Ontolojik Argüman Kant ve Plantinga - Kemal Batak

 


Kant, varoluşsal önermelerin zorunlu doğru olmadıklarını ya da analitik olmadıklarını savunuyor görünmektedir. Plantinga'ya göre, eğer Kant, analitik olmadıklarını kastediyorsa, Anselm'in argümanıyla onun söyledikleri ilgisizdir. Bundan dolayı olsa gerek Plantinga, "Kant'ın itirazının ilgisizliği" gibi bir durum görür ortada. Bu noktada, ona göre, önemli bir ayrım noktası vardır. Belki Anselm'in argümanı, "Tanrı vardır." önermesinin zorunlu doğru olduğunu gerektirmektedir; fakat bu durum "Tanrı vardır." önermesinin Kantçı anlamda analitik olduğunu gerektirmemektedir. Varlığın varlıkdışıdan/yokluktan daha büyük/üstün oluşu, Anselm'e göre zorunlu doğrudur; ama analitik olarak zorunlu değildir. Daha da açımlarsak, Plantinga'ya göre, Kant, aritmetigin ve geometrinin doğru önermelerinin, kendisinin dar anlamdaki kavramı olan analitigin kapsamına girmese bile zorunlu doğru olduklarına inanıyor görünmektedir. Fakat açıktır ki, aritmetiğin pek çok doğrusu varoluşsal önermelerden oluşmaktadır.


Örneğin, "Yetmiş ile yirmi arasında bir asal sayı vardır.", ya da "Altının ardı beşten büyüktür." önermelerinin Kant'ın da dile getirdiği gibi varoluşsal olduğunu biliyoruz. Öyleyse zorunlu olan önermeler sadece analitik önermeler değildir. Bazı önermeler, Kant'ın da kabul ettiği gibi, varlığı dile getirmesine rağmen zorunlu olabilmektedirler. Öyleyse varlığın yüklem olmaması neyi ifade etmektedir? Acaba hangi tür önermeler zorunludur? Bilindiği gibi bir önerme analitikse zorunludur, görüşü moda halini almış bir görüştür. "Tanrı vardır." önermesi analitik midir? Bilindiği gibi bir önermenin reddi kendisiyle çelişik ise o önerme analitiktir. İlk bakışta "Tanrı var değildir." önermesi çelişik görünmez. Bundan dolayı pek çok filozof ve bazı teologlar bu önermeyi Plantinga'nın deyimiyle "sevinç le" kabul etmiştir.




Şimdi varoluşsal önermelere daha yakından bakalım. "Bayan taksi şoförleri vardır." gibi önermelere, bilindiği gibi, "varoluşsal ifadeler" denir. Çelişiğine ise "karşı varoluşsal ifadeler" diyoruz. Varoluşsal bir önerme oluşturmak için belli bir betimlemeye uyan, en azından, bir şey olmalıdır. Tabii söz konusu nitelik birkaç bağımsız mantıksal niteligi içerdiği için karmaşıktır. Burada söz konusu betimleme, karmaşık yapının içerdiği niteliklerin tümünün en azından birine uymalıdır. Örneğin "Insan başlı atlar vardır." dersem, söz konusu insan başlı atta içerilen her bir nitelikten en az birine sahip bir varlıktan söz ediyorum, demektir. Örneğin A'ya insan başlı dersek, A'nın bir insan başı vardır, A'nın bir insan gögsü vardır, gibi. Varoluşsal önermeler karmaşık iken karşı-varoluşsal önermeler karmaşık değildir. "Insan başlı at" kavramının A, B. C. D niteliklerini içerdiğini varsaydığımızda, ben "Hiçbir insan başlı at yoktur." derken "A""nın niteligine sahip hiçbir birey yoktur, demek istemiyorum.


