Doğadaki Canlılar Birbiriyle Savaşmıyor
Bekoff, “yabani hayvanların acımasız ve vahşi olduklarına dair görüşler yüzde yüz yanlış” diyor. Sözlerinin devamında, memelilere ilişkin yeni araştırmaların davranışlarının yüzde 90–95 olumlu olduğu
nu gösterdiğini ifade ediyor. (1) Bekoff’un verdiği örnekler arasında kurtlar da var. Oyun sırasında, gruptaki baskın kurtların bilerek zayıflara yenildiğini, çok sert olmadıkça ısırmalarına izin verdiklerini belirtiyor.
Newscientist dergisinde yayınlanan hayvan duygularına
ilişkin yazısında da şöyle ilginç bir örnek veriyor: “Kuzey Kenya’da
bulunan Samburu Ulusal Parkı’nda filleri seyrediyordum. İçlerinden birinin çok
yavaş yürüdüğünü fark ettim. Fil uzmanı Iain Douglas-Hamilton bana, Babyl adı
verilen bu filin yıllardır sakat olduğunu, fakat sürünün diğer üyelerinin onu
hiçbir zaman arkada bırakmadığını söyledi. Biraz yürüdükten sonra dönüp nerede
olduğuna bakar, duruma göre ya bekler, ya da devam ederlerdi. Hatta bazen sürü
lideri, Babyl’i beslerdi. Fillerin ona yardım etmekle elde edeceği hiçbir şey
yoktu.” (2) Bekoff’a göre bu fillerin ilgi ve şefkatlerinin koşulsuz
olduğu açık. Samburu Ulusal Parkı’ndaki filleri inceleyen Oxford ve
California üniversitelerinden bilim insanları da fillerde merhamet duygusu
olduğu sonucuna vardı. Applied Animal Behaviour Science adlı akademik dergide
yayımlanan araştırmalarına göre, filler aralarında genetik bir bağ olmasa da
hasta ya da ölmek üzere olan fillere ilgi gösteriyor.
1958 yılında yapılan bir araştırmada, aç farelere
kardeşlerinin elektrik şokuna maruz kalmalarına sebep olan çubuğu çekmeleri
durumunda yemek verildi. Fareler bunu yapmaktansa aç kalmayı tercih etti! 2006
yılında akademik dergi Science’da yayımlanan bir araştırma, tanıdıkları
fareleri acı çekerken gören farelerin yüzlerini buruşturduğunu gösterdi. Sonuçları,
2011 yılında Science dergisinde yayımlanan deneylerde ise, fareler çok
sevdikleri çikolatayı yemektense kapana kısılmış arkadaşlarını kurtarmayı
tercih ettiler! (3)
Yaban köpekleri, zürafalar, aslanlar, kuşlar,
böcekler, hatta karidesler bile başka hayvanların “çocuk yetiştirmesine”
yardımcı oluyor. Yaklaşan kurdu gören küçük bir geyiğin çıkardığı sesleri duyan
geyikler, yardıma koşuyor ve kendi hayatlarını tehlikeye atarak yavruyu
koruyor. Kanadalı bilim adamlarının Nature dergisinde neşredilen çalışmalarına göre,
sincaplar bazen annesiz kalmış yavru sincapları evlat ediniyor...
Güney Amerika’nın tropik ormanlarında hayat süren
Allobates femoralis türü kurbağaların dişileri yumurtalarını erkek kurbağalarca
korunan alanlarda, yere düşmüş yaprakların arasına bırakıyor. Üç haftalık
gelişimden sonra erkek kurbağalar yumurtadan çıkan yavruları sırtlarında
taşıyarak ormandaki su birikintilerine götürüyor. Yalnızca doğru zamanda
suya taşınırlarsa yavruların hayatta kalacakları belirtiliyor. Viyana
Veterinerlik Üniversitesi’nden Dr. Eva Ringler ve arkadaşlarının çalışmaları,
erkeklerin çoğunluğunun kendi yavruları olmasalar bile kendi bölgelerinde
yumurtadan çıkan yavruları suya taşıdığını gösterdi. Aralarında Harvard Üniversitesi ve Max Planck
Enstitüsü’nden bilim insanlarının da bulunduğu başka bir araştırma ekibinin
Journal of Experimental Biology’de yayımlanan deneyleri de şaşırtıcı sonuçlar
ortaya koydu. Bilim adamları, dişi ve erkek kurbağaların sırtlarına
başkalarının yavrularını yerleştirdi. Sadece
erkekler değil, dişi kurbağalar bile sırtlarına konulan yavruları ormandaki su
birikintilerine götürdü.
Ünlü hayvan davranışı uzmanı Dr. Jonathan Ralcombe,
The Exultant Ark (Mutlu Gemi) adlı yeni kitabında hayvanların keyfini konu
ediyor. Şezlongda oturuyormuş gibi Madagaskar güneşinin tadını
çıkaran halka kuyruklu lemurların, dilini çıkarıp kar tanesi yakalayan küçük
geyiğin fotoğrafı kitapta yer alan, hayvanların hayatının mutlu yüzünü yansıtan
görüntülerden. Dr. Balcombe, hayvanların çoğu zaman huzurlu, sakin ve zevkli
bir yaşam sürdüğünü dile getiriyor ve şöyle diyor: “Hayvanların duyarlılığına
ilişkin bilgi ve anlayışımızın gelişmesi, önyargılarımızı tekrar düşünmeye bizi
zorluyor. Bu önyargılardan biri, yaban hayatının bitmek
bilmeyen, ciddi bir mücadele olduğu görüşü." devamında “hayatta kalma
mücadelesi" gibi çok kullanılan bazı sözlerin, yabani hayvanlar için
yaşamın haşin ve amansız olduğu izlenimini pekiştirdiğini belirtiyor. Bunun önyargılı ve hatalı bir bakış açısı
olduğunu söylüyor. (4)
Besin bulmak, bir canlının yaşamındaki en önemli işler
arasında. Dr. Balcombe, hayvanların bu işten zevk aldığını düşünüyor. “Kafeste
tutulan fareler, yemeklerine kolayca ulaşmak yerine, bir kolu çekerek ulaşmayı
tercih ederken, Skinner kutusundaki (hayvan davranışı deneylerinde kullanılan
özel bir kutu) güvercinler de, diskleri gagalayarak yemlerini elde etmeyi
tercih ediyor.” diyen Balcombe, hayvanların oyunlarına da değiniyor: “Oynamak
daha çok genç hayvanların yaptığı bir şey ama birçok yetişkin hayvan da oynar.”
