Peygamber'in Kuran'a Etkisi Hakkındaki Müslüman -Ateist Diyaloğu



Hz.Muhammed'in vahyi konjuktürel ve siyasal Bir şekilde şekillendirdiğini iddia eden bir  Ateistin İddialarına Müslümanca Cevaplar 

A:Ateist
B:Müslüman



----------------------------------------------------------------------------------------------------------------


A;Mekke'de saf ve tavizsiz bir davet yöntemini tercih eden

Hz. Muhammed, Medine'ye hicret ettikten sonra, davetini

daha iyi yürütebilmek. yerleşik hale gelebilmek için siyasi ve

dini ittifaklar aramaya başladı.


B;Neden Mekkede "davetini daha iyi yürütebilmek. yerleşik hale gelebilmek için siyasi ve dini ittifaklar aramaya başla"madı?

A;Mekkede daha idealist medinede daha realistti 


B;İdealistliğini bozmasını gerektiren ne yaşadı?

A;10 yılda etrafına 100 kişi anca toplayabilidiği için baktı böyle olmayacak medineye geçip ittifak aradı 


B;Bunun için 10 yıl beklemesi saçma. Ayrıca madem realist oldu, Mekke ile ittifak yapıp tekliflerini kabul ederdi. Onlarla sayıca bu kadar azken savaşa girmesi hiç de realist bir yaklaşım değil



A;Yahudilerin Araplar arasında prestijli bir konumu vardıİşte Hz. Muhammed nübüvvetini Yahudilere onaylatarak, onların Araplar üzerindeki prestijini de kullanıp davasına yeni bir yön vermek istedi israiloğullarından gelen peygamberlik silsilesinin bir devamı olduğunu düşünerek başlangıçta yahudilere sempati ile yaklaşıyordu kendini oraya nispet edip yani onların prestijinden faydalanmak.Bu düşünce nedeniyle Kur'an'ın bazı ayetlerinde, Yahudi ve Hıristiyanların cennete gideceklerine dair açık imalarvardır (2/62, 5/69). Yahudilere ve Hıristiyanlara kendi kitaplarına göre hükmetmeleri tavsiye edilir ve bu hükmetme işiAllah'ın adıyla hükmetme olarak isimlendirilir (5/44-47)Aynı şekilde Arapların atası İsmail Hz. Muhammed ve Vahiy Peygamber üzerinden. Peygamber'in neslini İbrahim Peygamber'e dayandırma isteği, sadece peygamberlik silsilesi açısından değil, soy itibariyle de bağ kurma çabasının bir ürünü­dür. Çünkü peygamberlik silsilesi bir gelenek olduğu kadar,en azından İsrailoğulları açısından soybağıdır


B;Yazarın "Mekke'de saf ve tavizsiz bir davet yöntemini tercih eden Hz. Muhammed, Medine'ye hicret ettikten sonra, davetini daha iyi yürütebilmek. yerleşik hale gelebilmek için siyasi ve dini ittifaklar aramaya başladı"ğı iddiasıyla bu iddiası çelişiyor.


Eğer Mekkede Yahudilere sempati ile yaklaşıyorduysa bu durum yazarın önceki iddiasını çürütür.


Eğer Medineye hicretten sonra sempati ile yaklaşıp Yahudilere şirin görünmeye çalıştığı iddia ediliyorsa kıblenin hicretten sadece 16-17 ay sonra Kudüsten Mekkeye değişmesi bu iddiayı çürütür.


A;Eğer Yahudilere dönük strateji başarılı olsaydı,istikamet Mekke değil Kudüs olacak ve Mekke'den gelen tehlike bertaraf edildikten sonra Yahudilerle birlikte Kudüs fethedilmeye çalışılacaktı. Muhtemeldir ki, Yahudilerin kutsalkitapları, gelenekleri, ibadetleri, hukukları küçük değişikliklerle onanacak ve Yahudiler de Hz. Muhammed'i kutsal kitapta adı geçen son peygamber ilan edeceklerdi. Mekke, belki,gene fethedilecek ama sadece putların kaldırılmasıyla yetinilmeyecek, Kabe de yıkılarak tüm Arap ibadet ve geleneklerineson verilecekti. Belki de Kabe'nin yerine bir Havra dikilecekti Kabe'nin konumu değiştirilseydiveya hac olayına 'son verilseydi, muhtemeldir ki Mekke kansız olarak fethedilemeyecekti. Çünkü Kureyşliler ekonomilerinin belkemiği olan Kabe ve hac olmadan ne bu dine girerlerdi. ne de Peygamber'le anlaşırlardı.Hz. Muhammed'in en büyük siyasi projesinin, Watt'ın söylediği gibi, inanç esasına dayanan bir "Arap Birliği" projesi olduğunu söylememizde hiçbir sakınca yoktur.İnsanların çoğunu fevç, fevç Medine'ye gelip Hz. Muhammed'e bağlayan şüphesiz, dini düşünceler konusunda ikna olmuşluklarından öte, Arap Birliği'ni sağlayabileceğine dair oluşan güven olmalıdır. Bu birliğin dışında kalmak, kuzeye-Bizans ve Sasani topraklarına- . yapılacak seferlerden eldeedilecek ganimetten mahrum kalmak anlamına geliyorduKur'an'ın yaklaşık dörtte üçünü oluşturan on üç yıllık Mekki ayetlerdeki delil ve örnekler, Arapların Hz. Muhammed'in nübüvvetini kabul etmeleri için çok az bir tesir yaptı;ama davetini, ganimet ve iktidar vadeden siyasi projelerle bü­tünleştirerek yürütmeye başlaması çok daha kısa bir sürede,insanların fevç fevç gelerek Hz. Muhammed'in davetini onaylamasını sağladı. Ömrü bu projenin tamamlanmasına yetmedi ama onun ardından arkadaşları -Bizans ve Sasani'nin çok zayıf olduğu bir dönemin verdiği avantajla- bunu başardılar.Hz. Muhammed'in inanç esasına dayanan ümmet projesi,Arapların birliğini sağladı. Bizans'ın da Sasani'nin de hemmaddi hem de siyasi ganimetleri onların oldu.Böylelikle idealizm ile realizm arasındaki gerginlik, reelşartlar lehine bazı ideallerden taviz verilmesi ama aynı oranda da büyük bir başarının elde edilmesiyle sonuçlandı.


