Kurban Vahşet Midir?

 

Başlıktaki soruyu doğru cevaplayabilmek için önce kurban ve vahşetin ne olduğuna bakalım:

Kurban, ibadet maksadıyla İslami usullere uygun olarak hayvanın boğazlanmasıdır.

Vahşetin ise, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre birinci anlamı yabani, vahşi olma durumudur. (1) Vahşi yaşamda ne ibadet maksadıyla ne de ibadet maksadı olmaksızın İslami usullere uygun bir hayvan boğazlama fiiline rastlanmaz. Zaten vahşi yaşamda görülen hayvan öldürme şekilleri ile öldürülen hayvanlar İslami usule aykırı öldürüldükleri için bu şekilde öldürülen hayvanın eti de yenilmez. Demek ki vahşetin birinci anlamına göre kurbanın vahşet olduğu iddia edilemez.

Vahşetin Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre ikinci anlamı korku, ürküntü demektir. (1) İslami olarak hayvan, kesim yerine incitilmeden götürülür. Yine İslam'a göre kurbanı kesen kimse hayvana eziyet vermemeye dikkat etmeli, bıçağı hayvana göstermemeli ve keskin bıçak kullanmalıdır ve kesim işlemi tamamlandıktan sonra çevre temizliğinin iyice yapılması, hayvanın artan parçalarının toprağa derince gömülmesi, mümkün olduğu ölçüde dışarıda hiçbir parçasının bırakılmaması gerekir. (2) Görüldüğü üzere ne insana ne de hayvana bakan yönüyle kurban kesiminde korku öğesi bulunmamaktadır. Ama yine de kendisini kan tutması vs gibi özel halleri bulunan insanların da zaten kesime şahit olması şart değildir.

Vahşetin Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre üçüncü ve son anlamı ise ıssızlık, yalnızlıktır. (1) Kurbanın bu anlam ile de alakası olmadığı açıktır.

Bazen kurban bayramında çok sayıda hayvan kesilmesi eleştiri konusu yapılmaktadır. Oysaki Kurban bayramı öncesi ve sonrasında bir müddet dışarıdan et alımının azaldığını düşünürsek totalde kesilen hayvan sayısının kurban bayramı olmasa da pek değişmeyeceği ortaya çıkar. Kurban bayramı sayesinde bari fakirlerin evine et girmiş oluyor. Dolayısıyla İslam'ı kurban bayramından dolayı eleştirmek hiç mantıklı değil.

Hayvanların ölmesi eleştiri konusu yapılıyorsa eleştiren kişi et yiyen biriyse kendi keyfi için kesilen hayvanı afiyetle yerken, insanların bir kısmını da fakirlere dağıttığı et için hayvan kesilmesine sırf ibadet olduğu için karşı çıkması ve eleştirmesi hiç etik değildir.

Eğer et yemiyorsa en azından mutlaka ot yiyordur. Maddeci bakışa göre hayvanla bitki arasında hiçbir fark yoktur. Ha biri öldürülmüş ha diğeri fark etmez. (3) Maddeci olmayan bakışa göre ise hayvanlar ve bitkiler insan bedenine girerek insanlaşmakta ve daha üst varlık mertebesine ulaşmaktadırlar ve bunun da vahşetle alakası yoktur.

Eğer hayvanların acı çekmesi eleştiri konusu yapılıyorsa mevcut bilimsel verilere göre en az acı, İslami usul kesim (2) olan boğazın iki tarafındaki şah damarları, yem ve yemek borusundan en az üçü kesilmesi ve hayvanın kanının iyice akmasını temin için bir süre beklenmesi şeklindeki kesimde görülür.

Hannover Üniversitesi (Almanya) Veteriner Fakültesi’nde Profesör Wilhelm Schulze başkanlığında bir heyet tarafından, koyun ve sığırların piston tabancasıyla bayıltılarak ve bayıltılmadan kesilmesi esnasında oluşacak ağrının EEG (elektroensefalograf) ile kalpteki değişimlerinde ECG (elektrokardiyogram) ile ölçümüne dayalı bilimsel bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmada beynin üstündeki kafatası yüzeyine elektrotlar yerleştirilmiştir. Bazı hayvanlar, keskin bir bıçakla hızlı bir şekilde boğaz bölgesinden yemek borusu, soluk borusu, jugular ve karatoid arterler de dâhil omuriliğe kadar kesilmiştir. Neticede bayıltmadan bıçakla kesimin daha az ağrılı olduğu tespit edilmiştir. Diğer hayvanlar ise, bayıltmayı müteakip kesilmiştir. Bayıltmadan kesim işlemini müteakip ilk üç saniye içerisinde EEG kayıtlarına göre bir değişikliğin olmadığı, yani hayvanın hissedilebilir bir ağrı çekmediği, bunu takip eden üç saniye içerisinde ise, EEG kayıtlarından, vücuttan fazla miktarda kanın dışarı akması ve beyindeki hayatî damarlara giden kan miktarının azalmasına bağlı şokun ve duyu kaybının hâkim olduğu izlenmiştir. Kesim işlemini müteakip altı saniye sonra ise, EEG’nin sıfır seviyesine indiği, yani hayvanın hiç ağrı çekmediği tespit edilmiştir. Tabanca ile bayıltma işleminde hayvanlar net bir hissizlik ve hareketsizlik sergilerken, EEG kayıtlarından bayıltmayı müteakip süratli bir şekilde şiddetli bir ağrının varlığı tespit edilmiştir. (4)

