KARİKATEİSTİN BİG BANG İLE İMTİHANI


 






KARİKATEİSTİN BİG BANG İLE İMTİHANI


Aklınca müslümanları alaya alayım derken iyice alay konusu olan karikateistyakın zamanda big bange kuranın isaret etmediğine yönelik bir yazı paylasmıs.

KARİKATEİST:''Öncelikle belirtmeliyim ki ne evrenin bir başlangıcı oluşu ateizmi "kıvrandırır" ne de materyalizmi "süründürür." Yeni Ateizm akımının fizik alanı üzerindeki öncülerinden sayabileceğimiz Lawrence Krauss ve ben de dahil olmak üzere bir çok ateist evrenin bir başlangıcı olması ile ateizmin beraber yürüyebileceğini savunuyoruz. Anlayacağınız ateizim kavramı ile kozmolojinin aşkı henüz bitmemiştir, üstelik ateizm akımı "Büyük Patlama Kuramı"nın kapısını çalıp 'Sorun sende değil tamamen bende, bu ilişki artık yürüyemez, ayrılmak zorundayız' dememiştir. "Hiç Yoktan Bir Evren" kitabında Krauss evrenin tanrısız ve hiçbir doğaüstü güç altında kalmadan oluşabileceğini savunuyor. Victor Stenger de "Başarısız Hipotez: Tanrı" kitabında evrenin başlangıcındaki değerleri ele alarak, bu değerlerin "tıpkı tanrının yokluğunda nasıl görmeyi bekliyorsak o şekilde" olduğunu söylüyor ve evrenin başlangıcında dahi bir tanrının müdahalesinin olmadığını savunuyor.''

Ne Krauss ne de Stenger ın evren modeli big bangten kacamaz. Söz konusu kozmologlara bırakın Robin Collins William Lane Craig gibi teistlerin ayarlarını, ateistler dahi gereken cevabı vermiştir. Dennett'in (bana göre ateizmin en saglam ismi) geçenlerde resmen Lawrence Krauss'u tokatlaması bu söylemimi destekler niteliktedir. Lawrence Krauss şarlatanlığın bir diğer adıdır.

Hadi kısaca ateistlerin big bang hakkında yorumlarına göz atalım, bakalım karikateistin iddia ettiğinin aksine big bang kuramı materyalizmi ''süründürüyor'' mu?

Hoimar Von Ditfurth:

Başka bir deyişle, bilim adamları bu konuda, evrenin bir başlangıcı olduğu düşüncesini akla getiren olgulara rastlamışlardır.

Bu düşünce bilim adamlarından çoğuna öylesine devrimci, başka deyişle bilimsellikten uzak, birçok bilim adamının pek sevdiği bir deyişle tuhaf görünmüştür ki, bu eski mitosları ve dinlerdeki dünyanın sonu görüşlerini anımsatacak çarpıcı sonuçtan kaçınabilmek için ortaya bir sürü kuram ve görüş atılmıştır. Yer yer çok karmaşık bu kuramlara ve evren modellerine burada yer verecek değiliz. Çünkü başta değindiğimiz iki Amerikalı Penzias ve Wilson'un buluşlarının, bu soruya nihai bir yanıt getirmiş olduğunu düşünmekteyiz: Evrenin gerçekten de bir başlangıcı vardır.(Hoimar Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi 1, Alan Yayıncılık, Kasım 1996, İstanbul, Çev: Veysel Atayman, s.56 )

Anthony Flew (Ünlü Eski Ateist Felsefeci):

İtiraflarda bulunmanın insan ruhuna iyi geldiğini söylerler. Ben de bir itirafta bulunacağım: Big Bang modeli, bir ateist açısından oldukça sıkıntı vericidir. Çünkü bilim, dini kaynaklar tarafından savunulan bir iddiayı ispat etmiştir: Evrenin bir başlangıcı olduğu iddiasını. Sadece evrenin bir sonunun ve başlangıcının olmadığını kabul ettiğimiz sürece, evrenin şu anki varlığının mutlak bir açıklama olduğunu savunabiliriz. Ben hala bu açıklamaya inanıyorum, ama bunu Big Bang karşısında savunmanın pek kolay ve rahat bir durum olmadığını itiraf etmeliyim.(Henry Margenau, Roy Abraham Vargesse, Cosmos, Bios, Theos, La Salle II: Open Court Publishing, 1992, s.241)

Dennis Sciama (Fred Hoyle Ile Birlikte Uzun Yıllar Sabit Durum Teorisini Savunan Bilim Adamı):


Dennis Sciama

Sabit durum teorisini savunanlarla onu test eden ve bence onu çürütmeyi uman gözlemciler arasında, bir dönem çok sert çekişme vardı. Bu dönem içinde ben de bir rol üstlenmiştim. Çünkü gerçekliğine inandığım için değil, gerçek olmasını istediğim için 'sabit durum' teorisini savunuyordum. Teorinin geçersizliğini savunan kanıtlar ortaya çıkmaya başladıkça Fred Hoyle bu kanıtları karşılamada lider rol üstlenmişti. Ben de yanında yer almış, bu düşmanca kanıtlara nasıl cevap verilebileceği konusunda fikir yürütüyordum. Ama kanıtlar biriktikçe artık oyunun bittiği ve sabit durum teorisinin bir kenara bırakılması gerçeği ortaya çıkıyordu.(

