Sokrates ve Nihai Hayat Amacı - Samet Tekin

 




Sokrates ve Nihai Hayat Amacı


    Atina’da doğup büyüyen Sokrates (469-399), Antik Yunan filozofudur. Sokrates önce dönemde Antik Yunan’da, filozofların tabiatın salt bir mekanik bir yapıya sahip olduğu düşüncesinin hâkim olduğu bir zamanda, varlığın güzel bir amacı olduğunu düşünen bir figür olarak ortaya çıkmıştı. O, doğa bilimlerini bir kenara bırakarak, insanın kendi iç sorunlarıyla ilgilenen birisiydi. Bu nedenle tarihte hayatın amacını sorgulayan ve evrene bir telos yükleyen ilk filozof olarak karşımıza çıkar.  

 Hayatta şan, şöhret, para, zevk ve mutluluk gibi geçici dünyevi şeylere önem veren insanların karşısında Sokrates, bilgeliği ve erdemliliği ön planı çıkarır. Nitekim O, fakir, pasaklı ve sefil bir hayat süren, zor hayat şartlarına kendini adapte etmiş ve haz arayışlı bir hayatın karşıtı bir yaşam biçimini fiilen uygulamıştır. İyi-kötü ayrımı, hayatta peşinde koşulması gereken hakikati, erdemi ve ahlakı insanlara anlatmayı dert edinen Sokrates, bu tutumlarından dolayı da gençleri yoldan çıkarmakla suçlanır: “Benim sokaklarda dolaşarak genç yaşlı hepinizi, bedeninize, paraya pula değil, her şeyden önce canın, tinin eğitimine, yetkinliğine önem vermeniz gerektiğine inandırmaktan başka bir amacım yok. Bakın gene söylüyorum size, zenginlikle, parayla pulla elde edilemez erdem, ama zenginlik, genel olsun özel olsun her türlü iyilik ancak erdemden gelir. Bunları söyleyerek gençliği baştan çıkarıyor, doğru yoldan ayırıyorsam, yukarıda andığım özdeyişlerin dokuncalı olduğunu benimsemek gerekir. Ama biri çıkıp da öğrettim şeylerin bunlar olmadığını ileri sürerse, yalan söylemiş olur.”  

 İcra ettikleri işlerde ustalaşmış zanaatkarların, Ahlaki erdemlerin bilgisi söz konusu olduğunda Sokrates, bu tip kişilerin bir bilgisizlik hali içinde olduğunu ve bilgisizliklerinin farkında olmamalarından yakınır. Bunu takiben Sokrates, kendisinin de bildiği tek şeyin hiçbir şey bilmediği olduğunu vurgular.  

 Yurttaşlarını bu konuda ikaz etme konusunda ısrarcı olan Sokrates, ruha gereken özenin gösterilmesi ve bilgisizliklerinin farkına varmaları konusunda Tanrının bir mesajı olarak ilettiğini iddia eder: İşte bunun içindir ki bugün bile yer yer dolaşıyor yurttaş olsun, yabancı olsun bilge sandığım kimi bulursam konuşup soruyorum; bilge olmadıklarını anlayınca da, Tanrının savunuculuğunu yaparak bilge olmadıklarını kendilerine gösteriyorum.”   

 Sokrates psukhe adını verdiği tinsel yaşam, mutluluktan ziyade önem verilmesi gereken kavram olarak önümüze çıkar. O, sefil bir hayat sürerek adeta insanlara mutluluğun neden anlamsız bir hedef olduğunu bizzahiti gösterir ve Antiphon adında bir çağdaşıyla tartışmasında şunları aktarır: Antiphon, benim hayatımın çok sefil bir hayat olduğunu düşündüğüne göre, benimki gibi bir hayat sürmektense ölümü tercih edeceğinden adım gibi eminim… Sen sakın benim yediklerimin senin yediklerinden daha az sağlıklı veya daha az besleyici oldukları için, gariban öğünü olduklarını düşünmeyesin? Acaba benim yediklerim, senin daha pahalı ve zor bulunur yiyeceklerinden daha kolay tedarik edilebilir oldukları için mi değersizler? Yoksa senin yediklerin insana çok daha büyük bir keyif mi veriyor?... Sen soğuklar bastırınca, benim ne zaman eve başkalarından daha fazla kapandığımı duydun? Veya çok sıcak havalarda, beni gölge yer kapmak için başkalarıyla mücadele ederken gördüğün oldu mu hiç? Yoksa yara içindeki ayaklarımın benim bir yere gitmemi engellediğine mi tanık oldun? En çelimsiz bir kimsenin dahi, beden eğitimi yoluyla, yapılan herhangi bir spor türünde, hayata geçirilen bütün egzersizlerde, olduğundan çok daha iyi bir düzeye geldiğini ve jimnastiği unutmuş bir et ve kemik mucizesinden çok daha kalıcı bir güç elde ettiğini bilmez misin? Bedenimi gücüne ihtiyaç olduğu her seferinde hazır tutmak için sürekli çalıştırdığımı bildiğine göre, bedenimizin gücüne ihtiyaç duyulan yerlerde, senin eğitimsiz vücudunla kıyaslandığında, benim senden çok daha sağlam duracağımı düşünmez misin?    

 Buradan da anlaşılacağı gibi Sokrates, refah içinde yaşanan bir hayattan ziyade sıkıntılarla boğuşulan bir hayatın zorluklara daha fazla göğüs gereceğini vurgular. Aynı zamanda, nihai bir hayat amacı olarak benimsediği ahlaki erdemliliğinin, zenginliğin ve hazzın peşinde koşmaktan daha anlamlı ve hakiki amaç olduğunu düşünür. O bu noktada, toplumun sunduğu ve içine çektiği, arzuların ana hedef haline geldiği sosyal yapının içerisindeki insanların hayatlarının kontrolünü tamamen bıraktığı, “sorgulanmamış bir yaşam” sürdüklerini açığa çıkarır.


KAYNAKLAR

Cevizci, Ahmet, Sokrates Fikir Mimarları Dizisi, Say Yayınları, İstanbul (2013)

Platon, Sokrates'in Savunması, çev: Mehmet Ortaç, Ren Kitap, İstanbul (2018)