Diğer kesim yöntemlerini kısaca incelersek:

Elektrikle Bayıltma (Elektro-şok)

Bu metodun uygulandığı hayvanların çeşitli bölgelerinde kanamalar gözlenebilmekte ve bu da etin kalitesini düşürmekte, yükselen kan basıncıyla birlikte kesim sırasında bazı damarlar yırtılarak kan doku içerisine yayılabilmekte, kalça ve kürek kemiklerinde kırıklar görülebilmekte ve akımın yüksek olmasına göre verilen elektrik kalbin durmasına ve ölüme sebep olabilmektedir. (5)

Tabancayla Bayıltma

Bu yöntemde tabancanın ucundaki 15 cm uzunluğunda demir bir çubuk aniden hayvanın alnından içeriye girip beyin dokusunu tahrip eder ve bu nedenle hayvan geri dönüşümsüz olarak bayılır. Hayvan, boğazı kesilse de kesilmese de ölüme doğru giden bir şok durumuna girmiştir.

Yapılan araştırmalarda, bu yöntemin kanamalara neden olduğu, adrenalin miktarını artırdığı, ette kalite bozukluklarına rastlandığı ve Deli Dana Hastalığının hayvanlardan insanlara bulaşmasında etkili olabileceği ifade edilmiştir. (6) Hatta İngiltere'de bu metod Deli Dana Hastalığı riski sebebiyle 2001 yılının Ocak ayında yasaklanmıştır. (7)

Gazla Bayıltma

Karbondioksit gazı ile bayıltma yöntemi de oldukça masraflı ve hayvanların gaza dayanıklılıklarının farklı oluşu sebebiyle tercih edilen bir yöntem değildir. Hayvanların bayıltma tünellerine alınmaları sırasında ve CO2 oranı yüksek havayı solumaları anında kateşölaminlerin kana salınmasını arttırması sonucu strese girmeleri de önemli bir dezavantaj olarak belirtilmiştir. (6)

Alına tokmak (balyoz) ile vurmak sureti ile bayıltma

Bu metotta hayvanın alnına bir tokmakla vurulmakta ve hayvan bayıltıldıktan sonra boğazlanarak boyun damarları kesilmektedir. Genelde alında bir kırık oluşmaz. Ancak beyinde geniş kanamalara rastlanılmaktadır. Bahse konu metotla bayıltmada bilinç kaybı çok kısa sürdüğünden 12 saniye içinde hayvan boğazlanmalıdır. Eskiden Avrupa’da kullanılan söz konusu yöntem, bazı hayvanların kafatasları kalın olması hasebiyle veya yanlış bir uygulamada kafatasının sadece kırılmasından dolayı bayıltma gerçekleşmediği için hayvanın çok büyük acılar çekmesi sebebiyle günümüzde pek tercih edilmemekte birlikte Amerika’daki bazı mezbahalarda hala kullanılmaktadır. (6)

Sonuç olarak, İslâmi usul kesim, hem kanın daha hızlı ve daha çok boşalması hem de hayvanın en az acı çekmesi yönünden en başarılı yöntemdir ve kurban kesinlikle bir vahşet değildir.

DİPNOT:

(4) Prof. Dr. Adnan KOŞUM, HAYVAN REFAHI BAĞLAMINDA FIKIHTA HAYVAN KESİMİ, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy. 30, 2017, s. 454 http://isamveri.org/pdfdrg/D02533/2017_30/2017_30_KOSUMA.pdf
(5) Prof. Dr. Adnan KOŞUM, HAYVAN REFAHI BAĞLAMINDA FIKIHTA HAYVAN KESİMİ, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy. 30, 2017, s. 450 http://isamveri.org/pdfdrg/D02533/2017_30/2017_30_KOSUMA.pdf
(6) Prof. Dr. Adnan KOŞUM, HAYVAN REFAHI BAĞLAMINDA FIKIHTA HAYVAN KESİMİ, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy. 30, 2017, s. 448-449 http://isamveri.org/pdfdrg/D02533/2017_30/2017_30_KOSUMA.pdf