Şahıslar mı Fikirler mi?


 Peki ya sizce şahıslar mı? Fikirler mi?

Öncelikle bu anlatacağım mesele çok önemli bir meseledir çünkü bazen birisi birşey anlatmaya başladığı zaman “sen mi anlatacaksın bunu bana?” gibisinden ifadeler duyula biliyor ki bu çok yanlış bir ifadedir çünkü şahıslar değil fikirler önemlidir birisinin şahısının  önemi yoktur anlatdığı şey ve onun düşüncesinin bir önemi vardır. Çoğu kişiler böyle yaparak insanı değersiz kılarak anlattığı hakikatide değersizleştirmek istiyor. Aslında bu çok büyük bir yanılgı hatta bununla alakalı güzel bir olay var: “Aristo bu gün yaşasa sen üniversite mezunu değilsin ötede boş yap diyecek kibir abideleri var” yani gerçekten bu gün bir şeyleri başara bilmek için üniversite okumak şart değil bir mevki, bir makama gelmek şart değil yada başarılı olmak ne demek bunlar çok ayrı kıstaslar o yüzden önce bunu karşıdakine anlatmamız lazım, yani benim sözümü benim mevkim değersiz kılmaz. Burada sözün kıymetine sözün ve doğrululuğuna bakmamız lazım, bir insan profesör olup yanlış bir şeyler anlatamaz mi ?tabiki de anlatabilir yanlış fikirler veremez mi?
Bilim adı altında kendi ideolojisini veremez mi?
“Yüksek olan hakikatler basit olar insanların elinde basit addedilir” yani basit zannedilir yani bir adamın anlattığı şey çok yüksek derecede ama şahsı inanılmaz populer olmadığı için ya da başında bir ünvan olmadığı için insanlar zannediyor ki söylediği şey de yanlış. Bu gün Aristo gibi bir adam yaşasa üniversite okumadığı için “sen üniversite okumamışsın ne anlatabilirsin?” diyecek insanlar var bu çok büyük bir sorun...        Peki tam zıttı var birde bunun basit hakikatler yani beş para etmez olan şeyler, hiçbir dayanağı olmayan tamamen şahsi kanaat olan, hiçbir şekilde temellendirilemeyecek şeyler. Sırf profesör olduğu için, sırf bilim adamı olduğu için, sırf belli bir makamda olduğu için alkışlanma sebebi ola biliyor. Bunun çok güzel güncel örneklerini (youtube) da, ve televizyon programlarında bula bilirsiniz. Mesela küçük bir örnekden bahs edelim mehşur profesörümüz çıkıp yayında ahlak bilimseldir dese ve bu bütün o yayında olan kişiler onu alkışlasa normaldir değil mi?
 Peki bu gün X bir kişi bir televizyon programına çıkıp da ahlak bilimseldir dese -ve bir de o ünvanı bile olmasaydı- Büyük ihtimal o programda onlarca insan çıkıp “ya sen ne saçmalıyorsun, ahlak bilimsel ola bilir mi? ahlak dediğin kavram bilimsel değil soyut bir kavramdır, sen nasıl bunu böyle temellendiriyorsun” diye ortaya çıkan insanlar olabilir. Ama sırf bunu o adam söylediği için insanlar alkışlıyor. İşte burada bunu insanlara aktarmamız lazım,  Benim anlattığım birşeyle benim kimliğimi niye kıyas ediyorsun ki? yani ben kimliğimde herhangi bir şey olmadığım, bir ünvanım olmadığı için akılcı bir çıkarım yapamaz mıyım? Yani bu gün bilimle alakalı bir şey söylemek için Bilim adamı mı olmak gerekir? ve ya bir profesör mü olmak gerekir?
hayır! bunun bir çok örneğini de göre biliyoruz misal: Mennan Aksoy, hiç bir şekilde üniversite okumamış bir insan Avrupa’da fuarlara girmesi yasaklanan bir adam,  şimdi bu insan bir üniversite okumadı diye sen bu adama değer vermeyecek misin? Bir insan bilim adamı olup ta sana kendi ideolojisini aktarabilir ve bunu hiç bir temellendirme yapmadan anlatabilir, bir insan hiç üniversite okumamış bile olsa anlatdığı hakikat inanılmaz yüksek bir hakikat ola bilir. Bu yüzden bu çok önemli arkadaşlar.      
                                       
                                         “Şahıslar değil fikirler”