Bilimsel Naturalizm - Metedolojik Natüralizm Nedir ?










BİLİMSEL NATURALİZM ,METEDOLOJİK NATÜRALİZM NEDİR?


Yazar: @ateizmelestiri




     Hepimiz daha lisenin başlangıcında “Doğaüstü olayların bilimin çalışma alanına girmediği” bilimsel bilginin ‘’gözlem ve deneylere” dayandığından dolayı “mantıklı, doğru ve çelişkisiz olduğu” doğaüstü güçlerin hastalıklara yol açtığı düşüncesinin ne doğrulanabilir ne de yanlışlanabilir’’ olduğundan bilimsel bilgi olmadığı benzeri argümanları ya ders kitaplarımızdan okumuş ya da popüler bilim anlatılarından takip etmişizdir. Gözlemlenebilir ve ölçülebilir olanların haricinde herhangi bir açıklamanın bilimsel olamayacağı ve böyle doğaüstü açıklamaların inancın konusu olabileceği iddiası da yine sıklıkla karşımıza gelmiştir. Acaba bütün bu argümanlar doğru mudur ve kökenleri nereye dayanmaktadır?


    Modern bilimin metodu Micheal Ruse, Robert Pennock gibi birçok bilim felsefecisine göre metodolojik natüralizmdir. Yukarıda bahsi geçen argümanların kökenlendiği felsefi akım olan metodolojik natüralizm, natüralizmin şekil değiştirmiş ve yumuşatılmış halinden ibarettir. Natüralizme göre doğada yani dünyada veya evrende meydana gelen her olay her olgu, doğal nedenlerle açıklanabilir; bir yaprağın düşmesi ya da bir gezegenin yörüngesinde hareket etmesi o nesnelerin “tabiatında” yani kendilerinde bulunan özelliklerin birer sonucudur. Bu ön kabulü benimsemekle birlikte natüralizm, birbirinden üslup olarak farklı ancak fikri olarak aynı iki alt kola ayrılabilir: ontolojik natüralizm ve metodolojik natüralizm.




                          İkiz Kardeşler: Ontolojik Natüralizm ve Metodolojik Natüralizm


         Ontolojik(felsefi) natüralizm “her olayın doğal nedenlerle açıklanabilir” olduğu iddiasıyla yetinmez, bu doğal nedenlerin olayı açıklamak için yeterli olduğunu; doğaüstü, metafizik, İlahi hiçbir nedenin söz konusu durumu açıklamak için kullanılamayacağını ve bunun rasyonel (mantıklı) olmayacağını ileri sürer. Dolayısıyla bu felsefi akımdakiler bütün metafizik açıklamaları (yaratılış da dahil) reddeder.



       Metodolojik natüralistler de her olayın doğal nedenlerle açıklanabileceğini kabul eder ve metot olarak kâinatta açıklamaya çalıştıkları olayları, varlıkları doğaüstü nedenlere yer vermeden açıklamaya çalışır. Bununla birlikte, doğaüstü açıklamaları büsbütün inkâr etmezler ve onlara karşı agnostik kalmayı tercih ederler. Yani “Ben doğaüstü varlıkları, metafiziği, dinleri reddetmiyorum; ancak onların doğadaki varlıkların üzerinde şu anda etkileri olmadığını varsayarak yalnızca doğal nedenlerle olguları açıklamaya çalışıyorum. Mesela bir kimyasal tepkimenin hızlanması için enzimi doğal bir neden olarak gösteriyorum ve bunun geçerli olduğuna da eminim; ancak olayın benim görmediğim doğaüstü boyutları varsa onun hakkında yorum yapamam, yalnızca ‘inançtır’ diyebilirim ve ben de bu tür inançlara sahip olabilirim” diyenler metodolojik natüralistlerdir. Başlıktaki benzetmeye atıfta bulunacak olursak metodolojik natüralizm ikiz kardeşlerden barışçıl, iyi huylu olanını simgelerken ontolojik natüralizm agresif ve kötü huylu olanına tekabül eder: Öyle ki asılları ve fiziki özellikleri (felsefi temellerine karşılık geliyor) birbirinin aynısıdır.



   Substrata bağlanmasıyla birlikte enzimde meydana gelen şekil değişimi. Acaba bu şekil değişimi doğal bir nedenle meydana gelebilecek kadar basit bir değişim mi?

     Bu ayrımdan sonra metodolojik natüralizm bizlere “masum” ve gerçekten “tarafsız, objektif” görünebilir. Metodolojik natüralizmin bilimlerin hızlıca gelişmesine katkıda bulunduğu; “açıklanamayan” olayların cin, peri, kötü ruhlar gibi birtakım sebeplere atfedilmeyip derinlemesine incelemeler sonucu doğadaki olayların daha iyi anlaşılabildiği ve aslında söz konusu felsefi düşüncenin bizim günlük hayatta da başvurduğumuz bir yaklaşım olduğu öne sürülebilir. Öyle ki neredeyse hiçbirimiz evde elektrikler kesildiğinde “bunu cinler, periler yaptı” demeyip, kesintinin kaynağına inmeye, hangi kablo ve devre elemanlarının zarar gördüğünü anlamaya çalışıyoruz. Yani kısacası olayın “doğal sebepleri” ni araştırıyoruz.




