Sorgulama ve Şüphe üzerine kısa bir retorik

                   




              Sorgulamak. Nedir sorgulamak? En basit tabiri ile eleştirel düşünme diyebiliriz di mi? Peki neden sorgulamak deyince aklımıza hemen şüpheci düşünme gelir? Eleştirmek için sorgulamak için şüphe duymak gerekliymiş gibi sanki. Bir de şüpheye gelin bakalım, herhangi bir şeyden emin olmama, kesin kanıya varmama hep zıddına dair bir ihtimal verme vs. Ne derler bilirsiniz sorgulamak için şüphe duymalısın yani bir şeyi eleştirmek için zıttına ihtimal vermelisin. Peki şüphenin zıttı yok mudur?Şüphenin zıttına ihtimal verip neden şüpheyi sorgulamaz insan? Şüpheden şüphecilik neden duymaz?Bir şeyi sorgulaman demek ondan şüpheyi gerektirir, kesin olarak inanıyorsun onu sorgulayamazsın diyenler şüpheciliği ne kadar sorguluyorlar?


               Hadi gelin bir de zamanında nihilizme gönül vermiş biri olarak bu soruyu daha da ileri taşıyalım. Mantıksal pozitivistler namı değer görüyorum öyleyse var yani madde dışı yoktur diyen güruğumuz madde dışı olandan şüphe duy şüphe duyduğunaysa asla inanma der. Peki size şüphe duymadan hatta gözlemleri doğru algılama referansınızdan(akıl,zihin, bilinç artık buna ne diyorsanız) şüphe duymamanız gerektiğini söyleyen kimdi? Bunları ne zaman gözlemlediniz? Gözlemlediyseniz siz gözlemleye kadar madde değildi ve de şüpheliydi şüpheli olanlar da yoktu yani şüpheli hem de yok olan bir referans ile şüphecilik iddia ettiniz hatta gözlem dediniz gözlem olmayan referansınız ile peki sonuç?1-1=0 aklı olan akla güvenmez demek gibi. Mantıksal pozitivistler aklından şüphe etmez değil mi? Ee olmamalı da. Peki hem daha gözlemleyemediği ve daha en baştan kabul ettiği aklı ile onu şüpheli kabuk etmeyip hem de sonrasında o akıl ile madde dışı şüphedir diye bir kanun koymak sizce ne kadar şüphe duyulmayacak bir şeydir? Bir de ontolojik açıdan bakalım. Var olduğunuza dair gözlemsel delil nedir? Yan gözlemlerinizin var olduğuna dair kesinlik nedir? Dış dünyanın gerçek olduğuna dair delil nedir? Getireceğiz her delil zaten doğruluğunu sorguladığımız alandan olacak yani dış dünyayı dış dünya üzerinden kanıtlamak olacak yani görüyorum çünkü görüyorum demekten öte olmayacak. Ki bu çok bilindik bir konudur Descartesin Kartezyeni ve de kötü cini ama Descartesin taktiğini kullanamaz Mantıksal Pozitivistler çünkü onlara göre düşünüyorum öyleyse varım ifadesi gözlemsel olmadığı için şüphecidir ve de bunun doğruluk adına bir değeri yoktur peki ne olacak?Önünüze düşen gölgeyi arkanıza bakarak değil de gölge üzerinden ne olduğunu açıklamak gibi her ne getirirsen getir her açıklama gölgeden ibaret olacak halbuki biz gölge var mı diye tartışıyoruz ama ondan öte gidrmiyoruz. Evet sizin gözlemlerinizin gerçek olmaması, şuan bir muz olmanız, belki de bir rüyada vs. her şey ihtimal peki nediyorlardı bizim sorgulamayı şüpheye bağlayan dostlarımız zıttı varsa ihtimalse sorgula! Peki varlığını ve de aklını sorgulayan kaç pozitivist gördük ya da görüyoruz? Ben söyleyim, koca bir hiç. İşte bu tam bir sahtekârlık. Çünkü gerçek bir septik ,septikliğinden de sepktiklik duymalı bu da onu sonsuz paradoksa sokar.


