Fizikalizm (materyalizm) Aleyhinde bazı argümanlar ve argümanlara gelen itirazlara cevaplar(Mary'nin Odası,Felsefi Zombi Argümanı +Nöroplastisite)

 Fizikalizm (materyalizm) Aleyhinde bazı argümanlar ve argümanlara gelen itirazlara cevaplar(Mary'nin Odası,Felsefi Zombi Argümanı +Nöroplastisite)


 Argümanlara başlamadan önce Fizikalizm nedir sorusunu cevaplandıralım. 

 Fizikalizm: Felsefede, fizikalizm ya da fizikselcilik, var olan her şeyin maddesel olduğunu, fiziksel olanın üzerinde bir şey olmadığını ya da her şeyin fiziksel olanlardan meydana geldiğini savunan metafizik tezidir. Fizikalizm materyalizm ile yakından alakalıdır. Fen bilimlerinin gözlemlenen fenomenleri açıklama yetisinin gelişmesiyle materyalizmin içinden çıkmıştır. Bu terimler sıklıkla birbirinin yerine kullanılır.

 Mary'nin Odası(Bilgi argümanı): 

 Mary, içinde hiç renk görmediği siyah-beyaz odasını hiç terk etmemiş, epey zeki bir süper bilim insanıdır. O, kitaplardan ve siyah beyaz bir televizyondan insanoğlunun renkleri görmesi hakkında tam/eksiksiz fiziksel bilgiye, yani fiziksel ve fonksiyonel olarak ifade edilebilir tüm bilimsel bilgiye sahiptir. Böylece o, insanın renkleri görmesi hakkındaki tüm fiziksel gerçeği biliyordur. Ancak bir gün bu odadan çıkar ve kırmızı bir domates görür (domateslerin kırmızı olduğunu biliyor). O, “Demek ki kırmızı görmek böyle bir şey! İnsanların kırmızıyı gördüklerinde yaşadıkları buymuş!” diye bağırır. 

 Şimdi, bilgi argümanı olarak bilinen fizikalizme karşı bir argümanımız var: Anlaşılan o ki Mary, insan renk deneyimi hakkında yeni bir gerçeği öğreniyor. Fakat o, odasından ayrılmadan önce zaten tüm fiziksel gerçekleri biliyordu. Yani onun öğrendiği şey fiziksel olmayan bir gerçek olmalıdır. Bunlar (çev.not: öğrendiği yeni şeyler) fiziksel olmayan gerçekler olduğu için fizikalizm yanlıştır. Bu argümana verilen en ünlü cevaplardan dört tanesini inceleyelim. (Filozof Frank Jackson, Mary’nin odası isimli bu düşünce deneyini 1982’de ortaya attı.) 

 İtiraz 1: Yetenek Hipotezi 

 Yetenek Hipotezi’ne göre, Mary kırmızıyı ilk gördüğünde bir şeyler öğrenir, ancak öğrendiği bu şey yeni bir gerçek değil teknik bilgidir (çev.not:know-how); o yalnızca yeni bilişsel yetenekler kazanmaktadır. Belli bir deneyime sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmek, bu görüşe göre ilgili deneyimi tanıma, hayal etme ve hatırlama yeteneklerine sahip olmaktan ibarettir. Mary’nin öğrendiği şey sadece yeni bir gerçeği içermeyen bir know-how ise, görmeden önceki bilgisi (her pre-release knowledge) hala tam olabilir. Benzetme yaparak ele alırsak Mary’nin yüzme hakkında tam bilimsel bilgiye sahip olduğunu düşünün. Ancak odadan çıkar ve nasıl yüzüleceğini öğrenirse bu, yüzme hakkındaki bilimsel bilgisinin eksik olduğu anlamına gelmez: o, nasıl yüzüleceğini öğrenerek yeni bir gerçeği öğrenmemiş, yalnızca bir yetenek edinmiştir. 

