Taş Paradoksu Üzerine (C. Vade Savage )

 



A itirazı 


1-) Tanrı ya kaldıramayacağı bir taşı yaratabilir ya da O, kaldıramayacağı bir taşı yaratamaz. 


2) Eğer Tanrı, kaldıramayacağı bir taşı yaratabilirse, bu durumda O, kadi- ri mutlak değildir (çünkü O, söz konusu taşı kaldıramaz).


 3) Eğer Tanrı, kaldıramayacağı bir taşı yaratmaz ise, bu durumda O, kadiri mutlak değildir (çünkü O, söz konusu taşı yaratamamaktadır).


 4) Bundan dolayı, Tanrı kadiri mutlak değildir. Bay Mavrodes, yukarıdaki paradoksa benzer bir çözüm önermiştir"; ancak bu hatalıdır. Mavrodes, Tanrı'nın mevcudiyeti ve daha sonra aşağıdaki gibi de- veya edenler (aldatıcı ikilem tarzında) var sayar. Tanrı kadiri mutlaktır veya değildir .


Eğer O'nun kadiri mutlak olmadığını varsayarsak, O'nun kaldıramayacağı bir taşı yaratması fiili kendi kendisiyle çelişik değildir. Hem O'nun bu fiili yapabilme kabiliyetinin hem de O'nun bu fiili yapmadaki acizliğinin O'nun her şeye kadir olmaması anlamına gelmesinden hareketle, Tanrı'nın her şeye kadir olmadığı sonucunu çıkarabiliriz.Ancak O'nun kadiri mutlak olmadığını bu şekilde kanıtlamak önemsizdir. Önemli olması için [paradoksal argüman] Tanrı'nın'nın kadiri mutlak olduğu varsayımından bu aynı çıkarıma varılmalıdır; yani, Tanr'nın kadiri mutlak olduğu varsayımının  

bir reductio'ya*(reductio Latince bir kavram olup bir önermenin yada argümanın sonuçların mantıksal olarak absürt yada çelişkili sonuca götürdüğünün kanıtlanması anlamına gelir .) götürdüğünü göstermelidir."



 Bununla birlikte, Tanrı'nın kadiri mutlak olduğu varsayımıyla, Tanrı'nın kaldıramadığı bir taşı yaratması kendi kendiyle çelişiktir. Kendi kendiyle çelişen bir işi yapabilme acizliği fail üzerinde bir kısıtlama anlamına gelmediğinden, paradoksal argümanın dayanaklarından biri  önerme A3 -yanlıştır. Sonuçta, argüman ya önemsiz ya da geçersizdir. 

 



.Bu çözüme pek çok itiraz bulunmaktadır. İlkin, paradoksal argümanın bir reductio olarak temsil edilmesine gerek yoktur; A'da o bir ikilemdir. Mavrodes'in mantık yürütmesi, paradoksal argümanın ya Tanrı'nın kadiri mutlak olduğunu varsayması ya da O'nun kadiri mutlak olmadığını varsaymasının gerekli olduğunu belirtmektedir. 



Bu, açıkça yanlıştır: iki varsayımın yapılmasına gerek yoktur ve A'da ikisi de yapılmaz. İkinci olarak, "Tanrı'nın kaldıramadığı bir taş "


Tanrı'nn kadiri mutlak olduğu varsayımı bağlamında yalnızca eğer sadece "Tanrı kadiri mutlakt zorunlu bir şekilde doğru ise, kendi kendiyle çelişiktir. "Russell herhangi bir taşı kaldırabilir"mümkün bir ifadedir. 



Sonuç olarak, eğer Russell'ın herhangi bir taşı kaldırabileceğini varsayarsak, bu yalnızca, Russell'ın kaldıramadığı bir taşı yaratmanın aslında Russell ya da başka herhangi biri tarafından gerçekleştirilemeyecek bir iş olduğunu söylemektir. Üçüncü olarak, eğer "Tannı kadiri mutlaktır"



 zorunlu olarak doğru ise Mavrodes'in çözümünün işe yaraması için iddia etmesi gerektiği gibi o halde, onun Tanrn'nın var olduğu varsayımı paradoksal argüman sorusunu gerektirir. Zira, argümanun gerçekte ortaya koymaya çalıştığı şey, kadiri mutlak bir varlığın mevcudiyeti, mantıksal olarak imkansız olduğudur. Dördüncü olarak, kendi kendiyle çelişik bir işi yapabilme acizliği fail üzerinde herhangi bir sınırlandırma gerektirmediği iddiası tümüyle tartışmasız değildir .