                 Burdan şunu anladık varlığımızdan ve aklımızdan şüphe etmemeliyiz çünkü eğer edersek kendi kendimizle bir paradoksa gireriz yani mantıksal çelişkiye. Mantıklı bir mantıksızlık varlık içinde yokluk ne hikaye ama. Yaşarken ölmek bu işte. O yüzden şüpheye asla yer vermeden aklı ve de elbette bunu kapsayan varlığı kabul ettik. Tamam güzel peki az önce ben ne yaptım? Buraya kadar. Varlığımı ve de aklımı sorguladım değil mi? Peki bunu yaparken şüpheye düştün mü? Asla eğer düşseydim şuan bu yazının ortaya çıkma imkanı yoktu çünkü kendimle boğuşuyor olurdum. Demek ki ne çıktı buradan sorgulamak için şüpheye gerek yokmuş ama size böyle dayatıldı septik değilseniz sorgulayamazsınız ha sanki bunu diyenler nasıl bir septikse artık bu demeye fırsat bulamayacak kadar bile kendileriyle septik değiller. Ben sorgulamak ve şüphe denince şunu diyorum. Ben şüphem varsa sorgulamam. Çünkü şüphelerim var, bilmiyorum, tedirginim, emin değilim. Emin olmadığım şeyin üzerine nasıl gideyim?Hemen birileri çıkıp çünkü "öğrenmek" için diyebilir. Tamam da şüphe beni boşluğa düşürüyor,beni karamsar kılıyor, beni benden çalıyor. Ben nasıl öğreneyim. Bu halden çıkacak bir öğrenmenin faydası nedir ki? Şüphe duyarsam bir şeyden onun asla üzerine gitmem ve de sorgulamam. Çünkü kendime şunu sorarım neden? Neden bunu yapmalıyım? Emin değilim bunun için nasıl bir emek verebilirim.Hemen bir örnek vereyim; üniversite sınavına çalışıyorsunuz çalışıyorsunuz ama hep kafada şu soru; acaba,ya olmazsa,ya öyle olursa vs. şüphe! Soruyorum şimdi diyeceksiniz ki bunları gidermek için daha da öğrenmeli peki bu kafadaki biri ne kadar sorgulayabilir,çalışabilir,ileri gidebilir ben oturur şunu sorarım kendime madem ya olmazsa diyorum daha ben buna inanmamışken şüphe duymuşken bu potansiyelle bu yolda nere giderim hiç başlama otur oturduğun yerde yapamayacaksan şüphen varsa ne uğraşıyorsun.


                 İşte bu yüzden ya hepçi ya hiç bir adamım. Allah'ım impulslarımızı buna göre ayarlamış ya uyarı aynı şiddette alırız ya da almayız. Mantığı bile böyle koymuş 3.hâl imkansızlığı ya var ya yok, ya doğru ya yanlış alternatifi yok! Ben şüphem olmadığı şeyi sorgularım! Üzerine muhteşem giderim çatır çatır çünkü hiçbir endişem yok. Korkum yok, eminim dilediğim gibi eleştirebilirim.Ha sonucunda yanılırım olsun en azından sonuca gelmişimdir. Şöyle bir örnek verelim dininden şüphe içinde olan bir insan mı dinine karşı bir tavır alıp sorgulama içine girer yoksa şüphesi olmayan mı?Elbette şüphesi olmayan değil mi?Şüphesi olmayam agnostik,ateist,deist,nihilist her çerçeveden bakabilir olaya çünkü onun bir endişesi yok şüphesi yok ki sorgulamasında sorun olsun.Sorgulamak da şüphe arayanlar bence korkak insanlar.Çünkü şüphe korkaklıktır benim için bir insan bir şeyin üzerine gidememesinin sebebi hep şu sorudur; Acaba? Bu soru aklına geldikçe endişe korku artar ve de verim düşer artık o sorgulama yapmamıştır o korkaklık içinde bir yere sığınmıştır biz buna konfor alanı diyoruz.


                         Daha denilecek çok şey var ama bu konunun hepsi bu yazıda tek bir yayında bitmez ve de bitmemeli de her daim her şey üzrine retorik devam etmeli.Hayatınızda hiçbir şeyden şüphe duymayın,sorgulamak için hele asla.Şüphe sizi karamsarlık bataklığına sokar ve sorgulamanızdan çalar.Ha şüphe de dahil olmak üzere her şey ki yine buna her şey de dahil ki buna dahil... diye diye sonsuz bir paradoks döngüsünde şüphecilik arıyorsanız görün gününüzü derim ama böyle topa girmeyip de şüpheci olacağım derseniz septiğim demeyim hakaret olur.Şüpheden uzak durun,bırakın ki sorgulamanızdan yükler kalksın ve daha rahat havalanabilsin.Sonucunda ne olursa olsun en azından en iyi verimle gelmişsinizdir.En iyi çabanızı tereddüt etmeden vermişsinizdir.Sorguluyorum ve Rabbimin de emrettiği gibi düşünüyorum çünkü bir korkum, endişem, şüphem yok! Bunun sonucunda ne olursa olsun.Sokratesin de dediği gibi sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez! Onur da demiş ki sorgulamak için şüphe duymak gerekmez! Yani sonuç şüphe duyulmayan bir hayat yaşanmaya değer...


Yazar: Onur Kenan Aydoğdu