Stephen W. Hawking:

Neden evren zamanın bir ucunda, geçmiş diye adlandırdığımız bir ucunda yüksek bir düzen durumu içinde olmalıdır? Neden bütün zamanlar boyunca tamamen bir düzensizlik içinde değildir? Düzensizlik içinde olması çok daha mümkün görülebilir. Ve neden düzensizliğin arttığı zamanın yönü neden evrenin genişleme yönü ile aynıdır? Bir muhtemel görüş Yaratıcının evrenin genişleme evresi için başlangıcında yumuşak ve düzenli bir durum seçmiş olmasıdır. Neden böyle olduğunu anlamaya çalışmamalıyız veya nedenlerini sormamalıyız, çünkü evren Yaratıcının yaratması ile başlamıştır. Aslında evrenin bütün tarihinin Yaratıcı tarafından yaratıldığı söylenebilir. Görülmektedir ki, evren çok düzenli, belirlenmiş kanunlara göre gelişmektedir.(Stephan Hawking, Evreni Kucaklayan Karınca, Alkım Kitapçılık ve Yayıncılık, 1993, s.62-63)

Don Page:

Şu ana kadar bilinen hiçbir mekanizma evrenin tesadüfi bir olayla başlamasına ve şu anki yüksek düzeyine gelmesine izin vermez.(Stephen W. Hawking, "The Direction of Time", New Scientist, vol. 115, 9 Temmuz 1987, s.47 )

Prof. Dr. Ali Demirsoy:

Ama bugün sonsuz zamanın ve sonsuz mekanın hala Allah'a ait olduğunu, evrenin sonlu ve zamanlı olduğunu, Bruno'ya ters de olsa artık biliyoruz.(Prof. Dr. Ali Demirsoy, Kalıtım ve Evrim, Meteksan Yayıncılık, Ankara, 1995, Yedinci Baskı, s.21)


Leonard Huxley:

Yaratılış kavramı oldukça akla uygundur. Buna inanmakta hiçbir zorluk görmemekteyim. Daha önceki dönemde, bu evren var değildi ve bu görünümüne önceden var olan bir varlığın iradesi sonucunda ulaştı.(Leonard Huxley, Life and Letters of Thomas Henry Huxley, MacMillan, 1938, Vol.1 s.241)

Prof. Fred Hoyle(Nobel ödüllü eski ateist):

Big Bang teorisi evrenin tek ve büyük bir patlama ile başladığını kabul eder. Ama bildiğimiz gibi patlamalar maddeyi dağıtır ve düzensizleştirirler. Oysa Big Bang çok gizemli bir biçimde bunun tam aksi bir etki meydana getirmiştir: Maddeyi birbiriyle birleşecek ve galaksileri oluşturacak hale getirmiştir.(Fred Hoyle, The Intelligent Universe, London, 1984, s. 184-185)...

Örnekler çoğaltılabilir biz yinede devam edelim.

KARİKATEİST:''Öncelikle her ne kadar evrenin yoktan varolduğunu söylesek bile bunu mutlak bir doğru ile savunamayız. Şu an teorik fizik alanında evrenin oluşumu ile ilgili çok sayıda hipotez dolaşıyor ve yoktan varolma da bunlardan biri. Sandığımızın aksine evren yoktan varolmamış olabilir. Şu an teorik fizikte en az yokta varolma kadar populer olan bir fikir var örneğin: "Sabun Köpüğü Modeli"''

Coğu kozmolog bu kuramı spekülatif bulurken, bazılar umut vaat edici görüyorlar.Sonuç ne olursa olsun,Sabun köpüğü Modeli başlangıç problemini çözmez. Kinematik Eksiklik Teoremi sonucunda bu modelin tarif ettiği evrenin zamanda başlangıcı olmak zorunda olduğunu biliyoruz.

KARİKATEİST:BİG BANG VE KURAN
"O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30)
Eğer gerçekten öyleyse, gerçekten de gökler ile yerlerin ayrılması bigbangi anlatıyorsa aşağıdaki çok tanrılı din olan Sümerlerdeki anlatım neyi ifade eder?''