Decartes ,kadir-i mutlak bir Tanrı 'nın bir vadi olmadan bir dağı yapmanın ve bir ile ikinin toplamının üç olmamasını düzenlemek gibi kendi kendiyle çelişen işleri yapabilmesini gerektiğini ileri sürmüştür.



 Şüphesiz, Mavrodes ve Descartes'in çelişkilerin mahiyeti hakkında farkı teorileri bulunmaktadır. ancak bu da ihtilafin bir parçasıdır. Mavrodes, paradoksun açıkça Tanri'nm kadiri mutlak olmadığını kanıtlamaya çalışan A versiyonunca yanlış yöne yönlendirilmiştir. 



Tanrı'nın, tanım itibariyle kadiri mutlak olduğunu söyleme eğilimiyle birlikte bu versiyona yoğunlaşmak, doğrudan paradoksun yanıltıcı olduğu sonucuna götürür. Eğer Tanrı, tanım itibariyle kadiri mutlak ise o zaman açık bir şekilde, Tanrı'nın (herhangi bir taşı kaldırabilecek kadiri mutlak bir varlık) kaldıramayacağı bir taşı yaratması, tanimı itibariyle kendi kendiyle çelişen bir fiildir. Taş paradoksunun gerçekte kanitlamaya çalıştığı şey, kadiri mutlak bir varlık fikrinin mantıksal olarak tutarsız olduğudur .



yani, kadiri mutlak Tanrı ya da her hangi başka bir varlığın mevcudiyetinin mantiksal olarak imkansız olduğudur. O bunu, mükemmel biçimde tutarlı olan, Yaratıcı'nın kaldıramayacağı bir taş yaratması işine odaklanarak yapmaya çalışır. Argümanın özü, kadiri mutlak bir varlığın bu fiili yapabilmesi gerektiği ancak fiili yapamadığıdır. 



Argümanın en açık olan formunda, paradoksal argümanın aşağıdaki gibi olduğu, belirtilmiştir. x'in herhangi bir varlık olduğu:

                  B itirazı 

 

1. Ya x,x 'in kaldıramayacağı bir taşı yaratabilir ya da x,x'in kaldıramayacağı bir taş yaratamaz .


2. Eğer x ,x'in kaldıramayacağı bir taşı yaratabilirse ,bu durumda zorunlu olarak en azından x'in yapamadığı bir fiil vardır . (Yani söz konusu taşı kaldırmak )


3. Eger x, x'in kaldıramayacağı bir taşı yaratamaz ise, bu durumda zorunlu olarak, en azindan x'in yapamadığı bir fiil vardır (yani, söz konusu taşi yaratmak). 



4. Bundan dolayi, x'in yapamadığı en azından bir fiil vardır.



 5. Eğer x, kadiri mutlak varlık ise, bu durumda x, her türlü fiili yapabilir. 



6. Öyleyse, x kadiri mutlak değildir. x, her hangi bir varlık oldugundan, bu argüman, Tanrı ya da her hangi ka- diri mutlak bir varlığın mevcudiyetinin mantıksal olarak imkansız oldugunu kanıtlamaktadır.


Mavrodes'in çözümünün, paradoksun bu versiyonuna uygulanamayacağı çok açıktır. B'nin bariz bir şekilde kayda değer, önemli bir argümandır.



 Ancak, "Tanrı" kelimesini içermediğinde hiçbir eleştirmen B'nin Tanrı'nın kadiri mutlak olduğunu varsaydığını sürdüremez. Aynı nedenden dolayı, "Tanrı'nın kaldıramayacağı bir taş"ım kendi kendiyle çeliştiği hususu açıkça ilgisizdir.


 B'nin, kendi kendiyle çelişen bir işi yapabilme acizliğinin failin gücü üzerinde bir kısıtlama olup olmadığı sorusunda tarafsız olduğuna da dikkat ediniz.