B;Hz Peygamberin Arap olmayan o kadar devlet başkanına tebliğ mektubu göndermiş ve kendisine tabi olmalarını istemiş olması en büyük siyasi projesinin Arap Birliği projesi olduğu iddiasını çürütüyor.


"İnsanların çoğunu fevç, fevç Medine'ye gelip Hz. Muhammed'e bağlayan şüphesiz, dini düşünceler konusunda ikna olmuşluklarından öte, Arap Birliği'ni sağlayabileceğine dair oluşan güven olmalıdır." ifadesiyle Belki yüzbinlerce insanın kalbini açıp bakmış gibi niyet okuması yapıyor. Bir de utanmadan kendi sözlerine itimat edenleri aptal yerine koyarak "şüphesiz" diyor.



A;Peygamber İdeallerin taviz verdi örneğin;Hz. Muhammed, hukuki bir emirden çok bir slogan gibi,Beled suresinde ifadesini bulan, "fakkü rakabe=kölelere özgürlük!" diye haykırıyordu. Hiç köle edinmiyor, eskiden sahip olduğu köleleri özgürleştiriyor, arkadaşlarına da köle satın alıp özgürleştlrmeleri için tavsiyelerde bulunuyordu. Medine'nin ilk bir-iki yılının ardından. zengin üst sınıftan efendileri yanına çekme, Kureyş'in efendileri ile uzlaşma üzerine kurulu, ayrıntısını açıkladığımız, yeni proje hayata geçirildi.Bu yüzden Mekke'deki "kölelere özgürlük" sloganı, Medine'de "kölelerinize iyi davramn"a dönüştü. Yani iddia edildiği gibi köleliğin kaldırılmasına dönük tedrici bir süreç işletilmedi, süreç ters işledi ve Mekke'de özgürleştirilmesi istenen kö­leler, Medine'de haklan iyileştirilen ama kölelikleri baki kalan alt sınıfa dönüştüMedine'de yeni stratejinin kaçınılmaz sonucu olarak efendilerin hassasiyetleri dikkate alındı. Mekki ayetler ise, saf vicdani bir haykırış ve duruş olduğundan, köleliğe karşı çıkış hukuki bir mesnede ihtiyaç duymaksızın, radikal bir karşı çıkışla, ilkesel ve fiili olarak gerçekleştiriliyordu



B;Beled suresindeki ifadelerin hükmü kalmadığına dair Hz Peygamberin bir beyanı olmadığına göre "kölelere özgürlük" ifadesi değişmemiş ve hükmünü devam ettiriyor demektir.




A;esirlerin fidye karşılığı bırakılarak dünyanın geçici yararı­nı arzu etme yönü de bulunmaktadır ki bu da Hz. Muhammed'in Mekke boyunca davetinden asla bir bedel istemediğinedair söylemiyle çelişmektedir. Ki ayetin devamında "Siz dünyanın geçici yararını istiyorsunuz," denilerek şiddetli bir eleş­tiri konusu yapılmaktadır. Ancak 69. ayet işi sonuca bağlar:"Artık ganimet olarak elde ettiklerinizden helal ve temiz olarakyiyin." Ayetler değişen konjonktüre göre yenilenmiş ve Hz.Muhammed de Allah tarafından affedilerek vicdanen müsterih olmuştur artık.Hz. Peygamber'in vefatına yakın, kölelere, kadınlara veEnsar'a iyi davranılması konusunda ısrarla vasiyette bulunması, bu üç grubun haklarını yeterince teslim etmediği konusundaki vicdan azabından kaynaklanıyor olsa gerek


B;Esirlere karşılık istenilen fidye Hz Peygamberin davetine karşılık istediği bir bedel değil ki. :)

Kendi diyor esirlerin bedeli bu, davet için karşılık olan bir bedel değil. :)

Ayrıca Kuran haşa Allah kelamı değilse yazarın iddiasına göre Hz Peygambere "Siz dünyanın geçici yararını istiyorsunuz," diye şiddetli eleştiriyi yapan kim? Hz Peygamber kendi kendini mi şiddetli eleştirmiş veya haşa Kuran yazarlarından biri mi şiddetli eleştirmiş? Kim bu şiddetli eleştiren? Kim olduğuna dair vereceği olası cevabın delili nedir?