diyor. Alaska’da kargalar sırt üstü yatıp karla kaplı çatılardan kayıyor.
Kuzey Amerika’da bizonlar otların donmuş kısımlarında kayıyor ve bir yandan da
yüksek sesle bağrıyor. Japonya’nın Honshu adasındaki şebekler kartopu oynuyor.
Balıklar, ahtapotlar, kaplumbağalar hatta
timsahlar da oynuyor. ABD’deki Tennessee Üniversitesi’nden zoolog Dr. Vladimir
Dinets’in Animal Behaviour and Cognition isimli akademik mecmuada yayımlanan
araştırmasına göre, nesnelerle oynama davranışı timsahlar arasında çok sık
görülüyor. Dr. Dinets, artık çok sayıda hayvanat bahçesi bakıcısının oynamaları
için timsahlara çeşitli nesneler verdiğini söylüyor. Dr. Dinets, ergen timsahların kendilerini kaydırak gibi
kullandıkları yamaçlardan suya bırakmayı da sevdiğini tespit etmiş. Dr.
Dinets’in yine bu yıl Prof. Gordon Burghardt ile birlikte yayımladığı bir başka
araştırma, balıkların da timsahlardan geri kalmadığını gösteriyor. Burghardt ve ekibi, beyaz benekli çiklitgilleri ( Tropheus
duboisi), yaklaşık iki yıllık bir süre içinde belirli zamanlarda filme çekti ve
yüzlerce kez tekrarlanan ilginç bir davranışlarını tespit etti. Balıklar,
altında bulunan ağırlıktan dolayı akvaryumun dibinde dikey olarak duran
termometreye tekrar tekrar vuruyor, vurdukça eğilip kalkan termometreyle
oynuyorlardı! Prof. Burghardt, kertenkele ve kaplumbağaların da
oynadıklarını gösteren ikna edici deliller bulunduğunu belirtiyor. Harvard
Üniversitesi’nden tanınmış karınca uzmanı Prof. Edward Wilson’a göre karıncalar
da oynuyor. Uzun yıllar ahtapotları inceleyen Kanada’nın Lethbridge
Üniversitesi’nden psikolog Prof. Jennifer Mather, araştırmasına konu olan
Seattle Akvaryumu’ndaki iki ahtapotun suda yüzen küçük plastik kutulara su
fışkırtıp bir yandan diğer yana fırlattıklarını söylüyor. “Bir iki kere
yapsalar buna oyun diyemezsiniz. Fakat bu ‘top zıplatma’ aşağı yukarı 20 defa
oldu.” diyor.
Washington Eyalet Üniversitesi’nden Prof. Jaak
Panksepp ve ekibinin geçmişteki araştırmaları, farelerin oynarken ve
gıdıklanınca insan kulağının duyamadığı sesler çıkararak güldüklerini ortaya
çıkardı. (5) Ekibiyle
birlikte, özel bir cihazla bu sesleri inceleyen Panksepp’e göre fareler,
oynamayı ve gıdıklanmayı kesinlikle seviyor. Gıdıklamayı bıraktığında eline
koşuyor, tekrar gıdıklanmak istiyorlardı. Sonunda gıdıklanma ödülü varsa
karmaşık bir labirenti koşarak geçiyorlardı. (6)
“Molekülleri hayat sahiplerinin
yardımına, özellikle bulutları bitkilerin mededine ve bitkileri dahi
hayvanların yardımına ve hayvanları ise insanların muavenetine ve memelerin
kevser gibi sütleri, yavruların beslenmelerine ve hayat sahiplerinin güçleri
dışındaki pek çok ihtiyaçları ve erzakları, umulmadık yerlerden onların
ellerine verilmesi, hattâ yiyecekleri oluşturan atomlar dahi bedenin
hücrelerinin tamirine koşmaları gibi Rabbanî itaat ettirme ile ve Rahmanî
istihdam ile, yardımlaşma hakikatinin pek çok örnekleri doğrudan doğruya, bütün
kâinatı bir saray gibi idare eden bir Rabb-ül Âlemîn’in umumî ve rahîmane
rububiyetini gösteriyorlar.” (7)
(1) https://www.atlasdergisi.com/kesfet/bilim-haberleri/merhametli-hayvanlar.html
(3) https://www.atlasdergisi.com/kesfet/bilim-haberleri/merhametli-hayvanlar.html
(4) https://1000kitap.com/kitap/atlas-sayi-226--140046
(5) https://www.atlasdergisi.com/dergide-bu-ay/eglenen-hayvanlar.html
(6) https://www.atlasdergisi.com/kesfet/bilim-haberleri/merhametli-hayvanlar.html
(7) Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar, 7. Şua s. 194 kısmen günümüz Türkçesiyle https://sorularlarisale.com/risale-i-nur-kulliyati/sualar/yedinci-sua/194