 Bununla birlikte, argümana herhangi bir şekilde zarar vermeksizin, "fiil"in her ortaya çıkışını "tanımı kendi kendiyle çelişmeyen fiil" ile değiştirebiliriz.


Taş paradoksundaki yanlışlık, onun ikileminin ikinci yönünde -B,- bulunmaktadır: "x, x'in kaldıramayacağı bir taş yaratabilir"



 önermesi, aslında x'in ya- pamadığı bir fiilin olduğunu gerektirmektedir ve sonuç olarak x'in kadiri mutlak olmadığını da gerekmektedir. Bununla birlikte, "x, x'in kaldıramayacağı bir taş yaratamaz" x'in yapamadığı bir fiilin olduğunu gerektirmez ve sonuç olarak x'in kadiri mutlak olmadığını da gerektirmez. Bu gereklilik, "x, x'in kaldıramayacağı bir taş yaratamaz" ifadesinin yanıltıcı özelliğiyle açıklanıyor olmasını içerdiği görünmektedir.




 "Bir taş yaratamaz" ifadesi, x'in yapamadığı bir fiilin olduğunu ima ediyor gibi görünür ve sonuç olarak da, x'in güç bakımından sınırlı olduğunu ima ediyor gibi görünmektedir. Ancak bu yanılgı analiz ile ortadan kalkar :


 "x, x'in kaldıramayacağı bir taş yaratamaz" yalnızca "Eğer x bir taşı yaratabiliyorsa o halde, x onu kaldırabilir" anlamına gelebilir. Sonraki ifadenin, x'in güç bakımından sınırlı olduğunu gerektirmediği açıktır. 


B1-B3 in şematik temsili, dikkatimizi daha açık bir odak noktasına getirecektir. 


Diyelim ki, S=taş, C=yaratabilir, L=kaldırabilir olsun; x de herhangi bir varlık olsun, söz konusu alem de kavranabilir varlıklar olsun.

            

                C itirazı 


1) (Ay) (Sy Cxy-Lxy) v-(3y) (Sy Cxy -Lxy) 


(2) (ly) (Sy Cxy-Lxy) (Jy) (Sy -Lxy)


 (3) (ay) (Sy Cxy-Lxy) (dy) (Sy-Lxy)


 C1 deki ikinci alternatif, "(y) [(Sy Cxy Lxy)]"e denktir. Bu, bizim, "x, kaldıramayacağı bir taşı yaratamaza ilişkin yorumumuzu şematik olarak "eğer x, bir taş yaratabilirse, o halde onu kaldırabilir"



 olarak açıklar. Şimdi, yanlışın, paradoksal argümanım neresinde yattığı oldukça acıktır. C2 nin mantiksal olarak doğru olmasına rağmen, C 3 mantıksal olarak doğru değildir. 


"dy) (Sx Cxy -Lxy)" mantıksal olarak "(ay) (Sy -Cxy)"yi ima eder. Ama "-(ay) (Sy-Lxy)" mantıksal olarak ne "(Jy) (Sy-Cxy) "yi ne de "(ay) (Sy-Lxy) "yi ima eder. Genel anlamda, "x, x'in kaldıramayacağı taşı yaratamaz" ifadesi mantıksal olarak "x'in yapamadığı bir fiil vardırı ima etmez. (3)


Bazı nedenlerden ötürü yukarıdaki çözümleme, bir failin kendisinin kaldıramayacağı bir taşı yaratabilme acizliğinin, onun bazı filleri yapabilme acizliğini gerektirmesini, onun gücü üzerinde bir sınırlama gerektirdiğine ilişkin düşün 

me eğilimini tümüyle ortadan kaldırmaz. Yaratıcı dışında başka biri tarafından dırılamayacak bir taş yaratma fiilini düşündüğümüzde gerekçe açıklığa kavuşur. 


Varsay ki, y, yetmiş kilodan daha ağır herhangi bir taşı kaldıramaz. Şimdi, eğer x,y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratamazsa, bu durumda x yetmiş kilodan daha ağır bir taş yaratamaz ve aslında x, güç bakımından sınırlıdır. Ancak y'nin kadiri mutlak olduğunu ve herhangi ağırlıktaki taşları kaldırabildiğini farz et. 