Örnegin, "Insan başlı hiçbir şey yoktur." demiyorum; burada "insan başlı at" kavraminda içerilen niteliklerin tümüne (A,B.C.D) sahip bir varhk yoktur, demek istiyorum. Oyleyse bu ifade biri diğerinin reddi olan iki ifade içermez; karmaşık da değildir; bundan dolayı celişkili de değildir. Bu durumda hiçbir karşı varoluşsal ifade celişkili değilse, hiçbir varoluşsal önerme analitik değildir; bundan dolayı "Tanrı vardır." önermesi analitik değildir. Öyleyse aritmetiğin ve geometrinin (varoluşsal) doğru önermelerinin analitik olmamasına benzer bir şekilde varoluşsal önermeler de analitik değildir. Çünkü bunların karşı varoluşsal ifadeleri çelişkili değildir. Tabii Plantinga bunları söylerken doğrudan varlığın bir nitelik olduğunu, yüklem olduğunu ifade etmeye çalışmaz. Ona göre varlık bir nitelikse bile ancak özel bir tür nitelik olabilir. Plantinga, tartışmanın sonucunda "Tanrı vardır." önermesinin analitik ve sentetik olarak zorunlu olmadığı düşüncesine ulaşır. Öysa Kant'a göre varlıkla ilgili yargılar sentetikti. O zaman Tanrı hangi anlamda zorunludur?



Su ana kadar "Tanrı vardır." önermesinin analitik ve sentetik zorunlu olmadığını gördük. Şu halde bu önermenin statüsü nedir? Bu sorunun cevabını soruşturmaya, bir kişinin, "Bütün boşluklar niçin boştur?" sorusunu sorduğunu varsayarak başlayalım. Bu soru Plantinga'ya göre bir muamma olarak görünür. Çünkü bütün boşlukların boş olması doğrudur ve zorunlu doğrudur. Herhangi bir analitik A ifadesini ele aldığımızda "Bu niçin A'dır?" sorusu gerçek bir soruyu göstermez; çünkü bunu cevaplamak için herhangi bir imkân yoktur. "Bu masa niçin vardır?" sorusunu bize soran bir kişinin bir dizi halinde bize sürekli soru sorduğunu varsayalım. Açıktır ki bize her verdiğimiz cevaptan sonra, o niçin vardır, diyecektir. Bu durumda soruyu soran kişinin sadece varlığı asla tükenmeyecek bir varlığa atıfta bulunarak verilecek cevaptan tatmin olabileceği düşünülebilir. Böyle bir varlık da ancak zorunlu bir varlık olabilir.




Fakat bu zorunluluk türü boşluk ile ilgili argümanda dile getirdiği gibi, böyle bir varlık olmayabilir ve bundan dolayı da bu sorunun bir cevabı olmaz. Oysa bu soruyu cevaplamanın bir imkânı olmalıdır. Orneğin, Smart, herhangi bir şey niçin var olmalıdır sorusuna, mantık sadece bize niçin var olmamalıdır, şeklinde saçma olmayan bir cevap veriyor görünmektedir, der. Fakat Plantinga'ya göre bu sert cevap soruyu tümüyle reddetmektedir. 15 İşte bu bağlamda, soru dizisine son veren bir cevap, daha doğrusu nihaî bir cevap arayışında Plantinga'nın geldiği nokta zorunlu varlıktır. Tabii ki bu varlık " O niçin vardır?" sorusunun sorulamayacağı ya da anlamlı bir tarzda sorulamayacağı bir varlık olmasından dolayı alışılmamış türden bir varlık olacaktır.