 İtiraza cevap: yetenek hipotezi ile ilgili bir problem, Mary’nin kırmızı gördüğü zaman, yalnızca teknik bir bilginin ötesinde yeni bir gerçeği öğrenmiş gibi görünmesidir. O, “İnsanların kırmızıyı gördüklerinde yaşadıkları şey buymuş!” dediğinde, kırmızı domates görmeden önce sahip olmadığı gerçek bir inancı ifade ediyordur. İtiraz 

İtiraz 2:Tanışıklık Hipotezi 

 Varsayalım ki Oprah’ı tanıyıp tanımadığınızı soruyorum ve bir cevap olarak bana onun hakkında bazı gerçekler sunuyorsunuz. Ama sonra ben, “Hayır, sorduğum şey onu tanıyor musun?” diyorum. Ben, onu kişisel olarak tanıyıp tanımadığınızı soruyorum. Tanışıklık hipotezine göre, Mary bu “bilme” anlamında kırmızıyı görmenin nasıl bir şey olduğunu bilir İtiraza cevap: tanışıklık hipotezi de yetenek hipotezi gibi, Mary’nin yeni bir gerçeği öğrendiğini reddeder, böylece Yetenek Hipotezi’ne karşı yukarıdaki itiraz bu yaklaşıma da yöneltilebilir.

 İtiraz 3:Fenomenal Konsept Stratejisi Bu yaklaşıma göre, Mary’nin yeni bilgisi zaten bildiği fiziksel gerçeklerle ilgilidir. [8] Deneyimlerin birinci-kişi bilgisi fenomenal konspetleri içerir, öznel deneyimleri doğrudan ifade eden kavramlar ve fenomenal konseptler yalnızca öznel deneyimler yoluyla edinilebilir. Mary kırmızıyı gördüğünde, “Kırmızıyı görmek böyle bir şeymiş” der. 

Diyelim ki fizikalizm doğru ve Mary’nin sözünü ettiği kırmızılık deneyimi de aslında beynin fiziksel bir özelliğidir. Bu fiziksel özelliğe “R” diyelim. Yani, Mary’nin söylediği “şu”na eşittir: “R kırmızı görmek gibi bir şey.” İşte bu “şu” ifadesiyle fenomenal bir konsept ifade ediliyor. Yani, Mary’nin kırmızı gördükten sonra öğrendiği yeni bir gerçek olmayıp zaten bildiği fiziksel bir gerçeği kavramanın yeni bir yoludur. İtiraza cevap: Fenomenal kavram stratejisindeki temel zorluk, fenomenal konseptlerin birinci şahıs perspektifindeki öznel deneyimleri içerdiği göz önüne alınmasına rağmen, fenomenal konseptlerin doğasını tamamen fiziksel terimlerle açıklamaktır. 

İtıraz 4:Öğrenme yok itirazı 

 Bazı fizikçiler, Mary’nin kırmızıyı gördükten sonra yeni bir şey öğrendiği sezginin yalnızca *prima facie olarak güçlü olduğunu savunuyorlar çünkü biz tam/eksiksiz fiziksel bilginin ne olduğuna dair yeterli bilgiye sahip değilizdir. Onlara göre biz nasıl olduğunu göremesek bile Mary, fiziksel bilgiden “Kırmızıyı görmek böyle bir şeymiş” ile ifade edilen gerçeğini çıkarsayabilirdi. Analojiyle ele alırsak; Einstein’dan önce, madde hakkındaki tam bilginin bize tam bir enerji bilgisi vermeyeceğini düşünüyorduk, çünkü bunun nedeni, maddenin ve enerjinin ayrı birer varlık olmadığını açıklayan Einstein’ın teorisine henüz sahip olmamızdı. İtiraza cevap: Diğer yandan bazı fizikalistler bu konuda aynı fikirde değil. Onlar Mary’nin ilk kez kırmızı gördüğünde bir şey öğrendiğini ve bunun yeni bir gerçek olmasa da, bu onun fiziksel bilgisinden çıkarılamayacak yeni bir şey (know-how/teknik bilgi veya tanışıklık bilgisi veya bir fenomenal konsept) olduğunu savunuyorlar. 

 SONUÇ: Bilgi argümanı fizikselizme karşı en etkili argümanlardan biridir. Deneyimlerimizle ilgili öznel bilgimizin doğasını fiziksel terimlerle açıklamak çok zor görünüyor ve basitçe ifade etmek gerekirse, bilgi argümanı şunu söylüyor: eğer deneyimlerimiz fiziksel olsaydı, onlarla ilgili bilgilerimizi açıklamak bu kadar da zor olmazdı. 

Felsefi Zombi Argümanı: 

 Chalmers’a göre zombi figürü, dışarıdan bakıldığında sıradan bir insandan hiçbir şekilde ayırt edilemez olmakla birlikte; davranışsal olarak da şüphelendirici bir tavır sergilemez. Aradaki tek fark, sıradan bir bireyde var olan bilinçsel tecrübeden yoksun olmasıdır. Konuyu açmak gerekirse; tıpkı sizin veya benim gibi bir yerini kestiğinde sıradan bir insan gibi tepki verir, fakat aslen acıyı hissetmez. Sürekli olarak nefes alıp verme hareketlerini uygular, fakat bu durum onun için hayati değildir. Yine tıpkı sıradan bir insan gibi yemek yiyebilir, fakat aslında açlık, susuzluk gibi hislere sahip değildir. Liste bu şekilde uzayıp gider. Buradaki ana fikir, F-zombinin her yönüyle bir insan gibi davranması fakat özünde bir insan olmamasıdır. 

