, 47,XXX kromozomları bulunabilir. Bu kişiler 46XX ve 46YY kromozomluların ötesinde başka cinsel bozukluklara sahiptirler. İç ve dış üreme organlarının uyumsuzluğu değil anormal eşeysel hormon seviyeleri ve tamamlanmamış cinsel gelişmeden muzdariptirler.¹³


Yazar: Eylül Rana Saraç