Plantinga'ya göre Tanrı'ya inanan bir kişi "O niçin vardır?" sorusunu sormaz; çünkü bu soru teizmin içinde asla sorulmaz, teizmin dışında ise bu soru anlamsızdır. Teizm için önemli olan, Tanrı ile diğer varlıklar arasında nedensel bir bag vardır, yargısıdır. Bu önerme, Plantinga'ya göre analitik- tir. Bu, Yahudi ve Hıristiyan ve islam geleneğinde "yerin ve gögün yapıcısı olan" Tanrı kavramının bir parçasıdır. Fakat aynı zamanda, eğer Tann varsa, O'nun bizatihi kendisini yaratılmamış ve hiçbir şekilde nedensel olarak zorunlu koşulları olmayan, başka her şeyin nedensel zorunlu koşulu olan bir varlık olmalıdır. Bu açıklamalara dayanarak, Tanrı'nın nedensel olarak yeterli koşulunun olmaması, kısaca nedeninin olmaması analitiktir, diyebiliriz. Kısaca, "Tannı niçin vardır?" sorusunu sormak saçmadır, bu soruyu sormak Tanrı'nın var olduğunu varsaymaktır. Tanrı'nın nedeni yoksa o zaman O'nun nedensel koşullarını soran bir sorunun cevabının da olmaması zorunlu doğrudur.




Plantinga'ya göre "Tanrı vardır." ifadesiyle "Bütün boşluklar boştur." gibi analitik ifadeler arasında önemli bir analoji vardır . Her birinde "niçin öyledir..." sorusu sorulamaz. Aklı basında bir insan "Niçin tüm boşluklar boştur?" sorusunu sorarsa bu konuyu anlamadığını farkında olmadan ifşa etmiş olur. Aynı şekilde aklı başında bir kişi "Niçin Tanrı vardır?" sorusunu sorarsa Tanrı kavramını yanlış anladığını farkında olmadan ifşa etmiş olur. Bundan dolayı Plantinga'ya göre, ancak olumsal olan bir P iddiası için "Bu niçin P'dir?" sorusunu sormak uygun olur. Zorunlu olanlar için bu türden sorular ise bizi konu dışına iter. Örneğin bir kişi "Niçin şeker tatlıdır?" diye bir soru sorsa, şeker kavramını anlamadığını, bilmeden, ifşa etmiş olur. Böylece Plantinga, Tanrı'nın zorunlu varlık olduğunu teizmin kavramsal yapısına bağlı olarak, fakat "Tanrı vardır." önermesi mantıksal olarak zorunludur, paradoksal sonucundan kaçınarak açımlamaya çalıştığı iddiasındadır. O, Kant'ın dile getirdiği anlamda "Tanrı vardır." önermesinin ne analitik ne de sentetik olduğunu; ancak bu önermenin analitik önermelere benzediğini düşünür. Bu benzerlik de söz konusu önermenin reddinin kendisiyle çelişik olmasına, yani analitikliğe benzerliğine dayanır.



Zorunlu önermelerin yapısını gördükten sonra Kant'ın itirazının ontolojik argümanla ilgisine dönebiliriz. Plantinga, Kant'ın varlığın gerçek bir yüklem olmadığı şeklindeki itirazını inceledikten sonra onun bu itirazının Anselm'in ontolojik argümanı ile ne ilgisi var, şeklinde bir soru yöneltir. Plantinga'ya göre Anselm varlığın, açıkladığımız anlamda, gerçek bir yüklem olmadığını kabul edebilir. Anselm "Tanrı vardır." önermesinin zorunlu doğru olduğunu savunur; fakat ne bu iddia ne de onun argümanı, açıklandığı anlamda, varlığın bir yuklem olduğunu varsayar. Kant'ın itirazı ne zorunlu varo- usal önermelerin olmadığını ne de "Tanrı vardır." önermesinin zorunlu olmadığını göstermiştir."


Özetle, Plantinga burada, ontolojik argümanın tüm Orta Çağ ve Kantçı eleştirilerini şüpheyle, ihtiyatla karşılamaktadır. Kant'ın itirazı ne hiçbir zorunlu varoluşsal önermelerin olmadığını, ne "Tanrı vardır." önermesinin zorunlu olmadığını göstermiştir. Gerçekten de Kant, oldukça açık bir şekilde, matematiğin varoluşsal önermelerinin, analitik olmasalar bile, zorunlu olduklarını düşünmektedir.


Kaynak :BATAK  ,Kemal  Tanrı'yı Bilmek /syf 46-52