Bu durumda x'in, y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratabilme acizliği, x'in gücü üzerinde bir kısıtlama gerektirmez. Zira, x herhangi bir ağırlıktaki taşları yaratabilmektedir ve bununla birlikte y, x'in yarattığı herhangi bir taşı kaldırabilmektedir. 


Eğer y, herhangi ağırlıktaki taşları kaldırabiliyorsa ve x yetmiş kilo'dan daha ağır bir taş yaratamıyorsa, o zaman x, y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratamaz ve x, güç bakımından sınırlıdır. Ancak eğer x herhangi ağırlıkta taşlar yaratabiliyorsa ve y herhangi ağırlıktaki taşları kaldırabiliyorsa, bu durumda x, y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratamaz .



ve bu nedenle de, x güç bakımından sınırlı değildir. Simdi, X'in hem taş yaraticı hem de taş kaldırıca olduğu durumları saglayan paralel düşünceleri doğru bir şekilde görebilmek kolaydır.



 Yukarıdaki mantıksal gerçekler aşağıdaki gibi özetlenebilir. Gerek x=y gerek de x y olsun, x'in y'nin kaldıramayacagi bir taş yaratabilme acizligi, yalnızca eğer



 (1) x herhangi agırlıktaki taşlar yaratamıyorsa, veya (i) y herhangi agırlik- taki taşları kaldıramıyorsa, x'in gücü üzerinde bir sınırlama oluşturur. Ve, (i) ya da (ii) yanış olabileceğinden, "x, y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratamaz". 


"x, güç bakımından sınırlıdır"ı gerektirmez. Bununla birlikte, yapabilirlik ve yapamamazlık hakkındaki tartışmamızın normal bağlamıyla, mantıksal husus belirsizleşir. Bu tür tartışmalar normal olarak, taş yaratma, taş kaldırma ve diğer yapabilmeler açısından sımırlı olan varlıklarla kısıtlandığından, bir varlığın kendi sinin ya da bir başka varlığın kaldıramayacağı bir taş yaratabilme acizligi, normal olarak onun gücü üzerinde bir sunurlama oluşturur. 


Ve bu, bir varlığun kendisinin ya da bir başka varlıgun kaldıramayacağı bir taş yaratabilmedeki acizliginin onun gücü üzerinde zorunlu olarak bir sınırlama teşkil ettiği yanılgısına sebep olur.



 "x, y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratamaz"ın (x=y ya da x= y olduğu durumlar- da) "x güç bakımandan sınırlıdr"ı gerektirdigi yanılgısını üretir. 


Bizim tartışmalarımız normal olarak sınırlı güce sahip varlıklarla ilgili olduğu için, "x, y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratamaz"ın "x güç bakmndan sınırlıdır"ı gerektirdiği şeklindeki yanlış inanış, normal olarak hiçbir güçlüğe yol açmayacaktır.



 Ancak tartışma Tanrı'ya,muhtemelen güç bakımundan sınırsız bir varlığa, döndüğünde dikkatli olmalıyız. Sadece, (i) O, herhangi ağırlıktaki taşları yaratamıyorsa, veya (ii) 0, herhangi ağırlıktaki taşları kaldıramıyorsa, - yani, sadece, O, taş yaratabilme ya da taş kaldırabilme kudretinde sınırlandırılmış ise, Tanrı'nın, kendisinin kaldıramayacağı bir taş yaratabilmedeki acizliği, Onun gücü üzerinde bir sınırlamadır.


 Ancak aksi ispatlanıncaya dek ve bunun nasıl yapılabileceğini görmek güçtür Tanrı'nın bu sınırlamalardan hiçbirine tabi olmadığını varsaymada özgürüz.


 Bu varsayıma göre Tanrı'nın kaldıramayacağı bir taş yaratmadaki acizliği, O'nun kadiri mutlaklığının iki cihetinin zorunlu bir sonucundan başka bir şey değildir. 


Eğer Tanrı her şeye kadir ise o zaman herhangi bir ağırlıktaki taşları yaratabilir ve herhangi bir ağırliktaki taşları kaldırabilir. Ve "Tanrı herhangi bir ağırlıkta taşlar yaratabilir ve Tanrı herhangi bir ağırlıkta taşları kaldırabilir", "Tanrı, kendisinin kaldıramayacağı bir taş yaratamaz" anlamına gelir.



Konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz ?