Tanrı Hakkında Konuşmak Çelişki midir ?








TANRI HAKKINDA KONUŞMAK ÇELİŞKİ MİDİR ?

Seni seviyorum der genç kız gerçekten mi diye sorar erkek arkadaşı hayır der genç kız, erkek arkadaşı sessizliğe bürünür ve bu nedensiz değildir genç kız önemli hiç bir şey söylemiyor gibidir çünkü bir eli ile verdiğini diğer eli ile almıştır.

Bazı insanlar tanrıya inanan kimselerin hikayedeki genç kız gibi olduklarını iddia ederler ve onlara göre tanrı hakkında konuşmak inananların söylemleri doğrultusunda imkansızdır bu iki sebepten böyledir.

Bir tanrının bir çok sıfatı dünyada var olan ve dünyada anlaşılabilecek sıfatlardan oluşması.

İkinci olarak ise bu tanrı iyidir tanrı bilgilidir söylemlerinin yanında aynı zamanda onun hakkında asla layıkı ile konuşamayız söylemidir.

Peki gerçekten hem tanrı hakkında asla layıkı ile konuşamayız deyip hem de tanrıya iyi bilgili gibi sıfatlar kullanamaz mıyız?

Bu sorun din felsefesi tarihinde çok fazla yer edinmiştir bu soruna karşılık pek çok cevap üretilmeye çalışılmıştır bugün bunları inceleyeceğiz.

Bazı düşünürler bu sorunu nedensellik üzerinden çözmeye çalışmışlardır mesela parçalanmış feci bir hale gelmiş bir ceset gördüğünüzü düşünün bu cesete iğrenç dehşet verici gibi ifadeler ile nitelendirebilirsiniz aynısı bunu yapan suçlu içinde yapabilirsiniz tanrıda tıpkı bu şekilde yaratılmışlar ile aynı sıfatlara sahip olsa da bunlar tümüyle farklı anlamlardadır denilmiştir veya bulunduğu öznenin nesnenin durumuna göre farklı anlam kazanmıştır denilmiştir.

Bu görüş her ne kadar başlangıçta makul gibi gözükse de en az iki temel mantık hatası içermektedir mesela nedenlerin sonuçlarına tam olarak benzer ifadeler ile nitelendirebildiği doğru mu bir dondurmacı nedeni olduğu dondurma ile nasıl bir nitelikte ortak özelliğe sahip olacak kabul edilsin ki bu durum her şey için böyle olsun bu durumda tanrıyı açıklamaya çalışırken saçmalık derecesine inmiş olmaz mıyız?

Mesela tanrı renkli olan şeylerinde sebebidir bu mantık ile tanrı renklidir mi demeliyiz veya tanrı maddi olan şeylerinden sebebidir. yine aynı akıl yürütme ile tanrı maddidir mi demeliyiz şu getirmez bir gerçek ki hiçbir teist bu açıklamalar ile mutlu olmayacaktır.

Bu probleme getirilen ikinci bir cevap ise metafor yolu ile yani mecaz açıklaması ile olmuştur bu açıklama ise tanrı hakkında olumlu ifadelerde bulunurken onun yaratılmışlar ile arasındaki farklı gözetmeliyiz bu tür nitelendirmeleri metaforik bir açı ile değerlendirmeliyiz der.

Örneğin hükümetin su üstünde yüzdüğünü kastederken burada bahsedilen devletin bir gemi olduğu manası değildir ancak yine de bu bize bir nitelik atfetmede yardımcı olur veya insanlara tilki derken bu cevap şeklide bir çok zaman benimsenmiş olsa da yine de pek sağlam değildir mesela tanrı kale gibi sağlamdır dediğimiz zaman pekâla tanrının taştan bir kale olmadığını bunun tanrının kuvvetini gösterdiğini savunabiliriz eğer tüm tanrı yaklaşımlarını metaforik kabul edersek o zaman tanrı iyidir dediğimizde eminim ki hiç bir teist tanrı iyi değil buradaki anlam mecaz demeyecektir.

Bu cevapların alternatifinde felsefede olumsuzlama savunusu itibar görmüştür bu görüşü en çok savunan kimse ise Yahudi bir düşünür olan Musa İbn Meymun'dur ona göre
zihinde kendisini atfettiğin büyük anlam nedeniyle tanrıya olumlayıcı sıfatlar yüklemene hiç gerek yok.

Şimdi sana tanrıya mümkün olduğunca çok sayıda olumsuz sıfat atfedebileceğini buna karşılık onun hakkında herhangi bir olumlayıcı sıfatın kullanılmayacağını daha iyi anlayabilesin diye bazı örnekler vereceğim.

Mesela bir kişinin gemi diye bir şeyin varlığından haberdar olmadığını düşün ve insanların bu kişiye gemiyi direk anlatamayacağı için şu şekilde anlattığı varsayalım birinci kişi onun arz olmadığını ikinci kişi mineral olmadığını üçüncü kişi yerde filizlenen bitki olmadığını dördüncü kişi bedeni olmadığını beşinci kişi yuvarlak olmadığını öğretsin ve bu böyle gitsin bu kimse her başka kişiyi dinlediğinde gemi hakkında bir fikre nitelendirmeye ulaştığı aşikârdır.

Meymun un bu yaklaşımı gerçekten makul mu peki aslında bakılırsa bu özel durumlara göre değişir. Yeni doğum yapmış olan bir anneye çocuğun erkek olmadığını söylerseniz tabi ki anne cinsiyeti kolayca anlaya bilecek ancak bir arkadaşına odanızda bulunan herhangi bir nesneyi açıklamaya bu şekilde çalışır iseniz bu sonsuza kadar gidebilir ve imkansız olabilir.

Kaldı ki Meymun un bize sunduğu örnekte gemiyi bilmeyen kimse en sonunda onun bir tabut veya gardırop olduğuna düşünebilir.

Bu soruna verilen son cevap ise analoji savunusudur bu savunun en büyük takipçilerinden biri Aquinas'tır bu cevap ise şu şekildedir karabaş ve pati köpektir dediğimde buradaki köpek kelimesinin tek anlamda olduğunu anlamakta zorlanmazsınız.

Ancak size yüz dersem bu sayı anlamında hem çehre hem de emir anlamında kullanıldığını düşünebilirsiniz ve buradan çıkartacağınız sonuç köpeğin tek anlamlı yüzün ise çok anlamlı şekilde kullanıldığıdır.

Analoji savunusu ise tam olarak bunun üzerinde durur ona göre kelimenin tek anlamlılık ve çok anlamlılık arasında üçüncü bir kullanım şekli daha vardır.

Bu da tanrıyı en iyi şekilde nitelendirendir ve bunu bize en iyi aquinas anlatır kelimeler der birincisi tanrı sonsuz ve kavranılması imkansız bir varlıktır bu yüzden tanrı ile yaratılmışlar arasında büyük fark vardır.

Bu yüzden bir kelime hem tanrıyı hem de yaratılmışları tasvir edecek şekilde tek anlamlı olarak kullanılamaz örnek olarak tanrı bilgi sahibidir cümlesini alalım burada sıfat olarak kullanılan kelimenin tanrı  için ifade ettiği anlam kullandığımız kelimenin anlamı ile sınırlı kalmayıp onu aşmaktadır.

Buradan da anlaşılabileceği gibi bilgili kelimesi tanrı ve insanlar için aynı anlam ifade etmemektedir bu durum bütün kelimeleri kapsadığı için hiçbir kelime hem tanrı hem de kapsayacak şekilde tek anlamlı kullanılamaz.

Öte yandan tanrı ve yaratılmışlar için kullanılan kelimeler çok anlamlıda olamaz eğer her zaman tanrı hakkında konuşurken çok anlamlı ifadeler kullansa idik yaratılmışlar üzerinden tanrıya ulaşmamız imkansız olurdu ve bunun sonucu olarak tanrı hakkında kullanılan ifadelerin tanrı ve yaratılmışlar bakımından analojik bir şekilde kullanıldığı sonucuna ulaşabiliriz.

Bu analoji teorisi en güzel ve sade biçimde withgenstein felsefi soruşturmalar adlı eserinde açıklamıştır.

Şöyle demiştir:
Örneğin oyunlar dediğimiz fenomenlere bakın tahta oyunları kart oyunlarını top oyunlarını olimpiyat oyunlarını ve benzeri kastediyorum bunların hepsinde ortak olan şey nedir ortak olan bir şeyin bulunması gerekir.

Yoksa onlara oyunlar denemez demeyin sadece onların hepsinde ortak olan bir şeyin bulunup bulunamayacağını bakın ve görün çünkü onlara baktığınızda göreceğiniz şey onların hepsinde ortak olan şey değil benzerlikler ilişkiler ve onların bütün bir dizisi olacaktır tekrar edecek olursak düşünmeyin sadece bakın söz gelimi tahta oyunları ve bunlar arasındaki farklı türden ilişkilere bakın.

Şimdi kart oyunları geçin burada ilk gruptaki ile birçok benzerlik bulursunuz ancak fakat çoğu benzerlik kaybolur ve başkaları belirir top oyunlarına geçtiğimizde ortak olan şeylerin bir kısmı kalmamakla birlikte diğer kısımda kaybolmuştur.

Onların oyunların hepsi eğlencelimi peki satrancı dokuztaşla karşılaştırın veya her zaman için hepsi kazanma kaybetme oyunları mıdır tek kişi tarafından oynanabilen bir iskambil kağıdı oyunu düşünün ve aynı şekilde birçok başka oyun gruplarını inceleyebilir ve benzerliklerin nasıl ortaya çıkıp kaybolduklarını görebilirsiniz.

Görüldüğü üzere analoji teorisi diğer 3 savunma şeklinde pek daha kuvvetli makuldur bu yazıda tanrı hakkında konuşmak nedir çelişkili midir bu görüşün savunmalarını nedir bunların inceledik yazının ikinci serisinde analoji teorisi ve tanrıyı kesin anlamda kavramadan onun varlığı hakkında argüman sunmanın mantıklı olup olmadığını çelişki olup olmadığını inceleyeceğiz o güne kadar sağlıcakla kalınınız.

Not :kaynak öğrenmek isterseniz yorumlarda belirtiniz .

YAZAR =SORGULAYAN ADAM