       Ancak eğer bilimin amacı gerçekliğin kendisine ulaşmak, bir olgunun hakiki nedenine inmek ise bu takdirde metodolojik natüralizmin yalnızca doğal nedenlere dayanarak yaptığı açıklamaların yeterli olduğuna bizi ikna etmeye çalışması, onun felsefi natüralizme eşdeğer olmasını netice verir.3 Çünkü bahsedilen neden, mesela bir kimyasal tepkime için enzim ya da elektrik akımı için bir kutuptan diğerine hareketlenen elektronlar, gördüklerimizden aklen ulaşılabilecek gerçek-yeter neden olarak bizlere sunulmuş olur ve fizik-üstü alanın varlığına dair gözlemlerden getirilebilecek bütün akli delillerin önü alınmış olur. Felsefede neden kavramının günlük kullanımımızdan farklı biçimde “Bir şeyi değiştirmeye, bir fenomen ya da olayı meydana getirmeye yetili olan şey, ya da koşul, yaratıcı etken; bir şeyi ortaya çıkartan, kendisi olmadan o şeyin kesinlikle varlığa gelemeyeceği şey” anlamına geldiğine dikkat edecek olduğumuzda “doğal neden” kavramının aslında doğadaki “herhangi bir oluşumu meydana getirmeye kabiliyeti olan varlık” olarak addedildiği ortaya çıkar.




     Ontolojik natüralizm ve metodolojik natüralizmin doğal nedenler ve doğa- doğa üstü varlık katmanlarıyla ilgili görüşleri. Soru işareti fikir belirtmemeye, çarpı işareti reddetmeye karşılık geliyor.

     Yukarıdaki tabloda söz konusu iki fikir akımının farklarını ve benzerliklerini özetlemeye çalıştık. Metodolojik natüralizm doğa üstü nedenler, doğa üstü varlık katmanı veya bunların birbirine bağlı olması konusunda fikir belirtmezken herhangi bir doğa üstü nedenin, oluşumların doğal yönü üzerinde herhangi bir etkisini “metodolojik” olarak reddeder. Evet metodolojik natüralizm doğa üstü nedenlerin doğal olaylar üzerinde ya bir etkisinin olmadığının ya da ihmal edilebilir zayıf bir etkisinin olduğunu varsaymak durumundadır. Aksi takdirde eğer doğa üstü nedenler fiziksel oluşumların meydana gelmesinde ihmal edilemez, önemli, baskın bir rol oynamaktaysa metodolojik natüralizmin yaptığı bütün açıklamalar tutarsız hale gelir, çünkü bir oluşumu açıklamanın en önemli noktasına “metodolojik” olarak değinemiyordur. Zaten bundan dolayı birçok metodolojik natüralist, doğa üstü nedenlere ihtiyaç olmadan olguları açıklayabildikleri iddia etmektedirler.



    Metodolojik natüralizme dayanan bilimin teknoloji üretebilmesi ve doğadaki oluşumlar hakkından önceden doğru, tutarlı tahminlerde bulunabilmesiyle birlikte “modern bilimle gelen her yeni keşif, her yeni teknolojik ilerleme, henüz tam bir felsefi natüralist olmamış birçok insanı felsefi natüralizme her gün bir adım daha yaklaştırır” yani “metodolojik natüralizmin her yeni başarısı” aslında materyalizm ve fizikalizmden pek de bir farkı olmayan felsefi natüralizmin hanesine artı olarak geçer. Yani işin özü, bilimin metodolojik natüralizme dayalı olarak ilerlemesi, bilimin kazandığı her başarının materyalizme alet edilmesiyle sonuçlanır, hem de hiçbir propaganda olmaksızın.



     Yine metodolojik natüralizm sebebiyledir ki “Din ayrı, bilim ayrıdır. Bilim, dinin alanına girmez. Bilim ‘nasıl’ a din ‘niçin’ e cevap verir.” tarzında klişeler halkın bütün kesimlerince benimsenir olmuştur. Kısacası bir “delil inkâr ediciden” çok bir “delil karartıcı” olarak çalışan söz ettiğimiz fikri akım, aslında çok da dolaylı olmayan bir yoldan dini inançları zedeleme fonksiyonunu göstermektedir. Peki, ideolojiden bağımsız olamayacağına yukarda değinmeye çalıştığımız metodolojik natüralizm, hangi mantıki temellere dayanır ve günümüzde kimler tarafından nasıl savunulmaktadır? Geliniz nasıl savunulduğunu bir sonraki yazımıza bırakıp felsefi temellerini kısaca özetlemeye çalışalım.