Peşinden "Hz. Muhammed de Allah tarafından affedilerek vicdanen müsterih olmuştur artık" denilerek bu ayetlerin Allah kelamı olduğu kabul edilmiş oluyor ki bu da Kuranın Hz Muhammed tarafından konjoktürel şekillendirildiği iddiasını çöpe atıyor



BU DİYALOGA EK OLARAK İLAVE ETMEK İSTEDİĞİMİZ BAZI BİLGİLER 

 -Kölelikle ilgili iddiaya göre medinede kölelerle ilgili ayetler yumuşatılmış gibi bir ifade geçmesine karşın medinede nazil olmuş Bakara Suresinin 177.ayetinde köle azadı ile ilgili  şöyle bir ifade geçer:

"Yüzlerinizi doğu ve batı yönlerine çevirmeniz birr (hayır, erginlik) değildir. Fakat asıl birre (hayr) erenler; Allah'a, âhiret gününe, meleklere, Kitablara, Peygamberlere imân ederler; mallarını sevmelerine rağmen yakınlarına, yetimlere, miskinlere, yolculara, dilenenlere ve (hürriyete kavuşmak isteyen) kölelere verirler; namazı kılar, zekâtı verir, ahıdleştikleri zaman ahidlerine vefa gösterirler; sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında da sabrederler. İşte dinde sadakat gösterenler ancak onlardır ve işte takvaya ermiş olanlar da ancak onlardır. "

İlgili ayetle ilgili ebu-suud efendi tefsirinde;

"e'r-Rikab", "e'r-rakabe — boyun, köle" kelimesinden gelir. Farklı mânâlarla yorumlanmıştır:


1- e'r-Rikab, mükâtebeye bağlanmış, daha açık bir ifâdeyle hürriyete kavuşmak için efendisine belli bir bedel ödemeyi yazı ile taahhüd etmiş kölelere yapılan mâlî yardımdır.

2-e'r-Rikab, esirleri hürriyetlerine kavuşturmak için yapılan harcamadır.

3-e'r-Rikab, köleleri satın alıp hürriyetlerine kavuşturmak için yapılan harcamadır.

Her üç mânâda da mülkiyet kaseli yoktur. İhtiyar olunan harcamada amaç tamamen hayırdır."demiştir.


-Bakara Suresi 62.ayette Yahudilere şirin gözükmek maksadıyla onlarında cennete girebileceği ima ediliyorsa eğer o zaman niçin 61.ayette "Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “İyiyi kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarûrete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bütün bunlar da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu.ifadelerini kullansın 

-Maide Suresi'nde "Yahudilere ve Hıristiyanlara kendi kitaplarına göre hükmetmeleri tavsiye edilir ve bu hükmetme işi Allah'ın adıyla hükmetme olarak isimlendirilir "  şeklindeki ifadeye gelecek olursak eğer iddia sahibinin  Kuran'ın haşa Peygamberin hayal kırıklığı ile  Yahudileri eleştirdiğini iddia  ayetlerden Bakara Suresinde de bulunmaktadır. Lakin Maide Suresi nuzül sırasında 112.sırada olmasına karşın Bakara Suresi 87.sıradadır bu nasıl iddiadır ki daha sonra inen surede daha önce inen sureden önceki duygu-durumlarına ait izler bulunsun hiç akıl karı mı :)iddia sahibinin peygamber  yahudilerden ümit kesip onların kötü özelliklerini haşa Kuran'a yansıttıktan ,sonra inen sureden örnek vermesi kendi iç çelişkisini ortaya koymaktadır.


-Hz.İbrahim ile ilgili meseleye gelecek olursak eğer Yahudilere kendini peygamberlik silsilesinden gösterme amacıyla soyunu oraya dayandırdığı iddiasını incelediğimizde Mekki Ayetlerde de hz.İbrahim'den bahsedildiği Mekke'de yahudi bulunmadığına göre böyle bir amacın güdülmesinin anlamsız olduğu anlaşılmaktadır 

Eğer denilirse ki Mekki Surelerde Hz.İbrahim'den bahsedilmez 
buna cevabımız Oryantalist Caetani'nin kitabına cevap niteliği taşıyan Asım Köksal Hoca'nın kitabından alıntı yapmakla yetineceğiz