BİLİM İNSANLARINA İLHAM KAYNAĞI OLAN DOĞADAKİ BAZI SANAT ESERLERİ

 

"Endüstri alanında gerçekleşmesini düşlediğimiz birçok şey, zaten doğada var..." Bunlar, ABD'nin ünlü iletişim şirketi Lucent Technologies' den biyo-taklit uzmanı Joanna Aizenberg' in sözleri. Ağaç gövdesinden kirpi dikenine kadar tüm biyolojik malzemeler, üstün bir tasarımı yansıtıyor. Ancak, bu tasarımları fark edebiliyor muyuz, onlardan yeterince yararlanabiliyor muyuz? Bugün, birçok bilim adamı, biyo-taklit malzemeler yapmak için doğaya yöneliyor. Çünkü biyolojik malzemeler, insan yapımı malzemelerden farklı. Yenilenen, geri dönüşümlü, koşullara göre değişen "akıllı malzemeleri"; büküldüğü halde kırılmayan, darbe almasına rağmen çatlamayan; hem esnek hem de dayanıklı olan maddeleri; karmaşık, çok işlevli kompozitleri doğada gözlemlemek mümkün. Şimdi, bu yapıların bazılarına göz atalım ve insan aklına nasıl önderlik yaptıklarını görelim: (1)

Massachusetts Institute of Technology’den (MIT’den) Doç. Dr Xuanhe Zhao ve arkadaşları, örümceklerin ıslak ortamlarda da avlanabilmelerine vesile olan yapışkan maddeyi örnek alarak iki ıslak yüzeyi saniyeler içinde birleştiren çift taraflı bir bant geliştirdi. (2) 
Dr Zhao, biyolojik yapıştırıcı teknolojilerinin dikişlerin yerini almasını amaçladıklarını söylüyor. (3)
Bilim insanları sümüklüböcek, midye, kertenkele ve benzeri pek çok canlının nesnelere nasıl tutunduğunu inceliyor. Sümüklüböceğin salgısı hemen her çeşit engelin üzerinden zarar görmeden geçebilmesine, dik yüzeylere tutunabilmesine, ağaç dallarından sarkabilmesine vesile olan çok işlevli bir malzeme. (4) İngiltere’nin Nottingham Trent Üniversitesi’nden fizikçi Dr. Michael Newton’un PLOS ONE isimli akademik mecmuada yayımlanan makalesine göre, sümüklüböcekler teflona, hatta yeni teknoloji ürünü süper kaygan yüzeylerin hemen hepsine tutunabiliyor. (5) Washington Üniversitesi zooloji profesörü Ingrith Deyrup-Olsen’in çalışmasına göre, “sümük” hücrelerde granüller şeklinde paketli olarak depolanıyor. Suya temas eden granüller son derece hızlı bir biçimde hacimlerinin 100 katına kadar su çekebiliyor. 
Prof. Smith şöyle söylüyor: “Buna benzer bir jel mükemmel bir medikal yapıştırıcı olurdu. Islak yüzeylere yapışır ve doku ne kadar çok eğilip bükülürse bükülsün, onunla birlikte eğilip bükülürdü. Sızıntı, yara izi hiç olmazdı.” (4) Harvard Üniversitesi’nin Wyss Biyolojik İlhamlı Mühendislik Enstitüsü’nden Prof. Dave Mooney ve arkadaşları, bu salgının yapısından ilham alarak güçlü bir medikal yapıştırıcı üretti. Kabuklu deniz hayvanlarının kabuğundaki bir polimeri ve yosunların hücre duvarlarında bulunan bir maddeyi kullanarak geliştirdikleri jeli andıran yapıştırıcı delik bir domuz kalbinde denendi. Islak zemine uygulanmış olmasına rağmen ve kalp binlerce kez şişirildiği halde yapıştırıcı işlevini korudu. (6)
Suyun altında kuvvetli bir şekilde yüzeylere yapışabilen ve fırtınalarda bile tutunduğu yerden kopmayan midyeler de güçlü yapıştırıcı geliştirmek isteyenlere yol gösteriyor. Kayaya yapışmış bir midyeye yakından bakarsak midyeden dışarıya doğru uzanan, her birinin ucunda bir damla yapışkan bulunan birçok iplikçik görürüz. Kimyasal analizlerde, midyenin yapışkanında yüksek oranda demir bulundu. Midyenin deniz suyundan süzdüğü demir, proteinleri bağlamak için kullanılıyor ve ortaya çok güçlü bir malzeme çıkıyor. (1)

“Her şeyin son derece hem sanatlı hem kolayca yaratılması gösteriyor ki, hepsi kuşatıcı bir ilim sahibi olan bir Kadîr-i Ezelî’nin eseridir.” (7)

DİPNOT:

(7) Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, Lem'alar, 26. Lem'a s. 382 https://sorularlarisale.com/risale-i-nur-kulliyati/lemalar/yirmi-altinci-lema/382