Sümer metinleri şimdiden 3000 sene evvel bir medeniyete aittir. öte yandan bu kalıntılar daha yeni deşifre olmuştur. muhammed ise 1400 sene evvel yaşamış bir insandır. yani muhammed zamanında da sümerler 2000 senelik bir yeraltı medeniyeti olarak gömülü idi. muhammed bunlardan aldı ise kendisi bir arkeolog muydu? şayet bir arkeolog ise eserleri nerede? arkeologsa ve eserleri yoksa bunu nerden biliyoruz? hiçbiri değilse bunları nereden almıştır? ibraniler den aldı ise bu sümer iddiası yeni bulunmuş yeni bir iddia mıdır: çünkü kuran zaten ibrani peygamberleri reddetmez. o halde intihal lafı nereden çıkmaktadır?Muhammed'in döneminde de Sümerler ve metinleri yerin altında ve keşfedilmeyi bekleyen bir sırdı. İbrani metinlerinde ise bu tür ifadeler açık değildir; ayrıca Muhammed'in bu metinleri bildiği de ayrı bir varsayımdır. Yani göklerle yerin ayrılması bilgisinin Sümer veya İbrani metinlerinden alınmış olduğu iddiası büyük bir varsayımdır. Oysaki İslam'ın kendi iddiasına göre Adem'den beri var olan bir dindir ve birçok peygamberler gelip geçmiştir. Onların arasında İslam ile aynı cümleleri alıp göklerle yerin ayrıldığını söyleyenler olmuştur ve Muhammed'in haberi olmadan onlarla aynı şeyi söylemesinin açıklaması da budur. Ortak bir kaynakları vardır ve zamanla modifiye olmuş olabilirler...

KARİKATEİST:Şimdi de bahsi geçen ayetin, bigbang ile ne derece ilişkili olduğuna bakalım. "Göklerle yerin bitişik olması ve daha sonra ayrılması" bigbangi mi anlatır? Eğer gerçekten tanrının anlatak istediği buysa, kozmolojisi pek iyi değildi anlaşılan. Bigbang evrenin başlangıcından itibaren gelişimini ve genişlemesini açıklar. Evren yaklaşık 13,7 milyar yıl önce müthiş bir genişleme yaşamıştır. Dünya ise 4,5 milyar yaşındadır. Yani evrenin 9 milyara yakın zamanında Dünya diye bir gezegenden bahsedemiyoruz. Dünya bigbangten 9 milyar yıl sonra gerçekleşiyor ama bigbang göklerle yerin ayrılması oluyor öyle mi?
Bigbang sırasında henüz yer diyebileceğimiz bir dünya, gezegen yok. Bu sebeple "Göklerle yerin ayrılması" bigbange işaret edemez. Göklerle yerin ayrılması durumu geçmişten günümüze kadar gelen, ilkel efsaneler ve mitolojilere dayanan hikayelerdir ve günümüz kozmolojisi ile uzaktan yakından alakalı değildir. Kuranda böyle bir tabirin kullanılması, onu mucizevi kılmaktan ziyade, mitlerden etkilenen ilkel bir kitap olduğunu gösterir. Bu da kuranın insan yazımı olduğuna iyi bir delil oluşturur. Ancak insan yazımı bir kitap, bu derece ilkel anlatıma başvurabilir.''


dünya potansiyel olarak evrenin başlangıcında vardır. gökler de dünyanın dışındaki şeylerdir. ortada bir tekillik var iken, sonradan oluşan varlıklar ondan çıkmıştır. yani ilk gülle büyüklüğündeki evren(mecazi) zamanla genişlemiş, içinden bir bölümü dünya büyüklüğüne gelip olgunlaşmıştır. dünya büyüklüğüne gelene kadar evrenin içinde bir sıkışmış madde yığınıdır. kalanı ise gök olacaktır. dünya büyüklüğüne geldiğinde ve ona dünya denebileceği hale ulaştığında dünya gökten ayrılmış demektir. hayal gücü zayıf insanımız bunu "ekmeği ikiye bölmek" gibi düşündüğü için bunu akıllarında canlandırmakta güçlük çekiyorlar. dünya yoktu, gök de yoktu. çünkü gök kavramı dünya varsa vardır. dünya olgunlaşınca, gök de olgunlaşmış demektir. ham maddenin içinden ayrılmış olmaktadır. yani ikisi ayrı hale gelmektedir. aslında o kadar da anlaması zor değil, ancak insan kararını anlamadan önce verince zorlaşıyor. Alfa ya göre dünya ilk patlamadan 9 milyar sene sonra oluşmuş ve ilk patlamada göklerden ayrılmış değildir. Dünya ile göklerin önce birleşik olduğu, sonra ayrıldığı düşüncesi arkadaşımıza göre yanlış. Neden? Çünkü arkadaşımız dünyanın Big Bang patlamasında ayrılmasını istemektedir. Ayette "Big Bang" kelimesi bildiğimiz kadarıyla yoktur. Ne zaman bitişikti ve ne zaman ayrıldığı da "Big Bang'de tabi ki" diye cevaplanmamıştır. Yani Dünya ile Evren 9 milyar sene önce ayrılmış ise bunun ayetteki "önce bitişikti" cümlesine nasıl bir aykırılığı olabilir? Neticede "kânetâ retkan"(bitişikTİ) denmiştir, "kaneta retkan bil-BIGBANG" denmemiştir. Yani evren bir tekillik olarak yaratıldı, belli bir büyüklüğe sahipti; biraz genişledi ve "yer/gök" olarak ayrıldı(4.5 milyar sene önce). Sorun var mı?

(Facebook/İdrak-ı İslam Sayfasından Alınmıştır)