 Felsefi Zombi, başta davranışçılık (kişinin davranışlarının, onun geçmiş tecrübeleriyle şekillendiği fikrini benimseyen felsefi öneri) (Determinizm) gibi materyalist düşüncelerin her senaryoda doğru olmadığını vurgulamak için ortaya atıldı. Felsefi zombi gibi her yönüyle insana benzeyen fakat bilinçsel tecrübeden yoksun olan bir figür, elbette ki söz konusu akımın somut kanıt arayışını çürütmeye yöneliktir. Bununla birlikte, bahsi edilen figürün olasılığı ve gerçekçiliği çoğu zaman materyalistler için olanaksız olarak düşünülüp, karşıt argüman olarak kullanılsa da; fikri savunanlar ise zombilerin fiziksel somutluğunu kanıtlamanın yersiz olduğunu, özünde bir kanıt olmasa da mantık sınırları içerisinde olduklarını vurgular. Genel olarak kabul gören f-zombilerin, alanlarına göre dağılan ve tanımlanan üç ayrı tipi bulunur: 

Davranışsal Zombi: Davranışsal olarak sıradan bir insandan ayırt edilemez zombi tipi. 

 Nörolojik Zombi: İnsan beynine sahip ve psikolojik olarak insanlardan ayırt edilemez zombi tipi.

Ruhsuz Zombi: Ruhtan/bilinçsel tecrübeden yoksun zombi tipi. Öyleyse şöyle bir beyin fırtınası yapalım: Bir oda dolusu zombi ve sıradan insanların olduğu alan düşünün. Birini diğerinden nasıl ayırabilirdiniz? Hangisinin zombi, hangisinin insan olduğunu nasıl söyleyebilirdiniz? Lafı fazla gevelemeden söyleyelim: Ayırt edemezdiniz! İstisnasız her yönüyle (fiziksel ve zihinsel) sıradan bir insan gibi görünen ve onun gibi davranan başka bir varlığın aslen insan olup olmadığını anlamak pratikte imkansızdır. Peki bu neden önemli? Fikirsel anlamda böyle bir şeyin varlığını düşünüyor olmamız onun var olduğunu kanıtlamaz ki, değil mi? Değil. İşte sorun tam da burada başlıyor: Çünkü bir fenomenin var olup olmadığını kanıtlamakta çoğu zaman bilimsel verilere ve akademik arşivlere güveniriz. Fakat felsefi zombi gibi bilimin bile kanıtlamaya yahut çürütmeye hazır olmadığı bir kavram için söz konusu referanslar bir hayli yetersiz kalıyor — çünkü, en azından şimdilik, kişinin “ben” zamirini kullanamadığı herkes onun için felsefi zombi olma potansiyeli taşıyor.

 Fizikalizme karşı nöroplastisite: Nöroplastisitenin Tanımı Nöroplastisite “yaşadığımız deneyimlerin beyinde yarattığı fiziksel değişimlerin tamamı” için kullanılan bir çatı sözcüktür. Bu değişim farklı sinirbilimsel süreçlerle gerçekleşir. 

Detaylı bilgi: 

http://noroblog.net/2019/01/15/noroplastisite-nedir/ 

Kaynaklar: 

https://www.bilimkurgukulubu.com/genel/inceleme/felsefi-zombi-nedir-ne-degildir/ 

https://onculanalitikfelsefe.com/fizikalizme-karsi-bilgi-argumani-tufan-kiymaz/ 

https://tr.qwe.wiki/wiki/Philosophical_zombie 

https://m.facebook.com/zihinfelsefesinegiris/photos/a.1683604595255309/1683632038585898/?type=3 

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Fizikalizm 

https://plato.stanford.edu/entries/zombies/ 

https://www.matematiksel.org/bir-dusunce-deneyi-marynin-odasi/ 

https://tr.qwe.wiki/wiki/Knowledge_argument 

https://onculanalitikfelsefe.com/zombiler-tom-polger/

 Zihin Felsefesi hakkında ;

 https://youtu.be/G3vvu7YKfRg