Felsefi Temeller: Empirizm, Nedensel Kapalılık ve Doğa Yasaları


      Metodolojik natüralistler, bilim ve felsefe arasında bazı farklılıkların bulunmasına rağmen ikisinin ortak senteziyle ve a posteriori olarak yani bilimsel deneylerle doğa hakkında geçerli bilgilere ulaşılabileceğini öne sürerler. Ayrıca metodolojik natüralizmin şarta bağlı olarak deneysel arka plana dayanarak kabul edildiğini ve sıra dışı gözlemler olduğu takdirde ondan vazgeçilebileceğinden dem vurarak bilimin kabul edilen bu yönteminin ideolojik değil mantıki temelleri olduğunu ima etmektedirler. Deneysel arka plana dayanarak gerçekliğe/açıklamalara ulaşıldığının belirtilmesi bize ilk felsefi temelin emprizim olduğunu gösterir.




    Mevzubahis felsefi metodolojide, doğa üstü açıklamaların olası “açıklamalar uzayından” çıkarılması yani onlara ihtiyaç duyulmadan tabiattaki oluşumların açıklanabileceğinin savunulması, yalnızca metafizik öğelerin fiziki olayların meydana gelmesinde yeri olmadığının ya da önemsiz bir konumda olduğunun kabul edilmesiyle mümkün olabilir. Metafizik fenomenlerin fiziksel olayların açıklanmasında kullanılamayacağını ve fiziki nedenlerin açıklama için tam yeterlilikte olduğunu savunan fikir ise “nedensel kapalılık” tır. (causal closure). (İkinci felsefi temel)






     Nedensel kapalılığa göre hiçbir fiziksel olayın fizik alan haricinde bir nedeni olamaz.

      Daha açık ifade edecek olursak, eğer müşahede ettiğimiz olguları açıklamak ve gerçeğe ulaşmak amacındaysak, doğa üstü nedenlere yer vermemek için onların geçersiz ya da tutarsız olduğunu da kabul etmek zorunda kalırız; çünkü eğer tutarlı ve geçerlilerse bu takdirde yalnızca tabii nedenlere dayanarak “izah” diye öne sürdüğümüz bütün şeyler eksik ve hatalı hale gelir. Nedensel kapalılığın yani her türlü etkinin fiziksel sebeplerle açıklanabileceğinin ve süpernatürel varlık sahasının natürel varlık sahasının üzerinde hiçbir etkisinin bulunmadığının kabulü ise açık biçimde Yaratıcı’nın evrenin (doğanın) icat edeni ve ayakta tutanı olduğunu kabul eden dini inançlarla çelişir ve bilimin ideoloji bakımından nötr olması iddiası savunulamaz olur.



     Nedensel kapalılık, fiziksel etkilerin belirli fiziksel özelliklere sahip belirli fiziksel nedenler tarafından meydana getirildiğini ifade ettiğinden doğa yasaları üçüncü felsefi temel olarak karşımıza çıkar. Çünkü mesela hücrede meydana gelen solunum tepkilerinin (etki) fiziksel nedeni olan oksijenin belirli fiziksel-kimyasal özelliklere sahip olabilmesi için belirli doğa yasalarına (oktet kuralı, kovalent bağ kuralları vs.) uygun hareket etmesi gerekmektedir.



      Dikkat edilecek olduğunda buraya kadar birçok bilim felsefecisi ve bilim adamının bilimin metodu olarak düşündüğü metodolojik natüralizmin ne olduğu, ontolojik natüralizmle olan benzerlik ve farklılıklarını ve felsefi temellerinin mahiyetini sizlere aktarmaya çalıştık. Bir sonraki yazımızda söz konusu fikir akımının nasıl savunulduğunu, ilerleyen yazılarımızda ise felsefi temellerinin tutarlılığını ve akla uygunluğunu tartışmaya açmayı amaçlamaktayız.


Kaynakça;

[1] Ortaöğretim 9.Sınıf Biyoloji Ders Kitabı, MEB, Yaşam Bilimi Biyoloji, 18-19. Sayfalar.

[2] Smith, Tiddy. (2017). Methodological naturalism and its misconceptions. International Journal for Philosophy of Religion. 82. 10.1007/s11153-017-9616-3.

[3] Sebetci, A, Üç Doğa Tasarımı ve Felsefi Natüralizm, Düşünüyorum Dergisi, 84. Sayı, Haziran 2019

[4] Zargar, Zahra & Azadegan, Ebrahim & Nabavi, Lotfollah. (2019). Should Methodological Naturalists Commit to Metaphysical Naturalism?. Journal for General Philosophy of Science.

[5] Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yayınları, İstanbul 2002, s. 740.

[6] Papineau, David, “Naturalism”, The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Summer 2020 Edition), Edward N. Zalta (ed.), URL = <https://plato.stanford.edu/archives/sum2020/entries/naturalism/